Engelliler Namazdan
muaf mı?
Defalarca anlattım çoğunuz artık
biliyorsunuz. Ben yirmi yaşında hastalandım. Hastalığım
sürekli ilerliyor. Şu an kırk yaşındayım ve onbeş yıldır tekerlekli
sandalyedeyim.
Hayatımı anlattığım kitapta anlattım
biliyorsunuz. Ben 2002 de Kuran’ın Türkçe mealini okuyarak tabiri caizse hidayete
erdim.
Ve 2005’te beş vakit namaza başladım ve hamdolsun sekiz yıldır namazımı
kılıyorum. (2013)
Emekli olunca memleketimiz Konya Ereğli’den bir ev aldık. Yazları
dört ay Ereğli’de kalıyoruz. Babamla beraber akülü sandalyemle Cuma günleri
Ereğli’nin tarihi Ulu Camisine Cuma namazlarına gidiyoruz.
Geçenlerde Cuma namazından çıkınca Ulu Caminin imam odasında Ereğli
müftüsü sevgili Yusuf Eseroğlu hocamızla oturduk, sohbet ettik.
Engelli olmana rağmen namazını kılıyorsun, Kardeşim seni tebrik ederim,
dedi. Hocam, dedim, Engelliler namazdan muaf mı?
Ahh Celal kardeşim, sağlıklı insanlar namazını
kılmazken, sen beş vakit namazını kılıyorsun diye tebrik ettim.
Namaz kılmak engelli ve sağlıklı aklı başında olan bütün
insanlara farzdır.
Kuran-ı Kerim’de Cenab-ı Hak yetmişten fazla ayeti kerime’de
namazı emretmiştir. Ve engelliysen, hastaysan namazını kılmana gerek yok
diye hiç bir ayet yoktur.
Ama
şu vardır ki, engelli veya hastayken namaz kılmanın çok kolaylıkları vardır. Sen
teyemmüm abdesti ile tekerlekli sandalyede namazını kılıyorsun. Değil mi? Dinimizde
bahane aramak yoktur, kolaylık vardır.
Siz engelliler zor şartlarınıza rağmen
namazınızı kılıyorsunuz ya, sizler normal sağlıklı insanlar -ın kıldığı namazlardan aldıkları sevaptan-
daha fazla sevap alıyorsunuz.
Mesela
biri engelli, biri sağlıklı iki işçi aynı işte çalışıyorlar. Devlet engelliye
zorluklara rağmen -evde oturmayıp-
çalıştığı için erken emekli olma hakkı vermiştir.
Sen de onaltı yıl zorlukla çalıştın ve devletimiz sana sanki otuz yıl
çalışmışsın gibi emekli olma hakkı verdi. Değil mi Celal kardeşim?
İnsanlar engelliye böyle haklar verirse, Allahu Teala zorluğuna rağmen
ibadetine devam eden imanlı kullarına daha çok mükafat vermez mi?
Bir rahatsızlığı yüzünden ayakta namaz
kılmakta zorlanan ve nasıl namaz kılacağını soran bir sahabeye Peygamberimiz (S.A.V.) :
“Namazını ayakta kıl, eğer buna gücün
yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yaslanarak kıl.” buyurmuştur.
Yani hastayız ve özürlüyüz diye namazı
kılmamaya asla cevaz vermemiştir.
Yusuf hocam ben engelliyim
diye dünyadaki bu imtihandan muaf
değilim değil mi?
Biz engelliler de bazen şeytan ve nefsin tuzaklarına kapılıyoruz.
Fakat hemen vakit giriyor, namaz imdadıma yetişiyor.
Evet aferin Celal kardeşim, bak zaten Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…Namazı da dosdoğru kıl! Gerçekten kâmil mânâda kılınan namaz, fahşâdan (çirkinlik, edebsizlik, fuhşiyâttan) ve münkerden (dînin ve akl-ı selîmin tasvib etmediği herşeyden insanı) men eder.” (Ankebut suresi, 45.ayet)
“…Namazı da dosdoğru kıl! Gerçekten kâmil mânâda kılınan namaz, fahşâdan (çirkinlik, edebsizlik, fuhşiyâttan) ve münkerden (dînin ve akl-ı selîmin tasvib etmediği herşeyden insanı) men eder.” (Ankebut suresi, 45.ayet)
İslâmın
beş şartından ikincisi namaz kılmaktır. İnsanların
ilk görevi,
Allah'ın varlığına ve birliğine, Hazreti Muhammed SAV'in
peygamberliğine inanmaktır.
Yani İmandan sonra
farzların en önemlisi namazdır. Beş
vakit namaz, hicretten bir buçuk yıl önce Mîrac
gecesinde farz kılınmıştır. Geçtiğimiz günlerde miraç kandilini idrak ettik. (5 haziran 2013)
Namaz, rûhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir. Peygamberimiz SAV şöyle buyurmaktadır: “Namaz mü’minin miracıdır.”
Yusuf Eseroğlu hocama teşekkür edip camiden
çıkacağımız sırada yine bizi müftülüğe davet etti. Önceki yazılarımdan birinde ( http://celal1973.blogspot.com/2013/01/buyuklerde-buyuklugun-alameti-tevazu.html
)
Müftü bey’in mütevaziliğinden bahsetmiştim.
Aynı şeyi tekrarladı: