2 Şubat 2016 Salı

Düşüncelerimizde Gizlenen Esrarlı Kuvvet


Düşüncelerimizde Gizlenen Esrarlı Kuvvet

 

Efendim bu başlık, son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her yönüyle en iyi bilen kişi) sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin “Aşk Bir Davaya Benzer” isimli kitabındaki bir bölümün adıdır.

 



Evet bu yazıda çok çok önem arzeden “Düşünce” den bahsedeceğiz. Yazıda sevgili H. Nur Hanımın kitabından çokca alıntılar yaptığımız için bu başlığı tercih ettik.

 

Şimdi Nur Hanımın kitabındaki Düşünce bölümünün girişi şöyle başlıyor:

 

DÜŞÜNCELERİMİZDE GİZLENEN ESRARLI KUVVET

 

“Aslında insanın aradığı her şey, her şekil, her suret sadece düşüncelerden meydana gelir.

O nedenle, iyi, güzel şeylerden başka bir şey düşünme!

Çünkü düşünce, suret dokumasının ipliğidir.”

 

“Beden topraktan yaratılmıştır. Düşünceler tohum gibidir,

ne ekersen onu biçersin.”   Hz. Mevlana

 

Maddi manevi tüm yaşantımızı yönlendiren, bizleri mutlu, mutsuz, başarılı, başarısız, kul veya sultan eden, insani, hayvani cümle duyguların merkezinde sadece düşünceler vardır.

 

İnsanı bir anda Arş-ı Ala’ya çıkaran düşünce, aynı hızla esfel-i safiline de düşürebilir. Kainatta var olan her şey, külli ve cüzi düşüncenin yeryüzüne yansıyan farklı görüntüleridir.

 

Hz. Mevlana, Mesnevi’de, “Ey insan sen bir düşünceden ibaretsin. Gerisi et, kemik, kıldır” der. Fakat burada sözü edilen düşünce de salt faydasız, kuru bir düşünce değildir.

 

Çünkü hayvanların da kendine göre bir düşünce mekanizması vardır. Onlarda akıl ve düşünceleri sayesinde bu alemde yaşarlar. Muhyiddin Arabi Hazretleri “İnsan konuşan hayvandır” der.

 

Bu çerçeveden bakıldığında, insanı hayvandan ayıran tek şey, sadece hüsn-ü zandır. Yani tümüyle Rabbani olan pozitif düşünce.

 

Çünkü düşünce vardır rahmani, düşünce vardır hayvani…İnsandaki sesi, sözü kıymetli ve özel kılan, o sözleri meydana getiren, güzel düşüncelerdir.

 

“Ey insan, sen bir düşünceden ibaretsin. Gerisi et, kemik, kıldır.” Beyitindeki asıl maksat da güzel bir düşünceyle doğmayan her şeyin hayvanlık vasfı olduğudur.

 

Zaten arz ettiğimiz beyitin devamında, “Eğer düşüncen gül ise sen gül bahçesisin. Diken ise ateşe atılacak odun gibisin. Eğer gülsuyu gibi latifsen, hoş kokuyorsan, insanlar seni başlarına, yanaklarına sürerler. Eğer pis kokuyorsan seni dışarı atarlar.”

 

Ayrıca bu beyitlerden düşüncelerimizin hoş veya nahoş kokulara sahip olduğu da çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

 

Bildiğin üzere Peygamber Efendimiz (sav), bir hadis-i şeriflerinde, “Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi” diye buyurmuştur. Bunlardan biri güzel kokudur.





(Peygamber Efendimiz SAV -Veysel Karani- Yemen taraflarından bana güzel kokular geliyor, demiştir.)
 

 

Kitapta olan bu yazıyı Word’e aktararak bana yardımcı olan dostum İbrahim Oğuz’a çok teşekkür ederim. Üstelik çalışan tek kası başparmağı ile tek tek harflere tıklayarak yazdı. Allah razı olsun.

 

Kafamıza gelen düşünceler üç çeşitti. Rahmani, nefsani, şeytani…

 

Rahmani düşünceler insana ferahlık verir, kendini iyi hissettirir. Mesela, şu hasta komşuma bir hediye alıp gideyim moral vereyim, gibi içimizden gelen sesler rahmanidir.

 

En mühimi şeytani düşüncelerdir ki, insanı huzursuz eder, sıkıntı verir ve olumsuz, negatif düşünmeye sevk eder, neticede büyük günah su-i zanna düşürür.

 

BU KONUDA BİR ANIM:

 

Ben emekli olmadan önce bir sabah babam tekerlekli sandalyede yine işe getirdi. Babam sandalyeyi iterken hergünkü gibi iş arkadaşlarıma selam verdim.

 

Çok sevdiğim bir arkadaşım bana bakmadı, suratı asık gibiydi. O gün akşama kadar türlü şeytani düşünceler sıkıntı verdi, negatif düşündürdü.

 

Dün ben ona, ne kadar çok kahve içiyorsun, demiştim. Kesin bana küstü, tavır aldı, gibi sui zan ettim.

 

Biliyorsunuz şeytanın amacı suizanna düşürüp sevaplarımızı eritmek ve özellikle eş ve dostların muhabbetini, sevgisini azaltmaktı…

 

Eğer vaktiniz varsa Sui Zan’la ilgili yazımızı tekrar okuyunuz:

 


 

Sonunda akşama doğru arkadaşın odasına gittim, izin almış, çıkmış. Tabi sabaha kadar yine negatif düşüncelerle boğuştum.

 

Sabah güleryüzle selamımı aldı ve mukabele etti. Ben dünkü tavrını sordum. İnan görmedim, dedi.

 

Dün dişim çok ağrıyordu, bende kulaklıkla klasik müzik dinleyerek ağrıyı unutmaya çalışıyordum. Öğlen de izin aldım, dişçiye gittim dostum, dedi.







(Helallik almazsak mahşerde Cenab-ı Allah kazandığımız sevapların bir kısmını alıp suizan ettiğimiz insana verecek. Suizan kul hakkıdır çünkü.)
   

 

İLLA ZİKİR

 

Sevgili değerli bilge kamil insan, Mevlevi Hayat Nur Artıran Hanımefendi bir TV’de sohbetinde bu konudan şöyle bahsetti:

 

“İzleyenlerden gelen bir soruda izleyici içten gelen seslerden sordu ve çözüm istedi. Nur hocam, İçimizden gelen bizi huzursuz ve mutsuz eden sesler şeytanidir, çünkü rahmani olan  sesler, asla  insanı mutsuz etmez, bilakis insana huzur ve sükunet verir, dedi.

 

Bunlar şeytani vesveselerdir ve arı sürüsüne benzer. Kaçtıkça kovalarlar. Arı sürüsünden kurtulmanın yolu suya dalmaktır. Arılar suya giremezler.

 


Tasavvufta suyun manası zikirdir. Vesveseden kurtulmanın çaresi Allah’ı zikretmektir. İlla ZİKİR, ZİKİR, ZİKİR... Ayette Rabbimizin dediği gibi:

 

“Eğer şeytandan gelen bir vesvese seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi mükemmel tarzda bilir.” (Fussilet suresi, 36. ayet)

 

Zikir sadece ele tesbih alıp Allah Allah Allah ... demek değildir. Zikir, anmak, hatırlamak demektir.

 

Namaz zikirdir, Kuran okumak, dua etmek, dini kitap okumak, dini sohbet dinlemek, hatta dini film izlemekte zikirdir.

 

Maksat  şer olan cümle işlerden ayrılıp hayra, dolayısıyla huzura yönelmektir. Yani, iyi, güzel, doğru, hayırlı olan cümle işlerimiz bir zikirdir.. ”

 

ŞEYTANIN AMACI:

 

Evet, şeytan insanı huzursuz ederek ibadetten uzaklaştırmak için vesvese verir. Vesvese, önem verilmediğinde kaybolur. Sabun köpüğü gibi sönüverir.

 

Fakat bunların şeytandan olduğunu bilmediğimiz zaman, sanki aklımıza gelen düşüncelerin, hayalimize gelen ebepdışı resimlerin irademizle oluştuğunu sandığımız vakit problem başlıyor.

 

O düşüncelerin şeytanın fısıltıları olduğunu bilemediğimizde, sanki hakikatmış gibi kalbimiz rahatsız olur ve kurgu senaryoları üretiriz, ortada hiç birşey yokken büyüttükçe büyütürüz. 

 

Vesvese hastalığına yakalanmamak için ise tedbirli olmalıyız. 

 

İşin ilk önlemi, bilmektir. Vesveselerin kaynağı şeytandır. Şeytanın amacı insanı huzursuz edip bıktırmaktır ki, ibadetten uzaklaşsınlar. Bilen vesvese etmez.  

 

Bazen de vesveseler günlük hayatımızda dostlarımız hakkında gelir. Şeytanın amacı sevgiye muhabbete zarar vermektir ki, toplumda kin, haset, nefret, kışkançlık ve suizan oluşsun…

 

Suizan, yani bu vesveselerle gerçekte hakikat olmayan bir şeyi kötüye yorarız ve doğru kabul ederiz ve muhatabımız hakkında kötü düşünceler oluşur.

 

Suizan etmek kul hakkıdır ve büyük günahtır. Uyanık olalım. Hüsnüzan (Pozitif düşünmek) ise sevaptır.

 

DÜŞÜNCELER TOHUMDUR

 

Hz. Mevlana “İnsan düşünceden ibarettir, gerisi et, kemik, kıldır.” Der.

 


H. Nur Artıran Hanımefendi bir sohbetinde diyor ki: İnsan topraktan yaratılmıştır. Her düşünce bir tohumdur. Her düşünce beden toprağına ekilir. Ne ekersen onu biçersin.

 

Hz. Mevlana, eğer ayağına diken battıysa, günün birinde sen ekmişsindir. Eğer sana gül verdilerse, onun tohumunu da sen ekmişsindir, der.

 

Zaten biliyorsunuz Peygamber Efendimiz SAV:

 

"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. " , der.

 

Sevgili Peygamberimiz SAV, İslam'a göre her işin başı ve ahiretin yegane geçer akçesi olan iman ile sevgi arasındaki bağı en çarpıcı biçimde bu hadisinde dile getirmiş bulunmaktadır.

 

Afüvv (Affedici) ve Gaffar (tövbe edenin günahlarını affedip örten) olan Cenab-ı Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmalı ve biz imanlı müslümanlara da yakışan affetmektir.

 

Muhabbetimizi engellemek isteyen şeytana fırsat verip sevindirmemeliyiz. İyi geçinmek ibadettir. İyi geçinmek için görmezden gelip hata örtücü olmalıyız.

 

Aslında daha yazacak çok şey var fakat yazı çok uzadığı için burada bitiriyoruz.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder