Dokunmatik ekrandan daha
hassas
Geçen sabah namazı
kılarken aklımızdan bir düşünce
geçti. Sabah kahvaltıdan sonra, dokunmatik
akıllı telefonların ekranının nasıl çalıştığını Google’dan araştırdık:
Nasıl çalıştığının teknik detaylarını burdan
okuyabilirsiniz. Herkes elektronik bilemez. Kısaca basit bir dille anladıklarımızı aktaracağız izninizle. Ve tabi
konuyu sabah namazındaki düşünceye bağlayacağız.
Akıllı telefonların ekranını bildiğimiz bir kareli kağıda benzetebiliriz. Yani X ve Y paralellerinde çizgilerden oluşuyor. Parmağın dokunduğu
nokta X ve Y iletkenlerindeki voltajı
değiştiriyor.
Öncelikle, parmak X ve Y, hangi noktada dokunmuş,
o koordinatları belirleyen bir sistem
var. Sistem o bilgiyi işletim sistemine bildiriyor
ve ilgili koordinatlardaki program
çalıştırılıyor.
Şimdi geldik sabah namazındaki düşünceye... Akıllı telefon veya tabletlerden daha
hassas olan bir şey var ki, oda insan derisi, dokunma hissi ...
Gözünüzü kapatınca, vücudunuzun
hangi noktasına bir sinek konsa hissedersiniz. Bu noktanın koordinatlarını
hangi sistem tespit ediyor, beynimize nasıl ulaşıyor ve işlem yapılıyor.
Annem karanlıkta bir yerine sinek konsa, tek hamlede sineği yakalayabiliyor.
Bu akıllı telefonun ekranı bir tasarım harikası da, insan
derisi tesadüf, öyle mi?
İnsan derisi acıyı, soğuğu, sıcağı, sertliği, yumusaklığı
vs. hissediyor. Yaralansa, yıltılsa kendini yeniliyor. Siz hiç kırık bir ekranın kendi kendine tamir olduğunu gördünüz mü?
Rabbimiz Kur’an’da buyuruyor ki:
“Âyetlerimizi
inkâr edenleri yarın cehenneme sokacağız. Derileri kızarıp yandıkça, yerine
taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar. Şüphesiz ki
Allah azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).” (NİSÂ suresi – 56. ayet)
Dilimiz ise daha da hassas bir deridir.
Öyle bir et parçası ki, tad alıyor. Hele burun koku alıyor. Böyle mucizeleri
görmeyip, dokunmatik ekrana hayran olmak, denizi seyrederek bir havuza
hayranlığa benzer.
Allah’ın bize doğuştan verdiği bütün bu nimetlere şükür
etmek için, bir ömür secde etsek bile, yine
de şükür borcumuzu ödemiş sayılmayız..
Ki, onlar gibi daha
nice nimetlere sahibiz. Allah’ım! aciz ve fakir Celal kuluna, gören göz, konuşan dil,
duyan kulak, seven ve şükreden kalp verdin.
SANA SONSUZ HAMDOLSUN
ALLAH’ım...
Sana ömrüm boyunca hiçbir gün hakkıyla kulluk yapamadım.
Cehennemini hakedecek günahlar işledim. Fakat
tövbe ettim, affet Allah’ım...
Allah’ım, sen
affedicisin, affetmeyi seversin, hepimizi affet. Bizi ateş azabından koru. Sana
hakkıyla şükredebilmemiz için bize yardım et.
Celalcelik@gmail.com Ankara (
Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder