1 Ağustos 2016 Pazartesi

Anladım Ahirete İnanmıyoruz


Anladım Ahirete İnanmıyoruz

 

Türkiye’mizin % 99’u müslümandır. Buna rağmen 2016 yılı yapılan bir istatistikte beş vakit namaz kılan % 26  ve ramazan orucunu tutan % 42 imiş.

 

Peki neden % 99’u müslüman ülkemizin ibadet oranı düşük?

 

İbadetlerimizi engelleyen şey, bize dünyada imtihan olarak verilen kötülüğü ve tembelliği emreden Nefs-i Emmare’yi dinlememiz ve nefsin arzularını yerine getirmemizdir.

 


Fakat anlamadığım dindarlardaki ahlaki bozukluklar. Namaz kılan biri, nasıl olur, iftira, yalan, dedikodu, kul hakkı, dekolte giyim… vs. gerçekten anlamıyordum.

 

İslam güzel ahlaktır. Bir insanın ibadeti az olsada, güzel ahlakı sayesinde affedilebilir.

 

Düşündüm buldum, inancımızda problem var. Namaz, ezan, Kuran Türkçe olsa bile bu bilgiyi gönüle indirip içselleştirmedikten sonra ne faydası olur.

 

Ayetleri okumasa bile içki, yalan, domuz eti, zinanın haram olduğunu herkes biliyor.

 

Bizler ahirete, mahşerde yeniden dirilip bu dünyanın zerre miktarı hesabını vereceğimize inanmıyoruz.  Yoksa milletteki bu boşvermişliğe başka ad koyamıyorum, inanmıyoruz.

 

Ahiret hayatı sonsuz… Biz bu kısacık dünyada yaptığımız salih amel ve ibadetlerden kazandığımız sevaplarla sonsuz cennet hayatındaki derecemiz belirleniyor.

 

Üniversite sınavı gibi düşünün. Üç saatlik sınavın sonucuna göre koca bir ömür şekilleniyor; 70-80 yıllık bir ömür ile ise sonsuz cennet veya cehennem hayatı…

 

Yalan söyleyerek malını satan esnaflar, ramazanda mazeretsiz orucunu yiyenler, haram olduğu bilerek içki içenler vs. günahlar, evet anladım ki, inanç problemimiz var.

 

Keşke ramazanlarda TV kanallarında fıkıh konusunu bıraksalarda, itikadi konularda program yapsalar. Orucu, namazı, abdesti nelerin bozduğu zaten ilmihal kitaplarında var.

 

Şimdiki gençliğin kafasında imani konularda sorular var:

 

Allah var mıdır, neden göremiyoruz, Hz Muhammed SAV’in peygamberliğinin delili nedir? Öldükten sonra çürümüş kemikler yeniden nasıl dirilsin, ahiret neden var, vs…

 


Hayatımı anlattığım kitapta böyle imani konulara nasıl cevap buldum, okuyun:

 


 

Ayrıca geçtiğimiz yıllarda önce iman gerekir başlıklı bir yazı yazmıştık, tekrar okuyalım:

 

ÖNCE İMAN

 

Geçen Facebook'taki dini bir sayfada bir yazı gördüm. Diyordu ki:

 

Ben ve eşim namaz kılıyoruz fakat bizim oğlanı, otuz yaşına geldi, hala namaza başlatamadık. Yıllardır namaza başla artık, bak ölüm ansızın gelir, diye diye dilimde tüy bitti, bir dövmediğim kaldı.

 

Ama hâlâ namazını kılmıyor, nolur bana yol gösterin, bir fikir verin, ne yapmalıyım? Oğlumun ahireti adına çok endişeliyim... diye haklı bir sızlanışta bulunuyordu.

 

Aslında bence bu genel bir sorundur. Ve sorun gençlerimizde değil, bizdedir.

 

Ahirzamandaki bu gençler, imani problemleri çözemediler ki, namaz kılmayı düşünsünler. Çünkü, kafalarında pekçok şüphe ve soru var.

 

Bence, cami vaazlarında ve televizyon programlarında gençlerin imani şüphelerini giderici sohbetler yapılmalıdır. Mesela gençlerin çoğunun aklında şöyle şüpheler var:

 

Acaba Allah var mı, meleklerin varlığı, kader nedir, ölümden ve kıyametten sonra yeniden dirilmenin aklen izahı mümkün mü, Kuran’ı gerçekten Allah mı indirdi, Hz Muhammed’in SAV peygamberliğine delil nedir, gibi konularda....

 

Mesela, çok fazla yorum yazıldığı için o yazıya yorum yapmadım fakat Facebooktaki o abinin oğluyla yüzyüze görüşşek şöyle derdim:

 

VERDİĞİM ÖRNEKLER

 

Öncelikle Allah’ın varlığını ve birliğini anlatırdım...

 

"Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?”

 

Allah’ın varlığına inandıktan sonra, 1400 sene önce inen, bugünkü teknoloji ile ancak anlaşılabilen bazı Kuran ayetleri, Kuran’ın bir insan sözü olmadığına delildir, derdim. 

 

Yüzlerce örnek verilebilir, yazı uzamasın sadece bir adet örnek vereyim:

 

Mesela; Öldükten sonra yeniden dirilişle ilgili 1400 sene önce yaşayanların ne demek istenmiş olabileceğini tam olarak anlayamadıkları ve ancak günümüzde anlaşılan o ayet:

 

"Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz." (Kıyame suresi, 4. ayet)

 

Günümüzde anlaşılmıştır ki, gelmiş geçmiş milyarlarca insanın parmak izi farklı olup, parmak izi yani parmak ucu adeta bir kimlik kartıdır.

 

Bu misalleri anlattıktan sonra, O, ancak gökleri ve yeri yaratan, herşeye hükmeden bir ZAT-ı ZülCelal’in sözü olduğu anlaşılır.

 


Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu kabul ederek, Hz Muhammed’in SAV peygamberliği ve Cebrail’in ve meleklerin varlığı otomatik anlaşılmış olur.

 

Ve artık Allah’ın varlığına ve Kuran’a inanan bir kişi Allah’ın Peygamberimiz SAV elçiliğiyle ile bildirdiği yasak ve emirlerine de uyar. 

 

Allah içme! dediği için içki içmez,

ve tamamen faydamıza olan emrettiği NAMAZı kılar.

 

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder