Allah Ağzınızın Tadını Bozmasın
Başlıktaki duayı çok
duyarız. Şahsen ben de çok duyar hatta amin derdim fakat bunun ne kadar değerli bir dua olduğunu bu hafta yaşayarak
anladım.
Pazar gecesi üşüme ve ateş başladı. (12.nisan.2015) Ateşten
gece uyuyamadım sabahı zor ettim. Tabi hem idrarımı ördekle yaptırmak, hem de
ateşimi düşürmek için babam hep
başucumdaydı.
Pazartesi gecesi yine
ateşten uyuyamadım. Babamın koltuğumun altına koyduğu pet şişenin ve
alnıma koyduğu soğuk havlunun etkisi az oluyordu. Baba çare aramak için gece
Google’a baktı.
Mavi buz poşeti tavsiyesini
görmüş. Neyseki geçenlerde Medikalcı’dan almıştı. .Hemen bir beze sararak
alnıma koydu. Birazdan 39.5 olan ateşim
normale düşmüştü, bir saat uyuyabildim.
Allah, annem ve babamdan
razı olsun, uzun ömür versin. Her namazımdaki birinci duam: “Allah’ım beni bu dünyada annemden babamdan
başka bir sebebe muhtaç etme.”
Sabah uyanınca hiç halim yoktu. Aslında bu hastalığım griple de
birleşince ölü gibiydim, nefes alan
ceset.. Ateşim yine düşmüyordu. Aile hekimimiz yoğunluktan ancak
çarşambaları geliyordu.
Cuma günleri akıllı telefonumdan ‘Hayırlı Cumalar’ mesajı gönderdiğim 118 kişilik SMS listem var. Düşündüm,
oluşan sinerjiyle belki Allah şifa verir, diye o listemden dua istedim.
Otuzdan fazla kişi, Allah
acil şifa versin, diye mesaj attı, onlarcası arayarak dua etti. Sonuç ne
mi? Üç gündür düşmeyen ve kırka yakın
ateşim normale düştü, hem de grip geçene kadar birdaha hiç çıkmadı.
Çarşamba aile hekimimiz sevgili Dr Gülcan Alaşahin hanım geldi, kapsamlı
muayene sonrasında ilaçlar verdi. İltihaplanan boğazım için antibiyotik
yazmıştı. Perşembe sabah uyandım, ağzımın içi zehir gibi...
Annem çay getirdi. Zaten kalkamıyorum. Babam yattığım yerde içirdi,
tükürdüm. Çayın tadını alamadım, sanki
kuru yaprağı kaynar suya atmışsınız gibi berbat bir tad aldım.
Hiçbişey yiyemedim, tarhana çorba, peynir, yoğurt, köfte
hiçbirşeyin tadını alamadım ve yiyemedim. Fakat
açlık hissediyordum. Antibiyotiğin etki etmesi için birşeyler yemem
lazımdı.
Babamdan tatlı istedim. Tatlıdan bir dilim yedim, o da kesti. Babam
akşam şekerimi ölçtü, şekerim
fırlamıştı. Çünkü aynı zamanda şeker hastasıyım elhamdülillah...
Ağzımda tad yoktu. Sanırım bu, antibiyotiğin yan etkisiydi. Ancak
Pazar günü normale döndü çok şükür. O Cuma günü listeme şu SMSi göndermiştim.
“Eger yediginiz yemegin ictiginiz cayin
tadini ve lezzetini alabiliyorsanız, Baskasina gerek yok binlerce
sukretmelisiniz ALLAH'A...
Hayirli cumalar”
Pazar günü sevgili dostum ve komşumuz Efkan Vural hocamla
konuşurken konu yazılardan açıldı. Hocam,
Celal, bu hafta inşallah o Cuma sms’i hakkında yaz, dedi...
Gerçekten, ben yürüyemiyorum, şeker hastasıyım, grip oldum, ateşim
çıktı, hepsine çok şükür sabrettim.
Fakat ağzımın tadı gidince hayattan sıkıldım, ne kadar az şükrettiğimi
farkettim.
Hergün içtiğimiz çayın ve yediğimiz yemeğin tadını ve lezzetini
alabiliyorsanız, ev, araba, tablet, telefonununuz olmasını beklemeyin, sırf
bunlar için bile...
Bile derken Küçümsemek
değil, yani bunun için binlerce şükretmeli. Hatta sorsalar, niçin namaz
kılıyorsun, diye. Çok rahat, Ağzımın tadı için, derim.
Tabi, Allah izin vermeden hiçbir şey başa gelmez. Üç şeyden gelir. Birincisi, Allah
kulunun sabrederek sevaplarını artırmasını ister. Çünkü o kulunun cennette yüksek makamda olmasını arzu etmiştir.
İkincisi, sevdiği
kulunun günahını affetmeyi ister ki, hesap mahşere kalmasın. Çünkü hastalık sabun gibi günah kirlerini
yıkar, temizler.
Hastalık ve musibetin
verilme sebeplerinden Üçüncüsü, kulun yaptığı maddi veya manevi zulümlere karşılık cezadır. Benimki olsa olsa ikincisidir.
Bir haftadır ateş, ağrı, boğaz iltihabı sonra tad almama, kusma
gibi ağır bir grip geçirdim. 12-19 nisan 2015. Şu an tam geçmedi ama iyi
sayılırım. Ağzımın tadı geldi elhamdülillah
Allah ağzınızın tadını bozmasın.
Celalin
Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder