3 Nisan 2017 Pazartesi

Aşk İnsanı Dahi Yapıyor


Aşk İnsanı Dahi Yapıyor

 

Onu ilk gördüğüm o an, hedefe kilitlenen bombalar gibi gözlerimi ondan ayıramadım.

 

O bana baktığı anda ise elektriği gözlerimi çarptı ve başımı öne eğdim. O güzel gözler beni attı bu derin sevdaya.

 

Onunla türk filmlerindeki gibi bir bahaneyle konuştum ve tanıştık. İlahi aşkın filizi gönlüme ekildi. 1988

 

Artık onu gördükten sonra kiminle konuşsam hep ondan bahsederdim. Her an onu düşünürdüm.

 

Onu görmek için hayaller kurarak yaz tatilini beklerdim. Farklı şehirlerde olmamız bu aşkı daha da güçlendirdi. Aşk özlemektir.

 

Televizyonda bir türk aşk filmi izlesem ağlardım. Onu düşünürken iki gün yemek yemesem bile açlık hissetmezdim.

 

Hep arabesk aşk şarkıları dinlerdim. Dünyayı toz pembe ve güzel görürdüm. Onun sevdiği şeyleri ben de severdim. Aşk fedakarlıkmış.

 

O seviyor diye kırk derece sıcak bir yaz günü üç km yürüyüp ona çikolata götürmüştüm. Hatta erimesin diye çok uğraşmıştım.

 

Sezen Aksu’nun şarkısında söylediği gibi: “Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk”

 


Bazen düşünüyorum da, galiba bizler aşkı yaşayan son nesildik. Aşk özlemektir. Aşık her an maşukunu düşünür, hayaller kurar.

 

Cep telefonu, görüntülü akıllı telefonlar çıktı, aşk bitti.

 

Oğlan heran kızı cep telefonundan arıyor. Akşamları görüntülü konuşuyorlar. Gündüz buluşuyorlar. Acaba gerçek aşkı yaşayanlar var mıdır hala? Ama eminim ki vardır.

 

Aşık olmak günah değildir. Günah olan nikahsız, dinin onaylamadığı iffetsizlikleri yapmaktır. Ki günümüzde medyada, şu şununla aşk yaşıyor, gibi kutsal AŞK kavramı lekeleniyor.

 

Aşk, kutsal bir duygudur. “Aşk Şehidi” diye bir kavram vardır.  Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)  Hadis-i Şeriflerinde buyurdu ki:

 

"Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehiddir." (Hakim, Hatib)

 

Onunla biz ikimiz de iffetimizi muhafaza ettik, fakat aşkımızı gizlemedik.

 

"Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, Allahü teâlâ affedip Cennetine koyar." (İbni Asakir)

 

Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır.

 

Çünkü genel olarak sevgi insanı kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur.

 

Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

"Ümmetimin üstün olan kimseleri, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir." (Deylemi) Kuran’da anlatılan Hz. Yusuf’un AS imtihanı buna örnektir.

 


 

Ben aşık olduğum kızı hiç ölmeyecek, hastalanmayacak, güzelliği hiç solmayacak, beni hep sevip kollayacak sanmıştım.

 

Aslında ben, o insanda bu özellikleri hayal etmiştim.

 

"Aynada görünen güzellik aynaya ait olmadığı gibi, hiçbir güzellik de, o güzelin malı değildir.

 

Bütün güzellikler Allah’ın Cemîl isminden yansıyor."

 

Çünkü karşı cinse duyulan beşeri aşk ile Cenab-ı Hakk’a duyulan ilahi aşk, özü itibari ile aynıdır.

 

Bir kızı veya erkeği sevdiğimizde aslında biz o yüzün arkasındaki onun yaratıcısını seviyoruzdur çünkü.

 

Ama bilmeden sadece simaya, surete, şekle takılır kalırız. Aslında işin hakikatı, bizler sevdiğimizde onu yaratanı görür, onu severiz, onu yaratana aşık oluruz.

 

Kamil insanlar ise, kimi niçin sevdiklerini bildikleri için direk Rabbani aşkın içine düşerler. (Bu bilgiler Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran hanımın sohbetlerinden derlenmiştir.)

 

Ona karşı içimde en küçük his yok, şimdi onu kardeşim gibi seviyor ve namazlarımda dua ediyorum.

 

Bu hastalık beni kendime getirdi. Belki de, sağlıklı olsam bu imana kavuşamazdım.  Yaşadığım o beşeri aşk, imanımın sürekli artmasıyla şimdi ilahi aşka dönüştü.

 

Hakiki aşk, ilahi aşktır. Şimdi ise artık her konuştuğum kişiyle sözü İslam'a ve Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) 'e getiriyorum.

 


Sürekli Allah'ı ve Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) 'i düşünüyorum.

 


 

Aşk herkese nasip olmaz. Aşk en üstün duygudur. Aşk, bir sihirdir.

 

Etrafında dolaşan renkli yıldızlardan oluşmuş, gözle değil ancak gönülle görülebilen bir sihirdir.

 

Aşık olduğunda değişirsin. Asla yapmayacaklarını yapabilir, her zaman yaptıklarından vazgeçebilirsin.

 

İnternette rastladığım, aşkın insanı nasıl değiştirdiğini gösteren itiraf:

 

“Konuşmaya beş, ilkokula sekiz yaşında başladım. Okumayı on yaşında söktüm. Orta bir’de sınıfta kaldım.

 

Lise iki'ye kadar her zaman sınıfın en tembeli, en sorunlu öğrencisi oldum.

 

Ancak lise iki ve lise üç'te takdir aldım. Gece gündüz çalıştım. ÖYS'de ellialtıncı olup Boğaziçi Üniversitesi'ne girdim.

 

Mezun olduktan sonra yüksek lisans için ABD'ye burslu gittim.

 

Master bitince tekrar Boğaziçi Üniversitesi'ne döndüm. Doktoramı bitirmek üzereyim.

 

Lise iki'de ne mi oldu? Şu anda karım olan sınıfın en çalışkan kızına aşık oldum.

 

Kendimi ona ispatlamam gerekiyordu.“

 

Yani insan birkez gerçekten aşık olur ve onunla da evlenir. Çıkma, flört gibi kayramlar bize batıdan geldi. Bunlar bizim geleneklerimizde de, müslümanlıkta da yoktur.

 

Biz Türkler birkez aşık oluruz ve bir ömür onu sever ve sadık oluruz. 

 


Sevgi, aşk insanı motive eden en güzel duygudur. Fakat karşı cinse hissettiğiniz her duygu aşk değildir. Her beğendiğiniz kişiye aşık oldum sanmayın.

 

Aşk çok özel bir duygudur. İnsan hayatında sadece gerçekten birkez aşık olur ve onunla da evlenmesi gerekir. Zaten bu niyetle bir kız ve erkek görüşür. Birlikte bir ömür geçirir.

 

Aşk fedakarlıktır. Fedakarlık yapmayanın aşkına inanılmaz.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder