22 Kasım 2017 Çarşamba

Üç Büyük Günah


Üç Büyük Günah


Günaydın sevgili gönül dostlarımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…  


Allah'ın ve Resulünün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.


 

(18 Kasım 2017 Cumartesi bilgisayarım masadan düştü, harddiski görmedi, açılmadı. Aydın Kaynarca bey dostumun fikri ve vesilesiyle, emekli olduğum şirketten arkadaşımız Uğur Tek beye bilgisayarı verdik. O da hemen 1 günde halletti ve Pazartesi akşam bilgisayarı teslim etti. Her iki dostumdan da Allah binlerce kez razı olsun. Evet, bilgisayar arızası sebebiyle bu haftanın yazısını yayınlamak bugüne kısmet oldu. 22.11.2017 Çarşamba )


Kıymetli dostlar, yazının başlığındaki o üç büyük günahın ne olduğunu açıklamadan önce, bu başlık nerden çıktı kısaca anlatmak istiyorum inşallah.


Efendim biliyorsunuz bu dünya hayatı geçici ve önümüzde ebedi bir alem var. Naçizane yazılarımızla bunu hep gündemimizde tutmak için, sürekli dinden bahseden yazılar yazıyoruz. Çünkü insan unutkan bir varlıktır.


“İmân namazdan daha üstündür !

Çünkü namaz günde 5 vakit, imân her an farzdır.

Ayrıca namazsız imân olur ama imânsız namaz olmaz !”    Hz.Mevlânâ


İşte bu sebeple namazdan önce günahtan korunmalıyız. Çevremizde sıkça gördüğümüz, kolayca işlenen ve çok büyük günah, Suizan etmek günahı hakkında yazmak istedik.


Bu konuda dinlediğim sohbetlerden süzdüğüm bilgileri zihnimde topladım. Zihnimde yankılanan “Suizan zinadan beterdir” hadisinin kaynağını internetten araştırırken aşağıdaki kısa yazıyı buldum.


Yazının başında bir ayet vardı ve üç büyük günah aynı ayette geçiyordu; Yazının başlığı ilgi çeksin diye bu isme karar verdik. Günahların birisi şudur: Suizan veya ÖNYARGI




Önyargı, bir şeyin dış görüntüsüne bakıp yanlış bir karara varmaktır. Yani öyle olduğunu zannetmektir. Ve yanlış düşüncesinin doğruluğuna kalpten inanırsa, suizan etmiş olur.  


Önyargılı davranmak iki türlüdür. İyi ve kötü önyargı. Kuran’da buna Hüsnüzan ve Suizan etmek deniyor. Kötü önyargı, yani suizan çok günahtır. Kanserden tehlikelidir.


Yaşayan son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hocamız bir TV programında Suizan, kanserden tehlikelidir, demiştir.


Çünkü Kanserden vefat eden kişi ortalama yetmiş yıllık hayatını kaybeder...


Fakat Suizan ederek, yani karşımızdaki muhatabımız hakkında kötü önyargıyla olayları, içimizden kötüye yorumlarsak; sonsuz cennet hayatımız tehlikeye girer, -Allah korusun- ...


(Günümüzde Yaşayan Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hocamızın “Aşk bir Davaya Benzer” isimli kitabından Suizan’ın zararları konusundaki alıntıyla yazımızı bitireceğiz.)


Peygamber Efendimize SAV göre ise Suizan günahı, zinadan tehlikelidir.


Bu hadisi kıymetli bir alimden radyoda dinlemiştim. Hadisi Şerifin kaynağını internetten araştırırken aşağıdaki güzel yazıyı bulduk, aynen kopyalamak istiyoruz.



3 BÜYÜK GÜNAH: SÛ-İ ZAN, TECESSÜS, GIYBET


Rabbimiz celle şânühû buyuruyor ki,


Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin)..."    (Hucurât, suresi, 12. ayet)


Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır:


Gıybet, zinadan daha şiddetlidir.”   (Kenzü'l-Ummal, 3, 589, No: 8043)

"Gıybet, katil gibidir."    (Müsnedü'l-Firdevs 3, 116,117)


Gıybet, Başkasının arkasından çekiştirmek, yani dedikodu yapmak demektir.

Tecessüs etmek ise, birbirimizin gizli yönlerini araştırmaktır. Gizlice dinlemek gibi…  




Ancak tabiiki her gıybet cinayetten veya zinadan kötü değildir... Ama sonuçları dikkate alındığında, yerine-zamanına ve biçimine göre, bunlardan daha ağır bir günah ve kabahat hâline gelebilir gıybet...


Gıybetin en ürkütücü yönlerinden birisi, yol açabileceği felaketlerin potansiyel büyüklüğüdür. Gıybet hem ferde hem de topluma saldırır, zararı umumidir.


Zinayı, cinayeti işlemek nisbeten zordur. Failini bulmak ve cezalandırmak mümkün ve gıybete nazaran kolaydır. Halbuki gıybeti işlemek kaş-göz işareti kadar kolaydır.


Bir kere ağızdan çıktı mı mantar gibi ürer, kanser gibi dağılır toplum denilen bünyeye... Onlar-yüzler-binler-onbinler-milyonlar... hatta milyarlarca insanın arasında dalga dalga yayılma ve inanılmaz fitne-fesat-kargaşa ve katliamlara yol açma potansiyeline sahiptir gıybet...


Gıybetin, insanlar tarafından kaynağında tespit edilip cezalandırılması çok zordur... İlerlemesini, iftiraya dönüşmesini önleyebilmekse neredeyse imkânsızdır...


***


Büyük bilim adamı Einstein kötü önyargı karşısında şu meşhur sözünü söylemiştir:


“Bir önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.”


Yazımıza güzel bir menkıbe ile devam ediyoruz:



SUİZAN EDEN ALİME RABBİMİZ HATASINI GÖSTERDİ


Allâh’ın bir mahlûkunu rencide eden bir muâmelenin, o mahlûktan önce Cenâb-ı Hakk’ın gadabını tevlîd edeceğini düşünmek gerekir. Çünkü Allâh, mahlûkâtına muhabbette harîstir.


Bundan dolayıdır ki, günahkâr, yani Rabbine âsî olan bir kulun bile günah ve kusurunun zikredilip şüyû bulmasını menetmiş ve bunu “gıybet” nâmıyla, ağır günahlardan biri olarak ilân buyurmuştur.


Cenâb-ı Hak, “…Ona rûhumdan (kudretimden) üfledim…” (el-Hicr, 29; Sâd, 72) buyurarak kendisine yaklaşmak için insana istidât vermiş ve onu en güzel şekilde “ahsen-i takvîm” sırrıyla yaratmıştır.


Bu yüzden Rabbimiz, kulunun istihkar edilmesinden küçük görülüp incitilmesinden bile râzı olmaz.



Rİvâyet edİLİr kİ:


Muhyiddin-i Arabî hazretleri bir sahilden geçerken, testiyi başına dikip şarap içen bir genç gördü. Aynı genç bir yandan da yanındaki bir kadına taşkınlık ediyordu. Muhyiddin-i Arabî içinden şöyle geçirdi:


“–İnsan, mahlûkât içinde kendisini en aşağı bilmeli, mütevâzî olmalı; ama ben herhalde şu günahkâr gençten daha üstünüm. Şarap da içmiyorum, laubâli hareketler ve ahlâksızlıklar da yapmıyorum.”


Tam o sırada denizden bir feryad duyuldu:


“–Batıyoruz, İmdâd!..”


Bu sesi duyan genç, elinden testiyi atarak kaşla göz arasında denize fırladı ve birkaç dakika içinde boğulmak üzere olan dört kişiyi kurtararak sahile taşıdı.


Sonra da olan biteni hayretler içinde izleyen İbn-i Arabî hazretleri, biraz önce aklından geçen tereddütlerine cevap buldu ve:


“–Bak, o küçümsediğin, günahkâr ve hakîr gördüğün genç, dört kişiyi birden kurtardı. Ya sen ne yaptın!? Bir kişi bile kurtaramadın!..”


Bu kıssada da anlatıldığı üzere, zâhirî davranışlarını gördüğümüz birtakım kişilerde, göremediğimiz bazı kabiliyet ve cevherler olabilir.


Peygamberlerin dışında, hiç bir kimsenin son nefes garantisi yoktur. Bu bakımdan tasavvuf ehli, Allâh’ın kullarını istihkarı, kalbin cinâyeti olarak kabul etmişlerdir.


Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları



SON SÖZ:


Günümüzde Yaşayan Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hocamızın “Aşk bir Davaya Benzer” isimli kitabından Suizan’ın zararları konusundaki alıntıyla yazımızı bitiriyoruz:




“ Bakara sûresi, 284. Ayet :

“İçinizdekini gizleseniz de açıklasanız da Allah ondan ötürü sizi hesaba çeker.”


İçimizde kalan gizli bir duygu ve düşüncenin kime zararı var ki Allah bizi hesaba çekip yargılasın? Öncelikle kendimize, sonra da çevremize zararı var.


Varsayımlara dayanarak çeşitli vehimlerle hayatımıza yön vermeye çalışmak elbette hem bizi hem de çevremizi olumsuz etkileyecektir.


Gerçekte hiç olmayan bir şeyi çeşitli vehimler neticesinde olmuş gibi algılayıp, sonucu depresyona varan vakaları yaşamak elbette son derece tehlikelidir.


Hem kendimize hem de çevremize zarar verir. Tıbbın depresyon dediği şey genellikle vehimlerimiz neticesinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.


Vehim, olmayan bir şeyi olmuş gibi algılayıp öylece kabul etmek, ona göre düşünmek, duymak, görmek ve karar vermek demektir.


Bu da insanı kördüğüm yapıp dipsiz, karanlık bir kuyuya atar. Olmayan bir şey vehimlerle yani negatif duygu, düşüncelerimizle gerçeğe dönüşür.”


İsrâ sûresi, 36. Ayet      :

“Emin olmadığın bir şeyin ardına düşme, tüm duyguların ondan sorumlu olur.”


******


Allah hepimizin Kuran ahlakıyla ahlaklanmamızı nasip etsin...




 
Bu hafta canım kardeşim Faik'im yeni bir imaj yaptı sağolsun: Ayhan Işık BIYIĞI :-)
(17 Kasım 2017)

Suizan kul hakkına girer. Suizan etmeyelim. 



“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayatından lezzet alır.” (Bediüzzaman Said Nursi)



Celalin Penceresinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder