19 Ağustos 2019 Pazartesi

Mesnevi Okumaları – 55 – Üç Balığın Hikayesi


Mesnevi Okumaları – 55 – Üç Balığın Hikayesi   


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.


Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.


Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.


Şimdi yine sözü çok uzatmadan 55. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:





AKILLI BALIK ÇOK ZAHMETLER ÇEKTİ AMA SONUNDA KURTULDU


Göl ile balıkçıların biri tam akıllı, biri yarım akıllı, üçüncüsü ise hiç bir şey olmayan, kendini beğenmiş, ahmak, gaflete düşmüş üç balığın hâlleri ve sonları


• Bir kaç balık avcısı, bir gölün yanından geçtiler ve orada balıkları gördüler.


• Balıkçılar, ağ getirmek için koştular. Balıkların akılları başlarında idi, işi anladılar.


• İçlerinden akıllı olanı yolu tuttu, o güç, zor aşılır yolu, ister istemez aştı.


• Kendi kendine dedi ki: "Bunlarla danışmayayım; muhakkak ki bunlar, gücümü kuvvetimi gevşetirler, beni zayıf düşürürler.


• Bunların boğazlarına düşkün olmaları, yem yiyecek sevgisi, tembellikleri, bilgisizlikleri bana da sirayet eder."731


731 Müslümanlıkta danışma farzdır. Hakkında kesin bir hüküm olmayan dünya işlerinde, dostlarla danışma emredilmiştir. Fakat, danışacağınız kişinin iyi bir insan olması gerekmektedir.


• Danışacaksan bir diri ile danış ki, seni de diriltsin; ama böyle bir diri nerede?


• O akıllı balık kendi kendine dedi ki: "Arkadaşlara danışmadan, onlann fikirlerini almadan, denize bir yol bulayım."


• O çekingen balık, göğsünü ayak edindi de, o tehlikeli duraktan nûrdenizine kadar gitti.732


732 Beyitte geçen tehlikeli durak yeri; hevâ ve hevesle, kötülüklerle, haksızlıklarla dolu dünyadır. Nûr denizi ise; vahdet denizini, Hakk ve hakîkat denizini göstermektedir.


• Ardına köpek düşmüş olan ceylan gibi. O ceylân, can korkusundan bedeninde tek bir damar, birazcık güç kaldıkça koşar durur.


• O balık, gölden yüzdü gitti. Uzak bir yola, geniş bir yola düştü, denizin yolunu tuttu.


• Çok zahmetler çekti fakat, sonunda eminlik yurduna, selâmet diyarına kavuştu.


• Kendini uçsuz bucaksız denize attı. O, öyle bir denizdi ki, onun kenar ve kıyısını bu gözle görmeye imkân yoktu.



YARIM AKILLI BALIĞIN OYUNU


• Derken, balıkçılar ağı getirdiler. Yarım akıllı balık bunu gördü, ağzının tadı kaçtı.


• "Eyvah!" dedi. "Ben fırsatı kaçırdım; nasıl oldu da akıllı arkadaşa yoldaş olmadım!


• O, ansızın gidiverdi ama, o gidince benim de hızla ardına düşüp gitmem gerekirdi.


• O iyi arkadaş denize kavuştu, gamdan kurtuldu; bense, öyle iyi bir dostu kaybettim!


• Ama, şu anda onu düşünmeyi bırakayım da, kendi kendime bir çare bulayım. Ben, şimdi kendimi ölü göstereyim!


• Suyun  üstüne  çıkayım;  karnımı  yukarı  döndürüp  sırtımı  suya çevireyim de öyle durayım!


• Su üstünde saman çöpü nasıl akar girderse, ben de öyle akıp gideyim; yüzme bilen balık gibi yüzmeyeyim!


• Kendimi ölmüş göstererek suya bırakıvereyim; ölümden önce ölmek, azaptan emin olmaktır!"


• Balık dediği gibi yaptı; sanki ölmüş gibi karnını yukarıya çevirdi. Su, onu bazan aşağıya alıyordu, bazan da yukarıya atıyordu.


• Tutmak isteyenlerin hepsi de hayıflanıyorlardı; "Yazık!" diyorlardı. "En iyi balık ölmüş!"


• Onların hayıflarını duyan balık ise seviniyor; "Oyunum işe yaradı; kılıçtan kurtuldum!" diyordu.


• Usta bir balıkçı onu tuttu; "Tüh, yazıklar olsun; ölmüş!" diye onu yere itti.



AHMAK BALIK YAKALANDI KEBAP OLDU


• Balık; sıçraya sıçraya gitti, gizlice kendini suya attı. O ahmak balık ise, orada bocalayıp duruyordu.


• O aptal balık, canını kurtarabilmek için sağa sola sıçrıyordu.


• Derken, balıkçılar ağ attılar; balık ağ içinde kaldı. Böylece ahmaklık, onu ateşin üstüne attı.


• Ateş üstünde, bir tavanın içinde ahmaklığı yüzünden yanmaya, kızarmaya mecbur oldu. Allah'a ve O'nun peygamberlerinin getirdiği dine inanmayanlar da, ahmaklıklarından, cehennemde böyle olacaklardır!


• O, yakıp kavuran ateşin harareti ile yanıp yakılırken akıl ona; "Sana bir haberci ve hâlden korkutucu gelmedi mi?" diyordu.


• Ahmak balık; o işkencenin, o belânın içinde, âhirette kâfirlerin diyecekleri gibi; "Evet, geldi!" diyordu.733


733 Bu beyitte Hz. Mevlâna Mülk (Tebâreke) Sûresi'nin 6-9. âyetlerine işarette bulunmaktadır.


• Yine o balık diyordu ki: "Bu boyun kıran mihnetten, bu işkenceden, yâni tava içinde kızarmak azabından kurtulsam,


• Denizden başka bir yeri yurt edinmem; gölde, gölcükte yurt tutmam!


• Uçsuz bucaksız olan nûr denizini ararım, esenliğe ulaşırım; orada ebedî olarak sağlıkla, selâmetle ömür sürerim."



DÜŞÜNCELER


Mesnevi’nin 4. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, üç balık hikayesi ile üç sınıf insanın ahiretteki durumlarını anlattı. Akıllı balık, Allah’ın emirlerine tutan salih bir mümini simgeliyor.


Yarım akıllı balık, “Ölmeden evvel ölünüz.” , “Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekiniz.” tavsiyeleriyle, hayatta iken nefsini hesaba çekebilen ve âhiretteki hesabı kolaylaşan mümini simgeliyor.


Ahmak balık ise Gafil insandır, âhirette azap ile karşılaşınca dünyadaki tembelliği, gafleti ve ahmaklığı için çok pişman olacak lâkin bu nedâmet hiçbir fayda vermeyecektir.


Hz. Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan muhterem Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.




Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.


Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.



Celalin Penceresinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder