15 Nisan 2015 Çarşamba

Buna Vefa mı desek, Fedakarlık mı?


Buna Vefa mı desek, Fedakarlık mı?


 

Bu devirde artık vefa mı kaldı, Vefa, İstanbul’da bir semt adı artık, diyorlar.

 

Vefa, Sözlükte “sözünde durma, sevgide süreklilik ve sadakat gösterme” anlamlara gelir.

 

Fedakarlık ise karşılık beklemeden iyilik yapmaktır. Tanıdığımız en fedakar insanlar, anne ve babamızdır. Hiçbir karşılık beklemeden evlatları için yapamayacakları şey yoktur. Fakat ben birini daha biliyorum.

 

Hadis-i Şeriflerden biliyoruz, Cuma günleri hasta ziyareti yapmak çok sevaptır. Allah razı olsun, dostum Aydın Kaynarca bey müsait oldukça Cuma günleri gelir, sohbet ederiz.

 

Geçen ziyaretimize geldiğinde sevgili Aydın Kaynarca bey dostumdan dinlediğim olayı bu yazıda anlatmak istiyorum. Fakat başlıktaki gibi anlatılacak olayın başlığına siz karar verin.

 



Aydın beyin Çankaya Yıldız’da oturan kıymetli ablası Arzu Kaynarca’nın komşusu bir teyze vardır. Bu teyzenin dört kızı ve bir oğlu vardır.

 

2011’de elli yaşlarında olan teyzenin bu tek erkek evladı Mehmet beye Kolon kanseri teşhisi konur.

 

Küçük yaşlarda okula giden iki çocuğu olan Mehmet bey için doktorlar en fazla altı ay ömür biçerler. Ama tabiki doktorların değil, Allah’ın dediği olur.

 

Geçen hafta ölen sanatçı Kayahan’a da (3 Nisan 2015) altı ay ömür biçmişlerdi ama o Allah’ın izniyle onbeş yıl yaşadı.

 


Teyzenin büyük kızının oğlu Hakan bey, Mehmet bey’i yani dayısını bir başka sevmektedir.

 

Hastanede kemoterapi alan Mehmet bey önceleri kendisini idare etmektedir. Hastanede rekatçıya ihtiyacı yoktur. Zaten eşi evde çocuklarla ilgilenmektedir.

 

Hastanedeki tüm ihtiyaçlarını otuzlu yaşlardaki bekar yeğeni Hakan bey karşılamaktadır. Fakat, Yıllık iznini bitirip de, sık sık idari izin kullanmaktan resmi dairedeki amirleriyle arası bozulmuştur.

 

Bir müddet sonra metastas nedeniyle dayısı Mehmet beyin durumu ağırlaşır, Kendisini Ankara’dan uzaklaştırmak için başka vilayete tayin edildiğini öğrenince Hakan bey hiç düşünmez.

 

Düşünmez, çünkü çok sevdiği dayısı zor durumdadır. Ona son günlerinde rahat ettirmek için kararını verir ve devlet memurluğundan istifa ederek işinden ayrılır.

 

Sevgili eşi cocukları ailesi ve Hakan beyin  bakımı ve desteğiyle Mehmet bey tam iki sene daha yaşar ve Mart 2013’te vefat eder. Allah rahmet etsin, cennetteki makamını yüksek eylesin.

 

Hakan bey dünyadaki rahatından evet müthiş bir fedakarlık yapmıştır. Fakat ahireti adına muazzam bir amel işlemiştir. Allah hayrını kabul etsin, cennette dayısıyla buluştursun...

 

Hakan beyin yaptığı aslında muhteşem bir ibadettir. Aynen babamın yaptığı gibi...

 

Ebu’l-Hasan Harakani Hazretleri (962-1033) kitabında şu menkıbeyi paylaşmıştır:

 

"Hak dostu iki kardeş vardı. Her gece sırayla annelerinin hizmetiyle uğraşır, diğeri Allah'a  ibâdet ederdi. Bir akşam, Allah'a  ibâdet eden kardeş, yaptığı ibâdetten, duyduğu irhazdan dolayı çok memnun oldu.

 

Bu sebepten ertesi gün kardeşine; "Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdete devam edeyim." dedi. Kardeşi kabûl etti. İbâdet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüyâ gördü.

 

Rüyâsında bir ses ona; "Annene hizmet eden kardeşini affettik, seni de onun hâtırı için bağışladık." deyince, genç; "Ben, Allah'a  ibâdet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz." dedi.

 

Ses ona; "Evet, senin yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyâcımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyâcı vardı." dedi."

 

 

Son Mesnevihan Sevgili Hayat Nur Artıran hocamız kitabında diyor ki;

 

“Kulluk budur, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmak... Ne ibadetini artırmak, ne zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...

 

Asıl ibadet, her sabah uyanıldığında, “Ya Rab, acaba bugün hangi kuluna hizmet edebilirim? Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim? diyebilmektir. ”

 

***

 

Ziyaret ve telefon açmalarıyla, Gönlümü hoş edenler çok fazladır. Yakınlarım hariç, o dostların tek tek ismini saysam mutlaka unuttuklarım olacaktır.

 

(Evet, unutsam bile hepinizi çok seviyorum, bu isimler dua listemdeki 250  kişiden de fazladır...) ama sadece şu dostlarımın isimlerini belirtmek istiyorum ki,  

 

Evet belirtiyorum ki, o isimleri yeğenlerim büyüyünce okusun, öğrensinler...

 

Efkan Vural, Aydın Kaynarca, Mustafa Alkaş, Ali Kırmızıgül, Abdülkadir Yılmaz, İbrahim Metin Öztaş, Bülent Yolcu, Erkan Turhan, Yaşar Keleş, İbrahim Oğuz, Hüseyin Demir ... 

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder