Meteorlar bize neyi anlatıyor?
Evrende her an hareket halinde olan irili
ufaklı milyonlarca göktaşı (meteor) vardır. Bunların bir gezegen ya da
yıldıza çarpması sonucunda oluşabilecek etkiyse, göktaşının büyüklüğüne göre
değişmektedir. Bilim adamlarının araştırmalarına göre, her yıl bu
göktaşlarından ortalama 50.000 tanesi Dünya’nın atmosferine girmektedir.
Yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen
sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya
kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bir başka deyişle
atmosferin koruyucu etkisi sayesinde Dünya her gün yaşanması olası
felaketlerden korunmaktadır.
Atmosferin bu koruyucu özelliği, yeryüzünde insanların ve diğer tüm canlıların
yaşamını mümkün kılan çok hassas dengelere sahip yaratılış delillerinden
biridir. Ancak bu koruyucu özellik, onu dev göktaşlarına karşı aşılmaz bir
engel kılmamaktadır. Bu durum, aslında insanın ne denli aciz olduğunu ve Rabbimiz’in
muazzam koruması olmasa Dünya üzerinde her an bir felaket yaşanabileceğini
gözler önüne sermektedir.
Uzaydan gelebilecek
çeşitli tehditlerle dolu böyle bir ortamda Dünya'nın göktaşlarından veya
herhangi başka bir zarardan korunmuş olması da Allah ' ın ayetlerindendir. Bilindiği
gibi gök cisimleri başka gezegenlere çarptığı takdirde, örneğin Ay'ın yüzeyine
çarptığında dev kraterler açmaktadır. Oysa yalnızca Dünya'ya özgü olan
atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle
alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına
uğramasını sağlamaktadır.
Bu sayede bizler
farkında olmadığımız halde Dünya atmosferine sık sık göktaşları girer ancak
yere ulaşamadan yanar. Allah sonsuz şefkat sahibi olan herşeyden haberdar
olandır. Kuran'da Allah'ın insanları koruduğu, Enbiya Suresi'nin 32.
ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık, onlar ise
bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.”
***
15 şubat 2013 Cuma günü haberlerde izledik
hatırlarsınız: Rusya'da
meteor yağmuru: 400 yaralı
Bir büyük
alimin radyodan yaptığı sohbetteki gibi ben de bu
haberi izlediğimde yorumum şu oldu: Allah her sene dünyamızı 50 bin meteordan
koruyor. İsterse yine korurdu. Ama Rabbimiz anlayan insanlara uyarı
yapıyor. Kıyamet alametlerinin çoğu gerçekleşti. Ahir zamanda yaşıyoruz.
Allah uyanın ey insanlar bana ibadet edin, dilersem başınıza taş yağdırırım.
Sonra cehenneme atınca niye yaşarken uyarmadın, demeyin; diye uyarıyor.
Peygamberimizin (sav) şöyle bir hadisini okumuştum.
Hz. Peygamber (sas) buyurdular ki:
‘Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile
benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş
etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım
hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya
(mani olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar.
Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum; ancak siz
ateşe ateşe koşuyorsunuz.’
(Buhari,
Rikak 26)
Peygamberimizin (sav) yolunda giden gerçek iman
sahipleri de aynı şeyi yapıyorlar. Cehenneme gitme riski olanlara Allah'ın razı
olduğu şeyleri yapmalarını tavsiye ediyorlar. Allah'ın cenneti sonsuz geniş.
Mühim olan cehennemden adam kurtarmaktır. Yoksa cehenneme gitmek çok kolay.
Sebepsiz yere öldür bir müslümanı. Yürü cehenneme. Bu kadar basit.
Yine sözlerini tam hatırlamadığım diğer bir hadiste
Peygamberimiz (sav) diyor ki : “ Mahşer meydanında kafirler ve
cehennemlik günahkarlar, dünyada hor gördüğü samimi dindar insanların tahtlara
kurulu hallerini görünce diyecekler ki : Ne olaydı, dünyadayken etlerimiz liğme
liğme doğransaydı da bu azapları görmeseydik.”
Ben bu iki hadisi okuyunca düşündüm ve kendimce şöyle
bir yorum yaptım. Bilmem acaba bu yazacaklarıma katılır mısınız ?
Bebekler ve çocuklar, yaptıkları işlerin sonucunu
bilemezler. Mesela yanan sobaya değmeye çalışırlar. Veya bıçakla oynamaya
çalışırlar. Anne-babaları onları bu tehlikelerden korumaya çalışırlar. Mesela
bebek küçükken sobada yüzünü yaksa ve iz kalsa. Büyüyünce annesine kızmaz
mı? Keşke beni bağlasaydın da izin vermeseydin. Sanırım bu olay size
yukardaki ikinci hadisi hatırlattı.
Biz hepimiz dünyada, cahil çocuk gibiyiz. İnsanları uyarmaya
çalışan gerçek iman sahiplerini ise yetişkin olgun anne-babalara benzetiyorum.
Allah'ın o insanlara iman vermesinin nedenlerinden birisinin çevrelerindeki
kişilere Allah'ın izniyle dini tebliğ etmeleri için diye düşünüyorum. Bu kişiler
illa cami hocası olacak değil. Kalbine gerçek iman girmiş herkes bu
kategoridedir. Çünkü onlar sürekli ahireti görür gibi yaşarlar ve
insanları sürekli mailler, yazılarla uyarırlar.
Sevgili arkadaşlar ,
Biliyorum içinizden geçmiştir. Sende mi kendini bu
kategoride görüyorsun ki hergün bu tür mailler gönderiyorsun. Açıkcası, ben
nefsimi herkesten çok nasihata muhtaç görüyorum. Hatta dünyada cehenneme
gidecek sadece bir kişi var deseler, O kişi ben miyim diye korkarım.
Ben bu mailleri ve yazıları önce kendim için
gönderiyorum. Biliyorum hepiniz salih insanlardansınız. Ama belki
inşallah sizler de akibetinden korktuğunuz birilerine bu mailleri
gönderiyorsunuzdur.
Peygamberimiz (sav) yine bir hadisinde buyuruyorlar ki
: "Bir adamın senin vesilenle imana gelmesi veya imanının
kuvvetlenmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyunlardan daha hayırlıdır.”
İnşallah bu sevap şirketinden hep
birlikte faydalanırız.
Allah bizleri cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.
Salih kulları ve sevdiklerimizle birlikte Efendimize
SAV komşu etsin inşallah...
Sevgilerimle...
Celal Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder