25 Aralık 2017 Pazartesi

İnsan Niçin Yaratıldı?


İnsan Niçin Yaratıldı?



Merhaba sevgili gönül dostlarımız, bugün yılın son haftasına başlıyoruz. Cenabı Allah, huzurlu, hayırlı bir hafta geçirip 2017’yi güzel şekilde kapatmamızı nasip etsin.
 
 
 
Allah'ın ve Resulünün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.


Bu haftaki yazımızda KISA KISA bazı konulardaki tefekkürlerimizi anlatacağız. Aşağıda tefekkürümüzün neticesinde başlıktaki soruyu sorduk ve internetten cevabını araştırdık.


Komşularımız Cihat Baş ve Efkan Vural hocamla sohbet ettik.
Engelli komşularını ziyaret ettiler, çok mutlu oldum.
Allah razı olsun. - 23 Aralık 2017 Cumartesi




Peygamber Efendimiz SAV buyurmuşturki:


 “Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır.”    Bu hadisi şöyle anlamak mümkündür:


- Zihni, bir saat Allah’ın azametiyle meşgul etmek, onun isim ve sıfatlarının kâinattaki yansımalarına çevirmek, Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde çizilmiş hukukullah ve hukuku’l-ibad (Allah ve kul hakkı) konusundaki taksiratını düşünmek, bir yıl nafile ibadet yapmaktan daha hayırlıdır.


                                            

NE KADAR ŞANSLIYIM


Ben ne kadar şanslıyım. Dünyada yedi milyardan fazla insan var. Pek çok din bulunuyor.


Dünyada bu kadar çok inanç sistemi olmasını ben şuna benzetiyorum. Dünya hayatının bir imtihan olmasına...  Her inanç doğru olursa neyle imtihan olacağız ki…


Bir öğretmen neden acaba yaptığı sınavda soruda 5 tane şık verir.?


Sebebi öğrencilerin hangisinin doğru cevabı verdiğini anlamak içindir. Ve aslında sadece bir tanesi doğrudur, diğer dört şık yanlıştır.


(Bu verileri 2008 de internetten almıştım. Şimdi de hemen hemen yakın) 


1.Hıristiyanlık - 2.1 milyar  - şimdi 2.2 milyar

2. Seküler/Dinsiz/Ateist - 1.4 milyar - şimdi 1.6 milyar

3. İslam - 1.2 milyar - şimdi 1.6 milyar

(

İSTİKBAL İSLAMINDIR


Yazar: Şadi EREN ( Prof. Dr.), 22-2-2007


1910'lu yıllar, İslâm âlemi'nin en zor ve en sıkıntılı yıllarıdır. Hemen hemen bütün İslâm devletleri ecnebi sömürgesi altındadır. İslâm âlemi'nin lideri ve hilafetin merkezi olan Osmanlı Devleti, 1. Dünya savaşı depremiyle çökmüştür. "Alem-i İslam'a indirilen darbelerin, en evvel kalbime indiğini hissediyorum" (Tarihçe-i Hayat, s. 123) diyen Bediüzzaman SAİD NURSİ, dehrin olaylarından şiddetle muzdarib iken, mana âleminden bir teselli alır. Şöyle ki:

" Bir Cum'a gecesinde nevm ile âlem-i misale girdim. Biri geldi, dedi: Mukadderat-ı İslâm için teşekkül eden bir meclis-i muhteşem seni istiyor.

Gittim, gördüm ki; münevver, emsalini dünyada görmediğim selef-i salihinden ve asarın mebuslarından her asrın mebusları içinde bulunur bir meclisi gördüm." (Sünuhat, s. 30)

Bu meclis, Osmanlı'nın mağlubiyetini ve İslâm'ın mukadderatını ele alır. Karşılıklı soru-cevaplardan sonra, meclisten çıkan karar şudur: " Evet, ümitvar olunuz ! Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İslam'ın sadası olacaktır."( Sünuhat, s. 36)

)
4. Hinduizm - 900 milyon - şimdi 1 milyar
5. Budizm - 708 milyon
6. Çin geleneksel dini - 394 milyon
7. Afrika geleneksel inançları -100 milyon
8. Sihizm - 23 milyon
9. Musevilik - 14 milyon
10. Bahailik -12.5 milyon
11. Mormonizm - 12 milyon
12. Yehova'nın Şahitleri - 6.7 milyon
13. Şinto - 4 milyon
14. Zerdüştlük - 2.6 milyon


Cenab-ı Allah’a sonsuz hamdolsun. Garip Celal’e lütuf üstüne lütuf yağdırmış.


Milyarlarca insanın içinden seçmiş müslüman olarak dünyaya göndermiş. Ehli sünnet içinde yaratmış. Gerçek imanla şereflendirmiş, namazla huzuruna almış, namazda baklava yediriyor, yani gözyaşıyla dua ettiriyor. Duada cennette Cemal’ini istemeyi nasip ediyor.


ELHAMDÜLİLLAH Sana binlerce hamdolsun Allah’ım. NE KADAR ŞÜKRETSEM AZDIR.


DÜŞÜNMEK İBADETTİR


Dünyayı geniş açıdan tefekkür ettim. Allah, herşeyi biz insanlar için yaratmış. 


Yılanın zehiri bile faydalı. Antibiyotiklerde antiseptik olarak bir miktar zehir oldugunu biliyor muydunuz? Hammaddesi su ve ot olan ineklerin karnındaki fabrikadan, insanın vücudunun ihtiyacı protein kaynağı süt üretiliyor.


Agaçlar çamurlu su içiyor, gübre yiyor, insana çeşit çeşit meyveler veriyor.


Allah denizde balıkları da insan için yaratmış. Yaşama devam edebilmemiz için tatlı su kaynakları akarsuları akıtmış. Yağmuru rahmet vesilesi kılmış.


Allah yağmur ve karı insan için tane tane yağdırıyor. Yoksa, çığ şeklinde de yağdırabilirdi değil mi? Tüm dünyayı nefes almamız için oksijenle doldurmuş. 


Dünyaya ısı ve ışık kaynağı güneşi yaratmış. Milyonlarca yıldır yanmak maddesi bitmiyor. Gece lambası yıldızları ve ayı yaratmış. Dinlenmemiz için geceyi ve çalışmamız için gündüzü oluşturmak için, dünyayı kendi etrafında basket topu gibi döndürüyor.


Sıkılmayalım diye yazı, kışı, baharı yaratıyor. Vücudumuzun muhtaç olduğu vitamin, minarel, proteinleri biliyor ki, yerden midemize uygun gıdaları bitiriyor.




Yeryüzünü bir sofra yapmış. Üzüm, kavun, portakal, elma, muz, hurma, şeftali.... Et, balık, tavuk, yumurta ...  Elsiz bir böcekle bize ipek giydiriyor... Zehirli bir böcekle bal sunuyor....


Tavuğun tornası yok, tezgahı yok, trak fabrika gibi fix yumurta çıkarıyor.


Daha bu liste çok uzar. Çünkü Rabbimiz Kuran’da:

“Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”   (Nahl suresi, 18. ayet) Der.


Allah, herşeyi insan için yaratmış.  Peki insanı ne için yaratmış?




Aşağıda konuyla ilgili internetten derlediğimiz bilgileri paylaşmak istiyoruz.


Sual: İnsan nİçİn yaratıldı, vazİfesİ nedİr?


CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak keyf sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat, tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, Ona sığınmak ve yalvarmak için yaratıldı.

Muhammed aleyhisselamın bildirdiği ibadetlerin hepsi, insanlara faydalı şeylerdir. İnsanlara yaradığı için emredilmiştir. Yoksa, hiçbir ibadetin Allahü teâlâya faydası yoktur. Candan teşekkür ederek, minnet ile ibadet yapmalı, tam teslim olarak emirleri yapmaya ve yasaklardan kaçınmaya çalışmalıdır.


Allahü teâlâ hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde, kullarını, emir ve yasaklar vermekle şereflendirdi. Her şeye muhtaç olan, biz kulların, bu büyük ihsana, bol bol teşekkür etmemiz, bunun için de, emirleri yapmaya candan sarılmamız gerekir. (73. Mektub)


ALLAH İNSANI NİÇİN YARATTI


Bu sorunun en doğru cevabını elbette ki insanı yaratan ezeli ve ebedi varlık Allahu Teala vermektedir. İlahi kelamda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır, mealen:


Ben cinleri ve insanları ancak beni tanısınlar ve bana kulluk yapsınlar diye yarattım. (Zariyat/56).


Rabbimiz cinleri ve insanları elbette ki kullarının ibadetine muhtaç olduğu için yaratmadı. Zira O Es-Samedtir ki hiç şeye muhtaç değildir. Hadisi Kudside Ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim ve mahlukları yarattım. buyurmakla da kulları tarafından bilinmeye muhtaç değildi.



RİSALEİ NUR’DA GEÇEN İNSANIN DÜNYADAKİ VAZİFELERİ


Nur Küllîyat'ında insanın vazifesiyle ilgili birçok bahis mevcut. Bunların bir özeti olarak birkaç maddeyi takdim edelim:


***- Ruhuna bir İlâhî ikram olarak takılan, ilim, irade, görme, işitme gibi sıfatlarını Allah’ın sıfatlarını bilmeye bir vasıta olarak kullanmak. Kendi ruhundan İlahi sıfatları bilmek için açılan bu marifet pencerelerini iyi değerlendirmek.


***- Akıl kuvvetini hikmet dairesinde, şehvet kuvvetini iffet dairesinde, gazap kuvvetini şecaat dairesinde kullanmak.


***- Muhabbetini ancak Allah’a vermek ve mahlukatı da yine Onun namına, Onun isimlerine ayna olmaları, kemaline işaret etmeleri, cemalinden haber vermeleri cihetiyle sevmek.


***- “İbadatın bütün enva’ına müstaid bir fıtratta” yaratıldığının şuurunda olup, bütün ibadet çeşitlerinin ayrı ayrı feyizlerinden azami ölçüde nasiplenmeye çalışmak.


***- Kendisine verilen “kalb, sır, ruh, akıl hattâ hayal ve sair kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirmek.” Böylece bunların her birini kendine mahsus ibadetiyle meşgul etmek.


***- Duygularının her biriyle Allah’ın rahmet hazinelerinden birini açmak, ondan güzelce faydalanmak ve küllî şükretmek.


***- Aczini ölçü alarak Allah’ın kudretini, fakrına bakaran Onun rahmetini, noksanlıklarını düşünerek Onun kemalini tefekkür etmek. Rabbini sonsuz kemal, rahmet ve kudret sahibi, kendi nefsini ise yine sonsuz aciz, fakir ve noksan bilmek.


***- Ruhunu günahlardan, bedenini de her türlü kirlerden, pisliklerden uzak tutarak İlahi huzura çıkmak.


***- Kendini Allah’ın en mükemmel eseri olma cihetiyle meleklerin, ruhanilerin seyrine, temaşasına güzelce sunmak.


İşte insan bu gibi ulvî gayeler için yaratılmıştır. Ama ne yazık ki, bir çok insan, kendini unutmuş ve bu gayelerden gafil olarak sadece dünya hayatını rahat bir şekilde geçirmek için çabalar.


Bütün kâinatın ibadetlerini temsil etme kabiliyetine sahip olduğu hâlde, sadece çevresindeki bir gurup insanın teveccühlerini kazanmayı ve kendisini onlara beğendirmeyi hayatına gaye edinir.


Bir süre sonra kendisi de o insanlar da dünyadan göçüp gitmekte ve bütün bu gayeler de onun bedeniyle birlikte âdeta toprağa gömülüp kaybolmaktalar.


*****


Ya Rabbi, ölünceye kadar ibadet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasip et ve bizlere Cennetini ihsan eyle!


AMİN amin amin.



Celalin Penceresinden

************

BU YAZI HER HAFTAKİ YAZILARIN YAYINLANDIĞI GİBİ ŞU 6 SİTEDE YAYINLANMIŞTIR: (Ayrıca bu bloğun linki Twitter ve Facebook'ta paylaşılmıştır.)

1- Memleketim Konya Ereğli'nin yerel haber sitesi EREĞLİ HABERLERİ'nde:

http://www.ereglihaberleri.com/Kose_Yazilari-Insan_Nicin_Yaratildi-k10692.html

2- MİLLİYET BLOG'da:

http://blog.milliyet.com.tr/insan-nicin-yaratildi-/Blog/?BlogNo=577868

3- ForumTR sitesinde:

https://www.frmtr.com/dini-sohbetler/5697941-celalin-penceresinden-72.html#post65258598

4- Yazarlar Topluluğu sitesinde:

http://www.yazarlartoplulugu.com/oku/13666/insan-nicin-yaratildi-.html

5- Engelliler Blog-1:

https://engelliler.gen.tr/blogs/celal1973/2292-insan-nicin-yaratildi.html

6- Engelliler Blog-2:
 
 
 
 
 
 

18 Aralık 2017 Pazartesi

Allah Hz. Musa’yı neden azarladı?


Allah Hz. Musa’yı neden azarladı?

 

Günaydın sevgili gönül dostlarımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…  

 

Allah'ın ve Resulunün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.

 

Efendim belki yazılarımız uzun görülebilir. Elbet daha kısa olabilir fakat bu yazılar hafta boyunca yayında önde duruyor ve okunuyor. O yüzden abartı ve gereksiz bilgi olmaksızın uzun tutuyoruz, ama akıcıdır elhamdülillah.

 

Yazıyı o an okuyamazsanız, sayfamızı tekrar ziyaret ettiğinizde devam edebilirsiniz.

 

Efendim yine son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her yönüyle en iyi bilen kişi) sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin “AşkTerk Etmez” isimli kitabından alıntı yaptık.

 


Muhterem Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin “AşkTerk Etmez” isimli kitabının adında sözü edilen bizi terketmeyecek AŞK, Cenab-ı Allah’ın isimlerinden birisidir.

 

Bu kitabı okumanızı tavsiye ederiz. Fakir gibi sayfaları tekrar tekrar okuyacağınızdan şüphemiz yoktur.

 

Yine kendisinin izniyle yayınlıyoruz. Başlıkta geçen azarlama olayı Mesnevi’de geçen Hz. Musa ve Çoban hikayesinde geçiyor. Bu hikaye aşağıdaki alıntının sonundadır.

 

MUHAMMED ÜMMETİNİ DİĞER ÜMMETLERDEN AYIRAN FARK

 

Arapçadaki “müsamaha” kelimesi dilimize hoşgörü olarak çevrilmiştir. Batı dillerinde ise tolerans olarak bilinir. Bu kelimenin ifade ettiği mânâ, radikal görüş ve düşünce sahibi olmadan ortaya yolu tercih etmektir.

 

Bilindiği üzere, Efendimiz her zaman ümmetinin orta yolu benimsemesini istemiş, ümmetinin uç görüş ve düşüncelerden, dolayısıyla da böyle bir yaşam bicinden uzak durmasını emretmiştir. Zaten gerçek İslâmi düşünce buna müsaade etmez.

 

İslâm’ın bizatihi kendisi, özü, hakikati sadece “AŞK”tır. Cenâb-ı Allah bu âlemi aşk ile yaratmış bu aşk’ı da Efendimiz’in âli şahsında ümmetine emanet etmiştir.

 

Hadis-i şerif çok net ve sahihtir. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” İman ile sevgi eşdeğer görülmüş.

 

Bir zaman sonra bütün inananlar Cennet’e girebilir, bundan hiç şüphe edilmez. Yüce Yaratıcı’nın af ve mağfiretine, kullarına olan şefkat ve muhabbetine asla sınır koyulmaz. Birilerini daimi olarak Cehennem’de görmek Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden şüphe etmektir.

 

Herkes bilir ki, cümle kullar küfr ü isyanda olsa bile bu, O’nun rahmeti karşısında bir damla sudan ibarettir.

 

Fakat asıl söylemek istediğimiz şu; Muhammed ümmetinin Cennet’i sadece Cemâl’dir.

 

Muhammed ümmetinin diğerlerinden ayıran fark da budur zaten. Cennet’e değil, Cemâl’e doğru yürüyen ümmet. Cenâb-ı Hakk Muhammed ümmetine böyle bir lütufta bulunmuştur ama herkesin derdi Cennet. Kimse Cennet’ten öte bir saadet düşünmüyor her nedense!

 

( Demekki bendeniz doğru yoldaymışım. Çünkü Haziran 2017’de Egemen Yayınlarından çıkan “İçimdeki Bitmeyen Özlem” kitabımda bahsettiğim özlem Rabbimizin Cemal’ineydi.

 


Yunus Emre Hazretlerinin şiirindeki gibi cennet gözümde değil ve her namaz Allah’a Cemalini görmekle şerefleneyim diye dua ederim. Elbette Cenabı Allahı cennettekiler görecek ama her cennetteki değil, bazı HAK AŞIKLARI görecekmiş.   

 

Cennet cennet dedikleri,

Üçbeş köşkle üçbeş huri,

İsteyene ver onları,

Bana seni gerek seni.   )

 

MUHAMMED ÜMMETİNİN ŞİARI SEVGİ VE HOŞGÖRÜDÜR

 

Gün gelir herkes Cennet’e dahil olur ama Cennet’ten öte bir şey var, Cennet-i Cemâl? Yeşillikler, akarsular, huri gılmanlarla süslenen Cennet’i bir habbeye satanların gözü daha bu âlemdeyken O’ndan gayrı hiç kimseyi görmez, bilmez. O’ndan gayrıyı görmedikleri için ayıp kusur da görmezler. O nedenle birilerini Cennet’e veya Cehennem’e götüren hâl ve ahvaller onlara bir başka görünür. Kimsenin cennet ve cehennemi onları meşgul etmez. Onlar kendinden kendine sefer eden yolculardır, bu yolculuksa çok zordur, etrafla ilgilenmeye vakit bırakmaz. Herkes kendi yarasına merhem sürmeye çalışır ama Muhammed ümmeti olmanın şiarı cümle mevcudata sevgi, saygı ve müsamaha ile yaklaşmaktır.

 
Dostum Aydın Kaynarca beyin hediye ettiği "Aşk Terk Etmez" kitabını okurken - Konya Ereğli Şehitler Parkı, Temmuz 2014

 



İslâmiyet sevgi dinidir, müsamaha göstermek için sevgi şarttır çünkü. Sevginin olmadığı yerde müsamaha da olmaz. İslâm kelimesi özünde “sulh-barış-uzlaşma” mânâları önemli bir yer tutar.

 

İslâmiyet’in ruhuna vakıf olan kişiler bu kelimelerin özüne sadık bir biçimde yaşarlar. Hem İslâmiyet’i temsil edip hem de buna ters düşen hâller içinde olmak, İslâm’ın özünü değil sözünü bilmektir.

 

Efendimiz âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Ümmetine de bu rahmeti cümleye taşımak yaraşır. Rahmetin özü, hakikati: “Sevgi, saygı, şefkat, hürmet ile muhabbettir.”

 

Sahih bir hadis-i şerifte Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın kardeşini hor hakir görmesi insana kötülük ve günah olarak yeter!”

 

Kâmil ahlâk sahipleri kendi inancı, kendi görüş ve düşünceleri dışında kalan kişileri ahlâksız görme, onları inanç ve yaşamlarından dolayı hor hakir bilme hakkını kendilerinde bulmazlar.

 

Çünkü böylesine seçkin, ârif, lâtif şahsiyetler başkalarıyla uğraşmak yerine kendileriyle meşguldürler. Bu hâl tümüyle Kur’ani bir ahlaktır.

 

Hucurat suresinde şöyle buyrulur: “Sizden bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin, belki de onlar kendilerinden daha da iyidirler.”

 

HZ. ADEM’İN AS TEFEKKÜRÜ

 

Mesnevî ’de geçiyor: Hz. Âdem bir gün ilk yaratıldığı günleri tefekkür ediyormuş. Bakara suresinde Âdem’e secde bahsinin geçtiği yerleri… O an aklına şeytan düşmüş. “Ey şeytan” demiş içinden, “yakıştı mı sana? Âdem’e secde etmedin, adın Azazil iken İblis oldu? Melekler arasında aziz biriyken, Azazil iken şeytan oldun. Niçin, neden?”

 

Âdem aleyhisselam böyle tefekkür ederken Cenâb-ı Hakk’ın sert hitabını duyar: “Ey Âdem! Demek ki benim kudret ve kuvvetimden habersizsin. Ben dilersem, senin gibi Âdem’den yüzlerce şeytan, beğenmediğin şeytandan da senin gibi yüzlerce Âdem yaratırım.”

 

Hz. Âdem aleyhisselam o kadar mahcup olur ki şöyle yalvarır Rabbine: “Ya Rab! Bağışla beni. Kullarını ayıplamak, kınamak, onlarda eksik kusur görmek ancak Sana mahsustur, sadece Sana yakışır. Çünkü ayıpsız ve kusursuz olan sadece Sensin.”

 

Hz. Âdem’in şeytanı ayıplamasına bile müsaade yok. Yüce Rabbimiz, “Şeytan bile olsa bırakın başkasını, kendinizle meşgul olun” diyor burada. Durum bu kadar hassas, şeytanla uğraşmaktansa âdem oluşumuzla ilgilenmek durumundayız.

 

Muhammedi ahlâk budur! Başkasının kusur ve ayıplarını görmemek ve araştırmamak; görülen, ortalığa dökülmüş kusur ve ayıpları örtmek… Peygamber Efendimiz hakkıyla bilinmek durumundadır, güzel ahlâk buna bağlıdır.

 

Hz. Peygamber bilindiğinde, O’nun varisleri olan veli insanlar tanındığında insan kendi derdine düşer, kendi boşluğunu doldurmaya bakar.

 

Kişi daha çok başkasını görüyorsa kendini görmüyor, daha çok başkasının kusurlarını sayıp döküyorsa kendi kusurlarını bilmiyor demektir.

 

HZ. MUSA AS İLE ÇOBAN HİKAYESİ

 

Malum, Mesnevî ’de Hz. Musa ile bir çobanın hikâyesi anlatılır.

 


Hz. Musa bir yerden geçerken bir çoban görür. Çoban takla atıyor, oturup kalkıyordur. Bu hareketleri yaparken şöyle de dua etmektedir:

 

“Rabbim! Şimdi kirlenmişsindir, başın da bitlenmiştir. Gel de başındaki o bitleri kırayım. Rabbim! Acıkmışsındır, gel koyunlarımdan sana süt içireyim. Rabbim, şimdi çarıkların da yırtıktır. Gel de çarıklarını yamayayım. Yorulmuşsundur. Gel de çadırımda seni biraz uyutayım.”

 

Hz. Musa hayretler içinde kalır, “Sen kiminle böyle konuşuyorsun? Dağdan kendini yuvarlayarak ne yaptığını sanıyorsun?” diye sorar çobana.

 

Çoban, “Namaz kılıyor ve Rabbimle konuşuyorum” diye cevap verir.

 

Hz. Musa, “Allah’ı kendin gibi bir kul mu sanıyorsun ki acıksın, kafası bitlensin, çarıkları yırtık olsun, yorgun olsun? O acıkmaz, uykusu gelmez, yorgun düşmez. Sen ne kadar yanlış bir zan üzeresin öyle!” diyerek çobana çıkışır.

 

Hz. Musa çobana doğru olanı öğretip oradan ayrılır. Çoban da yaptıklarından dolayı üzülür, Hz. Musa’nın öğrettiği şekliyle ibadete başlar. Bunu yapar ama önceki aşkı hissedemez, sanki araya uzun bir mesafe girmiştir, önceki yakınlığı bulamaz.

 

Boşluğa düşer, “galiba yanlış öğrendim” diye düşünüp Hz. Musa’nın peşinden gider.

 

O sırada Hz. Musa Rabbinden şöyle bir hitap duyar:

 

“Ey Musa! Kullarımla arama giresin diye mi yoksa aramızı yapasın diye mi seni peygamber olarak gönderdim? Çoban ile aramı niye açtın?”


(Cenabı Allah şekle değil, kalbe bakıyor; fayans ile teyemmüm abdesti alarak sırtüstü yattığım yerde kıldığım namazları da Kabul ediyor inşallah.)

 

BAŞKALARINI GÖREN GÖZ ASLA KENDİNİ GÖRMEZ

 

Hz. Mevlânâ bu hikâyeyi aktardıktan sonra şunu der:

 

“İşte ey sufi, ey takva sahibi, ey ibadetini en doğru yaptığını düşünen kişi!

 

Aradan perde kalkarsa görürsün ki sende bu çoban gibi ibadet ediyor ve dua ediyorsundur. İhlâsın ve samimiyetin bu kadardır. Unutma ki Allah, kullarına olan şefkat ve merhametinden ibadetlerini kabul ediyor.”

 

Gönül gözümüzün açılması bir tek şarta bağlıdır. O da baş gözümüzü ayıp, kusur, eksik görmeye kapamak, görülene sadece ibret nazarıyla bakmak...

 

Çünkü başkalarında ayıp kusur gören göz asla kendİNİ görmez.

 

(Sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin “AşkTerk Etmez” isimli kitabından alınmıştır.)

 

******

 



TRT Nağme Radyosu - Kahve Telvesi programı

Haftaiçi 12-13 arası TRT Nağme Radyoda Kahve Telvesi prog. dinliyorum.

Tavsiye ederim efendim.

Çaldığı enfes müzikler ve hayata dair anlatımlarla çok güzel bir program...
Tutkunu oldum. 12.05'te açıyorum ezana kadar dinliyorum...

Program TRT Antalya stüdyosundan yayınlanıyor.
Programı Nilhan Turan sunuyor.
Sesi hüzünlü geliyordu, araştırdım, meğer engelli annesiymiş...

Radyonuz yoksa internetten dinleyebilirsiniz.



 

Celalin Penceresinden

 

 

11 Aralık 2017 Pazartesi

Hans neden müslüman oldu?


Hans neden müslüman oldu?

 

Günaydın sevgili gönül dostlarımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…  

 

Allah'ın ve Resulunün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.

 
Üç aylık yeğenim Kaan'ı ilk kez gördüm. Çorum Sungurlu'dan geldiler. Dayısının kucağında - 8.12.2017
 
 
Yeğenlerim ile - 9.12.2017 - Allah'ım nazarlardan koru.


Geçen gün radyo Akra FM’de bir hikaye dinledim, tüylerim diken diken oldu. Rahmetli büyük alim ve mutasavvıf Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001) Hocaefendi anlattı bu gerçek hikayeyi.

 


Bu olayı Hocaefendiye bir gurbetçi seveni anlatmış, dinlediğim sohbette o gurbetçi işçinin patronu Hans’ın müslüman olması hakkında güzel bir yorum da yapmıştı, hikayeyi internetten kopyalıyorum, sonra yorumunu aktaracağım.

 

GURBETÇİ İŞÇİNİN HAC İÇİN İZİN İSTEMESİ

 

Bir şey anlatacağım size, hep anlatıyorum, bayatlamayan bir hikâye anlatacağım size, duymadıysanız duyun: Almanya'daki bir kardeşimiz anlattı bana, belki içinizden birisidir, ben kim olduğunu unuttum. "Hocam o bendim!" derse, ben de adını sanını kaydederim, bundan sonra adını unutmam.

 

Buradan birisi, çalıştığı fabrikaya dilekçe vermiş. Çalışkan bir eleman, iyi bir eleman, fabrika müdürü seviyor demiş ki:

 

 “Şu aydan, şu ayın şu gününe kadar yıllık izin istiyorum demiş.” Müdür, patron demiş ki:

“Olmaz... Olmaz...”

 

“Niye?”

“O zaman fabrikanın harıl harıl çalıştığı zaman. Sen önemli bir elemansın. Ben sana o zaman izin veremem. Kışın git.”

 

“ Hayır, bu vakitte gideceğim.”

“ Vermiyorum izin.”

“ Vermezsen gene gideceğim.”

 

“ E işinden olursun, işsiz kalırsın.

“Kalayım.” demiş

“Haklarından mahrum olursun.”

“Olayım.”

 

“Niye bu kadar inat ediyorsun?” O zaman demiş ki:

“Hac var hac. Bizim Mekke’ye gitmemiz lazım. Hac yapmamız lazım filan.” Deyince:

 

“Haa, tamam. O zaman iş değişti. İbadetse müsaade ediyorum.” demiş.

 

ANTİ PARANTEZ SOHBETTE BUNU YORUMLADI

 

Bizimkiler gibi inatçı değil, Türkiye’dekiler gibi değil.

 

Bazı firmalar var Türkiye’de; Cumaya gideceksen benim işime girme diyor. Adını söylemiyorum. (Bu vaaz 90larda.)+ “Cumaya gideceksen benim firmalara girme” diyor. Hocam böyle diyor dedi bir kardeşimiz. Bende girme dedim. Allah’ın işi mi kalmadı? Allah rızkı nasıl olsa verecek.

 

Örümcek metruk bir evin bodrumuna ağ kuruyor. Allah ona rızkını gönderiyor. Uçarak geliyor takılıyor ağa. Allah, onun rızkına kanat veriyor, bodrumda ağına sinek takılıyor. Hiçte böyle iyi bir işlek bir yer değil. Dükkan açılacak bir yer değil. Ama oraya örümcek ağını kuruyor. Allah’da onun rızkına kanadı veriyor, oraya takılıyor, oda onu yiyor oturduğu yerden. Alem sabahleyin işine gider çalışmaya, rızık aramaya. Bu metruk evinde dururken rızkı kanatlanmış geliyor, gelir.

 

Çocuk çalışmasını bilir mi, bilmez. Ama nasıl doyuyor karnı? Allah nasıl doyurtuyor, anası babası, bahane. Ama süt ağzına geliyor, karnı doyuyor. Allah herkesin rızkını veriyor.

 
Hadis-i Şerif



HANS'IN PEYGAMBER EFENDİMİZE SELAMI

 

Şimdi bu patron demiş ki:

 

Aaa, ibadetse o zaman müsaade ederim. Tamam ayarlarız. N’apalım, git. Ben seni seviyorum.”

 

Bu da hazırlanmış, valizleri hazırlamış, ihramları hazırlamış, biletleri almış, hangi firma ile anlaştı ise anlaşmış. Ondan sonra patronun yanına gitmiş:

 

-“ Tamam ben tatile çıkıyorum.-................-

 

-“Peki güle, güle git demiş o da.” En son cümlesi mühim. Giderken kapıdan çıkarken:

 

-“Haa.. dur demiş ve: “Muhammed’e benden selam söyle” demiş.

 

Allâhu Ekber... Alman’a bak be. Vay be... Ne açık gözler var bu dünyada. Alman patron: “Muhammed’e benden selam söyle” demiş.

 

İsmi de Hans’mış. Zaten hep Almanların adı Hans’tır. Bizim askerlerin Mehmetçik olduğu gibi ama bunun adı hakikaten Hans’mış. Hakiki Hans.

 

“Muhammed’e selam söyle” demiş.     Haydii... O arkadaş anlatıyor:

 

“Hocam gittim, hac ettim, tavaf vs. yaptım. Medine-i Münevvere’ye geldim. Peygamber Efendimiz s.a.s.’in mescidine girdim; sıkışık, izdiham. Peygamber Efendimiz’in türbesinin karşısında arkada durdum. Gözüm kapalı:

 

"Esselâtü vesselâmü aleyke yâ Rasûlallah..." diyerek salat ü selam... Gözyaşları, deryalar gibi şaldır şuldur aşağı doğru akıyor... Hans'ın gönderdiği selam aklına gelmiş :

 

- "Yâ Rasûlallah, bilmiyorum yanlış mı doğru mu ama, ben Almanya'dan ayrılırken bizim patron Hans, sana selam söyledi" demiş gözü kapalı.

 

Ondan sonra Türkiye'ye gelmiş. Orada benimle konuştu. Dedi ki:

 

- "Hocam, daha Almanya'ya gitmeden Hans'ın müslüman olduğu haberi geldi.


****

 



YORUMU ŞÖYLE

 

Allahü Ekber! Tabi ya, Allahü Ekber! Neden? Neden müslüman kardeşlerim, neden? Peygamber Efendimiz'e selam söylediği; "Muhammed'e selam söyle" dediği için.

 

Peygamber Efendimiz SAV buyururki:

 

"Allah'ın yeryüzünde gezen melekleri vardır. Ümmetimin üzerime getirdikleri Salatü selamları bana ulaştırırlar. Getirdikleri Salatü selam bana ulaşır ulaşmaz ben de onlar için istiğfar ederim. (bağışlanma dilerim)"

 

Peygamberimize Hans’ın selamını iletince peygamberimiz cevaben “Aleykümselam” demiştir.

 

Çünkü, İslam’da selama SELAMLA karşılık vermek farzdır.

 

Yani, Ey Hans, Allah’ın SELAMETİ, esenliği senin üzerine olsun., demiştir.

 

Yani o da selamet yurduna girsin, dedi. Allah’ta anında kalbini islama açtı, imanla şereflendi.

 

***

 

Allah nasıl bir sebeple hidayet verdi bilmiyoruz. Belki de benim gibi birden merak etmiştir ve Kuran Meali okuyarak düşüncelere dalmıştır, da neticede iradesiyle müslümanlığı seçmiştir Allah bilir.

 

Sonuçta Efendimize selamı onun müslümanlığa girişinin düğmesine basılması oldu, ama geri planında inançlara saygı ve hoşgörü vardı. Kimbilir asıl sebep belki de çok iyiliksever kalbi oluşudur. Geçen yılki şu yazım gibi:

 

Müsait vakit tekrar okuyabilirsiniz: Allah Neden Beni Hidayete Erdirdi?

 


 

 

Rasûlullah SAV şöyle buyurdu


"Kim bana bir kere salât ederse; Allah Teala ona on salât eder, on günahını siler, on kat derecesini artırır.”


• "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed”•

 


Kalpler Allah’ın elinde kardeşlerim, hiçbir insanı hor görmeyelim.

 

 

Celalin Penceresinden