5 Kasım 2014 Çarşamba

Çürümüş kemikleri kim diriltecek?


Çürümüş kemikleri kim diriltecek?


 

Hepimiz bunu iyi biliriz ki; Allah bu dünyayı imtihan etmek için yarattı. İmtihanımız bitince Allah bizim ruhumuzu alıp, bedenimizi öldürüyor ve de ölenleri toprağa gömüyorlar.

 

Ve dünyanın ölümü olan kıyametten sonra ise, Allahu Teala hazretleri, bütün ölüleri yeniden diriltip mahşerde toplayacağını Kuran’da pekçok ayette bildiriyor.

 

Buna inanmak zorundayız. Zira imanın 6 şartından birisi de, öldükten sonra yeniden dirilmeye inanmaktır. Bunu inkar eden dinden çıkar.

 


İşte günümüzde pekçok genç bu olayı aklıyla çözemiyor. Sonuçta ateist olup inkara saplanıyor ve kendince buna izahlar getiriyor. Geçtiğimiz yıllarda bununla ilgili bir sohbet izledim.

 

Yetmiş küsür yaşına rağmen, yıllardır hala heryerde Risale-i Nur’dan aldığı derslerle, Kuran’ın elmas iman hakikatlarını anlatan Çantacı Necmi Abi’nin bir sohbetiydi.

 

Necmi abi sohbetinde, kırk yıl önce, otuzbeş yaşındayken bir üniversitenin bahçesindeki anısını anlattı. Şinasi isminde öldükten sonra yeniden dirilmeye inanmayan biri varmış.

 

Şimdi sohbetteki anlatımları aynen yazacağız. Sonunda genç şüphelerim gitti, deyip inanıyor. İnşallah böyle şüpheleri olan gençlere ışık olsun bu yazı...

 

 

 

Çantacı Necmi Abi: Neden inanmıyorsun abicim, öldükten sonra dirilmeye?

 

Şinasi: Ben öldükten sonra toprağa gidecem, Toprakta benim atomlarım, nötronlarım, protonlarım, elektonlarım toprakla karışacak... Ben artık toprağa karıştım, tarlalaştım.

 

Çantacı Necmi Abi: Evet haklısın Şinasicim

 

Şinasi: Zamanla o tarladan otlar çıkacak. Ordan geçen bir inek, o ottan yiyecek, benim bir kısmım ineğe geçecek. Bir keçi yiyecek, bir kısmım keçileşecek.

 

Çantacı Necmi Abi: Çok doğru söylüyorsun Şinasicim.

 

Şinasi: Bir koyun yiyecek, bir kısmım koyunda faaliyet gösterecek, Ben tekrar nasıl insan olacağım?

 

Çantacı Necmi abi sohbeti dinleyen gençlere antiparantez gülerek dedi ki; Risale-i Nur okumayan eski hocalar, bre kafir, sen cehenneme gidip topuzu yedin mi görürsün :) , derlerdi. Gençler gülüştü.

 

Çantacı Necmi Abi: Çok doğru söyledin, sana katılıyorum. Peki kaç yaşındasın Şinasicim.

 

Şinasi: Yirmibeş

 

Çantacı Necmi Abi: Yirmialtı sene evvel neredeydin?

 

Şinasi: (Durdu, biraz düşünüp hesapladı ve) Yoktum.

 

Çantacı Necmi Abi: Vardın!, vardın sen gene ama hatırlamıyorsun.

 

Şinasi: Nasıl yani?

 

Çantacı Necmi Abi: Sen bir ıspanaktın! (Gülüşmeler) , Sen bir keçiydin! (Gülüşmeler) , Sen bir inektin! (Gülüşmeler)

 

Şinasi hayretle dinlemektedir...

 

Çantacı Necmi Abi: Baban olacak adam ıspanak yemeğini yedi. Koyunun sütünden içti, etinden yedi. Keçinin kızartmasını yedi. Babanın damarında sperm oldun.

 

Gençlere, biz de ilmi konuşuyoruz dedi, gençler yine gülüştü.

 

Çantacı Necmi Abi: Sonra annene intikal ettin. Annen börek yedi, hoşaf yedi. Kayseri’den gelen pastırmayı yedi. Almanya’dan gelen çikolatayı yedi. Simav’dan gelen fasulyeyi yedi. Amerika’dan gelen neskafeyi içti. Sen, annenin karnında küçücük bir Şinasi oldun.

 

Çantacı Necmi Abi: Şinasileşirken haberin oldu mu?

 

Şinasi: Olmadı.

 

Çantacı Necmi Abi: Gördün mü bak, Şinasicim. Ne kadar dağınık yerlerden seni Cenab-ı Hak topladı. Güzel bir Şinasi yaptı. Yine dağıtır, yine toplar. Bir işi ilk kez yapmak mı daha zor, ikinci kez mi?

 

Şinasi: Tabiki birinci defa yapmak daha zordur.

 

Çantacı Necmi Abi: Hah işte Şinasi, Birinci defa yapan Allah, ikinci defa daha güzel bir Şinasi yapar. Zaten ona herşey kolay ama...  

 

Şinasi: (Biraz düşündü ve) Sizin bu fikrinize katılabilirim. (gülüşmeler) , değişik bir yanıt verdiniz. (gülüşmeler) , Bana kanıt verdiniz. (gülüşmeler)

 

 

Çantacı Necmi Abi lakaplı Necmi İlgen hoca, sohbetin sonunda, Risale-i Nur’un pekçok bölümlerinde Üstad’ın neden hayali inkarcıları alıp, inandım, teslim oldum, dediğini anlattı.

 

Çünkü Üstadımız (Bediüzzaman Said Nursi) böyle örnekleri vererek, bizlerin de bunlar gibi inkarcılarla karşılaşabileceğimizi ve nasıl cevap vermemiz gerektiğini anlatıyor. Şinasi gibi...

 

Yoksa bu gibi sorulara, zındık, münafık, kafir dersek; o da bize gerici, yobaz, mürteci der... O, o tarafa, sen, bu tarafa gider, hiçbir şey olmaz. Ama böyle yakınlaşma ve muhabbet oluyor.

 

 

YASİN SURESİ 77,78,79. AYETLER

 

77- “İnsan şunu hiç görüp düşünmedi mi: Biz kendisini bir nutfeden yaratmışken, yaman bir hasım kesildi Bize.”

 

78- “Kendi yaratılışını unutarak ve “çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyerek bize örnek vermeye kalkıyor.”

 

79- “De ki: ‘Onları ilk defa yaratan diriltir, hem O, yaratmanın her türlüsünü bilir.’ "

 

BU HOŞ SOHBETİ BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ:

 


 
 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder