1 Ekim 2014 Çarşamba

Karel’e veda mektubu (Emekli olurken)


Karel’e veda mektubu (Emekli olurken)

 

Sevgili gönül dostlarım,

Geçen gün hayatımı anlattığım kitabımın sayfasını değiştiriyordum. Emekli olurken son gün işyerinde çalışma arkadaşlarıma gönderdiğim veda mektubu yazısını gördüm.

 


 

İnşallah bu yazıda o mektubu aşağıya kopyalayacağım.

 

Yıl 2008,

Babam sabahları namaza kaldırıp ördekle ihtiyacımı yaptırıyor. Sabah namazını 10 dk’da teyemmümle kılıp bir saat yatıyordum. Sonra babam geliyor ve işe gitmek için tekrar uyandırıyordu.

 

Baba beş dk daha nolur, diye diye hep işe geç gittiğimiz günler hayal gibi geçti. Çünkü hastalığımın özelliği hücrelerin enerji üretememeleri ve aşırı yorgunluk… (Friedreich Ataksisi)

 

Evet 2008’de çok korkuyordum, bu gidişle emekliliğe ulaşamayacağım diye… Babamın ve dostum Efkan Vural hocamın verdiği moral ve teşviklerle, zorlansam da sabrettim

 

İşyerinde öğle tatillerinde masamda, kafamı elimin üstüne koyup 30-40 dk uyuyarak akşama kadar dayanıyordum. Sürekli tekerlekli sandalyedeki oturan yerlerimin halini hiç sormayın.
 

 

Evet Allah’a şükür Temmuz 2010’da emekliliğe ulaştım. Dört yılı geçmiş. Aynen hayat gibi…

 

Şimdi, emekli olurken işyerindeki arkadaşlara yazdığım veda mektubunu paylaşmak istiyorum:

 

******

 

    Saygıdeğer amirlerim , müdürlerim ve kıymetli arkadaşlar ,

 

    16 yılı aşkın bir süredir mensup olduğum Karel ailesine veda ediyorum. Allah’a binlerce şükürler olsun ki bana sabredip sevap kazanmam için hastalık verdi ama çalışmamı da nasip etti ve nihayet beni emekliliğe ulaştırdı. Öncelikle babama, anneme, daha sonra adlarınızın birini bile saymayı unutursam çok üzüleceğim siz sevgili dostlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun.

 

      (Özellikle) Yaman Tunaoğlu beyin , Ender Altın beyin , Süha Can beyin , Alper Sarıkan beyin, Arzu Çalışkan hanımın ; ayrıca temizlik görevlisi Sinan kardeşimin , fabrikada Efendi ve Ömer ağabeyin (rahmetli Zeki abinin) ; mutfak görevlileri Gülsever ablanın , Binnaz hanımın , fabrikada Meryem teyzenin ve isimlerini hatırlayamadığım diğer mutfak görevlileri bayanların (+Sırma kardeşimin) ... Burada isimlerini anmadığım arkadaşlar :

 

       İsimlerinizi tek tek anmasam bile, ancak hepinizin kalbimde özel yeriniz var. Sizleri çok ama çok seviyorum. Haklarınızı asla ödeyemem. Emekliliğe ulaşmam da sizlerin katkısı çoktur. Siz lütfen yalnızca bana hakkınızı helal eder misiniz? Sizlere mükafatınızı öte alemde ancak Allah verebilir.

 

 

     Hayatı yeni tanıyan 20 yaşında engelli bir gençtim Karel’e başladığımda....   Çok mutlu günlerim de , gözyaşı dolu günlerim de oldu bu 16 yıl içinde...

 

·        Tahir beyin vefatı , Zeki abinin vefatı,

·        İlk yeğenimin doğduğu gün,

·        Kız kardeşimin bilgisayarımdan ilk öğretmenlik tayinini öğrendiğim anki sevincim,

·        Öğle tatillerinde izlediğim basket, futbol turnuvaları...

·        2000 yılında babamın beni almaya gelirken yaptığı kazanın ardından ilk iş beni araması.

·        Sarhoş gibi yürürken herkes bakıyor diye başımı kaldırmadan yürümelerim, yere düşmelerim, zorlanarak ayağa kalkmaya çalışmalarım, Kalktığım andaki buruk mutluluklar

·        Hastane gecelerim... Unutamam hastanede bir gün, Karel’den çalıştığım Dijital lab.taki bütün arkadaşların beni ziyarete geldiği an... Kapı çalınıp açıldığında herkesi karşımda görünce çok mutlu olmuştum. Hastaya en iyi ilaç moralmiş.

·        Süha beyin Karelden ayrılırken ona sarılıp ağladığım an ...

·        2002 Dünya kupası Türkiye - Brezilya maçını üretimde toplu halde duvara yansıtarak izlememiz, ve Hasan Şaş’ın attığı golle herkesin sarmaş-dolaş olması ve yapılan tezehüratlar.

·        Yıllarca sigara odasında duman altı zehirlenişlerimiz... Neyseki Ağustos 2002 de bu illetten kurtuldum. Artık sigaradan tiksiniyorum. Yaptığım kaba hesaba göre 2002 ye kadar, on bin dolar civarı parayı yıllarca havaya üflemişim... Ve kaybettiğim sağlığım geri gelir mi?

·        Başta sevgili patronumuz Yaman bey olmak üzere , bu 16 yıl içinde bir çok arkadaşımızın anne veya babasını kaybettiğine şahit oldum. Allah hepsine rahmetiyle muamele eylesin.





·        Yazın öğle tatillerinde şirket bahçesinde ağaç altı sohbetlerimiz.

·        Tekerlekli sandalyeye mahkum olmadan önce , babamdan habersiz (genelde hep şehir dışında çalışıyordu.) annemden zorla-gönülsüz aldığım anahtarla serçe arabamızla işe gelmelerim... Ve 3 kez maddi hasarlı kaza yapmam... üstelik ehliyetsiz ve engelliyken ...

·        Bu 16 yıl içinde Galatasarayın UEFA şampiyonluğunu, milli takımın dünya üçüncülüğünü gördüm. Fakat ne yazık ki bir Fenerbahçeli olarak Türkiye kupası sevinci yaşayamadım. :-)

 

     Ahh Ah ! Daha nice hatıralar... Bunlar, unutamadığım anlardan sadece bazılarıydı.

   

     Belki bilmeyen arkadaşlar olabilir. Ben Meslek Yüksek Okulunu bitirirken 1993 te hastalandım. 1994 te engelli vasfıyla Karel’e başladığımda sarhoş gibi sallanarak yürüyordum.

 


 
Zaman içinde stres, bunalım ve yalnızlık gibi nedenlerle hastalığım ilerledi ve 1998 de tekerlekli sandalyeye kullanmaya mecbur kaldım. Bana merdivenlerde koluma girerek yardım eden edemeyen herkese çok teşekkürler.

 

     Sizin gibi ülkemizin çok değerli insanlarının arasında olmak bana şerefti. Ömrümün sonuna kadar sizleri unutmayacağım.

Lütfen Haklarınızı helal eder misiniz?

Benim hakkım herkese helal olsun.

                       Allah'a emanet olun... Elveda !

 

                       Celal Çelik 16 . Temmuz . 2010

 

******

 

 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder