Yatalak Engelli
Olduğumu Hiç Hissetmedim
Yazılarımızı
ilk defa okuyanlar olabilir diye tekrar anlatmak istiyorum. Bendeniz
kendimi bildim bileli hiç düz yürüyemezdim. Çocukluğumdan beri olan bu dengesizlik meğer bir hastalıkmış.
Üniversite son sınıfta aşık
olduğum kızın beni bırakmasıyla büyük üzüntü yaşadım. (1993) Hayatımı
Anlattığım Kitabım’da ayrıntıları anlatmıştım. ( http://celal1973kimdir.blogspot.com.tr/
) Ve böylece dengesiz yürümem çok ilerledi.
Sonuçta bana SSK
hastanesinde Friedreich Ataksisi (FA) teşhisi kondu ve teşhisi koyan
doktor babama: “Götür bu çocuğu evine yatsın, asla çalışamaz, hastalığı
ilerleyip ilerde yatalak olacak”, demiş.
Rabbim
kızmış olmalı o doktora, nasip etti engelli kadrosundan işe girdim. (1994) Allah ebediyen razı olsun,
babacığımın desteğiyle onaltı yıl çalıştım ve 2010’da emekli oldum
hamdolsun.
FA hastalığında şeker
tüketimine dikkat edilmeliymiş, bilmiyordum. Yıllarca çok sevdiğim çikolata
yemeyi kesmeyince 2011’de şeker komasıyla bir ay yoğun bakımda hastanede
yattık.
FA
hastalığı sürekli ilerleyen bir hastalık. Hastalığım şeker
hastalığı ile de birleşince, şimdi tam yatalak hale geldim. Ama ben yatalak
olduğumu hiç hissetmiyorum. Neden mi?
Nedeni
Anneciğim ve Babacığım... Allah sağlıklı, hayırlı uzun ömürler versin;
Ben Celal kulunu annem ve babamdan başka bir sebebe muhtaç etmesin,
amin...
Babacığım pratik Türk
zekasına sahiptir. Klozet üzerine bir vinç
sistemi tasarladı. Minik tekeri olan ve seyyar sırt dayanağı yaptırdığı sandalye
ile beni klozete kadar götürüyor.
Orada göğsüme bağladığı
kemerle vinçle beni ayağa kaldırıyor. Eşofmanı indirip klozet üzerine
oturtuyor. Yani Allah bin kere razı olsun babacığım, bugüne kadar hiç altıma bez bağlamadı.
Yatakta sürekli
oturamıyorum. Şeker komasından sonra bir de kıl dönmesi ameliyatı oldum. Altı gün evde yatıyorum. Sadece Cuma
günleri babam mahalle camisine Cuma namazına götürüyor.
Hergün iki kez yatakta
oturum pozisyonuma getiriyor. Bir tanıdığın hediye ettiği hasta masası üzerinde yemeğimi
kendim yiyorum elhamdülillah...
Yemek ve çay sonrası
yine babamın yardımıyla yatağa uzanıyorum. Yattığım yerde teyemmümle namazlarımı
kılıyorum ve yazılarımı yazıyorum hamdolsun.
Babacığım Sincan’da bir
marangoza, yattığım yerde karnımın üstüne koyabileceğim bir laptop rahlesi
yaptırdı. Yazıları 45 derece eğik
rahledeki laptoptan yazabiliyorum çok şükür...
Şimdi idrar konusunu
nasıl yaptığımı merak ettiniz, dimi?
Yine babacığım idrarımı yapabilmem için prezervatif balon bağlıyor. (Dış sonda) Ve balonun ucuna taktığı
idrar hortumu ile gelen idrar poşet depoda birikiyor, babam arada bir gelip
boşaltıyor.
Tabi
bütün bu işlerde babamın tek yardımcısı annemdir. Yemeğimi hazırlayıp
getirir, bazen beni çok zorlansa da yatakta oturum pozisyonuma getirir.
Allah’ım bu kölenize layık olmadığı
halde bunca iyilik ve ikramlarınızla serfinaz eylediniz; Allah’ım, Siz’e
binlerce hamdolsun...
Sakın İsyan etmeyelim ey engelli
kardeşlerim!
Eğer neden ben böyleyim diye ağlamaya kalksam, Allah bana sormaz
mı?:
·
Bre nankör, annen baban yanında... Yetimhanelerde
nice yetimler var.
·
Bre nankör, Huzurlu bir ülkedesin, yarın ne
yiyeceğiz, derdinde değilsin.
·
Bre nankör, Gözün görüyor, müzik dinliyorsun, sen
daha bunlara şükredemedin.
·
Bre nankör, Sıcak bir evin, bilgisayarın var... -Daha
sayayım mı?-
("Nankör"
: Farsça "nān" (ekmek) ve "kūr" (kör) kelimelerinin
birleşiminden (nānkūr) oluşmuştur. Gördüğü iyiliği unutan, iyilik bilmeyen
kimse anlamındadır.)
Değildir bu bana
lâyık bu bende
Bana bu lutf ile ihsan nedendir?”
(Alvarlı M. Lütfî )
Bana bu lutf ile ihsan nedendir?”
(Alvarlı M. Lütfî )
Engelli olduğuma üzülmüyorum da, bakıma muhtaç olmasaydım keşke. Çünkü kız kardeşimin ve erkek kardeşimin
anne babalarını hep alıkoydum. Hakkınızı helal edin kardeşlerim...
Keşke ben kendimi idare edebilseydim de, onlar sizlere gidip
torunlarıyla vakit geçirselerdi...
Anneciğim ve babacığım hakkınızı
helal edin. Anneciğim doğduğun günden beri hep sabrettin. Annesiz, babasız ömür
geçirdin. Allah seni çok seviyor.
Seni cennetine almak için, sabrını
ve şükrünü artırmak için beni sana ödül verdi. Ömrün ağlamakla geçti ama inşallah
gülerek kolkola cennete gireceğiz.
Babacığım sen çocukluğundan beri
hep çalıştın. Bana sabırlı diyorlar ama sabrımın kaynağı sensin. Sıkışınca
tuvalete götürürsün, başım kaşınırsa banyo yaptırırsın. Sıkılırsam gezdirirsin.
Üşürsem üstümü giydirirsin...
Babacığım Allah dünyada beni sizden
başkasına muhtaç etmesin. Babacığım biliyorum istemeyerekte olsa seni bazen
üzdüm. Sen hep sabrettin.
Babacığım beni giydir, tuvalete
götür, işe götür getir, evde bekle, … bunlara sabrettin ama asıl önemlisi bunlara
hastalıklarınla sabrettin.
Her sabah akşam bir poşet ilaçla
ayakta duruyorsun. Astımın var. Beni banyo yaptırırken nefes nefese kalıp
terliyorsun. Kalp var, şeker var, tansiyon var, kolesterol var. Babacığım nasıl
dayandın, bu hastalıklarınla benle uğraştın.
Bir çok baba, oğlu engelli diye
bırakıp kaçarken… Babacığım ayağının altını öpeyim Hakkını helal et.
EY İNSANLAR, SABRI BABAMDAN
ÖĞRENİN!
Babacığım, Allah annemle sana hayalini
kurduğun o çiftliği inşaAllah Firdevs-i Ala cennetinde nasip edecektir !!
Bunları video yaptım:
http://www.youtube.com/watch?v=dNj2gX5FMVg&index=1&list=UU_BFTY--M0MsArJxKjHtJuA
Celalin
Penceresinden
Sizin adınıza da yürümeye devam ediyoruz Abi....
YanıtlaSilAllaha Emanet.....