Buna Vefa mı desek, Fedakarlık mı?
Bu devirde artık vefa mı kaldı, Vefa, İstanbul’da bir semt adı artık,
diyorlar.
Vefa, Sözlükte “sözünde durma, sevgide
süreklilik ve sadakat gösterme” anlamlara gelir.
Fedakarlık ise karşılık beklemeden
iyilik yapmaktır. Tanıdığımız en fedakar insanlar, anne ve babamızdır. Hiçbir
karşılık beklemeden evlatları için yapamayacakları şey yoktur. Fakat ben birini
daha biliyorum.
Hadis-i Şeriflerden biliyoruz, Cuma günleri hasta ziyareti yapmak çok
sevaptır. Allah razı olsun, dostum Aydın Kaynarca bey müsait oldukça
Cuma günleri gelir, sohbet ederiz.
Geçen ziyaretimize geldiğinde sevgili Aydın Kaynarca bey dostumdan
dinlediğim olayı bu yazıda anlatmak istiyorum. Fakat başlıktaki gibi
anlatılacak olayın başlığına siz karar verin.
Aydın beyin Çankaya Yıldız’da oturan kıymetli ablası Arzu Kaynarca’nın
komşusu bir teyze vardır. Bu teyzenin dört kızı ve
bir oğlu vardır.
2011’de elli yaşlarında olan teyzenin bu tek erkek evladı Mehmet beye
Kolon kanseri teşhisi konur.
Küçük yaşlarda okula giden iki çocuğu olan Mehmet bey için doktorlar en
fazla altı ay ömür biçerler. Ama tabiki doktorların değil, Allah’ın dediği
olur.
Geçen hafta ölen sanatçı Kayahan’a da (3 Nisan 2015) altı ay ömür
biçmişlerdi ama o Allah’ın izniyle onbeş yıl yaşadı.
Teyzenin büyük kızının oğlu Hakan bey, Mehmet bey’i yani dayısını bir
başka sevmektedir.
Hastanede kemoterapi alan Mehmet bey önceleri kendisini idare
etmektedir. Hastanede rekatçıya ihtiyacı yoktur. Zaten eşi evde çocuklarla ilgilenmektedir.
Hastanedeki tüm ihtiyaçlarını otuzlu yaşlardaki bekar yeğeni Hakan bey
karşılamaktadır. Fakat, Yıllık iznini bitirip de, sık sık idari izin
kullanmaktan resmi dairedeki amirleriyle arası bozulmuştur.
Bir müddet sonra metastas nedeniyle dayısı Mehmet beyin durumu
ağırlaşır, Kendisini Ankara’dan uzaklaştırmak için başka vilayete tayin
edildiğini öğrenince Hakan bey hiç düşünmez.
Düşünmez, çünkü çok sevdiği dayısı zor durumdadır. Ona son günlerinde
rahat ettirmek için kararını verir ve devlet memurluğundan istifa ederek
işinden ayrılır.
Sevgili eşi cocukları ailesi ve Hakan beyin bakımı ve desteğiyle
Mehmet bey tam iki sene daha yaşar ve Mart 2013’te vefat eder. Allah rahmet
etsin, cennetteki makamını yüksek eylesin.
Hakan bey dünyadaki rahatından evet müthiş bir fedakarlık yapmıştır.
Fakat ahireti adına muazzam bir amel işlemiştir. Allah hayrını kabul etsin,
cennette dayısıyla buluştursun...
Hakan beyin yaptığı aslında muhteşem bir
ibadettir. Aynen babamın yaptığı gibi...
Ebu’l-Hasan Harakani Hazretleri (962-1033)
kitabında şu menkıbeyi paylaşmıştır:
"Hak dostu iki kardeş vardı. Her gece sırayla annelerinin
hizmetiyle uğraşır, diğeri Allah'a ibâdet ederdi. Bir akşam,
Allah'a ibâdet eden kardeş, yaptığı ibâdetten, duyduğu irhazdan dolayı
çok memnun oldu.
Bu sebepten ertesi gün kardeşine; "Bu gece de anneme sen hizmet et,
ben ibâdete devam edeyim." dedi. Kardeşi kabûl etti. İbâdet ederken
secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüyâ gördü.
Rüyâsında bir ses ona; "Annene hizmet eden kardeşini affettik, seni
de onun hâtırı için bağışladık." deyince, genç; "Ben, Allah'a
ibâdet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı
amel yüzünden bağışlıyorsunuz." dedi.
Ses ona; "Evet, senin yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyâcımız
yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyâcı vardı."
dedi."
Son Mesnevihan Sevgili Hayat Nur Artıran hocamız kitabında diyor ki;
“Kulluk budur, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmak... Ne ibadetini
artırmak, ne zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...
Asıl ibadet, her sabah uyanıldığında, “Ya Rab, acaba bugün hangi kuluna
hizmet edebilirim? Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim? diyebilmektir. ”
***
Ziyaret ve telefon açmalarıyla, Gönlümü hoş edenler çok fazladır.
Yakınlarım hariç, o dostların tek tek ismini saysam mutlaka unuttuklarım
olacaktır.
(Evet, unutsam bile hepinizi çok seviyorum, bu isimler dua listemdeki
250 kişiden de fazladır...)
ama sadece şu dostlarımın isimlerini belirtmek istiyorum ki,
Evet belirtiyorum ki, o isimleri yeğenlerim büyüyünce okusun,
öğrensinler...
Efkan Vural, Aydın Kaynarca, Mustafa Alkaş, Ali Kırmızıgül, Abdülkadir
Yılmaz, İbrahim Metin Öztaş, Bülent Yolcu, Erkan Turhan, Yaşar Keleş, İbrahim
Oğuz, Hüseyin Demir ...
Celalin
Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder