Muhtaç birine
hizmet mi, nafile ibadet mi?
Ramazanda izlediğim
programının adı “Aşk Bir Davaya Benzer“
idi. Aynı isimde hocamızın birde kitabı varmış. Hatta bu kitabı ricam üzerine
dostum Aydın Kaynarca bey bana ulaştırmıştı. Allah razı olsun...
Aydın Kaynarca bey ve ben bir cuma çıkışında |
Kışın Ankara’da Ocak 2014’te
izlediğim TV programı hakkında “H. Nur Artıran - Ab-ı Hayat” isimli bir yazı yazmıştım. Hatta en çok okunan yazımız odur. O yazı sayesinde hocamızın sevenlerinin
kurduğu Facebook grubunu buldum.
O Facebook grubunda
hocamızın “Herkes Seni Terk Etse, Aşk
Terk Etmez” isimli yeni kitabının duyurusunu gördüm. Aydın Kaynarca bey dostuma bu kitabı alabilmen mümkün mü? diye
sordum.
Sağolsun Aydın bey
internetten sipariş etmiş. 2014 yazında Ereğli’ye ziyaretime gelirken kitabı
getirdi. İnsanın nazının geçtiği bir
dostu olması ne güzel. Allah razı olsun, seni seviyorum dostum...
Geçen gün akşam yatarak o
kitabı okuyordum. Kitapta okuduğum Nur
Artıran hocamızın ibadet ile ilgili bazı tespitleri bana babamı düşündürttü.
Öncelikle ibadetleri sadece
şekli olarak yapmayı yeterli bulmak çok büyük bir kayıptır, dedi.
Yani hocamız namazımızı samimi bir kalple, huşu ile kılalım demek
istiyor...
"Namazlarını hûşu ile
kılan müminler kurtuluşa ermişlerdir." (Mü'minun suresi, 1. ayet)
Nur hocamız ibadetlerimizi
sadece belirli kalıplar içinde sınırlamak da yanlış olur. Çünkü temiz ve güzel
olan her türlü hal ve davranışlarımız Hakk yanında ibadet yerine geçer, dedi.
Bu konuda Ebu’l-Hasan Harakani
Hazretlerinin (962-1033) kitabından bir menkıbe paylaştı ki bana babamı
düşündüren şeydi:
Bu sebepten ertesi gün
kardeşine; "Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdete devam
edeyim." dedi. Kardeşi kabûl etti. İbâdet ederken secdede uyuya kaldı ve o
anda bir rüyâ gördü.
Rüyâsında bir ses ona;
"Annene hizmet eden kardeşini affettik, seni de onun hâtırı için
bağışladık." deyince, genç; "Ben, Allah'a ibâdet ediyorum.
Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden
bağışlıyorsunuz." dedi.
Ses ona; "Evet, senin
yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyâcımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı
hizmetlere, annenin ihtiyâcı vardı." dedi."
Ebu’l-Hasan Harakani Hazretlerinin halini
Feridüddin Attâr hazretleri şöyle tarif ediyor:
“Âbid sabahleyin kalkar, ibadetini artırmaya
çalışır; Zâhit de zühdünü artırma peşine düşer; Bu Ebu'l Hasan da bir kulun
gönlünü mutlu etme derdindedir…”
Nur
hocamız bu tespiti anlattıktan sonra diyor ki;
“Kulluk
budur, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmak... Ne ibadetini artırmak, ne
zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...
Asıl
ibadet, her sabah uyanıldığında, “Ya Rab, acaba bugün hangi kuluna hizmet edebilirim?
Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim? diyebilmektir. ”
Nur Artıran hocamız bildiklerini uygulayan çok
değerli bir alimdir. Bu Fakiriniz Celal’in her Cuma attığı Hayırlı Cumalar SMS’ine o yoğunluğuna rağmen cevap yazıyor. Fakiri mutlu ediyor, Hakk razı olsun.
Biliyorsunuz ramazanın son
on günü itikafa girme sünneti vardır. O on gece gündüzü camide sırf ibadetle
geçirmek çok sevaptır. Ama bakın bu sevaptan daha büyük sevap neymiş?
İbni Abbas Efendimiz itikâfa girmiş, birisi
gelmiş, bakmış ki gelen adamın durumu perişan… Sormuş, “nedir seni üzen?” Adam
demiş ki: “Bir kişiye borcum vardı, ödeyemiyorum.”
Bunun üzerine İbni Abbas; “Senin için o kişiyle
görüşüp de şefaatçi olmamı ister misin?” demiş. Adam; “çok iyi olur” deyince
İbni Abbas mescitten çıkmış. Adam; “Sen itikâfta değil misin, nasıl çıkıyorsun
mescitten” deyince İbni Abbas, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’in kabrini
göstererek:
-“Vallahi şurada yatan zattan işittim ki: Bir
Müslümanın bir kardeşinin işini görmesi benim mescidimdeki on yıl itikâftan
daha hayırlıdır.”
İtikaf ibadeti güzel bir şeydir ama bir Müslümana
yardımcı olmak ondan daha efdaldir. Yani kısmî süreli inzivaya çekilmek, uzlet
vardır ama hizmet bundan daha önemlidir.
Muhtaç bir
kula hizmet etmek nafile ibadetten hayırlıdır. Nafile’nin anlamını yanlış biliyoruz. Boşuna,
gereksiz gibi anlamlar yüklenmiş ama bu dini anlamı değildir.
Nafile
ibadet, dinen yapılması farz olmayan ama yapıldığında Allah’ın rızasını
kazanmaya sebep olacak çok sevaplı ibadetlerdir. İtikaf, Teheccüd namazı,
pazartesi, Perşembe orucu gibi...
Celalin
Penceresinden
Celal Bey gönül pınarınızdan ruhumuza serinlik veren berrak sular akmış yine. Bu güzel yazınız için çok teşekkür eder, daha nice güzelliklere vesile olmanızı niyâz ederiz. Sevgi ile
YanıtlaSilSevcan Vatansever