29 Aralık 2016 Perşembe

2016 Yazılarından Seçmeler-4


2016 Yazılarından Seçmeler-4

 

Bu 2016 yılındaki son yazımız. Bu yazıda, önce kısa bir bu yılı değerlendirmemiz, sonrasında da bu yılki bazı yazılardan derleme bir kolaj yapmak istiyoruz izninizle…

 


2016 yılı ömrüm boyunca yaşadığım en acı yıldır. Kendi adıma söylemiyorum. Ben yatalağım ama emekli maaşım var, sıcacık evdeyim elhamdülillah. Milletçe zor bir yıl geçirdik. Kaç kez bu son olsun dedik, bit artık 2016 dedik.

 

Bendeniz özelde sevdiklerim sağlıklı ve mutlu olduklarında mutlu oluyorum. Fakat gerçek anlamda ülkemiz huzurlu olduğunda, herkes gibi çok huzurlu oluyorum.

 

Bütün yıl boyunca güzel ülkemizde 20’den fazla patlama ve terör eylemlerinde yüzlerce şehit verdik. Sırf hain darbe girişiminde ise, 250’den fazla insan şehit oldu.

 


2016 hem islam alemi, hem Türkiye’miz için çok zor geçti. İnşallah 2017 güzel geçer.

 

Bu yıl 53 yazı yazdık, Her pazartesi yeni yazı yayınlamaya Allah ömür verdiğince devam etmek istiyoruz. Bu yılın son yazısını dörde böldük sıkılmadan okunsun diye…

 

Pazartesiden Perşembeye yayınlayacağız. Şimdi, bu 53 yazının sadece bazılarından yaptığımız kısa kısa alıntıların 4. bölümünü paylaşmak istiyoruz, Buyrun:

 

Kıyıya Vuran Bebek Cesedinin Anlamı Nedir? (10 Ekim 2016)

 

Sevgili Gönül dostlarımız, bu yazıda size Youtube’da izlediğim bir sohbetin özetini yazmak istiyorum. Sohbeti araştırmacı Uğur Akkafa bey yapmaktadır. 

 

Sohbetin konusunu yazıyı okuyunca anlayacaksınız inşallah… Özeti aynen aktarıyorum:

 

Arkadaşlar, öldükten sonra diriliş meselesi çok önemli. Hani kumsalda bir çocuk cesedi vardı, yüzüstü yatıyordu. Tahmin ediyorum hepinizin ruh dünyası altüst oldu. 

 

Hepimiz çok üzüldük, zalimlere kızdık, belki ağladık ama bu olayı aşabilmenin tek yolu ‘Ahirete İman’dır. Benim şefkatim çok fazladır. (Sanırım gençken ablasının ölümüyle başlamıştır.) Eğer ahirete imanım olmasaydı, kesinlikle ben delirmiştim.

 

Bu hadiseyi, Ahirete iman gözlüğüyle, Allah’ın ‘olaylara böyle bak’ demesiyle çözebilirsiniz. Ahiret cihetiyle bakmazsak, inanılmaz kötü bir hadisedir.

 

Ama ahiret gözlüğü bize ne diyor; Ebedi bir hayat var. O görmüş olduğunuz çocuk direk cennete gitti. O, zerre miktar dahi sıkıntı çekmeden gitti.

 

Peki, kumsalda gördüğünüz nedir? O kumsalda gördüğünüz, o bebeğin dünyada kullanmış olduğu elbisesidir. O bebeğin asıl varlığı ruhu direk cennete gitti.

 

Bazen sorular geliyor. Madem Allah bu kadar merhametli, neden o çocuğun ölümüne müsade ediyor?

 

Ölüm bizim sandığımız gibi dehşetli bir hadise değildir. O bebek masum, günahsızdı. Bu dünya zindanından gül bahçesi başka diyarlara gitti.

 

Kumsaldaki gördüğümüz o çocuk değil, elbisesidir. Cesetler, ruhların terk ettiği elbiselerdir. Ahirete iman gözlüğüyle bakmazsak korkunç bir hadise olarak görürüz.

 

Ahirete iman çok çok önemli. Bir insanı bu hayatta en mutlu eden şey, bence ebedi bir hayatın olduğunu bilmek, öğrenmektir.

 

Yani beni hayata bağlayan şey, ebedi bir hayatın varlığını bilmek oluyor. Yani yok olmak yok, ben toprağın altına girmeyeceğim.

 


 

MAÇTA ZAMANI BOŞA GEÇİRMİYORUM (17 Ekim 2016)

 

Mutasavvuf Yazar Osman Nuri Topbaş Hocaefendi şöyle der:

 

“Hakikati idrak etmiş bir insanın bu dünyada boşa geçirecek bir an’ı yoktur.”

 

Vaktim boşa geçmesin diye bolca sohbet dinliyor ve süzülen bilgileri hayat tecrübelerimle harmanlayıp blog sayfam için yazılar yazıyorum.

 

Önceden (2003) Ligtv’ye üyeydim, israf diye kapattırdım, kitaptan okumuşsunuzdur.

 


Maç izlemeyi severim ama Şimdilerde maç izlerken şunları yapıyorum.

 

1-) Maç izlerken Sesi kısıp akıllı telefonumdan youtube yada radyo sohbeti açıp dinlerim.

 

2-) İzlerken sesi kısıp zikir yaparım. Salavat, La ilahe illallah, Tevbe Estağfirullah…

 

Dostlar, dünyaya birkez geliyoruz, ölüm yaklaştı, biraz sevap biriktireyim.

 

Nasılsa kabirde bol bol uyuyacağım inşallah.

 

Sevgili Dostlar, eğer tatmadıysanız, NAMAZA başlamanızı ve gerçek huzura kavuşmanızı çok içten niyaz etmekteyiz. Çünkü herkesi çok seviyorum.

 

Elbette, Ahirette mükafatı çoook fazladır, ama inşallah dünyada da, O kadar çok huzur bulacaksınız ki, tatmış biri olarak, inanın bana…

 

Ama nefis ve şeytan namazı bıraktırmak çok uğraşacaktır. Onlarla inatlaşın.

 

Zaten inat duygusu, haram ve günahlara girmeme, ibadetten uzaklaştırmak isteyen nefis ve şeytana karşı inat edelim, diye verilmiştir.

 

Şeytan ve nefsimize mağlup olmamak için şimdi hemen namaza başlayalım.

Başlayalım ki namazın manevi zevkini tadalım...

 

Eğer namaz kılmasını bilmiyorsanız, internetten  "abdest nasıl alınır, namaz nasıl kılınır, beş vakit namazın kılınışı" konularını inceleyebilirsiniz....

 

Haydi bunca nimet veren Cenab-ı Allah’a teşekkür için namaza başlamaya ..... 

Allah hepimizi cennetine koysun İnşallah. (Amin) 

 


 

2-GERÇEK AŞK (7 Kasım 2016)

 

Bu hikayeyi Antalya’da ziraat mühendisi olan Facebook arkadaşım Hülya Keleş hanımefendi anlattı.

 

Hülya hanımın çalıştığı işyerinde altın kalpli ziraat teknisyeni bir kız varmış. Klima teknisyeni efendi bir oğlanla nişanlanmışlar.

 

Nişandan bir süre sonra, oğlan klima takarken 6. Kattan düşmüş. Ölmemiş ama hastanede doktor felç kalacaksın, demiş.

 

Kızın akrabaları, at nişanı, ömür boyu sakat birine bakılır mı, demişler.

 

Kız, asla!, demiş. Ben, kötü günde, iyi günde seninle olacağım, diye ona söz verdim. Benim başıma da gelebilirdi. Ben onu gerçekten seviyorum, demiş.

 

Hülya hanım, kız işlerini bitirip hergün 15’te izin alır, hastaneye giderdi, dedi.

 

Oğlana sevgiyle büyük moral vererek iyileşeceğine inandırmış. Hergün koluna girerek hemşireler gözetiminde ona saatlerce fizik tedavi yaptırmış.

 

Birkaç yıl içinde oğlan tekrar yürümeyi başarmış. Kızla evlenmişler. Çocukları olmuş. Şimdi çok mutluymuşlar elhamdülillah. Allah o kızdan razı olsun, gerçek aşk budur.

 

Allah aşklarını cennette de daim eylesin.

 


Bu hikayeyi dinleyince bir anda kendi hikayem aklıma geldi. Hiç tanımadığım bu kıza hayranlık duydum ve nişanlısı için mutlu oldum.

 


 

VESİLE OLMUŞUM (21 Kasım 2016)

 

Aydın Kaynarca bey sık sık ziyaretime gelir sağolsun. Geçen yıl sohbet ederken (Eylül 2015), neden kitap yazdığımı anlattığım son yazımdaki hadisi açıkladım.

 

Peygamber Efendimiz SAV buyurur ki:

 

“İnsan ölünce amel defteri kapanır, üç şey bunun dışındadır. Kendisine dua eden evlat, sadaka-i cariye (okul, hastane, köprü, cami, çeşme, vs. faydalı eser yaptıran) , yararlanılan ilim/eser bırakan (kitap, öğrenci yetiştirmek, vs) , bunların amel defteri kapanmaz, mezarında da sevap gelmeye devam eder. ”

 

Aydın bey dostum, işte acizane elimden gelen sadece kitap yazmak, dedim.

 

O gün dostum Aydın Kaynarca bey, bendenizden örnek almış ve bir hayır işi yaptırmaya karar vermiş. Bunu bana bir yıl sonra şimdi açıkladı. (Ekim 2016)

 


Celal dostum, sen ne güzel kitap yazdın, blog sayfanda yazılar yayınlıyorsun, benim gibi yazılarından eminim nice etkilenenler vardır, dedi. Bu hayır işine sen vesile oldun, Allah senden razı olsun, dedi; gerçekten çok mutlu oldum.

 

Aydın bey tutumludur, israfı hiç sevmez ama iyilik, hayır işinde çok cömerttir.

 

Rahmetli halası Fethiye teyzenin isteği ile pek çok fakir kız çocuklarını okuttu ve hala burs alan öğrenciler var. Allah razı olsun.

 

Geçenlerdeki ziyaretinde Aydın bey resimler gösterdi ve “Sen vesile oldun memleketim Bilecik’te ihtiyacı olan iki ayrı okula kütüphane ve konferans salonu yaptırdık, dedi.

 


 

YILANLAR OLMASA FARELER ÇOĞALIR (5 Aralık 2016)

 

Kainat, Allah’ın izniyle her an bi faaliyet halindedir.. Güneş, Ay, Bitkiler, Hayvanların hepsinin vazifesi vardır ve dolaylı da olsa, hepsi eşrefi mahluk olan insana hizmet etmekteler.

 

Mesela, yılanlar ve tilkiler temizlik işçisidir. Eğer yılan ve tilki olmasa heryeri fare basardı. Fareler zararlı böcekleri yer, o böcekler sinek yer, sinek mikrop yer gibi uzar gider, yani hepsi insana hizmet ediyorlar.

 

Babam İsa Çelik anlatmıştı; Doksanlarda Trakya’nın bir köyünde yılanlar azalmış. Babam ve arkadaşları Sondaj kuyusu açmak için gittiği köylerde karavanda kalırlardı. Bir gün kahvaltı bezini silkemek için karavandan çıkmış. 

 

Sofra bezini çırpmamla birlikte düşen kırıntıları kapmak için yüzlerce fareler üşüşüverdi, dedi. Yetkililer araştırmışlar ve olayın kaynağını bulmuşlar: Anız yakmak.    

 

Çiftçiler tarlada ekini biçtikten sonra kalan sapları yakınca, yani anız yakınca, tarladaki bütün uğur böcekleri de yanmış. O uğur böcekleri ürüne zarar veren süne yumurtalarını yerlermiş.

 

Bu sefer süneler çoğalmış, mahsule çok zarar vermiş. Sonuçta ziraat uçağıyla ilaçlama yapmışlar. Zehirli ilaç bazı kuşları da öldürmüş. Ölü kuşları yiyen tilki ve yılanlar ölmüş. Doğanın dengesi bozulmuş ve fareler çoğalmış.

 

Babam 6 ay sonra aynı köye gidince ortalıkta hiç fare görememiş ve sormuş. Bir sabah köye sis çöktü ve bütün fareler öldü, demişler. Çünkü sis’te fareler nefes alamıyormuş.

 

İnsan, doğanın dengesini bozuyor ama Allah yine de merhamet edip düzeltiyor.

 


 

GARİPLERE NE MUTLU (19 Aralık 2016)

 

Ağlamak Güzel Bir Kalbin İşaretidir.

 

 Bir insan ağlayabiliyorsa , hüzünlü kalbi vardır, çünkü o gariptir.

 

"Vücudu bu dünyada gurbette olan kimse "Garib" sayılmaz;

 aksine Garib;

 GÖNLÜ teninde Garib olan ve başı gönlünde Garib olan kimsedir."

 

 Hazret-i Ebû'l Hasan Harakânî

 

 Efendimizin SAV dediği gibi: GARİPLERE NE MUTLU...

 


 

 
İnşallah

***

Evet 2016 hem islam alemi, hem Türkiye için çok zor geçti. İnşallah 2017 güzel geçer.

 

Allah hepimize sağlık huzur başarı versin.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

28 Aralık 2016 Çarşamba

2016 Yazılarından Seçmeler-3


2016 Yazılarından Seçmeler-3

 

Bu 2016 yılındaki son yazımız. Bu yazıda, önce kısa bir bu yılı değerlendirmemiz, sonrasında da bu yılki bazı yazılardan derleme bir kolaj yapmak istiyoruz izninizle…

 

2016 yılı ömrüm boyunca yaşadığım en acı yıldır. Kendi adıma söylemiyorum. Ben yatalağım ama emekli maaşım var, sıcacık evdeyim elhamdülillah. Milletçe zor bir yıl geçirdik. Kaç kez bu son olsun dedik, bit artık 2016 dedik.

 

Bendeniz özelde sevdiklerim sağlıklı ve mutlu olduklarında mutlu oluyorum. Fakat gerçek anlamda ülkemiz huzurlu olduğunda, herkes gibi çok huzurlu oluyorum.

 

Bütün yıl boyunca güzel ülkemizde 20’den fazla patlama ve terör eylemlerinde yüzlerce şehit verdik. Sırf hain darbe girişiminde ise, 250’den fazla insan şehit oldu.

 

2016 hem islam alemi, hem Türkiye’miz için çok zor geçti. İnşallah 2017 güzel geçer.


 

Bu yıl 53 yazı yazdık, Her pazartesi yeni yazı yayınlamaya Allah ömür verdiğince devam etmek istiyoruz. Bu yılın son yazısını dörde böldük sıkılmadan okunsun diye…

 

Pazartesiden Perşembeye yayınlayacağız. Şimdi, bu 53 yazının sadece bazılarından yaptığımız kısa kısa alıntıların 3. bölümünü paylaşmak istiyoruz, Buyrun:

 

İNSANI DEĞERLİ YAPAN ŞEY (5 Eylül 2016)

 

Böyle bir gecekonduda altı yıl yaşadık. Yükseliş Kolej’inde okurken de bu gecekonduda oturuyorduk. Kolejde çok zengin ve yüksek kademe insanların çocukları okuyordu.

 

Şimdi utanarak hatırlıyorum ki, o zamanlar gecekonduda oturmaktan; babamın köylü olmasından, annemin başörtüsünden utanıyordum...

 

Mesela, kürklü kadınların katıldığı veli toplantısında başörtülü annemden utanmıştım.

 

Ama o zamanlar birisi bana şu hikayeyi anlatsaydı, eminim bakış açımı değiştirirdim.

 

***

 

Zengin bir baba küçük oğlunu insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için bir köye götürür.

 

Çok fakir bir aile, baba ve oğlunu bir gün boyunca kerpiç evinde ağırlar.

 

Yolculuktan dönerken arabada baba oğluna sorar;

 

-İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?

-Evet! Gördüm baba.

-Ne öğrendin peki? Anlat bakalım.

 

-Bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri.

 

Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün ufku görüyorlar.

 

Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim baba.

 


 

BAKLAVA (29 Ağustos 2016)

 

Dünya ağlamalı bir hüzün dünyasıdır. Bir yanda savaşlar... Bir yanda ölümler... Afrika’da aç çocuklar... Yurdumuzun terör belası... Yetim kalan şehit çocukları...

 

Bu dünya hep ayrılıklarla dolu. Büyük kavuşmalar inşallah mahşerde olacakmış Allah’ın lütfuyla... 

 

Her zaman sanat müziği ve tasavvuf müziği dinliyorum. Ve aşkla kalbim rikkate geliyor. Çoğu zaman duygulanıp ağlıyorum. Gözyaşlarım şıpır şıpır damlıyor.

 

Ağlamak bana baklavadan çok daha lezzetli geliyor.

 

İçim sevgiyle dolu…  Allah aşkıyla… Bendeniz onüç yıldır asla karşı cinsi düşünüp hüzünlenmiyorum.

 

“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.” Ayeti bize şu sözün haklılığını gösteriyor: Müzik ruhun gıdasıdır; çünkü müzik nağmeleri Allah’ın sesidir.

 


 

ASLINDA HUZUR NEYDİ (15 Ağustos 2016)

 

Bir Cuma günü param bitti. Babam maaşını haftaya alacaktı. Metin’in de parası bitmişti.

 

O Cuma ikimiz öğleden sonra açlıktan derse girmedik.

 

Yurda gidip yatalım, akşam Erkan’dan yemek parası alırız, dedik.

 




Yurda geldiğimizde bir arkadaş bana, Seni anons ettiler, danışmaya çağırdılar, galiba bir posta gelmiş, dediler.

 

Heyecanlandım, acaba Gönül mü gönderdi, diye merak ederek danışmaya gittim. Sana posta havalesi ile para gelmiş, PTT’ye uğra al, dediler.

 

Çok sevindim, ilaç gibi gelecekti. Postanenin kapanmasına daha vardı. Metin’le kampüsten şehre indik.

 

Bir gurbetçi akrabamız Abitler Özdemir İsviçre’den 50 Frank göndermişti. Nasıl sevindim, anlatamam. Metin’le ilk iş lokantaya gidip etliekmek yemiştik.

 

Sonra telefonda durumu anneme anlattım.

 

Sonradan O iyiliksever gurbetçi akrabamız da duymuş, çok mutlu olmuş. Ben okuyan öğrenciyi çok severim, demiş. Üniversitede okuyan birçok akraba genci desteklemişti.

 

Ben şimdi bunu babamın yaptığı iyilikleri bağlıyorum. Ben ortaokulda okurken babamın şunu yaptığını hatırlıyorum mesela.

 

Üniversitede okuyan bir akraba genç, babasından bir şifreli çanta istiyor ama babası, durumum yok alamam, diyor.

 

Babam bu olayı bir şekilde duymuş ve o şifreli çantayı aldı ve o zamanlar kargo olmadığı için otobüsle göndermişti.

 

O gurbetçi akrabamız daha sonra bana birkaç kez daha para göndermişti.

 

Aslında mutluluk ve huzur nedir biliyor musunuz? Çaresiz bir insana çare olmaktır.

 

Abitler Özdemir enişte 1999’da İsviçre’de öldü ama unutulmadı. Ben on yıldır namazlarımda ona dua ederim. Allah ondan razı olsun, rahmet eylesin.

 


 

FANTASTİK SORU (22 Ağustos 2016)

 

Kızlar, birde şu yazımdan nasihat alacaksınız inşallah… Okuyunca hepsi, Celal abi, kadın doğum doktoru olursak, asla hastalarımıza böyle bir teklif yapmayız, dediler.

 

Sizlere fantastik bir soru soracağım.

 

Mesela annem bana hamileyken doktor babama deseydi ki:

 

“Oğlunuzun yavaş ilerleyen bir hastalıgı var. Önce sarhoş gibi yürüyecek ve sonra tekerlekli sandalyeye mahkum olacak. Ömrünün sonuna kadar bakıma muhtaç olacak... Hatta ileride yatalak olacak.“

 

Babama, annemi kürtaj yaptırmasını tavsiye eder miydiniz?

 

Cevabınız olumlu ise ben olmayacaktım.

 

Ben bebeği engelli olacak diye kürtaj yaptıranlara çok üzülüyorum. O bebeğin nasıl bir insan olacağını asla bilemeyiz. Allah’ın takdirine rıza göstermeliyiz.

 

Cenab-ı Allah’ın en hoşuna giden şey, kulunun takdirine rıza göstermesidir.

 


Eğer böyle bir günah işlemişsek af talep etmeliyiz. Allah gaffar-u rahimdir.

 


 

3-) TARIK AKAN ÖLDÜ (26 Eylül 2016)

 

Ben haber izlemiyorum. Hergün şehit haberi, ortadoğu’daki zulüm gören müslümanlar…

 

16 Eylül Cuma sabahı uyandığımda radyodan duyduğum haber ve Face’den okuduğum paylaşımlarla değişik duygular hissettim.

 

Üzüldüm. Tarık Akan vefat etmişti.
 

Tarık Akan hakkında ölümünün ardından iyi ve kötü çok söz söylendi. Güzel yürekli insan güle güle ve islam düşmanı adam öldü, vs. deniyordu.

 

Bendeniz hakkında internetten epey araştırdım, videolar izledim.

 

Tarık Akan gerçekten çok güzel yürekliydi. Çok nazik ve mütevaziydi. Bilenler azdı, O, okul yaptırdı, kitap yazdı, kendi cebinden belgeseller çekiyor ve hiç dokunmadan gelirini derneğe bağışlıyordu.

 

Müslüman daima Hüsn-ü Zan ile olaylara bakmalıdır, yani hep olumlu düşünmelidir.

 

O, Şimdikiler gibi topluma şehvet ve kötü alışkanlık, suça teşvik gibi, bilinçaltımıza gizli mesajlar veren filmlerde asla oynamadı. Özellikle 1980 sonrası -şimdilerde TV’lerde pek oynamıyor- toplumsal sorunlara parmak basan güzel mesajlar veren filmler çekti.

 

Evet güzel gönüllü insanın ölüm sebebi akciğer kanseriydi. Allah kalbine bakmıştı.

 

"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz.

Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar."

 

(Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)

 

İmanlı kullar için Hastalık, sabun gibi günah kirlerini yıkar, temizler. İnşallah Allah’a imanı vardır ve günahları temizlenmiş olarak Rabbimize kavuşmuştur.

 

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

 


 


***

Evet 2016 hem islam alemi, hem Türkiye için çok zor geçti. İnşallah 2017 güzel geçer.

 

Allah hepimize sağlık huzur başarı versin.

 

 

Celalin Penceresinden