Samimi Pişman Olanı Allah Affeder
Merhaba sevgili gönül dostlarımız,
Yeni başladığımız bu haftada
Allah işlerinizde başarı, yuvalarınızda huzur versin.
Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam
ve bereketi üzerinize olsun.
Peygamberler hariç bütün insanlar günah
işleyebilir. Zaten Allah insanı günah işlemeye meyilli yaratmıştır. Zaten bu
yüzden Allah Tevvab (Tövbeleri Kabul eden) ve Afüvv’dür. (Günahları çokca affeden)
İki hafta önceki yazımda 2003’te Kuran’ın Türkçe
Mealini okumaya karar verdiğimi anlatmıştım.
İşte o zaman kesin bir tövbeyle hayatımda yeni
sayfa açtım ve tövbemi bozmadım. Samimiyetimi gören Allahu Teala Hazretleri
fakiri imanla şereflendirdi elhamdülillah.
Günahınız ne kadar çok ve büyük olursa olsun,
asla ümit kesmeyin, yeterki pişman olun ve tövbe edin ve Allah’tan samimi
gözyaşıyla içten duayla af dileyin.
“ (Habibim
onlara) De ki: 'Ey nefisleri
aleyhine (günah işlemekle ömürlerini) isrâf eden kullarım! (Günahlara bulaştık diye) Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Şübhesiz
ki Allah, bütün günahları bağışlar!' Doğrusu, Gafûr (çok bağışlayan), Rahîm (kullarına çok merhamet eden) ancak O’dur.” (Zümer Suresi 53. ayet)
Yazımızı Peygamber Efendimizin SAV anlattığı bir
kıssayla bitirmek istiyoruz:
KENDİNİ ARAYAN
ADAMIN İBRET VERİCİ KISSASI
Tevbe
ile yeni bir hayata kavuşmak, iyiye, doğruya ve güzele ulaşmak İslâm’ın büyük
nimetlerindendir. Samimiyetle tevbe edenleri Rabbimiz asla reddetmez.
Günahlar ne kadar çok ne kadar büyük olursa
olsun, onlardan kurtulmanın mutlaka bir yolu vardır. Bir kimse, Allah’ı
inkâr etmedikten sonra samimi bir tevbe ile günahını affettirmesi her zaman
mümkündür.
ÜMMET İÇİN BÜYÜK MÜJDE
Ümmet için büyük bir müjde olan bu gerçeği Sevgili
Peygamberimiz çarpıcı bir misalle hikâye şeklinde anlatmıştır.
Kulun pişmanlığı karşısında Allah Teâlâ’nın geniş
merhametini, tevbe ettikten sonra tekrar geçmişteki kötülüklere düşmemek için
kötü kimselerden uzak durulması gerektiğini, geçmişte işlemiş olduğu hatâlardan
dolayı pişmanlık duyan ve bir çıkış yolu arayan kişinin bu ibret verici
kıssasını Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle anlatıyor:
“Vaktiyle
doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler.
Adam, rahibe giderek:
«– Doksan dokuz
adam öldürdüm. Tevbe etsem kabul olur
mu?» diye sordu.
Râhibin:
«– Hayır, kabul olmaz!» cevabı üzerine, onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısı yüz’e ulaştı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun
yanına giderek, ‘yüz kişiyi öldürdüğünü’ söyledi ve ‘tevbesinin kabul olup
olmayacağını’ sordu.
Âlim:
«– Elbette kabul
olur. İnsanla tevbe arasına kim girebilir ki! Sen
falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var.
Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir.» dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yolculuğunu yarıladığında eceli geldi ve vefat
etti.
Rahmet melekleri ve azap melekleri,
o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri:
«– O adam tevbe
edip kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü,» dediler.
Azap melekleri ise:
«– O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki,» dediler.
Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.
Hakem olan melek:
«– Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir.» dedi.
Melekler iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri
alıp götürdü (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48).
Kaynak: Mustafa
Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 283
***
Allah günah işlediğinde tövbe eden kullarından
eylesin.