Erkek kardeşim ve
yengem
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir."
(Maide suresi, ayet
54)
Burada itikat (iman) itibarıyla dinden dönme değil, amel bakımından da
dinden dönme bahis konusudur. Ayette Rabbimizin bahsettiği kavim, çok alimlere
göre TÜRKLERdir.
Peygamber Efendimiz SAV Hadis-i Şeriflerinde; “Konstantiniyye (İstanbul) elbet Feth olunacaktır. Onu Feth eden Kumandan ne güzel Kumandan, Feth eden Asker, ne güzel Askerdir” buyurmuşlardır. Biliyorsunuz, O güzel Kumandan Fatih Sultan Mehmet Han ve o güzel Asker ise Müslüman Türk ordusudur.
Güzel ahlak sahibi Türk insanı merhametlidir. Kendisine yapılan iyiliği unutmaz ve daha güzeliyle karşılık verir. Hataları bağışlayıcıdır ve alçakgönüllüdür. Verdiği sözü tutar ve antlaşmalarını harfiyen yerine getirir. Din ahlakına önem veren Türk ordusu da tarih boyunca muhatap olduğu tüm olaylarda barış yanlısı bir tutum izlemiştir. Anlaşmazlıkları öncelikle diyalogla çözmeye çalışmıştır. Fethettiği tüm topraklara barış getirmiştir. Bu yüzdendir ki Allahü Teala, peygamber ocağı Türk ordusunun inançlı, dürüst, çalışkan, merhametli her bir neferini ilahi yardımlarla desteklemektedir.
Erkek
kardeşim Şanlı ordumuzda on sekiz yaşından sonra girdiği Uzman Çavuş sınavını
kazanarak göreve başladı ve O da kızkardeşim gibi gittiği yerlerde ana baba
desteği bulamadı. Çünkü ben ana babamı bağlıyordum ama O da, Berrin’im de hiç
şikayet etmedi. Allah
onlardan ebedi razı olsun. Hamdolsun Kardeşim
Faik şimdi, Peygamber Efendimizin SAV övdüğü şanlı TÜRK ordusunda bir karakol
komutanıdır.
Kardeşim Faik 1999 da ben aşırı depresyondan
dolayı hastanede yatarken Şırnak’ta görevliydi. Ben hastanede, o ise
operasyonlardaydı. Bana tekerlekli sandalyede olduğumdan sabırlı diyorlar
ama kardeşimin sabrı benden az değildir. Gecekondu tarzı, fareli bir evde
dört yıl kalmış. Telefonda hep iyi olduğunu söylüyordu ama kimbilir ne pişirip
yiyordu. Çamaşır, ütü, çay, sıcak su, yakacak… o sıralar bekardı.
Allah kader planında Faik’ime hayırlı bir eş ve
çocuklar yazmıştı. 2001 de bize sürpriz yaparak girdiği astsubaylığa geçiş
sınavını kazandığını söyledi. Astsubaylık okulu Ankarada’ydı. Evet hayırlı
eş yengem Değer’le evlenince bir yıl okulu bitene kadar bize yakın
oturdular.
Bir yıllık astsubay okulunun bitmesine yakın Allah
ilk yeğenim İrem’imi verdi. (2002) Hiç unutmam, İrem doğduktan iki ay sonra
Dünya Kupası vardı. Türkiye futbolda dünya üçüncüsü olmuştu.
Canım kardeşim Faik'im mesleğine aşık, inançlı,
merhametli, çalışkan, son derece dürüst bir Türk subayıdır. Kendisinin bazen
başına gelen olayları, ben iman gözlüğü ile geniş açıdan düşününce Allah'ın
yardımını net görebiliyorum inşallah.
Kardeşim Gaziantep’e tayin olduğunda yengem
Değer (ikinci kez) sekiz aylık hamileydi. Kardeşim Faik, gece yarısı sancı
başladığında görev yaptığı kasabadan Gaziantep şehir merkezindeki özel
hastaneye götürmek için yola çıkıyor. Çünkü Gaziantep’te göreve başladığı bir
aydır özel hastane hekimine kontrole götürmektedir.
Özel hastanenin doğum için istedikleri 1500
tl yi de hazırlamıştır. Gece Gaziantep’e giderken yol boyunca doktorun
telefonunu yirmi kez arar. Fakat cevap vermez. (Doktor ertesi gün arar ve on
sekiz cevapsız çağrı olduğunu ama duymadığını söyler. Doğum olmuştur bile…)
Kardeşim gece yol kapandığı için mecburi döndüğü
istikamette yolu şaşırır. Zaten Gaziantep’te yenidir ve arkada yengem
sancılıdır. Yolda devlet hastanesine gitmek için rastladığı bir gence yolu sorar.
Genç, abi ben götürebilirim der ve arabaya biner. Gece yarısı hastaneye
gelirler.
Sedyeyle hemen yengemi götürürler ve doğumhaneye
sokarlar. Kardeşim bir-iki dakika sonra, onlara yolu tarif ederek hastaneye
getiren genci hatırlar. Aşağı arabanın yanına gence teşekkür edip, taksi parası
vermek için inince, bakmış ki genç kaybolmuş… Ben o gencin Hızır a.s
olduğunu düşünüyorum.
Yeğenim İsa'm gece yarısı doğar. (2007) Kardeşim
Faik doğum için ayırdığı 1500 tl nin yarısını önüne gelen doktor, hemşire, hastabakıcı,
temizlikçi vs... dağıtmış.
Bir başka hadise: Kardeşim Faik
arabasını yeni satmıştı. Babam hergün telefonda uyarıyordu. Oğlum noterden
arabanın satışını yap, arkadaşın da olsa aman işini sağlama al, diyordu. Birgün
Gaziantep’ten kardeşim aradı. Baba gözün aydın arabanın satışını yaptım, dedi.
Babam, oğlum senin gözün aydın! sürekli endişe ediyordum, dedi.
Biz iki gün sonra Ankara’dan Gaziantep’e
torunları ziyarete gittik. (2008) Biz oradayken telefon geldi. Aracınız ölümlü
kaza yaptı dediler. Kardeşim, ben iki gün önce satışını yaptım deyince, peki
tamam deyip kapattılar. Ben bu olayı, baba duasının yanısıra dürüst ve
merhametli Türk askerine Allah'ın yardımı olarak da düşünüyorum.
Ben 2011 de şeker komasıyla yoğun bakıma
kaldırılınca babam o sırada Ardahan’da karakol komutanı olan kardeşim Faik’e
haber vermiş. Kardeşim kış günü gece arabasıyla onüç saat yolculukla Ankara’ya
gelmiş. Fakat yoğun bakımda olduğumdan çok az görüştürdüler. Kardeşim yine de
iki hafta kaldı ve torunlar anne babama moral vermiş. Yengem Değer’de ev
işlerinde anneme yardım etmiş. Allah ikisinden de razı olsun.
Aslında yazıyı kısa tutmak için burada
bitiriyorum. Yoksa Faik’im ve Değer’imi de yazmaya bu yazı yetmez. Allah onları
hem dünyada, hem ahirette mutluluk versin. Allah çocuklarıyla beraber sağlıklı,
hayırlı, bereketli uzun ömür versin.
Celal Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder