Mesnevi Okumaları – 53 – Cebri İnancına Kapılma
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Şimdi yine sözü çok uzatmadan 53. Mesnevi
yazısına başlamak istiyoruz:
ALLAH’IN EN GÜZEL
ESERİ GÖNÜLDÜR
Gül bahçesinde Cenâb-ı Hakk'ın kudretini, san'atını, yaratma gücünü düşünen sûfî.
• Sûfînin biri, manevî neşe bulup, içinin
açılması, gönlünün ferahlaması için, güllerle dolu bir bahçeye gitmiş, bir
köşeye çekilmiş, yüzünü dizine koymuş, sûfîcesine murakabeye dalmıştı.
• O sûfî murakabe esnasında gönlüne kapanmış,
derinlere dalmıştı. Anlayışsız bir kişinin, onun uyur gibi hâlinden canı
sıkıldı da;
• "Ne uyuyorsun?" dedi. "Gözünü aç
da güllere, üzüm çubuklarının hâline, çiçek açmış ağaçlara, yeşermiş çimenlere
bak.
• Allah'ın emrini duy. Cenâb-ı Hakk Kur'ân'da ‘Allah'ın
rahmet eserlerine bakınız.' diye buyurmuştur. Sen de başını dizin den kaldır
da, şu rahmet eserlerine yüzünü çevir."641
Mesnevi’nin
Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik
Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu
yazmış:
641' Burada Rûm Sûresi'nin şu mealdeki 50. âyetine işaret var:
"Allah'ın rahmet eserlerine bak.
Yeryüzünü, ölümünden sonra nasıl diriltti? Şüphe yok ki o, ölüleri de her hâlde tekrar diriltecektir. O
her şeye hakkıyla kadirdir."
• Sûfî; "Ey kendi hevâsına kapılmış
kişi." dedi. Allah'ın en güzel eseri gönüldür. Gönüldedir. Dışarda
bulunanlar ise ancak eserlerin eserleridir.
• Bağlar, bahçeler, çiçekler, güller, bütün
yeşillikler canın tâ içindedir. Dışarda gördüğün güzellikler, onların akar
sularda görünen akisleri, hayâlleri gibidir.
• Su içinde görülen o ağaçlar, suya akseden
hayalî bir bağdır. Onlar suyun güzelliği ile, berraklığı ile oynar dururlar.
• Asıl bağlar, bahçeler, çiçekler, meyveler
gönüldedir. Ama onların hoş akisleri, hayâlleri, şu topraktan meydana gelen, şu
balçığa vurmuştur.
• Eğer bu dünyada gördüğün, bağlar, bahçeler,
gönül alemindeki neşe selvisinin aksi olmasaydı, Cenâb-ı Hakk bu hayâl âlemine
'aldanma yurdu' demezdi.642
Yine Şefik
Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
642 Bu beyitte Âl-i İmrân Sûresi'nin şu mealdeki 185. âyetine işaret var:
" Herkes ölümü tadar. Yaptıklarınızın karşılığı muhakkak kıyamet gününde tastamam verilecektir. O
vakit kim o ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, artık o muhakkak muradına ermiş olur. Bu dünya hayatı aldanma metâmdan başka bir şey değildir."
• 'Bu aldanış, gönlü tam manâsıyla ilâhî
tecellîye mazhar olan kâmil in sanın kalp ve ruhundan akseden hayâli, hakîkat
sanmaktan ileri gelir. .
• Bütün bu aldanan kişiler gördükleri hayâlin
güzelliğine dalarak, "burası cennettir" zannına kapılmışlar da bu
aksi seyre gelmişlerdir.
• Onlar bağların, bahçelerin aslından (yâni
velîlerden) kaçıyorlar da bir hayâle bağlanıp kalıyorlar.
• Bir gün bu gaflet uykusu sona erip de uyanınca
(yâni ölüm gelip çatınca), gözleri açılıp hakîkati görürler. Görürler ama, son
nefeste o görüş ne işe yarar, ne faydası var?
• Bu yanlış görüşe kapılanlar, kıyamete kadar
mezarlıkta "Eyvahlar olsun" diye feryâd edip dururlar.
• Ne mutlu o kişiye ki, ölümden önce öldü de,
onun ruhu bu bağın hakikatinden koku aldı.
CEBRİ İNANCINA KAPILMA
Aklını başına al da, benliğe kapılma;.
"Rabbimiz, biz
nefsimize zulmettik." de
ve Hakk'ın takdirine boyun eğ, ona uy!
© Ey yüzü nurlu kişi, büyük babandan, yâni Hz.
Âdem'den ders al. O İblis gibi benliğe kapılmadı da "Rabbimiz, biz
nefsimize zulmettik." diye buyurdu.
® Hz. Âdem, şeytan gibi, Allah'a; "Ben senin
takdirin gereği emrine uymadım." demedi, işlediği suça bahane aramadı.
Hile bayrağını yüceltmedi.
® Fakat İblis Allah ile bahse girişti.
"Benzim kıpkırmızı idi. Onu sen sararttın. Yâni ben, güzel, şerefli bir
melek idim, beni sen çirkinleştirdin, beni sen kötüleştirdin." dedi.
© Rengim, senin verdiğin renktir. Beni boyayan
sensin, suçumun temelini de sen attın, beni uğradığım âfete sen uğrattın, benim
yüzüme lanet damgasını vuran da sensin."
® Ey Hakk yolunda yürüyen kişi, aklını başına al
da; "Rabbim, sen beni aldattın, sen beni azdırdın." âyetini oku
(cebrî inancına kapılma), pek öyle eğri, büğrü söyleme.
® Ne vakte kadar cebr ağacına çıkacaksın da,
kendi ihtiyarını, cüz'î irâdeni,. yapma gücünü bir tarafa atacaksın, onu inkâr
edeceksin?
® O İblis ve onun soyu sopu gibi, sen de, Allah
ile bahse girişmede ve savaşmadasın.
© Eteklerini toplayıp isteye, dileye gönül
hoşluğu ile isyana koşuyor, günâhlar işliyorsun, sonra yaptığın kötülükleri
ilâhî takdire dayıyorsun. Bu işler zorla olur mu?
© O kadar istekle, kim kötülüğe, yol azıtmaya
gider? Kim günâha koşar?
® Yirmi kişi sana nasîhat etse, öğüt verse, o
işin kötülüğünü söylese, sen o yirmi kişi ile de savaşa girişirsin.
® "Doğru yol ancak budur. Adam olmayanlardan
başka kim beni kınayabilir?" dersin.
® Cebr altında olan ve zorla iş yapan kişi, nasıl
böyle söyler? Yolsuz bir insan nasıl böyle savaşır?
® Nefis yollarında yürürken irâden elindedir.
Dilediğini, hoşuna gideni yaparsın. Fakat aklının ve vicdanının istediği şeyde
direnir; "İrâdem elimde değil, ihtiyarım yok ki yapayım." dersin.
DÜŞÜNCELER
Mesnevi’nin
4. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, ilk kısımda insanların Allah
dostlarında kaçmaması gerektiğini güzel bir anlatımla açıkladı, Allah ondan razı olsun.
İkinci
kısımda bazı müslümanların saplandığı cebri inancının yanlışlığını anlattı.
( Cebri inancı; Bazı sözde mutasavvıflar
insana nisbet edilmesi gereken her şeyin Allah'a ait olduğunu, aslında
insanların iradeleri ve tercih yapma imkânları bulunmadığını, cebir altında
olduklarını iddia ederek kişilerin sorumluluğunu ortadan kaldırmışlardır.
Bunlar, "Biz kapı gibiyiz, hareket ettiren olursa hareket ederiz" derler.
Bu görüşte olanlar aslında sapık olup mutasavvıf görünen kimselerdir.
Kaynak:Diyanet İlmihali )
Kaynak:Diyanet İlmihali )
Hz. Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan muhterem Hayat
Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.
Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize
nasip etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder