15 Temmuz 2019 Pazartesi

Mesnevi Okumaları – 53 – Cebri İnancına Kapılma


Mesnevi Okumaları – 53 – Cebri İnancına Kapılma   


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.


Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.





Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.


Şimdi yine sözü çok uzatmadan 53. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:



ALLAH’IN EN GÜZEL ESERİ GÖNÜLDÜR


Gül bahçesinde Cenâb-ı Hakk'ın kudretini, san'atını, yaratma gücünü düşünen sûfî.


• Sûfînin biri, manevî neşe bulup, içinin açılması, gönlünün ferahlaması için, güllerle dolu bir bahçeye gitmiş, bir köşeye çekilmiş, yüzünü dizine koymuş, sûfîcesine murakabeye dalmıştı.


• O sûfî murakabe esnasında gönlüne kapanmış, derinlere dalmıştı. Anlayışsız bir kişinin, onun uyur gibi hâlinden canı sıkıldı da;


• "Ne uyuyorsun?" dedi. "Gözünü aç da güllere, üzüm çubuklarının hâline, çiçek açmış ağaçlara, yeşermiş çimenlere bak.


• Allah'ın emrini duy. Cenâb-ı Hakk Kur'ân'da ‘Allah'ın rahmet eserlerine bakınız.' diye buyurmuştur. Sen de başını dizin den kaldır da, şu rahmet eserlerine yüzünü çevir."641


Mesnevi’nin Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu yazmış:


641' Burada Rûm Sûresi'nin şu mealdeki 50. âyetine işaret var:

"Allah'ın rahmet eserlerine bak. Yeryüzünü, ölümünden sonra nasıl diriltti? Şüphe yok ki o, ölüleri de her hâlde tekrar diriltecektir. O her şeye hakkıyla kadirdir."


• Sûfî; "Ey kendi hevâsına kapılmış kişi." dedi. Allah'ın en güzel eseri gönüldür. Gönüldedir. Dışarda bulunanlar ise ancak eserlerin eserleridir.


• Bağlar, bahçeler, çiçekler, güller, bütün yeşillikler canın tâ içindedir. Dışarda gördüğün güzellikler, onların akar sularda görünen akisleri, hayâlleri gibidir.


• Su içinde görülen o ağaçlar, suya akseden hayalî bir bağdır. Onlar suyun güzelliği ile, berraklığı ile oynar dururlar.


• Asıl bağlar, bahçeler, çiçekler, meyveler gönüldedir. Ama onların hoş akisleri, hayâlleri, şu topraktan meydana gelen, şu balçığa vurmuştur.


• Eğer bu dünyada gördüğün, bağlar, bahçeler, gönül alemindeki neşe selvisinin aksi olmasaydı, Cenâb-ı Hakk bu hayâl âlemine 'aldanma yurdu' demezdi.642


Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:


642 Bu beyitte Âl-i İmrân Sûresi'nin şu mealdeki 185. âyetine işaret var:

" Herkes ölümü tadar. Yaptıklarınızın karşılığı muhakkak kıyamet gününde tastamam verilecektir. O vakit kim o ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, artık o muhakkak muradına ermiş olur. Bu dünya hayatı aldanma metâmdan başka bir şey değildir."


• 'Bu aldanış, gönlü tam manâsıyla ilâhî tecellîye mazhar olan kâmil in sanın kalp ve ruhundan akseden hayâli, hakîkat sanmaktan ileri gelir. .


• Bütün bu aldanan kişiler gördükleri hayâlin güzelliğine dalarak, "burası cennettir" zannına kapılmışlar da bu aksi seyre gelmişlerdir.


• Onlar bağların, bahçelerin aslından (yâni velîlerden) kaçıyorlar da bir hayâle bağlanıp kalıyorlar.


• Bir gün bu gaflet uykusu sona erip de uyanınca (yâni ölüm gelip çatınca), gözleri açılıp hakîkati görürler. Görürler ama, son nefeste o görüş ne işe yarar, ne faydası var?


• Bu yanlış görüşe kapılanlar, kıyamete kadar mezarlıkta "Eyvahlar olsun" diye feryâd edip dururlar.


• Ne mutlu o kişiye ki, ölümden önce öldü de, onun ruhu bu bağın hakikatinden koku aldı.



CEBRİ İNANCINA KAPILMA


Aklını başına al da, benliğe kapılma;.

"Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik." de

ve Hakk'ın takdirine boyun eğ, ona uy!


© Ey yüzü nurlu kişi, büyük babandan, yâni Hz. Âdem'den ders al. O İblis gibi benliğe kapılmadı da "Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik." diye buyurdu.


® Hz. Âdem, şeytan gibi, Allah'a; "Ben senin takdirin gereği emrine uymadım." demedi, işlediği suça bahane aramadı. Hile bayrağını yüceltmedi.


® Fakat İblis Allah ile bahse girişti. "Benzim kıpkırmızı idi. Onu sen sararttın. Yâni ben, güzel, şerefli bir melek idim, beni sen çirkinleştirdin, beni sen kötüleştirdin." dedi.


© Rengim, senin verdiğin renktir. Beni boyayan sensin, suçumun temelini de sen attın, beni uğradığım âfete sen uğrattın, benim yüzüme lanet damgasını vuran da sensin."


® Ey Hakk yolunda yürüyen kişi, aklını başına al da; "Rabbim, sen beni aldattın, sen beni azdırdın." âyetini oku (cebrî inancına kapılma), pek öyle eğri, büğrü söyleme.


® Ne vakte kadar cebr ağacına çıkacaksın da, kendi ihtiyarını, cüz'î irâdeni,. yapma gücünü bir tarafa atacaksın, onu inkâr edeceksin?


® O İblis ve onun soyu sopu gibi, sen de, Allah ile bahse girişmede ve savaşmadasın.


© Eteklerini toplayıp isteye, dileye gönül hoşluğu ile isyana koşuyor, günâhlar işliyorsun, sonra yaptığın kötülükleri ilâhî takdire dayıyorsun. Bu işler zorla olur mu?


© O kadar istekle, kim kötülüğe, yol azıtmaya gider? Kim günâha koşar?


® Yirmi kişi sana nasîhat etse, öğüt verse, o işin kötülüğünü söylese, sen o yirmi kişi ile de savaşa girişirsin.


® "Doğru yol ancak budur. Adam olmayanlardan başka kim beni kınayabilir?" dersin.


® Cebr altında olan ve zorla iş yapan kişi, nasıl böyle söyler? Yolsuz bir insan nasıl böyle savaşır?


® Nefis yollarında yürürken irâden elindedir. Dilediğini, hoşuna gideni yaparsın. Fakat aklının ve vicdanının istediği şeyde direnir; "İrâdem elimde değil, ihtiyarım yok ki yapayım." dersin.



DÜŞÜNCELER


Mesnevi’nin 4. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, ilk kısımda insanların Allah dostlarında kaçmaması gerektiğini güzel bir anlatımla açıkladı,  Allah ondan razı olsun.


İkinci kısımda bazı müslümanların saplandığı cebri inancının yanlışlığını anlattı.


( Cebri inancı; Bazı sözde mutasavvıflar insana nisbet edilmesi gereken her şeyin Allah'a ait olduğunu, aslında insanların iradeleri ve tercih yapma imkânları bulunmadığını, cebir altında olduklarını iddia ederek kişilerin sorumluluğunu ortadan kaldırmışlardır. Bunlar, "Biz kapı gibiyiz, hareket ettiren olursa hareket ederiz" derler. Bu görüşte olanlar aslında sapık olup mutasavvıf görünen kimselerdir.

Kaynak:Diyanet İlmihali )


Hz. Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan muhterem Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.


Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.


Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.



Celalin Penceresinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder