Mesnevi Okumaları – 55 – Üç Balığın Hikayesi
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Şimdi yine sözü çok uzatmadan 55. Mesnevi
yazısına başlamak istiyoruz:
AKILLI
BALIK ÇOK ZAHMETLER ÇEKTİ AMA SONUNDA KURTULDU
Göl ile balıkçıların biri tam akıllı, biri yarım akıllı, üçüncüsü ise hiç bir şey olmayan, kendini beğenmiş, ahmak, gaflete düşmüş üç balığın hâlleri ve sonları
• Bir kaç balık avcısı, bir gölün yanından geçtiler
ve orada balıkları gördüler.
• Balıkçılar, ağ getirmek için koştular.
Balıkların akılları başlarında idi, işi anladılar.
• İçlerinden akıllı olanı yolu tuttu, o güç, zor
aşılır yolu, ister istemez aştı.
• Kendi kendine dedi ki: "Bunlarla danışmayayım;
muhakkak ki bunlar, gücümü kuvvetimi gevşetirler, beni zayıf düşürürler.
• Bunların boğazlarına düşkün olmaları, yem
yiyecek sevgisi, tembellikleri, bilgisizlikleri bana da sirayet eder."731
731 Müslümanlıkta danışma farzdır. Hakkında kesin bir hüküm olmayan dünya işlerinde, dostlarla danışma emredilmiştir. Fakat, danışacağınız kişinin iyi bir insan olması gerekmektedir.
• Danışacaksan bir diri ile danış ki, seni de
diriltsin; ama böyle bir diri nerede?
• O akıllı balık kendi kendine dedi ki:
"Arkadaşlara danışmadan, onlann fikirlerini almadan, denize bir yol
bulayım."
• O çekingen balık, göğsünü ayak edindi de, o
tehlikeli duraktan nûrdenizine kadar gitti.732
732 Beyitte geçen tehlikeli durak yeri; hevâ ve hevesle, kötülüklerle, haksızlıklarla dolu dünyadır. Nûr denizi ise; vahdet
denizini, Hakk ve hakîkat denizini göstermektedir.
• Ardına köpek düşmüş olan ceylan gibi. O ceylân,
can korkusundan bedeninde tek bir damar, birazcık güç kaldıkça koşar durur.
• O balık, gölden yüzdü gitti. Uzak bir yola,
geniş bir yola düştü, denizin yolunu tuttu.
• Çok zahmetler çekti fakat, sonunda eminlik
yurduna, selâmet diyarına kavuştu.
• Kendini uçsuz bucaksız denize attı. O, öyle bir
denizdi ki, onun kenar ve kıyısını bu gözle görmeye imkân yoktu.
YARIM AKILLI
BALIĞIN OYUNU
• Derken, balıkçılar ağı getirdiler. Yarım akıllı
balık bunu gördü, ağzının tadı kaçtı.
• "Eyvah!" dedi. "Ben fırsatı
kaçırdım; nasıl oldu da akıllı arkadaşa yoldaş olmadım!
• O, ansızın gidiverdi ama, o gidince benim de
hızla ardına düşüp gitmem gerekirdi.
• O iyi arkadaş denize kavuştu, gamdan kurtuldu;
bense, öyle iyi bir dostu kaybettim!
• Ama, şu anda onu düşünmeyi bırakayım da, kendi
kendime bir çare bulayım. Ben, şimdi kendimi ölü göstereyim!
• Suyun
üstüne çıkayım; karnımı
yukarı döndürüp sırtımı
suya çevireyim de öyle durayım!
• Su üstünde saman çöpü nasıl akar girderse, ben
de öyle akıp gideyim; yüzme bilen balık gibi yüzmeyeyim!
• Kendimi ölmüş göstererek suya bırakıvereyim;
ölümden önce ölmek, azaptan emin olmaktır!"
• Balık dediği gibi yaptı; sanki ölmüş gibi
karnını yukarıya çevirdi. Su, onu bazan aşağıya alıyordu, bazan da yukarıya
atıyordu.
• Tutmak isteyenlerin hepsi de hayıflanıyorlardı;
"Yazık!" diyorlardı. "En iyi balık ölmüş!"
• Onların hayıflarını duyan balık ise seviniyor;
"Oyunum işe yaradı; kılıçtan kurtuldum!" diyordu.
• Usta bir balıkçı onu tuttu; "Tüh, yazıklar
olsun; ölmüş!" diye onu yere itti.
AHMAK BALIK
YAKALANDI KEBAP OLDU
• Balık; sıçraya sıçraya gitti, gizlice kendini
suya attı. O ahmak balık ise, orada bocalayıp duruyordu.
• O aptal balık, canını kurtarabilmek için sağa
sola sıçrıyordu.
• Derken, balıkçılar ağ attılar; balık ağ içinde
kaldı. Böylece ahmaklık, onu ateşin üstüne attı.
• Ateş üstünde, bir tavanın içinde ahmaklığı
yüzünden yanmaya, kızarmaya mecbur oldu. Allah'a ve O'nun peygamberlerinin
getirdiği dine inanmayanlar da, ahmaklıklarından, cehennemde böyle
olacaklardır!
• O, yakıp kavuran ateşin harareti ile yanıp
yakılırken akıl ona; "Sana bir haberci ve hâlden korkutucu gelmedi
mi?" diyordu.
• Ahmak balık; o işkencenin, o belânın içinde,
âhirette kâfirlerin diyecekleri gibi; "Evet, geldi!" diyordu.733
733 Bu beyitte Hz. Mevlâna Mülk (Tebâreke) Sûresi'nin 6-9. âyetlerine işarette bulunmaktadır.
• Yine o balık diyordu ki: "Bu boyun kıran
mihnetten, bu işkenceden, yâni tava içinde kızarmak azabından kurtulsam,
• Denizden başka bir yeri yurt edinmem; gölde,
gölcükte yurt tutmam!
• Uçsuz bucaksız olan nûr denizini ararım,
esenliğe ulaşırım; orada ebedî olarak sağlıkla, selâmetle ömür sürerim."
DÜŞÜNCELER
Mesnevi’nin
4. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, üç balık hikayesi ile üç sınıf insanın
ahiretteki durumlarını anlattı. Akıllı balık, Allah’ın emirlerine tutan salih
bir mümini simgeliyor.
Yarım akıllı balık, “Ölmeden evvel ölünüz.” , “Hesaba
çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekiniz.” tavsiyeleriyle,
hayatta iken nefsini hesaba çekebilen ve âhiretteki hesabı kolaylaşan mümini
simgeliyor.
Ahmak balık ise Gafil insandır, âhirette azap ile karşılaşınca dünyadaki
tembelliği, gafleti ve ahmaklığı için çok pişman olacak lâkin bu nedâmet hiçbir
fayda vermeyecektir.
Hz. Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan muhterem Hayat
Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder