Gerçek Yaşanmış Bir Aşk Hikayesi
Sevgi bu kainatın mayasıdır. İnsan sevince değişir. Asla
yapamayacaklarını yapabilir. Kadın da sadece birkez aşık olur ve gerçekten
severse sevdiğinden asla vazgeçmez.
Hep bir umutla bekler, hatta bir ömür bile… Bu yazımızda sevginin,
aşkın, umudun, hasretin yaşandığı yaşanmış hüzünlü bir aşk hikayesi
anlatacağız.
Yazıyı bitirdiğinizde bu girişini tekrar okumanızı isteriz.
***
Ankara'dan ayrıldığı gün gibi
yine hava yağmurluydu o gün. Gözyaşlarını saklayan Ankara yağmurunu çok
seviyordu.
Onca yaşananlar, özlemler,
hasretler… Sonunda yine kendini bir umuda bırakmıştı. Yine yeniden yollara
düşmüştü. Eski aşkına gidiyordu yağmurlu bir günde…
Kapının önüne geldiğinde onu
tekrar görme duygusu içini öyle ısıtmıştıki. Elleri Ankara soğuğundan buz
tutsada içi ürperiyordu ya taşınmışlarsa, ya evde yoksa...
Yıllar öncesinde de çok
çalmıştı bu zili. Zile bastığında kendini kaderin ve hayatın emin ellerine
bırakmıştı. Zaten kaybedecek neyi kalmıştı ki…
Şİİr: Ya Evde Yoksan
Aşkınla ne garip hallere düştüm.
Her şeyim tamam da bir sendin noksan,
Yağmur yaş demeden yollara düştüm.
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
Yanlış mı aklım da kalmış acaba?
Muhabbet sokağı numara doksan,
Boşa mı gidecek, bu kadar çaba,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
Ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum,
Ne olur bir yerden karşıma çıksan,
Tepeden tırnağa sırsıklam oldum,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
Cemal Safi
Yıllar öncesinde de çok
çalmıştı bu zili, ama hep umutsuzluk ve mutsuzluk olmuştu sonu, vermiyordu
babası bir türlü.
Aşkları öyle kuvvetliydiki, öyle
seviyorduki, kız ölürüm de ondan başkasına varmam, diyordu ama babasını
geçemiyordu bir türlü…
Behice açtı kapıyı. Gençlik
aşkı Ömer, yıllardır adını sayıkladığı Ömer karşısındaydı. Yıllar saçlara ak
düşürse de, birtek gözleri yeterdi ona… Yılların özlemiyle ikiside çocuk gibi
ağlamaya başladılar…
HİKAYE BAŞLIYOR
Bu hikayeyi, gerçek vefalı dostlarımdan, iyi kalpli, engelli dostu,
yufka yürekli, güzel insan, şu an Antalya’da yaşayan Ziraat Mühendisi Hülya
Keleş Hanım anlattı.
İlahi aşk yolunda yol arkadaşım Hülya hanımla dertleşirken uzun
yıllardır şifam için dua ettiğimi ve bazen karamsarlığa saplanıp dua etmekten
vazgeçtiğimi anlattım. Hülya hanım dedi ki:
Celal kardeşim asla ümitsizliğe düşme ve asla hayallerinden
vazgeçme. Senin çok temiz bir kalbin var. Bak sana vazgeçmemekle ilgili gerçek
hikaye anlatayım.
Hülya hanımın yakın dostu Mimar Nesrin hanımın teyzesinin hayat
öyküsü bu hikaye…
Nesrin hanımın teyzesi
Behice hanım, gençliğinde iyi kalpli bir gence aşık olmuş. Ömer ismindeki bu
gençte ona aşık olmuş. Ankara’da oturuyorlar. Ömer defalarca kızı istetmiş
babasından…
Behice’nin babası eşi
olmadığından kendisine yaşlılığında bakması için, bencilce davranmış, kızı
Behice’yi bu temiz gence vermemiş.
Ömer tam beş yıl istetmiş
ama yine de vermemiş.
BAŞKASIYLA EVLENMEM
Efendi bir genç Ömer… Kaçırmak
için zorlamamış Behice’yi. Sevgi, aşk insanı böyle davranır. Ne babaymış,
birbirlerini seviyorlar işte, kızının mutluluğunu istemiyor sanki…
Ömer beş yıl sonra bakmışki
babası inadından vazgeçmiyor, bu iş artık olmayacak. Ankara’da kalamamış. Aynı
şehirde olupta onu görememeye dayanamamış.
Memleketi Bursa’ymış, Bursa’ya
dönmüş. Evlenmiş, üç çocuğu olmuş.
Behice zaten o zaman
babasına şöyle söylemiş; Ömer olursa evlenirim, başkasıyla da evlenmem baba,
diyerek yemin etmiş.
Ve birdaha da kimseye
bakmamış ve evlenmemiş. Bir ömür dedemle yaşadı demiş, Nesrin hanım. Ama unutamamış,
hep ev işi yaparken ahh Ömer ahhh dermiş.
Hep gözü yaşlı dualar
edermiş. Kavuşamayan sevgililer beni hep ağlatır, gözlerim doldu.
Biz çocukken hep o ismi
duyardık, demiş Nesrin hanım.
BİR UMUTLA ANKAYA’YA GİDİYOR
Behice hanımın içindeki aşk
ateşi hiç sönmemiş ve asla ümit kesmemiş. Sonra ne mi olmuş? Hülya hanım
anlatmaya devam etti.
Ömer’in eşi ve Behice’nin
babası kısa aralıklarla vefat ediyorlar. Tabi başkasıyla evlenmiş olsa da Ömer de
ilk aşkını hiç unutmuyor.
Küllenen aşk yeniden
alevleniyor. Ömer, eşinin kırkı çıkar çıkmaz, belkide evlenmiştir, belkide
oralardan taşınmışlardır ama ben yine de Ankara’ya bir gideyim, diyor.
Yazının girişindeki gibi
Ankara’ya Geliyor. Behice aynı yerde oturuyor.
Her ikiside 50’li yaşlarda.
MUTLU SON
Kızı bu kez Nesrin hanımın
babasından istiyor, elbette veriyor, bacanak oluyorlar. Evleniyorlar. Üç çocuğa
öz evladı gibi bakıyor.
Hikayeyi dinlerken burasında
ağlamıştım.
Nesrin hanımın babası
ziyaretlerine gittiğinde görürmüş: Çok mutlularmış. Bir yedi sekiz yıl kadar
birlikte yaşayıp kısa aralıklarla ölmüşler.
Gerçekten film gibi hikaye
değil mi?
Son ilginç bişey daha var. Nesrin
hanımın babası cenazeye gitmiş. Cenazeyi yıkayan kadınlar, Behice teyzenin cesedinin
gülümsediğini söylemişler.
Efendimizin SAV hadislerinde
belirttiği “Aşk Şehit’i” olarak ahirete göçtü inşallah… Yalan dünyanın hırsıyla
kirlenmediler. İnşallah aşkları ebediyen sürecektir.
Hülya hanım, Nesrin der ki; bizim ailede gerçek bir aşk hikayesi
var, dedi ve
Celal. Asla vazgeçme, Bak gördün, Allah ol derse, bir sebep yaratır
ve gönderir, dua etmeye, gözyaşıyla, senin tabirinle baklavalı duaya ısrarla,
sabırla devam et, diye bitirdi.
***
Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hanımefendi Hz. Mevlana ışığında
kader hakkında;
Kader elbet değişir. Dua
kaderi değiştirir. Cenabı Allah isteyince yazdığını siler, tekrar yazar.
Yazmasını bilen elbet silmesini de bilir, değiştirmesini de, der.
Allah’ın istemesi için vazgeçmeden duaya devam etmeliyiz.
Bu dört unsur ile, yani temiz kalp, vazgeçmemek, inanç, sevgi ile
gerçekleşmesi zor görülenler değişir, kader tekrar yazılır.
Biz temizsek. Yaradan’a inanıyorsak, Vazgeçmiyorsak, Gözyaşıyla Dua
varsa, Bu kadar şeyin üstüne zaten Yaradan kapısından geri çevirmiyor. İlahi
kanun böyle…
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder