Ölüm,... insanlık tarihi başladığından beri
değişmeyen ve değişmeyecek tek gerçek, ölüm...
10 Ekim
2015 Cumartesi günü kanlı bir eylem gerçekleşti biliyorsunuz. Ankara Garı’nın
önünde toplanan binlerce insan içinde iki hain intihar bombacısı ardarda kendilerini
patlattı.
Şu an 97
ölü ve yüzlerce yaralı var. Ölüm bize o kadar yakın ki…
2014’te de
hainler yine Kızılay Kumrular sokakta bomba patlatmış, onlarca kişi ölmüştü.
Niye
hatırlattım bunu. Çünkü babamın içinde bulunduğu otobüs saniyelerle o
patlamadan kurtulmuştu. Babam o dehşetli dakikaları uzun süre unutamamıştı.
Yani demem o ki, her an sevdiklerimizi bırakıp bu dünyaya veda
edebiliriz.
Allah
birlik beraberlik, huzurumuzu bozdurmasın. Allah patlamalardaki ölenlere rahmet
etsin, yaralılara acil şifa versin. Allah yakınlarına sabr-ı cemil versin…
Bu yazıda kaçınılmaz
birgün başımıza gelecek ölüm hakikatından bahsedeceğim.
Rabbimiz
bu gerçeği Kuran’da defalarca kez
bildiriyor... Mesela;
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de
şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. ”
(Enbiya sûresi 35. âyet)
Ölümün bir
son olmadığına aslında en iyi cevabın bu ayette olduğunu farkettim.
Evet diyor
ki: “Her nefis ölümü tadacaktır.” Tadacaktır. Yani bir şeyin tadına
bakılması geride ondan daha çok olduğunu gösterir.
Yemeğe
oturmadan önce çorbanın tadına baktım, nefisti... gibi...
Büyük bir
islam alimi olan Bediüzzaman Said Nursi (1876-1960)
ölümü o kadar güzel anlatmış ki; Ölüm,
imanlı müslümanlar için bir nimettir:
***
“Ölüm, sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet
kat'î, şeksiz, şübhesiz bir surette, Kur'an-ı Hakîm'in verdiği nur ile isbat
etmişiz ki:
Ehl-i iman için ölüm,
• Vazife-i hayat
külfetinden bir terhistir;
• Hem dünya
meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten (kulluktan) bir paydostur;
• Hem öteki âleme
gitmiş yüzde doksandokuz ahbab ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir;
• Hem hakikî vatanına
ve ebedî makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır;
• Hem zindan-ı dünyadan
bostan-ı cinana (cennet
bahçelerine) bir
davettir;
• Hem Hâlık-ı
Rahîm'inin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir.
Madem ölümün mahiyeti
hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilakis rahmet ve saadetin
bir mukaddemesi (girişi,
önsözü) nazarıyla
bakmak gerektir.
Hem ehlullahın (Allah dostlarının) bir kısmının ölümden korkmaları,
ölümün dehşetinden değildir. Belki daha fazla hayır kazanacağım diye, vazife-i
hayatın idamesinden (hayat
vazifesinden gelen)
kazanacakları hayrat (hayırlar) içindir.
Evet ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır.
Ehl-i dalalet için, zulümat-ı ebediye kuyusudur.”
(25. Lema
- Hastalar Risalesi 9. Deva )
***
Allah hepimizi ibadetlerini eksiksiz yapmayı
ve nihayet sevdiklerimizle cennet bahçelerinde buluşmayı ve sonsuza dek
mutluluk içinde yaşamayı nasip etsin.
Celalin Penceresinden
Merhabalar Celal Bey.
YanıtlaSil"Allah'a hakkıyla iman edenler için ölüm nedir?" Başlıklı bloğunuzu okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Çok güzel hazırlamışsınız.
Ölümden ben de hiç korkmuyorum, hatta ölümü ben bir kurtuluş olarak kabul ediyorum. Çünkü, bu dünyada ne kadar gayret etsek hayırlı iş yapalım diye, inadına işler aksine gidiyor ve bizleri günaha sokuyor. Hayır kazanalım derken, bu sefer de günah kazanıyoruz.
Bizler tahkiki iman üzere müslüman olmuş kişileriz. Ama ben 50 yaşımdan sonra taklidi imandan tahkiki imana geçmek üzere bir yola koyuldum ve on bir senedir bu yoldayım.
Yorumumdan ayrılırken Cenab-ı Hakk'tan size acil şifalar dilerim. Allah'tan ümit kesilmez. Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Merhabalar.
SilDÜZELTME: Yorumumda bizler "TAHKİKİ" iman üzere müslüman olmuş kişileriz. Cümlesindeki "tahkiki" yerine TAKLİDİ olacaktı. Özür dilerim.
Selam ve dualarımla.
Harika yorumunuz için çok teşekkür ederim Recep bey,
SilAllah tahkiki iman yolculuğunuzda aşkınızı artırsın, cennetiyle cemaliyle müşerref etsin.
Aleykümselam amin, Allah razı olsun.
Sevgiyle Celal