5 Kasım 2018 Pazartesi

Peygamberimizin SAV Eli


Peygamberimizin SAV Eli  


Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ sırrıyla aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde onları inhizama sevk etmesi وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ nassı ile aynı avucunun parmağıyla kameri iki parça etmesi ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması, elbette o mübarek el, ne kadar hârika bir mucize-i kudret-i İlahiye olduğunu gösterir.


(Bediüzzaman Said Nursi Risalei Nur, Mektubat, 19. Mektuptan)


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.




Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.


Bu yazıda büyük islam alimi Bediüzzaman Said Nursinin  (1878-1960) Mektubat isimli eserinin 19. Mektubundan bir paragraf aktarmak istiyorum. Yazının girişinde o paragrafın yarısı vardır, tümü aşağıdadır.


Ama izin verirseniz önce 19. Mektup Risalesi ve o paragraf ile ilgili bilgiler vermek istiyoruz.


Bediüzzaman Hazretleri 6000 sayfalık Risalei Nur Külliyatını imanımızı artırmak için yazmıştır. Çünkü zamanımızın hastalığı iman zayıflığıdır. İmansız ölenin ahirette işi zordur.




Risalei Nur, Allah’ın varlığını, Kuran’ın Allah kelamı olmasını, Hz. Muhammed’in Peygamber olmasını, Kader, İman, ..daha birçok konuyu delilleriyle ispat etmektedir.


İşte 19. Mektup Hz. Muhammed’in SAV peygamber oluşunu delilleriyle anlatıyor. Peygamberimizin peygamber olmasının aklen mantıki delilleriyle ispatı Sözler isimli eserin 19. Söz Risalesindedir.


19. Mektup ise, Peygamberimizin SAV 300’den fazla mucizesinin kaynaklarıyla belirtildiği eserdir. Bu risalenin diğer adı; Mu'cizât-ı Ahmediye (a.s.m.)dır. Aşağıdaki yazıda Peygamberimizin SAV mübarek Eli anlatılıyor.


Yazıda geçen mucizelerin hepsi sahih hadislerde geçmektedir. Bu paragraf öncesinde herbir mucize ayrıntılı anlatılmıştır. Müsait zaman 19. Mektup’u okuyabilirsiniz:






Yazıda geçen bir mucizeyi Bediüzzaman Hazretleri şöyle anlatıyor:



PEYGAMBERİMİZİN SAV PARMAKLARINDAN SU AKMASI


Başta BuharîMüslimkütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki:


Hazret-i Câbir ibni Abdullahi'l-Ensârî beyan ediyor: Biz, bin beş yüz kişi, Gazve-i Hudeybiye'de susadık. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, kırba denilen deriden bir kap sudan abdest aldı, sonra elini içine soktu. Gördüm ki, parmaklarından çeşme gibi su akıyor. Bin beş yüz kişi içip, kaplarını o kırbadan doldurdular.


Sâlim ibni Ebi'l-Ca'd, Câbir'den sormuş: "Kaç kişiydiniz?" Câbir demiş ki: "Yüz bin kişi de olsaydı, yine kâfi gelirdi. Fakat biz, on beş yüz (yani bin beş yüz) idik." 2


İşte, şu mu'cize-i bâhirenin râvileri, mânen bin beş yüz kadardırlar. Çünkü, fıtrat-ı beşeriyede, yalana yalan demek bir meyl-i arzusu vardır. Sahabeler ise, sıdk ve doğruluk için, can ve mal ve peder ve validelerini ve kavim ve kabilelerini feda edip, sıdk ve hak için fedai oldukları halde, hem "Benden bilerek yalan birşey haber veren, Cehennem ateşinden yerini hazırlasın" meâlindeki hadîs-i şerifin tehdidine karşı, yalana mukàbil sükût etmeleri mümkün değildir. Madem sükûtettiler; o haberi kabul ettiler, mânen iştirak edip tasdik ediyorlar demektir.




Dipnot-1

Buharî, Vudû': 32, 46, Menâkıb: 25; Müslim, Fedâil: 45, 6; Nesâî, Tahâret: 60; Ebu Davud, Mukaddime: 5; Tirmizî, Menâkıb: 6; Muvatta, Tahâret: 32; Müsned, 3:132, 147, 170, 215, 289; İbni Hibban, Sahih, 8:171; Tirmizî (Ahmed Şâkir), no. 3635.

Dipnot-2

Buharî, Menâkıb: 25; Mağâzî: 35; Tefsir: Fetih Sûresi, 5; Eşribe: 31; Müslim, İmâra: 72, 73; Müsned, 3:329; İbni Hibban, Sahih, 8:110.








BU PARÇA ALTIN VE ELMAS İLE YAZILSA LİYAKATİ VAR


Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi,

 وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ sırrıyla ["(Ey Muhammed) attığın zaman da sen atmadın…" Enfal Sûresi, 17.ayet] aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde onları inhizama sevk etmesi,

 وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ nassı ile ["Ay yarıldı." Kamer Sûresi, 1.ayet] aynı avucunun parmağıyla kameri iki parça etmesi,

ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi,

ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması,

elbette o mübarek el, ne kadar hârika bir mucize-i kudret-i İlahiye olduğunu gösterir.


Güya, ahbap içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhânîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse zikir ve tesbih ederler.

Ve a'dâya (düşmanlara) karşı küçücük bir cephane-i Rabbânîdir ki, içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur.

Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmânîdir ki, hangi derde temas etse, derman olur.

Ve celâl ile kalktığı vakit, kameri (AYI) parçalayıp, Kàb-ı Kavseyn şeklini verir.

Ve cemâl ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer.

Acaba böyle bir zâtın birtek eli böyle acip mu'cizâta mazhar ve medar olsa, o zâtın, Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve dâvâsında ne kadar sadık bulunduğu

ve o el ile biat (BAĞLILIK YEMİNİ) edenler ne kadar bahtiyar olacakları, bedâhet (APAÇIK, AŞİKAR) derecesinde anlaşılmaz mı?


(Bediüzzaman Said Nursi Risalei Nur, Mektubat, 19. Mektuptan)







Celalin Penceresinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder