Patron böyle olmalı
Üniversiteyi
bitirdiğim ay hastalığımın ilerlemesiyle hastaneye yatmıştım. Tedavisi olmayan bu hastalığım ile ne iş yapabilirim düşüncesi
içerisindeydim. Bir gün babamın koluna girmiş yürürken Ankara Sıhhıye’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun önünden geçiyorduk. Binadan içeriye girdiğimizde
duyduğum o cümle hayatımı
değiştiren cümleydi:
“Karel
diye bir firma var, biz oraya 5-6 özürlü işçi gönderdik, bir kaç hafta içinde
beğenmeyip çıkardılar. Bir de siz gider misiniz?”
Karel’de müdürle
görüşürken babam ‘Benim
oğlumun ingilizcesi de iyidir’, dedi. Müdür bey ”Öyle mi?” deyip, beni patrona
götüreceğini söyledi. Benim, patron
denince yaşlı, göbekli, kibirli biri gözümde canlandı. İçeri girince, otuzlu yaşlarda, zayıf, uzun boylu, gri pantolon mavi gömlekli talebe
gibi sade giyimli birini görünce şaşırdım.
Müdür bey, Yaman Tunaoğlu bey deyip tanıştırdı. Elimi sıkıp oturttu. İngilizce
ve elektronik bilgimi test etti. Çünkü sonradan öğrendim. Boğaziçi mezunu ve ABD’de masterını yapmış bir elektronik mühendisiymiş. Bana teknik bir ingilizce kitaptan bir sayfa
okutup, tercüme etmemi istedi. Ettim ve sonuçta beni beğendiler ki yarın sabah
gel başla, dediler.
Karel’de 1994
te çalışmaya başladım. İlk defa orada elektronik baskı devre kartlarının tasarımı işini öğrenmeye başladım. Yaman bey, yeni mezun tecrübesiz teknisyen ve mühendisleri işe alıp yetiştirirdi. Emekli olana kadar yüzlerce mühendisle tanıştım. Bir çoğu Karel’i referans gösterip
yurdumuzun büyük şirketlerinde, hatta üniversitelerde öğretim üyesi olarak
çalışmaya devam etmekteler.
Bence bu
ülkemizin tecrübeli kalifiye insan yetişmesine büyük bir katkıdır. Nasıl TRT bir sunucu okuluysa, Karel’de bir mühendis okuludur.
Yaptığım
tasarım işinde direk Yaman beyle beraber çalışıyorduk. Çünkü Yaman bey mühendis
olarak bana kağıtta işi anlatıyordu, ben de bilgisayarda tasarlayıp onayına
sunuyordum. O zamanlar Karel’de işçi ve mühendisler dahil elli kişi idik.
Yıllar içinde Karel çok büyüdü ve sadece çalıştığım Ar-Ge
kısmında bile yüz mühendis çalışıyordu.
Malesef 2000’li
yıllarda emekli olana kadar Yaman bey’le birebir çalışamadım. Çünkü aramızda
pek çok müdür vardı. Ama her gördüğünde bana selam verir, halimi sorardı.
1998 de bir
depresyon yaşadım. (Ayrıntıları bu link’e tıklayarak kitabımdan okuyabilirsiniz:
http://celal1973kimdir.blogspot.com/2012/10/hastalgm-ilerleten-stres.html
) Yirmi gün kadar babamla
hastanede yattık. O süreçte Yaman bey çok destek verdi. Hastaneden çıktıktan sonrada bir ay
işe gitmedim. Sanki hiç hasta olmamışım gibi maaşımı yatırdılar. Allah razı
olsun.
Kitabımda
anlattığım gibi -sanırım on yıl önce- dinimizi öğrenmeye ve Hz Muhammed SAV’in hayatını okumaya başladım. Okurken Yaman beyi
düşündüm durdum. Çünkü okuduğum pek çok ahlaki davranış Yaman beyde mevcuttu.
Bu yüzden Peygamberimize ait sayısız ahlaki özelliklerinden, okuyunca evet tıpkı Yaman bey, dediğim
birkaç özellikten bahsetmek istiyorum.
Hz Muhammed SAV kimseye fena söylemez,
kimsenin sözünü kesmezdi. Sert değildi, yumuşak idi. Ben, Yaman beyin sinirli haline hiç şahit
olmadım.
Peygamberimiz, Edep ve hayâ
âbidesiydi. Yaman
beyin işyerinde ahlaksızlığa asla tahammülü yoktu.
Peygamberimiz, İnsan severdi,
Dosttu.
Yaman bey arada işçileriyle öğlen tatilinde basket maçı yapardı.
Peygamberimiz, Çok mütevâzi idi.
Vâkurdu. Yazının
başında dediğim gibi Yaman bey yıllarca mavi gömlek ve gri pantolonla mütevazi
giyinirdi.
Peygamberimiz, Boş ve lüzumsuz
konuşmazdı. Karşısındakini candan dinlerdi. Fazilet sahiplerine saygı
gösterirdi. Yaman
bey beni dikkate alır ve bazen önerdiğim fikri desteklerdi.
Peygamberimiz, Cömertti, şefkatliydi,
israfı asla sevmezdi. Şirketten en son Yaman bey çıkıyormuş ve açık kalan lambaları
kapatıyormuş. Bana yazıcıdan çıktı alırken basılmış kağıtların temiz yüzlerine
bastırmamı rica ederdi. Cimrilikten sanmayın, israfı sevmezdi. Deprem olduğunda
Sakarya’ya bir kamyon erzak göndermişti.
Peygamberimiz, Sözünde mutlaka
dururdu.
Yaman beyin geleceğim deyip de gelmediğini hiç görmedim.
Peygamberimiz, Vefa abidesiydi. Yaman bey kazada ölen bir çalışanının
ailesine ve çocuklarına yıllarca maddi destek verdi.
Peygamberimiz, Dinlemesini,
söylemekten fazla severdi. Nefsine hâkimdi. Gülmesi tebessümdü. Yaman beyin kahkaha ile güldüğüne hiç şahit
olmadım.
Peygamberimiz, Çalışmaya, ilim
ve irfana, icad ve keşiflere teşvik etmiştir. İlim, hikmet çağlayanı, sabır
timsaliydi. Yaman
bey teknolojiyi gün gün takip eder, yenilikleri uygulardı. Şirkette bir kütüphane kurdurdu. Üstelik sadece teknik değil, roman, şiir, dünya klasikleri
hertür kitap vardı.
Peygamberimiz, Ne yer, ne içerse
hizmetçisine de aynısını verirdi, Vefat ederken son anlarında dahi
"Elinizin altındakilere (hizmetçi ve işçilere) iyi davranmamızı, onların
haklarını gözetmemizi ve namaza dikkat etmemizi" tavsiye buyurmuştu. Sofradan
daima doymadan, yarı aç kalkardı. Yaman bey yemek sırasına geçip işçileri ve
mühendisleri ile aynı yemeği yerdi. Yemek bitince boş tepsiyi kendisi mutfağa
götürürdü.
Peygamberimiz, Temizliğe son
derece ehemmiyet verir ve riâyet ederdi. Özel işlerini kendisi yapardı. Yaman bey dışardan gelen yemeğin birgün
işçilerin midesini bozması üzerine yeni bir yemek şirketi ile anlaşma
talimatını verdi. Ama şartı şuydu ki, malzemeleri Karel’in aldırması, yemekleri
Karel’in yemekhanesinde pişirmeleriydi. Şirketi öyle temizletirdi ki, adeta
şirkette çıplak ayakla yürüseniz ayağınız kirlenmezdi. Bazen çayını, kahvesini
kendi alırdı.
Peygamberimiz, Dünya malına asla
rağbet göstermezdi, Buyurdu ki : "İşitmiyor musunuz? Sâde hayat
imandandır" Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Yaman bey yapılan hatada kasıt olmadığı
sürece hoş görürdü. Yalana asla tahammülü yoktu. Yaman beyi kalabalıkta gören
patron olduğunu anlayamazdı.
Peygamberimiz, Çok adildi. Sosyal
adaleti ve kardeşlik hukukunu en güzel o uyguladı. İnsanlara madde ve mevkisine
göre değil, takvâ ve ahlâkına göre değer verirdi. Yaman bey patron olmasına rağmen uzun yıllar
sıradan bir arabaya bindi. Çok sadeydi, kolunda saati bile yoktu. Vefalıydı, emekli
olurken bana pahalı bir saat hediye etti.
Bu vasıflar daha çok yazılabilir ama ben yine yazıyı kısa tutmak adına
bu kadarla yetineyim. Çünkü bilirsiniz uzun yazıları pek okumuyoruz.
Şirketimizin Ar-Ge kısmı, 2005 te Sincan’dan Bilkent’e taşınınca Yaman bey “Celal için her
kolaylığı yapın” talimatını vermiş olmalı ki, tekerlekli sandalyede muhtaç bir
engelli, emekli olana kadar altı sene Bilkent’te çalışabildi. Şirket aracımızın
akaryakıt masrafını karşıladı.
İşyerinde ise
patronumuz Yaman beyin ricasıyla, -fabrikada olduğu gibi Bilkent’te de- temizlik görevlisi benimle ilgilenirdi. Yemekhaneye götürür ve
yemeğimi alırdı. Günde iki kez tuvalete götürürdü. Ayrıca işyerinde çayımı mutfak görevlisi verirdi.
Tekerlekli
sandalyede çalışmak için, bana işyerinde her tür kolaylığı sağlayan değerli
patronumuz Yaman Tunaoğlu Bey’e
çok teşekkür ederim. İkimizin kaderde, dünya hayatımızda yollarını kesiştiren Allah’a
binlerce hamdolsun.
Önce herşey
için Allah’a sonsuz şükürler olsun. Bana 40 yıldır öf bile demeden bakan
anne-babamdan ve hoşgörülü desteği için Yaman bey’den Allah razı olsun.
Hz. Muhammed SAV der ki: “Ruhumu kudret altında tutan
Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.”
Allah, affı,
lütfu, rahmetiyle bizleri sarmalayıp cennetine alırsa eğer, o sonsuz hayatta
inşallah Yaman beyle ebedi
dost
oluruz.
Allah’ın
izniyle cennette sinema gibi Karel günlerini seyredip nostalji
yaşayacağız inşallah...
Celal
Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )