Hayırsever Dostum Aydın Kaynarca
Sadece biz engelliler değil, aslında her insan hatırlanmak ve değer
verilmek ister.
Fakiri
ziyaretiyle mutlu eden gerçek dostlarımdan birisi Aydın Kaynarca Bey’dir.
Bey dememin sebebi, emekli olduğum işyerindeyken öyle
hitap etmemdi; Çünkü Karel Elektronik üretim bölüm müdürüydü.
Aydın bey, emekli ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunudur, çok nazik ve son derece mütevazidir.
Onun gibi ben de yalnızım. Beraber film ve maç izleriz. Çok iyi anlaşıyoruz.
Çünkü, Hz.
Mevlana der ya; Aynı dili değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Annesiz
büyüyen Aydın Bey’in ve ablası Arzu Kaynarca ablanın dünyadaki tek yakını
babası ve halasıymış. Babası Necati Kaynarca amca 2005 yılında kanserden vefat
etti.
2006’da da,
Kuran okurken halası Fethiye teyze yanarak öldü; cesedi kömürleşmiş, fakat
Aydın bey önündeki Kuran Kitabının yanmadığını söyledi. Sübhanallah !
Fethiye
teyze yanarak öldü, Necati amca da kanserden öldü, inşallah ikisi de
şehittirler.
Aydın bey’in babası ve halasının vefatından sonra
sık sık görüşmeye başladık. Birbirimizi tanıdıkça daha çok sevdik. Çocuk gibi saf ve temiz bir kalbi vardır
maşallah.
Aydın beycim, beni sevdiğini söyleyen pek çok
akrabamdan bana daha yakındır. Ziyaretiyle beni mutlu eder ve –duası makbul
denilen- bir engellinin duasını alır.
“Doğayı
yağmur, insanı güzel sohbet rahatlatır. İkisi de ruhumuzu yıkayan damlalardır.”
Aydın Kaynarca beyle sohbet ederek ikimiz de
huzur buluyoruz.
GÜCÜ YETEN ÖRNEK ALMALI
Bu yazımızda, dostum Aydın Kaynarca beyin yaptığı iyiliklerinden
sadece bir kısmını, inşallah ÖRNEK OLMASI için paylaşmak istiyorum.
Yaptığı iyiliklerinin gizli kalması gerektiğini düşünen Aydın beyi,
dostum bunları anlatmalıyız ki, inşallah senden örnek alsınlar, diyerek zor
onay aldım.
Hayatta maddiyata önem vermeyen dostum Aydın Kaynarca bey çok
iyilikseverdir.
Mesela, doğuda öğretmenlik yapan bir tanıdık benden rica etti,
Celal abi tanıdığın yok mu, çok fakir öğrencilerim var, gocuğu yok, dedi.
Durumu bazı dostlarla birlikte Aydın beye de anlattım. Hepsi hemen
EFT ile para havale ettiler, en cömerti ise dostum Aydın Kaynarca beydi,
hepsinden Allah razı olsun.
Sonra gelen resmi mail attım, gocukları alan ilkokul çocuklarının
yüzü gülüyordu.
Bu, onun benim bildiğim iyiliklerinden sadece birisiydi, örnek
olsun diye anlattım.
VESİLE OLMUŞUM
Aydın bey sık sık ziyaretime gelir sağolsun. Geçen yıl sohbet
ederken (Eylül
2015), neden
kitap yazdığımı anlattığım son yazımdaki hadisi açıkladım.
Peygamber Efendimiz SAV buyurur ki:
“İnsan ölünce amel defteri kapanır, üç şey bunun dışındadır.
Kendisine dua eden evlat, sadaka-i cariye (okul, hastane, köprü, cami, çeşme, vs. faydalı eser yaptıran) , yararlanılan ilim/eser bırakan (kitap, öğrenci yetiştirmek, vs) , bunların amel defteri kapanmaz,
mezarında da sevap gelmeye devam eder. ”
Aydın bey dostum, işte acizane elimden gelen sadece kitap yazmak,
dedim.
O gün dostum Aydın Kaynarca bey, bendenizden örnek almış ve bir
hayır işi yaptırmaya karar vermiş. Bunu bana bir yıl sonra şimdi açıkladı. (Ekim 2016)
Celal dostum, sen ne güzel kitap yazdın, blog sayfanda yazılar
yayınlıyorsun, benim gibi yazılarından eminim nice etkilenenler vardır, dedi.
Bu hayır işine sen vesile oldun, Allah senden razı olsun, dedi; gerçekten çok
mutlu oldum.
Aydın bey tutumludur, israfı hiç sevmez ama iyilik, hayır işinde
çok cömerttir.
Rahmetli halası Fethiye teyzenin isteği ile pek çok fakir kız
çocuklarını okuttu ve hala burs alan öğrenciler var. Allah razı olsun.
Geçenlerdeki ziyaretinde Aydın bey resimler gösterdi ve “Sen vesile
oldun memleketim Bilecik’te ihtiyacı olan iki ayrı okula kütüphane ve konferans
salonu yaptırdık, dedi.
ALLAH NURSEL ABLADAN RAZI OLSUN
Nasıl olduğunu sordum. Dostum ben, Bozüyük’lüyüm, o civarlarda
ailecek tanıdığımız Nursel ablamız var ki altın kalpli biridir ve çok
hayırsever karakteri vardır, …
Ben senden örnek alarak bu işi yapmayı kafaya koydum ya. Nursel
ablaya konuyu anlattım, rica ettim. Allah razı olsun kırmadı, Nursel abla
Bilecik Söğüt’ün iki ayrı lisesinde ihtiyaç tespit etmiş, dedi.
Nursel abla, işin toplam tutarını hesaplamış. Aydın bey’de Olur
abla deyip parayı havale yapmış. Allah
razı olsun Nursel abla şartname hazırlama, teklif almadan, iş bitene kadar her
aşamasında, o ilgilenmiş.
Aydın bey; Dostum önemli olan dünyaya bir eser bırakmak, ki bu
hizmetlerden faydalanıldığı sürece, yaşarken ve ölünce hem bana, hem babam ve
babanneme sevap gelecek inşallah… , dedi.
Aydın bey, “Celal dostum bu hayır işi üç ortaklı bir sevap şirketi”
dedi. Sen fikir verdin, Nursel abla emek verdi, ben finans ettim, Allah
hayrımızı kabul etsin, diye ekledi.
Çünkü
Peygamber Efendimiz SAV “Hayra vesile olan yapan gibidir” buyurmuştur.
Ortaya çıkan bu imece usulü çalışmanın sonucunda, Söğüt ilçemizde
iki ortaokulda sıraların yenilenmesi, kütüphane ve konferans salonu yaptırılmış.
BABANNEYE SEVAP AKACAK İNŞALLAH
Açılışa Kaymakam gibi protokol gelmiş, ama olayın basında çıkmasını
istemeyen Aydın bey medyanın çağrılmamasını istemiş. (Açılışı 9 Kasım 2016 günü olmuş.)
Aydın bey Bilecik Söğüt Lisesinin eskimiş sıra’larını değiştirtmiş,
ve ayrıca o okula yapılan konferans salonuna babannesi Arzu Kaynarca’nın ismini
vermiş.
Konferans Salonuna ismi verilen babaanne Arzu Kaynarca, 26 yaşında
1927’de ince hastalık denen verem’den ölmüş. Aydın beyin babası ve halası
büyüyünce üvey anne onları istememiş ve ikisi beraber 1940’ların sonunda
Ankara’ya gelmişler.
Aydın bey, babannemin hayatta bizden başka dua edecek kimsesi yok.
Onun için konferans salonuna onun adını verdik, dedi.
Söğüt İmam Hatip Lisesine yaptırdığımız kütüphaneye ise, babam
Necati Kaynarca’nın ismini verdik. Açılışa giderken kütüphaneye Meb onaylı
pekçok kitap götürdüm, dedi.
Celal dostum, Söğüt’ün bu okulları gerçekten çok bakımsız,
öğrencilerin çoğu, civar köylerden servisle gelen fakir talebeler. Hepsinin
yüzü gülüyordu. İnşallah gerçekten faydalı olmuşuzdur.
Celal dostum, aslında bu hayır işine rahmetli Fethiye halam ölmeden
önce Bahçelievler Sağlık ocağında babam ve kendi adına tam techizatlı, iki
hasta muayene odası açtırmıştı, evet bu işi sen hatırlattın ama onu da anmam
gerek, dedi.
İYİLİKLER DEVAM EDİYOR
Bu Çarşamba, Ercüment bey dostumuzla beraber öğlen evimize
geldiler. Tekerlekli sandalyemle binebildiğim için beni bizim arabayla Optimum
AVM’ye götürdüler.
Önce yemek sonra sinema ısmarladılar, benim çok merak ettiğim
“Muhammed-Allah’ın Elçisi” filmini izledik. Filmi çok beğendim, bazı sahnelerde
gözyaşlarımı tutamadım.
Sonra tekrar beni eve getirdiler. Annemin yaptığı memleketimiz
Konya Ereğli’nin meşhur arabaşı çorbasını içtik. Çok güzel bir gün geçirdim,
Allah razı olsun canım dostum.
Bu yazıyı, örnek olması ve blog sayfamda bir anı olarak kalması
için ondan izin aldım.
Bu yalan dünyada bizden geriye kalan sadece hoş bir sȃdȃ imiş.
Yazıyı yine onun sözüyle bitiriyorum: Allah ömür verirse inşallah
memleketime bir de halam Fethiye Kaynarca adına hayır yaptırmak niyetindeyim.
Belki ilerde de kendi adıma…
“Gerçekten biz
ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık
bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda)
sayıp tesbit etmişizdir.”
(YASİN SURESİ 12. AYET)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder