26 Ekim 2014 Pazar

Çağımızın en tehlikeli hastalığı: Suizan


Çağımızın en tehlikeli hastalığı: Suizan


 

Babam anlatmıştı: Yıllar önce memleketimiz Konya Ereğli’de belediye bir mezarlıktan yol geçirmek için, mezarların taşınmasını ister.

 

Taşınma sırasında, mezarın biri açıldığında, yıllar önce ölen kişinin cesedinin hiç çürümediğini aynen yeni gömülmüş gibi durduğunu hayretle görmüşler.

 

İlçe müftüsüne şehit mi? diye sormuşlar. O da ölünün yakınlarıyla konuşur, durumu anlatır ve bu kişinin yaşarken neler yaptığını, nasıl bir hayat sürdüğünü soruşturur.

 

Babam bana, O adamın hayatı boyunca defalarca, “Ya herkes mi beni aldatacak, kandıracak” dediğini ve çok saf, temiz kalpli olduğunu anlattı.

 

Şimdi yazımıza başlıyoruz, fakat bu konuya tekrar döneceğiz ve yazının sonunda bir menkıbe paylaşacağız.

 

Geçenlerde sevgili H. Nur Artıran hocamızın televizyondaki sohbetini dinlerken konu suizan’dan açıldı. Hocamız “Çağımızın en büyük hastalığı kanser değil, suizan’dır” dedi.

 


Sıklıkla şahit oluyoruz. Çevremizdeki pekçok insan suizan ediyor. Bunu acizane Efendimizin SAV “Müminin ferasetinden korkun, o Allah’ın nuruyla bakar” hadisince hissedebiliyoruz.

 

Günlük hayatta pekçok insanın, gördükleri bir olay veya insan hakkında düşünmeden hemen suizan ettiklerini acizane bakış, mimik ve konuşmalarından anlayabiliyoruz.

 

Cehenneme müstehak olmaya sebep olacak, Müthiş bir günah olan suizan hastalığımızın teşhisi ve korunmak adına, bu hafta bu konuda yazmaya Allah’ın izni ve inayetiyle karar verdik.

 


Peygamber Efendimiz SAV buyuruyorlar ki:

 

“Zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul eden, onu gıybet eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir. Bu da, helâkine sebep olur.” (İhya)

 

Zan kelimesini biliyorsunuz, zannetmek fiilinin köküdür. Zan iki türlüdür. Suizan (kötüzan) ve Hüsnüzan (güzelzan) ....

 

Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce, o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması suizan olur.

 

Mesela birinde bir kalem görünce, (acaba bu kalemi çalmış olabilir mi) diye sadece düşünmek suizan olmaz. Ama (çalmış olabilir) diye zannetmek suizan olur.

 

(SEVGİLİ DOSTLAR BU YAZIMIZI SEVGİLİ H. NUR ARTIRAN HOCAMIZA ONAY İÇİN MAİL ATTIK. BAZI YERLERİ İŞARETLEYİP CEVAP YAZDI ALLAH RAZI OLSUN, VE BİRKAÇ NOKTAYI DÜZELTMEMİZİ RİCA ETTİ. YUKARIDAKİ İNTERNETTEN ALINTI YAPTIĞIM BİR CÜMLEYİ DE ŞÖYLE YORUMLADI.

 

Sevgili Celal kardeşim kırmızı ile belirlediğim yeri  fakir düzeltmek gerek diye düşünüyorum. Çünkü “bu kalemi çalmış olabilir mi” düşünceside zan dır.

 

Çünkü bir kişi hakkında olumlu değil olumsuz düşünüyor. Kendine göre gerektiğinde hırsızlık edebileceği düşüncesi mevcut. Bu da sui zandır fakat takdir sizin.)

 

“Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. ”  (Hucurat suresi, 12.ayet)

 

Bu ayetin uyarısı gösteriyor ki, insan hüsnü zan etmekle sorumludur. Yani gördüğü ve karşılaştığı olay ve durumları hayra yormalı, güzel düşünüp güzel görmeli ve bu düşünce ve niyetle herkesi kendisinden üstün bilmelidir.

 

Hüsnüzan, suizan etmenin tersine, herşeyi iyiye, hayra yormaktır. Ve hüsnüzan etmek çok değerli bir ibadettir. Berika’nın müellifi Konyalı İmam Hâdimî şöyle diyor:

 

“Bir mümini zina halinde bile görsen, yanlış gördüğünü düşün. Dön bir kere daha ‘O mu?’ diye kontrol et. O ise, ‘İhtimal yine yanlış gördüm.’ de. Sonra da, ‘Ya Rabbi! Onu bu çirkin halden kurtar, beni de böyle bir şeye düşürme.’ deyip çek git.”

 

Sevgili H. Nur Artıran hocamız bir sohbetinde Hz. Mevlana’nın cenaze namazındaki kalabalıktan bahsetti. Ve cenaze namazını kıldıran Sadrettin Konevi’nin bayıldığını anlattı.

 

Nur hocamız, kitaplarda bu olayın, Konevi hazretlerinin çok sevdiği Hz Mevlana’yı kaybetmenin acısına dayanamayıp bayıldığı şeklinde geçer, dedi. Son Mesnevihan sevgili H. Nur Artıran hocamız olayın hakikatini şöyle aktardı:

 

Allah bütün düşüncelerimizden birer melek yaratır. Yani düşüncelerimiz meleklere dönüşür. Onlar kabirde ve mahşerde bizi yalnız bırakmazlar. (Tabi kötü düşüncelerimizden oluşan varlıklardan  Allah korusun. )

 

İşte Konevi hazretleri kalp gözü açık bir Allah dostuydu. Cenaze namazına katılan o kalabalık insan cemaatiyle birlikte, -belki milyonlarca- melekleri de gördü ve dayanamayıp bayıldı.

 

Evet başta anlattığım anıya gelirsek, babam, o cesedi çürümeyen adamın bir kamyon şoförü olduğunu söyledi. Ve bu adamın hiçkimse hakkında kötü düşünce beslemediğini belirtti.

 

Defalarca böyle hüsnüzan sahibi olmasından faydalanan -bazen akrabalarının bile- dolandırmasına rağmen, yine de hiçkimse için asla suizan beslememiş...  

 

Evet herkese daima hüsnüzan beslemenin neticesi şehitlik ve dolayısıyla hesapsız cennettir. Fakat sürekli suizan etmenin neticesi -Allah korusun- cehennemdir.

 

Zamanın müftüsü Allah ona şehitlik nasip etmiş, demiş. Allah hepimize, karşılaştığımız her olay ve kişi hakkında hüsnüzan etmemizi nasip etsin ki, sevap kesemizi dolduralım...

 

Bunun için Nur hocamız suizan, kanserden tehlikelidir, demiştir. Kanserden vefat eden kişi ortalama yetmiş yıllık hayatını kaybeder... Ya suizanla; sonsuz bir cennet hayatı tehlikeye girer, -Allah korusun- ...

 


Günümüzde birçok tarihi hasletlerimiz perdelendi. Bazan müslümanlar arasında birbirine karşı kibirli ve suizanlı yaklaşımlara şahit olabiliyoruz.


Sanki kendimiz, kusursuzluğun, mükemmelliğin mihengiymiş gibi; bir çırpıda kardeşlerimiz hakkında hükümler veriyor, hayâlimizdeki darağacında asıveriyoruz.

 

Halbuki,müslüman müslümana karşı hüsn-zanna memurken.. ve halbuki mayasını karan din büyüklerinde bu tavır esas olan...

 

YAZIMIZI İNŞALLAH ÖRNEK ALACAĞIMIZ BİR MENKIBE İLE BİTİRİYORUZ:

 

İşte iki din büyüğümüzden örnek bir yaklaşım; bir topluluğun yaptığı davranış hakkında art niyet arayışına girmeye temayülü olanlara ve de hepimize ibretli bir hadise:


     Bu adamcağız kötü yoldan para kazanıp, bununla bir inek alır. Neden sonra yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli Hazret'lerinin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda "aşevi" fonksiyonu da görüyordu.)


     Durumu Hacı Bektaş'ı Veli'ye anlatır, ama o büyük zât: "helâl değildir" diye kurbanı geri çevirir.


     Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Hz.Mevlâna'ya anlatır. Hz. Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder. Bunun üzerine o adam; "aynı şeyi Hacı Bektaş'ı Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu" söyler ve Hz. Mevlâna'ya bunun sebebini sorar. Bunun üzerine Hz. Mevlâna şöyle der:


   - Biz bir karga isek, Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama O kabul etmeyebilir. Bu tavır ve duruş karşısında adam üşenmez,kalkar, Hacı Bektaş Dergâhı'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye ; "Hz. Mevlâna'nın kurbanı kabul ettiğini" söyleyip, bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar.

 

Hacı Bektaş Hazretleri de şöyle der:


    - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Hz.Mevlâna'nın gönlü okyanus gibidir... Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı; O, senin hediyeni kabul etmiştir.





      Şimdi bu hadiseyi günümüz ortamında değerlendirecek olursak;


      Bir müslüman şahıs ya da bir topluluk, buna benzer bir hadise ile muhatap olsa... Kim bilir belki de birbirine tekfirle suçlamalara kadar bile gidilebilirdi mesele..! Günümüzün bazı üzücü misallerini gördükten sonra..!


      Neydi o zaman eskilerin farkı? Bir kere onlar birer tevâzu âbidesiydi. Herkesi, husussan da HAKK yolunda hizmet eden herkesi kendisinden yüksek görüyor ve de onlara karşı tam bir tevâzu ve hacâlet içinde bulunuyorlardı..

 

Dolayısı ile, başkalarının yaptıklarına ve sözlerine hep hüsn-ü zan ediyor, yapılanlarda bir hikmet arıyorlardı...

 

Allah hepimizin böyle Kuran ahlakıyla ahlaklanmamızı nasip etsin...

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder