12 Kasım 2014 Çarşamba

Yatalak Engelli Olduğumu Hiç Hissetmedim


Yatalak Engelli Olduğumu Hiç Hissetmedim


 

Yazılarımızı ilk defa okuyanlar olabilir diye tekrar anlatmak istiyorum. Bendeniz kendimi bildim bileli hiç düz yürüyemezdim. Çocukluğumdan beri olan bu dengesizlik meğer bir hastalıkmış.

 

Üniversite son sınıfta aşık olduğum kızın beni bırakmasıyla büyük üzüntü yaşadım. (1993) Hayatımı Anlattığım Kitabım’da ayrıntıları anlatmıştım. ( http://celal1973kimdir.blogspot.com.tr/ )  Ve böylece dengesiz yürümem çok ilerledi.

 

Sonuçta bana SSK hastanesinde Friedreich Ataksisi (FA) teşhisi kondu ve teşhisi koyan doktor babama: “Götür bu çocuğu evine yatsın, asla çalışamaz, hastalığı ilerleyip ilerde yatalak olacak”, demiş.

 

Rabbim kızmış olmalı o doktora, nasip etti engelli kadrosundan işe girdim. (1994) Allah ebediyen razı olsun, babacığımın desteğiyle onaltı yıl çalıştım ve 2010’da emekli oldum hamdolsun. 

 


FA hastalığında şeker tüketimine dikkat edilmeliymiş, bilmiyordum. Yıllarca çok sevdiğim çikolata yemeyi kesmeyince 2011’de şeker komasıyla bir ay yoğun bakımda hastanede yattık.

 

FA hastalığı sürekli ilerleyen bir hastalık. Hastalığım şeker hastalığı ile de birleşince, şimdi tam yatalak hale geldim. Ama ben yatalak olduğumu hiç hissetmiyorum.  Neden mi?  

 

Nedeni Anneciğim ve Babacığım... Allah sağlıklı, hayırlı uzun ömürler versin; Ben Celal kulunu annem ve babamdan başka bir sebebe muhtaç etmesin, amin... 

 

Babacığım pratik Türk zekasına sahiptir. Klozet üzerine bir vinç sistemi tasarladı. Minik tekeri olan ve seyyar sırt dayanağı yaptırdığı sandalye ile beni klozete kadar götürüyor.

 


Orada göğsüme bağladığı kemerle vinçle beni ayağa kaldırıyor. Eşofmanı indirip klozet üzerine oturtuyor. Yani Allah bin kere razı olsun babacığım, bugüne kadar hiç altıma bez bağlamadı.

 

Yatakta sürekli oturamıyorum. Şeker komasından sonra bir de kıl dönmesi ameliyatı oldum. Altı gün evde yatıyorum. Sadece Cuma günleri babam mahalle camisine Cuma namazına götürüyor.

 

Hergün iki kez yatakta oturum pozisyonuma getiriyor. Bir tanıdığın hediye ettiği hasta masası üzerinde  yemeğimi kendim yiyorum elhamdülillah...  

 


Yemek ve çay sonrası yine babamın yardımıyla yatağa uzanıyorum. Yattığım yerde teyemmümle namazlarımı kılıyorum ve yazılarımı yazıyorum hamdolsun.

 


Babacığım Sincan’da bir marangoza, yattığım yerde karnımın üstüne koyabileceğim bir laptop rahlesi yaptırdı. Yazıları 45 derece eğik rahledeki laptoptan yazabiliyorum çok şükür...

 


Şimdi idrar konusunu nasıl yaptığımı merak ettiniz, dimi?

 

Yine babacığım idrarımı yapabilmem için prezervatif balon bağlıyor. (Dış sonda) Ve balonun ucuna taktığı idrar hortumu ile gelen idrar poşet depoda birikiyor, babam arada bir gelip boşaltıyor.  

 

Tabi bütün bu işlerde babamın tek yardımcısı annemdir. Yemeğimi hazırlayıp getirir, bazen beni çok zorlansa da yatakta oturum pozisyonuma getirir. 

 

Allah’ım bu kölenize layık olmadığı halde bunca iyilik ve ikramlarınızla serfinaz eylediniz; Allah’ım, Siz’e binlerce hamdolsun...

 

Sakın İsyan etmeyelim ey engelli kardeşlerim!

 

Eğer neden ben böyleyim diye ağlamaya kalksam, Allah bana sormaz mı?:

 

·        Bre nankör, annen baban yanında... Yetimhanelerde nice yetimler var.

·        Bre nankör, Huzurlu bir ülkedesin, yarın ne yiyeceğiz, derdinde değilsin.

·        Bre nankör, Gözün görüyor, müzik dinliyorsun, sen daha bunlara şükredemedin.

·        Bre nankör, Sıcak bir evin, bilgisayarın var...  -Daha sayayım mı?-

 

("Nankör" : Farsça "nān" (ekmek) ve "kūr" (kör) kelimelerinin birleşiminden (nānkūr) oluşmuştur. Gördüğü iyiliği unutan, iyilik bilmeyen kimse anlamındadır.)

 

Değildir bu bana lâyık bu bende
Bana bu lutf ile ihsan nedendir?”

(Alvarlı M. Lütfî )

 



Engelli olduğuma üzülmüyorum da, bakıma muhtaç olmasaydım keşke. Çünkü kız kardeşimin ve erkek kardeşimin anne babalarını hep alıkoydum. Hakkınızı helal edin kardeşlerim... 

 

Keşke ben kendimi idare edebilseydim de, onlar sizlere gidip torunlarıyla vakit geçirselerdi...  

 

Anneciğim ve babacığım hakkınızı helal edin. Anneciğim doğduğun günden beri hep sabrettin. Annesiz, babasız ömür geçirdin. Allah seni çok seviyor.

 

Seni cennetine almak için, sabrını ve şükrünü artırmak için beni sana ödül verdi. Ömrün ağlamakla geçti ama inşallah gülerek kolkola cennete gireceğiz.

 

Babacığım sen çocukluğundan beri hep çalıştın. Bana sabırlı diyorlar ama sabrımın kaynağı sensin. Sıkışınca tuvalete götürürsün, başım kaşınırsa banyo yaptırırsın. Sıkılırsam gezdirirsin. Üşürsem üstümü giydirirsin...

 

Babacığım Allah dünyada beni sizden başkasına muhtaç etmesin. Babacığım biliyorum istemeyerekte olsa seni bazen üzdüm. Sen hep sabrettin.

 

Babacığım beni giydir, tuvalete götür, işe götür getir, evde bekle, … bunlara sabrettin ama asıl önemlisi bunlara hastalıklarınla sabrettin.

 

Her sabah akşam bir poşet ilaçla ayakta duruyorsun. Astımın var. Beni banyo yaptırırken nefes nefese kalıp terliyorsun. Kalp var, şeker var, tansiyon var, kolesterol var. Babacığım nasıl dayandın, bu hastalıklarınla benle uğraştın.

 

Bir çok baba, oğlu engelli diye bırakıp kaçarken… Babacığım ayağının altını öpeyim Hakkını helal et.

 


EY İNSANLAR, SABRI BABAMDAN ÖĞRENİN!

 

Babacığım, Allah annemle sana hayalini kurduğun o çiftliği inşaAllah Firdevs-i Ala cennetinde nasip edecektir !!

 

Bunları video yaptım:
http://www.youtube.com/watch?v=dNj2gX5FMVg&index=1&list=UU_BFTY--M0MsArJxKjHtJuA


 

Celalin Penceresinden

 

 

1 yorum:

  1. Sizin adınıza da yürümeye devam ediyoruz Abi....
    Allaha Emanet.....

    YanıtlaSil