Nerde O Eski
Aşklar
Geçen kanalları zaplarken
dizilere takıldım biraz. İkili
ilişkileri görünce çok üzüldüm. Entrika, aldatma, oyun, iftira, arkadan
kuyu kazmalar, dedikodu, vs. Bizim
bildiğimiz aşk bu değil....
Aşk,
özlemektir. Aynı gökyüzünü seyredip, o şimdi ne yapıyor, demektir. Aşk, onu
görmediği zaman ızdırap çekmektir. Yani biz böyle bir aşk yaşadık...
O kanallardaki dizileri
izleyen benim gibi orta yaşlardaki arkadaşlarımdan şu sözü çok duydum. Ah Nerede artık o eski sevdalar...
Eski
aşklar deyince geçen duyduğumuz bir olayı anlatmak istiyoruz.
Acizane her cuma pekçok
dostuma ‘Hayırlı Cumalar’ mesajı çekerim. Dostluğumuz pekişip muhabbetimiz
artıyor. Bazı yakın dostlarımla da telefonla hal-hatır sohbeti yaparız.
Geçen Cuma, kuzenim
Güler’in değerli eşi Faruk Dinç eniştemle telefonda konuşurken dedi ki: “Celal abi, 2.5 ay önce dedemi kaybetmiştik
ya, bu pazartesi de (16.03.2015) anneannem vefat etti. ”
Birbirlerini çok
seviyorlarmış. Mezarlıkda da ayrılmamışlar. İkisi de seksenüç yaşındaymış. Faruk çok ilginç bir olay, biraz bahseder
misin, bunu inşallah yazayım, dedim.
Nevşehir Ürgüp’ün, Cemil
köyünde 1930’ların başında doğmuşlar. Zahide teyzenin babası küçük yaşta ölmüş.
Zahide teyzenin abisi de, yoksulluktan Zahide teyze çocukken şehire çalışmaya
gitmiş.
Köyde yetim ve yalnız
büyüyen Zahide teyze 15-16 yaşında aynı köyden yaşıtı Yaşar amcayla evlendirilmiş.
Faruk, anneannemin saçını gören tek
erkek Yaşar dedemdi, dedi.
Faruk anlatmaya devam
etti; anneannem ne zaman avluya dışarı
çıksa, gelince dedem, hanım nerdesin seni özledim, dermiş. Tabi anneannem de
aynen... Yani, Birbirlerini çok aşırı seviyorlarmış.
İki yıl önce, Zahide nine
Alzhemier olmuş. Bakımını köylerinde Yaşar amca yaparmış. Yaşar amca bu yılbaşından önce 21 Aralık 2014’te Ankara’dayken kalp
krizinden ölmüş.
Farukgil
Ankara Karşıyaka mezarlığına koyduklarında, Yaşar amcanın yanındaki mezar
yerini Zahide teyze için satın almak istemişler. Çünkü oda yaşlı ve hastadır.
Fakat
çok pahalı olduğundan vazgeçmişler. Normal sıradaki mezar yerini almak 450 TL
iken, mezar yeri ayırtmak on katı yani 4500 TL imiş.
Yaşar Dedenin vefatı
sonrası, Zahide teyzeye Faruk’un annesi ve teyzesi yani iki kızkardeş birer ay
sırayla bakacaklarmış.
Zahide teyze Faruk’un
teyzesinde kalırken alzheimer olmasına rağmen sürekli Yaşar bey nerde, niye gelmiyor, diyormuş. Onlarda, o
Fatmagilde diyorlarmış. (Faruk’un annesi)
Bakım sırası Faruk’un
annesine geliyor. Zahide teyze orada günlerce Yaşar dedeyi soruyor. Ve artık
onbir gün sonra rahatsızlanıyor ve hastaneye yatırıyorlar, yoğun bakıma
alıyorlar.
Zahide teyze, 32 gün
sonra, yani dedesinden 84 gün sonra yoğun bakımda vefat ediyor. Ve Allah’ın
kaderine bakın ki, sevenler ayrılmıyor.
Bu iki ay içinde ölenler
ile Yaşar amcanın bulunduğu mezar sırası tamamlanıyor ve alt sıraya gömülmeye
başlanıyor. Sonuçta, Zahide teyzeyi
Yaşar amcanın birkaç mezar çarprazına defnediyorlar.
KABİR
EHLİ BİRBİRİYLE GÖRÜŞÜR MÜ, DİYENLER İÇİN ARAŞTIRDIM:
İbn Ebi'd-Dünyâ'nın
naklettiği bir haberde Rasulullah sav e: "Ölüler birbirini bilir mi?"
diye sorulunca Rasulullah sav in cevabı: "Evet, nefsim yed-i kudretinde
olan Allah'a yemin ederim ki onlar, kuşların ağaçların tepelerinde birbirlerini
bildiği (tanıdıkları gibi) birbirlerini bilirler." şeklinde olmuştur.
Bu soruyu ashaptan Bişr
b. Berâ' b. Ma'rûr'un annesi sormuş ve ölülerin birbirleriyle tanışıp
biliştiklerini öğrenince hemen Beni Seleme'den ölmek üzere olan birinin yanına
varıp, oğlu Bişr'e onunla selâm göndermiştir. Hadisin bir diğer rivayetinde
Cennet'te kuşlar gibi birbirleriyle buluşup tanışacak olan ruhların "iyi
ruhlar " oldukları zikredilmiştir.
Allah
rahmet etsin, kabir de mekanları cennet olsun.
Allah,
kabir sonrası gerçek cennette de aşklarını sonsuza dek sürdürsün inşallah...
***
Bestesi
de çok güzel olan bu enfes şiir ile yazımızı bitiriyoruz:
GÖNÜLLE BAŞBAŞA
Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titreyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...
ŞİİR: Mehmet Akif Ersoy
Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titreyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...
ŞİİR: Mehmet Akif Ersoy
Celalin
Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder