7 Ocak 2019 Pazartesi

Mesnevi Okumaları – 42 – Cana Geleceğine Mala Gelir


Mesnevi Okumaları – 42 – Cana Geleceğine Mala Gelir


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.


Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.




Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.


Şimdi yine sözü çok uzatmadan 42. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:



KAYBETTİĞİMİZ ŞEY İÇİN ÜZÜLMEYELİM


Kaybettiğin bir şey için sakın üzülme; iyi bil ki, o kaybettiğin şey, başına gelecek bir belâdan seni kurtaracaktır.


® Ansızın hiç beklenmeyen kötü bir iş, bir belâ gelip çatınca aklını başına al da, yeise düşme, paniğe kapılma, cesur ol, iyi zanda bulun. İyiye yormaya çalış.


© Başkalarının o belâlı işin korkusundan benizleri sararsa bile, sen kâr zamanında da, zarar zamanında da gül gibi gül, tebessüm et.


® Dikkatle bak, gör ki: Gülün yapraklarını bir bir koparsan da, o yine gülmeyi bırakmaz, yapraklarının da rengi solmaz.


® Gül sana der ki; "Dikenle beraber bulunduğum için, neden gama düşeyim? Kendimi kedere salayım? Zâten gülmeyi, o kötü huylu dikenin arkadaşlığına katlandığım için kazandım, onun yüzünden elde ettim." 346


Mesnevi’nin Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu yazmış:


346 Cenâb-ı Hakk, peygamberleri gayba ait bazı gizli işlerden haberdar eder. Fakat bu biliş daimî değildir. Şeyh Sa'dî hazretleri Gülistan'da. buyurur ki:


"Adamın biri, oğlunu kaybetmiş olan Yâkub(a.s.)'a der ki: 'Ey kalbi aydınlık ve akıllı ihtiyar! Yûsuf un gömleği kokusunu Mısır'dan gelirken duydun da, neden Kenan diyarında ve yanı başındaki kuyuda onun varlığını hissetmedin?'


Hz. Yâkup: 'Bizim hâlimiz, çakan şimşek gibidir, bazen görünür, bazen kaybolur.' cevabını verdi." Hz. Mevlâna bir rubaisinde şöyle buyurur:


"Arkadaşı ile hoş geçinen arkadaşsız kalmaz, müşterisi ile uzlaşan tacir de iflâs etmez. Ay geceden ürkmediği, karanlıklardan kaçmadığı içindir ki nûrlandı, ışık saçmaya başladı. Gül de o güzel kokuyu diken ile hoş geçindiği için kazandı."


© Allah'ın takdiri gereğince, bir şey kaybedersen üzülme, şunu iyi bil ki o kaybettiğin şey senden bir belâyı giderir.  





TASAVVUF NEDİR?


® Tasavvuf nedir? diye bir büyüğe sordular. "Sıkıntı, gam ve keder zamanında gönlün ferah, huzur içinde olmasıdır." cevabını verdi.347


Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:


347 Sûfî büyükleri tasavvuf kelimesini türlü türlü tarif etmişlerdir. Tarifteki bu çeşitliliğin sebebi, soranların kabiliyeti ve anlayışlarının farklı olmasındandır. Meselâ; Şeyh Ebû Muhammed el-Cerîrî:


"Tasavvuf her türlü iyi ahlâk ile ahlâklanıp, her nevî kötü ahlâktan uzaklaşmaktır." demektedir.


Hz. Cüneyd-i Bağdadî ise; "Tasavvuf öyle bir hâldir ki, onda beşeriyet ahvâli yok olur, gider." diye tarif etmiştir. Hz. Mevlâna bu beytinde tasavvufun, işlediği konuya ait bir yönünü belirtmiştir ki, o da Şeyh Gâlib merhumun; "Âşıkta keder neyler, gam halk-ı cihanındır." görüşüdür.


® Cenâb-ı Hakk: "Kurt gelse de, koyunu yese bile kaybettiğiniz şeyler için mahzun olmayınız." diye buyurdu.348


348 Hadîd Sûresi'nin 22-23. âyetine işaret edilmektedir.



CANA GELECEĞİNE MALA GELİR


® Çünkü başa gelen o belâ, büyük belâları giderir; o ziyan daha çok ziyanlara engel olur.


® Aslında bir ziyana uğramak, bir çok ziyanları giderir. Bizim bedenlerimiz de, mallarımız da, canlarımız da feda olsun. Çünkü biz, can ile var olduk, can ile yaşıyoruz. Biz candan ibaretiz.349


Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:


349 Yâni canımıza gelecek belâ, bedenimize, malımıza gelir. Nitekim, evlerde bardak, Fincan gibi şeyler kırılınca; "Ziyanı yok, gelecek belâyı def eder." derler ki, doğru bir sözdür.


Onun için insan bir musîbete, bir belâya uğrayınca, onun daha büyük bir felâketten emân olduğunu düşünmeli ve kazaya razı olmalıdır.


® Pâdişâhların huzurunda bir gazaba, öfkeye uğrayınca malını verir, canını kurtarırsın.


® Bunu bildiğin hâlde, kazaya, kadere karşı neden bilgisizlik malını, mal sahibinden yâni Allah'tan kaçırmaya çalışıyorsun? 350


Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:


350 Yoksullara sadaka vermek de, malını verip başını kurtarmak gibidir. Sadaka hak kında bir çok âyet ve hadîs-i şerif vardır. Meselâ; Bakara Sûresi'nin 261. âyeti gibi.


Bazı hadîsler de şöyle: "Sadaka belâyı defeder ve ömrü uzatır." "Sadaka vermek, Allah'ın öfkesini teskin eder." "Sadaka imansız gitmeyi önler."



DÜŞÜNCELER


Mesnevi’nin 3. Cildindeki bu bölümde Hz Mevlanamız, başımıza gelen belanın canımıza gelecek bir belayı önlediğini anlattı. Allah ondan razı olsun.


Evet Mesnevi 3. Ciltte devamında Hz Mevlana, Hz Musa ile hayvanların dilini öğrenmek isteyen bir adamın hikayesini paylaşıyor; Cana gelecek bela mala gelir, sözünü hafızalarımıza iyice yerleştiriyor.  


Hikayede hayvanların dilini öğrenen adam çiftliğindeki horoz ve köpeğin konuşmalarını dinliyor. Sırayla eşeğin, atın ve kölenin öleceğini öğrenen adam ölmeden gidip pazarda satıyor, ziyandan kurtuldum diyor.


En sonunda kendisinin öleceğini öğrenen adam çaresiz Hz Musa’ya koşuyor. Meğer o hizmetkar hayvanlarının kaybı onun canına gelecek belanın önlenmesi içinmiş.


Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.


Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.

Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.



Celalin Penceresinden



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder