Yalan Dünya
İki hafta yeğenlerimle vakit geçirdiğimizden kitap okumaya ve yazı yazmaya zaman bulamıyoruz. Zaten laptop çoğu zaman meşgul, oyun oynuyorlar.
Hoşgörü ve izninizle Mesnevi Okumaları yazı dizisine 2 hafta ara verdik. 3. yazımızı Allah nasip ederse 9 şubat 2017 perşembe yayınlayacağız inşallah.
Şimdi önceden hazırladığımız son yazımızı paylaşmak istiyoruz.
Güzel yeni bir hafta dileklerimizle...
Allah işinizde kolaylıklar, ülkemizde huzur ve selamet versin...
Celal
Fakiriniz, 1973’te Anadolu’muzun yeşil şirin ilçesi Konya Ereğli’de
doğmuşum. 44 yıllık hayatım bazen neşeyle ama çoğu zaman -elhamdülillah- acılarla,
hüzünlerle anlamadan rüya gibi hızla gelip geçti.
19 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkumum. Zaten kendimi bildim bileli
ömrüm boyunca düzgün yürüme nedir nasıldır hiç hissetmedim. Bendeniz defalarca
rüyamda kendimi yürüyor gördüm.
Sevgili dostum Hülya Keleş Hanım rüyalar hakkında şöyle bir yazı
göndermişti:
RÜYAYI ALLAH BOŞUNA YARATMAMIŞTIR
İnsan rüya görürken gerçek zanneder. Karanlık odasında, karanlık
beyninde güler, ağlar, öfkelenir, korkar. Uyandığında ise "rüyaymış"
der.
Rüyada çok zaman geçirdiğini zanneder, ama bilim adamları sadece
bir kaç saniye olduğunu söyler. Bu bilgiler ışığında akla şu soru geliyor:
Peki, ya gerçek ve uzun yaşadığımı zannettiğim dünya hayatım da
rüya kadar kısa bir hayalse?
Ki, Dünya hayatının yalnızca bir oyun ve oyalanma olduğunu bizlere
hatırlatan Cenab-ı Allah, aynı zamanda dünyada yaşadığımız 60–70 senenin de
“sanki, bir akşam veya bir kuşluk” vakti kadar kısa olduğunu bildiriyor:
“Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar
kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık,
sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten
bir bilseydiniz," (Müminun Suresi, 112-114)
Rüyadayken gerçek zannederek yaşadıklarımız, uyandığımızda bizim
için hiçbir şey ifade etmez. Çünkü hepsinin hayal olduğunu anlarız.
Peki ya gerçek zannettiğimiz dünya hayatı da sadece kısa bir
hayalse ve ölüm de aslında bir uyanış ve sonsuz hayatın başlangıcı ise...
Rüyalar aslında, bir sure sonra uyandığımızda karşılaşacağımız
ahiret hayatımızın gerçek hayatımız olduğunu bize hatırlatan küçük birer ilahi
ipuçlarıdır.
DÜNYA HAYATI EN
ALÇAKTADIR
“Dünya hayatı bir
oyun ve eğlenceden (oyalanmadan) başka bir şey değildir.
Müttakî olanlar
(fenalıklardan/Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) için ahiret yurdu muhakkak
ki daha hayırlıdır.
Hâla akıl
erdiremiyor musunuz?/akıllanmayacak mısınız?” (En'am suresi, 32. ayet)
(Ve mâl hayâtud-dunyâ illâ le'ibun ve lehvun)
“Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir”
“Dünya hayatı” bir sıfat tamlamasıdır. En
alçak hayat, demektir.
Bu, değer anlamında bir alçaklıktır. Bir de
ahirettten önce olmak, anlamında zamansal bir sıfattır. Yani zımnen içinde, bu
hayatın değersizliğini barındırır..
Deni=aşağı, aşağılık
denaet=alçaklık ,
dünya=en alçak
dünya hayatı=en
alçak hayat
Bir de bu alçaklık
mekan olarak aşağıda anlamındadır. Hz. Adem AS babamız cennette yasak meyveyi
yediği için Allah onu cennetten dünyaya indirdi.
“Allah
dedi ki, «Oradan aşağıya ininiz, şeytan ile siz birbirinizin düşmanısınız,
sizler belirli bir süre yeryüzünde barınacak geçineceksiniz.” (Araf suresi, 24)
Bu ayetin
onlarca mealine baktım, hepsinde “inin!” diyordu. Yani bu dünya alçakta,
aşağıdadır, tabiri caizse kuyunun dibindedir.
Amacımız
bu kuyudan tırmanıp yukarıya ulaşmak, tekrar asıl vatanımıza kavuşmaktır.
Cenab-ı
Allah bizi asla terketmedi ve yol gösterdi. Kuran gönderdi. Allah’ın emir ve
yasaklarına uyarsak, yani Kuran’ın ipine sarılırsak bu kuyudan tırmanıp
çıkarız.
Bakın Zaten
Cenabı Hak buyuruyor:
“Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı
sarılın.” (Ali İmran, 103)
Ne farkederki hepimiz kuyuda hapisiz. Ben bir odada ve
tekerlekli sandalyeye hapisim. Sağlıklı insanlar ise açık cezavinde… Sonuçta
hepimiz kuyunun dibinde zindandayız.
İşte bu alçak hayat,
ancak oyun ve oyalanma (eğlence)den ibarettir.
Elbette hayatın bir yüzü böyledir, ve dünyanın
aşağılık yanı, inkarcılar içindir.
Bir mümin için olması gereken, oyun ve
oyalanma hayatı değildir.
Efendimizin (SAV) buyurduğu gibi:
(Ed-dünyâ, mezrâetü'l-akhirah) “dünya ahiretin
tarlasıdır”
Ahiretteki sonsuz
mükafat ve mutluluk sonuçları, inşallah bu dünya tarlasında atılan tohumlarla
gerçekleşir.
MAYMUN YAKALAMA TUZAĞI
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.
Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.
Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkansızdır.
Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu esir eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü esir etmiştir.
Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdürki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.
Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.
Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkansızdır.
Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu esir eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü esir etmiştir.
Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdürki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve bu değersiz alçak dünyaya bağlanmamıza
neden olan şey, nefsani arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur.
Yapmamız gereken; elimizi açıp bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak, yani vazgeçmek ve dolayısıyla hür olmaktır!
O maymun gibi; (biriktirdiğimiz malları) avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz?
Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür oluruz.
Yapmamız gereken; elimizi açıp bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak, yani vazgeçmek ve dolayısıyla hür olmaktır!
O maymun gibi; (biriktirdiğimiz malları) avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz?
Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür oluruz.
Amaç hırsla dünyaya bağlanmayalım. Gezelim, eğlenelim, yiyelim,
içelim. Helal olan şeyler bize yeter. Fakat dünya sevgisi kalbimize girmesin.
VAZGEÇER KANAAT EDER, ALLAH’IN NASİP ETTİĞİNE RAZI OLURSAK, HUZUR BULURUZ.
Bendeniz, aşırı DOYANA KADAR YEMEKTEN, FAYDASIZ İŞLERDEN
(maç,dizi,oyun,), ÇOK UYUMAKTAN, TV İZLEMEKTEN VAZGEÇTİM VE ÇOK HUZURLUYUM…