5 Nisan 2015 Pazar

Nerde O Eski Aşklar


Nerde O Eski Aşklar


 

Geçen kanalları zaplarken dizilere takıldım biraz. İkili ilişkileri görünce çok üzüldüm. Entrika, aldatma, oyun, iftira, arkadan kuyu kazmalar, dedikodu, vs. Bizim bildiğimiz aşk bu değil....

 


Aşk, özlemektir. Aynı gökyüzünü seyredip, o şimdi ne yapıyor, demektir. Aşk, onu görmediği zaman ızdırap çekmektir. Yani biz böyle bir aşk yaşadık...

 

O kanallardaki dizileri izleyen benim gibi orta yaşlardaki arkadaşlarımdan şu sözü çok duydum. Ah Nerede artık o eski sevdalar...

 

Eski aşklar deyince geçen duyduğumuz bir olayı anlatmak istiyoruz.

 

Acizane her cuma pekçok dostuma ‘Hayırlı Cumalar’ mesajı çekerim. Dostluğumuz pekişip muhabbetimiz artıyor. Bazı yakın dostlarımla da telefonla hal-hatır sohbeti yaparız.

 

Geçen Cuma, kuzenim Güler’in değerli eşi Faruk Dinç eniştemle telefonda konuşurken dedi ki: “Celal abi, 2.5 ay önce dedemi kaybetmiştik ya, bu pazartesi de (16.03.2015) anneannem vefat etti. ”

 

Birbirlerini çok seviyorlarmış. Mezarlıkda da ayrılmamışlar. İkisi de seksenüç yaşındaymış. Faruk çok ilginç bir olay, biraz bahseder misin, bunu inşallah yazayım, dedim.

 

Nevşehir Ürgüp’ün, Cemil köyünde 1930’ların başında doğmuşlar. Zahide teyzenin babası küçük yaşta ölmüş. Zahide teyzenin abisi de, yoksulluktan Zahide teyze çocukken şehire çalışmaya gitmiş.

 

Köyde yetim ve yalnız büyüyen Zahide teyze 15-16 yaşında aynı köyden yaşıtı Yaşar amcayla evlendirilmiş. Faruk, anneannemin saçını gören tek erkek Yaşar dedemdi, dedi. 

 

Faruk anlatmaya devam etti; anneannem ne zaman avluya dışarı çıksa, gelince dedem, hanım nerdesin seni özledim, dermiş. Tabi anneannem de aynen... Yani, Birbirlerini çok aşırı seviyorlarmış.

 

İki yıl önce, Zahide nine Alzhemier olmuş. Bakımını köylerinde Yaşar amca yaparmış. Yaşar amca bu yılbaşından önce 21 Aralık 2014’te Ankara’dayken kalp krizinden ölmüş.

 

Farukgil Ankara Karşıyaka mezarlığına koyduklarında, Yaşar amcanın yanındaki mezar yerini Zahide teyze için satın almak istemişler. Çünkü oda yaşlı ve hastadır.

 

Fakat çok pahalı olduğundan vazgeçmişler. Normal sıradaki mezar yerini almak 450 TL iken, mezar yeri ayırtmak on katı yani 4500 TL imiş.

 

Yaşar Dedenin vefatı sonrası, Zahide teyzeye Faruk’un annesi ve teyzesi yani iki kızkardeş birer ay sırayla bakacaklarmış.

 

Zahide teyze Faruk’un teyzesinde kalırken alzheimer olmasına rağmen sürekli Yaşar bey nerde, niye gelmiyor, diyormuş. Onlarda, o Fatmagilde diyorlarmış. (Faruk’un annesi)

 

Bakım sırası Faruk’un annesine geliyor. Zahide teyze orada günlerce Yaşar dedeyi soruyor. Ve artık onbir gün sonra rahatsızlanıyor ve hastaneye yatırıyorlar, yoğun bakıma alıyorlar.

 
Yaşar dede, Zahide nine ve Fatma teyze

Zahide teyze, 32 gün sonra, yani dedesinden 84 gün sonra yoğun bakımda vefat ediyor. Ve Allah’ın kaderine bakın ki, sevenler ayrılmıyor.

 

Bu iki ay içinde ölenler ile Yaşar amcanın bulunduğu mezar sırası tamamlanıyor ve alt sıraya gömülmeye başlanıyor. Sonuçta, Zahide teyzeyi Yaşar amcanın birkaç mezar çarprazına defnediyorlar.  

 

KABİR EHLİ BİRBİRİYLE GÖRÜŞÜR MÜ, DİYENLER İÇİN ARAŞTIRDIM:

 

İbn Ebi'd-Dünyâ'nın naklettiği bir haberde Rasulullah sav e: "Ölüler birbirini bilir mi?" diye sorulunca Rasulullah sav in cevabı: "Evet, nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki onlar, kuşların ağaçların tepelerinde birbirlerini bildiği (tanıdıkları gibi) birbirlerini bilirler." şeklinde olmuştur.

 

Bu soruyu ashaptan Bişr b. Berâ' b. Ma'rûr'un annesi sormuş ve ölülerin birbirleriyle tanışıp biliştiklerini öğrenince hemen Beni Seleme'den ölmek üzere olan birinin yanına varıp, oğlu Bişr'e onunla selâm göndermiştir. Hadisin bir diğer rivayetinde Cennet'te kuşlar gibi birbirleriyle buluşup tanışacak olan ruhların "iyi ruhlar " oldukları zikredilmiştir.

 

Allah rahmet etsin, kabir de mekanları cennet olsun.

 

Allah, kabir sonrası gerçek cennette de aşklarını sonsuza dek sürdürsün inşallah...

 


***

 

Bestesi de çok güzel olan bu enfes şiir ile yazımızı bitiriyoruz:

 

GÖNÜLLE BAŞBAŞA

Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titreyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi

Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...

ŞİİR: Mehmet Akif Ersoy

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder