Karel’e veda mektubu (Emekli olurken)
Sevgili
gönül dostlarım,
Geçen gün hayatımı anlattığım kitabımın sayfasını
değiştiriyordum. Emekli olurken son gün işyerinde çalışma arkadaşlarıma gönderdiğim
veda mektubu yazısını gördüm.
İnşallah bu yazıda
o mektubu aşağıya kopyalayacağım.
Yıl 2008,
Babam sabahları
namaza kaldırıp ördekle ihtiyacımı yaptırıyor. Sabah namazını 10 dk’da
teyemmümle kılıp bir saat yatıyordum.
Sonra babam geliyor ve işe gitmek için tekrar uyandırıyordu.
Baba beş dk daha
nolur, diye diye
hep işe geç gittiğimiz günler hayal gibi geçti. Çünkü hastalığımın özelliği
hücrelerin enerji üretememeleri ve aşırı yorgunluk… (Friedreich Ataksisi)
Evet 2008’de
çok korkuyordum, bu gidişle emekliliğe ulaşamayacağım diye… Babamın ve dostum Efkan Vural hocamın verdiği moral ve
teşviklerle, zorlansam da sabrettim…
İşyerinde öğle
tatillerinde masamda, kafamı elimin üstüne koyup 30-40 dk uyuyarak akşama kadar
dayanıyordum. Sürekli tekerlekli sandalyedeki oturan yerlerimin halini hiç
sormayın.
Evet Allah’a şükür
Temmuz 2010’da emekliliğe ulaştım. Dört yılı geçmiş. Aynen hayat gibi…
Şimdi, emekli
olurken işyerindeki arkadaşlara yazdığım veda mektubunu paylaşmak istiyorum:
******
Saygıdeğer amirlerim , müdürlerim ve kıymetli arkadaşlar ,
16 yılı aşkın bir süredir mensup olduğum Karel ailesine veda ediyorum. Allah’a
binlerce şükürler olsun ki bana sabredip sevap kazanmam için hastalık verdi ama
çalışmamı da nasip etti ve nihayet beni emekliliğe ulaştırdı. Öncelikle
babama, anneme, daha sonra adlarınızın birini bile saymayı unutursam çok
üzüleceğim siz sevgili dostlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Allah sizlerden
razı olsun.
(Özellikle) Yaman Tunaoğlu beyin , Ender Altın beyin , Süha Can beyin , Alper
Sarıkan beyin, Arzu Çalışkan hanımın ; ayrıca temizlik görevlisi Sinan
kardeşimin , fabrikada Efendi ve Ömer ağabeyin (rahmetli Zeki abinin) ; mutfak
görevlileri Gülsever ablanın , Binnaz hanımın , fabrikada Meryem teyzenin ve
isimlerini hatırlayamadığım diğer mutfak görevlileri bayanların (+Sırma
kardeşimin) ... Burada isimlerini anmadığım arkadaşlar :
İsimlerinizi tek tek anmasam bile, ancak hepinizin kalbimde özel yeriniz
var. Sizleri çok ama çok seviyorum. Haklarınızı asla ödeyemem. Emekliliğe
ulaşmam da sizlerin katkısı çoktur. Siz lütfen yalnızca bana hakkınızı helal
eder misiniz? Sizlere mükafatınızı öte alemde ancak Allah verebilir.
Hayatı yeni tanıyan 20 yaşında engelli bir gençtim Karel’e başladığımda....
Çok mutlu günlerim de , gözyaşı dolu günlerim de oldu bu 16 yıl
içinde...
·
Tahir beyin vefatı , Zeki
abinin vefatı,
·
İlk yeğenimin doğduğu
gün,
·
Kız kardeşimin
bilgisayarımdan ilk öğretmenlik tayinini öğrendiğim anki sevincim,
·
Öğle tatillerinde
izlediğim basket, futbol turnuvaları...
·
2000 yılında babamın beni
almaya gelirken yaptığı kazanın ardından ilk iş beni araması.
·
Sarhoş gibi yürürken
herkes bakıyor diye başımı kaldırmadan yürümelerim, yere düşmelerim, zorlanarak
ayağa kalkmaya çalışmalarım, Kalktığım andaki buruk mutluluklar
·
Hastane gecelerim...
Unutamam hastanede bir gün, Karel’den çalıştığım Dijital lab.taki bütün
arkadaşların beni ziyarete geldiği an... Kapı çalınıp açıldığında herkesi
karşımda görünce çok mutlu olmuştum. Hastaya en iyi ilaç moralmiş.
·
Süha beyin Karelden
ayrılırken ona sarılıp ağladığım an ...
·
2002 Dünya kupası Türkiye
- Brezilya maçını üretimde toplu halde duvara yansıtarak izlememiz, ve Hasan
Şaş’ın attığı golle herkesin sarmaş-dolaş olması ve yapılan tezehüratlar.
·
Yıllarca sigara odasında
duman altı zehirlenişlerimiz... Neyseki Ağustos 2002 de bu illetten kurtuldum.
Artık sigaradan tiksiniyorum. Yaptığım kaba hesaba göre 2002 ye kadar, on bin
dolar civarı parayı yıllarca havaya üflemişim... Ve kaybettiğim sağlığım geri
gelir mi?
·
Başta sevgili patronumuz
Yaman bey olmak üzere , bu 16 yıl içinde bir çok arkadaşımızın anne veya
babasını kaybettiğine şahit oldum. Allah hepsine rahmetiyle muamele eylesin.
·
Yazın öğle tatillerinde
şirket bahçesinde ağaç altı sohbetlerimiz.
·
Tekerlekli sandalyeye
mahkum olmadan önce , babamdan habersiz (genelde hep şehir dışında
çalışıyordu.) annemden zorla-gönülsüz aldığım anahtarla serçe arabamızla işe gelmelerim...
Ve 3 kez maddi hasarlı kaza yapmam... üstelik ehliyetsiz ve engelliyken ...
·
Bu 16 yıl içinde
Galatasarayın UEFA şampiyonluğunu, milli takımın dünya üçüncülüğünü gördüm.
Fakat ne yazık ki bir Fenerbahçeli olarak Türkiye kupası sevinci yaşayamadım.
:-)
Ahh Ah ! Daha nice hatıralar... Bunlar, unutamadığım anlardan sadece
bazılarıydı.
Belki bilmeyen arkadaşlar olabilir. Ben Meslek Yüksek Okulunu bitirirken 1993
te hastalandım. 1994 te engelli vasfıyla Karel’e başladığımda sarhoş gibi
sallanarak yürüyordum.
Zaman içinde
stres, bunalım ve yalnızlık gibi nedenlerle hastalığım ilerledi ve 1998 de
tekerlekli sandalyeye kullanmaya mecbur kaldım. Bana merdivenlerde koluma
girerek yardım eden edemeyen herkese çok teşekkürler.
Sizin gibi ülkemizin çok değerli insanlarının arasında olmak bana şerefti.
Ömrümün sonuna kadar sizleri unutmayacağım.
Lütfen Haklarınızı helal eder misiniz?
Benim hakkım herkese helal olsun.
Allah'a emanet olun... Elveda !
Celal Çelik 16 . Temmuz . 2010
******
Celalcelik@gmail.com
Ankara ( Konya-Ereğli )
http://celal1973.blogspot.com/
http://celal1973.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder