29 Nisan 2019 Pazartesi

Mesnevi Okumaları – 50 – Güzele Bakmak Sevap mı?


Mesnevi Okumaları – 50 – Güzele Bakmak Sevap mı?  

 

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

 

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.

 


Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.

 

Şimdi yine sözü çok uzatmadan 50. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:

 

 

KUŞ VE YEM

 

Kuş ve yem.

 

© Yeme aldanan kuş, kanadı açık olarak damdadır ama, o tuzağa düşmüştür.

 

© Değil mi ki, gönlünü canla başla yeme vermiştir. Sen onu tuzağa tutulmamışsa bile, tuzağa tutulmuş bil.

 

© Kuşun yeme bakışları, kendi ayağını bağlamak için birer düğüm gibidir.

 

® Yem ona der ki: "Ey kuş, sen şimdi bana hırsızlama bakıyorsun ama, hele sen sabret, asıl ben seni çalıyorum.

 

© O hırsla bakışın seni benim ardıma düşürdü. Bilmiş ol ki, ben senden gafil değilim." .

 

© Kuş o yeme bakmakla hoşlanır. Yem de uzaktan onun yolunu vurur.

 

© Kuşun yeme baktığı gibi, sen de bir güzele bakıyorsan, göz zinasından zevk duyuyorsan, sen kendi kendine kötülük yapıyorsun. Kendini zarara sokuyor, adetâ kendi yanından kopardığın eti, kebap edip yiyorsun demektir.574

 

Mesnevi’nin Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu yazmış:

 

574 Nûr Sûresi'nin 30. âyetinde şöyle buyurulmuştur: "Habîbim, müminlere söyle ki, harama karşı gözlerini kapasınlar." Şiblî hazretleri bu âyeti: "Baş gözünü haramlardan, gönül gözünü de mâsivâdan, yâni Allah'tan başka her şeyden kapatsınlar." diye tesfir etmiştir.

 

Bu konu hakkında yazılmış bir beytin anlamı şöyle: "Bedene ârız olan bütün âfetler, tevbesini bozan gözün zinasından ileri gelir. Belâ okuna hedef olmamak için, sedef içindeki inci gibi harama karşı gözünü kapa."

 

 

 

 

GÜZELE GÜZEL BAKMAK SEVAPTIR

 

© Güzellere uzaktan bu bakış ok gibidir. Zehire benzer. Bu bakışla nefsânî isteğin artar, sabrın tükenir.575

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

575 Bu beyitte şu mealdeki bir hadîse işaret var: "Bakış, şeytanın oklarından zehirli bir oktur." Fakat bu bakış kötü bakışa işarettir. Yoksa dinimizde güzele güzel bakmak günah değildir. Günah olan çirkin bakış, nefsânî istekle, şehvetle bakıştır.

 

Peygamberimiz (s.a.v.); "Allah güzeldir, güzelliği sever." diye buyurmuştur. Mevlâna, yine Mesnevî'nin VI. cildinin 3181. beytinde; "Güzel yüzlüler, Allah'ın güzelliğinin birer aynasıdır. Onları istemek, onları sevmek Hakk'ı istemenin, Hakk'ı aramanın yankısıdır. Onlarda Hakk'ın düşünülmesidir." buyurmuştur.

 

Şeyh Sadi hazretleri de: "Kim demiş ki güzele bakmak hatâdır? Güzel yüzlüleri görmemek, güzellere bakmamak hatâdır." Yunan filozofu Eflâtun da; "Çıplak kadınlar, namuslu erkeklerin nazarında taştan birer heykeldir." demiştir.

 

® Dünya malı zayıf kuşların, âhiret mülkü de üstün kuşların tuzağı.

 

© Hattâ pek büyük bir mülk olan âhiret tuzağı öyle büyük bir tuzaktır ki, onunla en büyük kuşlar avlanır.576

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

576 Bu beyitteki kuş, insan sembolüdür. Yem-tuzak dünya ve dünya malını göstermektedir. Dünya malı sonunu düşünmeyen, ileriyi göremeyen zayıf akıllı insanların tuzağıdır. Âhiret de dînî vazifesini yapan şerefli insanların tuzağıdır.

 

Şu hâlde dünya da, âhiret de insanlar için birer tuzak oluyor. Dünyaya gönül verenler, dünya tuzağına düşüyorlar. Cennete ve cennet zevklerine ulaşmak için ibâdet edenlerler de âhiret tuzağına düşüyorlar.

 

Aslında ne dünya sevgisi, ne de cennet sevgisi değil de Hakk sevgisi insanı kurtaracaktır. Büyük din âlimleri kendilerini üstün gören kişiler, cehennem korkusu, cennet zevki için ibâdet ederlerse, Allah sevgisinden zevk almazlarsa onlar tuzağa düşmüş oluyorlar.

 

Yûnus Emre hazretleri: "Cennet cennet dedikleri, bir kaç evle bir kaç huri, İsteyene ver onları, bana seni gerek seni." demedi mi! Râbiatü'l-Adeviyye hazretleri, insanlar cehennem korkusu ve cennet zevki için kulluk etmesinler diye, cehennem ateşini söndürmek, cennet köşklerini de yakmak istemişti.

 

® Ey dünya mülküne sahip olanlar, siz mülkün sahibi olduğunuz hâlde, aslında o mülkün kulu kölesiniz. Gerçekten mala sahip olan; helak olmaktan kurtulan, mala, mülke esir olmayan kişidir.

 

© Ey şu dünyaya gönül veren, onun esiri olan kişi; sen tersine olarak, esir olduğun hâlde, kendine; "Dünyanın beyi, emîri!" dedirtiyorsun.

 

® Aslında sen, bu dünyanın kulusun, ruhun da dünya mahpusu. Ne vakte kadar, kendini dünyanın sahibi, efendisi sanacaksın?

 

 

DÜŞÜNCELER

 

Mesnevi’nin 4. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, ister kadın olsun ister erkek olsun, şehvetle kötü niyetle bakışın, günaha düşüren bir tuzak olduğunu açıkladı. Allah ondan razı olsun.

 

Bendeniz 2003’te Kuran meali okurken “Müminlere söyle! Gözlerini haramdan korusunlar” ayetini okuyunca bir karar aldım. İster TV ister internet olsun müstehcen hiç bir yayına bakmama kararı aldım hala uyguluyorum.

 

Fakat Şefik Can dedemizin dediği gibi güzellerin yüzüne güzel bakmak sevaptır. İster kız ister oğlan olsun yüzlerine bakınca Allah’ın kusursuzluğunu hatırlıyorum, sevap kazanıyorum inşallah.

 
Yeğenim Nuriye İrem'le

Hz. Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan muhterem Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.

 

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.

 

 

Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

22 Nisan 2019 Pazartesi

Güzeli Görmek İçin Güzel Düşünmek Gerek


Güzeli Görmek İçin Güzel Düşünmek Gerek  


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.


Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.


Önyargılı olmak bir hastalıktır. Bundan korunmak için hep olumlu düşünmeliyiz. Eskiler buna Hüsnüzan, iyiye güzele yormak, güzel zan, diyor, Yüce Peygamberimiz SAV şöyle buyurur:


“Hüsnüzan sahibi olması kişinin imanının kemalindendir.”




Bu yazıda Sevgili Mevlevi Yazar Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hocamızın tekrar tekrar tefekkür ederek okuduğum “Aşk Terk Etmez” isimli kitabından konuyla ilgili bir alıntı yapmak istiyoruz.


Kendisinden izin alarak yazıda kitaptan alıntılar yaptık. Çok teşekkür ediyoruz.


Fakiriniz size H. Nur Artıran’ın “Aşk Terk Etmez” isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Bu kitabı fakir gibi cümleleri tekrar tekrar okuyacağınızdan eminim inşallah.



GÜZELİ GÖRMEK İÇİN GÜZEL DÜŞÜNMEK GEREK


“Allah güzeldir, güzelleri sever. Allah temizdir, temizlenenleri sever!” O hâlde hemen güzel ve temiz düşünceli olmak gerekmez mi?


Mademki bu âlemdeki yegâne amaç ve gayemiz temiz ve güzel olana yaklaşmak, onunla “BİR” olmak… Birliğine iman etmek...  İslâm’ın temel kurallarından biri hüsn-ü zan sahibi olmaktır.


Yani temiz ve güzel düşünceli olmak. Rabbimiz, “Ben sizi düşüncelerinizden dolayı hesaba çekerim” buyuruyor. Yani kendi şahsi varsayımlarımızdan, önyargılarımızdan dolayı hesaba çekileceğiz.


Çünkü adına zan denilen bireysel düşüncelerimiz tüm duygularımızı etkileyip hepsini yönlendiriyor. İnsan kendi zannınca bakar olaylara ve insanlara zannı üzere görür, duyar, hisseder. Böylece önyargılı bir şekilde anlar karşısındakini.


Hz. Mevlânâ Mesnevî ’de bu hâli çok güzel anlatır: “Düşünceler koyun sürüsüne benzer. Bir tanesi bir yerden atladı mı, ötekiler de onun peşinden atlamaya başlar.”


Zan, sürüden atlayan ilk koyundur; arkasından düşünce, arkasından bilgi, arkasından duygu atlar.




Bir ayet-i şerifte Cenâb-ı Allah şöyle buyuruyor: “Tam emin olmadığın bir şeyin ardına düşme!” Çünkü çoğunlukla görüntü başka, hakikat başka, söz başka, mânâ başka olabiliyor.


İnsanın gerçeği tam ve eksiksiz, olduğu gibi duyması, görmesi, bilmesi için nefs tezkiyesini tamamlamış olması gerekir. Ömründe ameliyat nedir bilmeyen, ameliyat görmemiş biri ameliyat için, “Adamlar adamı yatırmış, kesip parçalıyorlar” diyebilir.


Fakat bilen bu müdahaleyi başka türlü adlandırır. Çok bilen doktorlar ise başka türlü… Demek ki meselenin püf noktası bilmek, hakiki anlamda bilmek… İnsan zan ile değil, bilerek doğruyu kavramış olur...


Zandan uzak durmak onun için bu kadar önemli. Güzel ahlâk için güzel görmek, güzel düşünmek, güzel davranmak esastır. Güzel bir ahlâk için bu kaçınılmazdır...


Ancak hüsn-ü zan içinde olanlar güzel bakabilir, güzel görebilir, dolayısıyla güzel ahlâk üzere yaşarlar.


(H. Nur Artıran – Aşk Terk Etmez isimli kitabından alınmıştır. )


*****


Önyargı ile ilgili güzel bir hikaye ile yazımızı bitiriyoruz:



ÖNYARGI İLE ACELE KARAR VERMEYELİM


UZAKLARDA bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.




Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.


Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır...Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. 


Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.


Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir...


Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür. 


***




Einstein'ın söylediği rivayet edilen bir söz var.


"İnsanlardaki önyargıyı yoketmek bir  atomu parçalamakdan çok daha zor" 



Celalin Penceresinden