16 Nisan 2014 Çarşamba

Din samimiyettir, içten ve gönülden bağlılıktır


Din samimiyettir, içten ve gönülden bağlılıktır

   

Babam anjiyo olup iyileştiğinden beri, beni sandalyemle mahalle camisine Cuma namazına götürüyor. Çünkü cami girişine rampa yapıldı. Tekerleri silip giriyoruz.

 


Fakat geçen hafta, babamın bir işi çıktı, camiye götüremedi. O gün evde, internetten TRT Diyanet Tv’deki canlı yayından Cuma namazını, vaazı ve Cuma hutbesini dinledim.

 

Cuma günleri, Cuma ezanı (öğle ezanı) okunmadan değerli bir hoca 30-40 dakika vaaz verir, biliyorsunuz. Biz o hafta camiye gidemedik, ama vaazı internetten izledik.

 

İşte bu yazıda, inşallah o vaazda öğrendiğimiz bilgileri aktaracağız.

 

Bu hafta Kutlu doğum haftası başladı. (14-20 nisan 2014) Diyanetin bu yıl ki konusu “Din ve Samimiyet” imiş.

 

Hocamız, bir hadis-i şerif vardır, biliyorsunuz, hatta camilerde hocanın vaaz verdiği kürsüde bile yazılıdır, dedi. Peygamber Efendimiz SAV buyurmuş ki:

 

“Eddinu nasiha"  yani  “Din nasihattir”  (Müslim, Buhari, İman)

 

Hocamız, bu kelime türkçede nasihat, öğüt anlamında kullanılsa da aslında nasiha kelimesi arapçada samimi olmak, içten olmak anlamına gelir. Buna göre hadisi aslında “Din samimiyettir” diye anlamalıyız, dedi.

 

Hristiyan bir din bilgini iken hicretin dokuzuncu senesinde Medine’ye gelerek İslam’la şereflenen Temîmu’d-Dârî’nin rivayet ettiğine göre bir gün Allah Resulü SAV, ashabına hitap ederken, üç kez tekrar ederek şöyle seslendi:

 

“ الدِّينُ النَّصِيحَةُ (Din samimi olmaktır. Din samimi olmaktır. Din samimi olmaktır.)”

Sahabeden bazıları, “Din kime karşı samimi olmaktır ya Rasulallah?” diye sordular.

Sevgili Peygamberimiz de (sas.),

“Allah’a karşı, Kitabına karşı, Peygamberine karşı, Müslümanların meşru idarecilerine karşı ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır.” diye cevap verdi.” (Müslim, Îmân, 95; Ebû Dâvûd, Edeb, 59)

 

Her ibadetimizde ve her halimizle samimi olmalıyız. Vaazı veren hocamız latife ile karışık bir anektod anlattı: Hacdayken yaşlı bir amca kabenin karşısında,  gözünü kapatmış, elini açmış gözyaşıyla dua ediyormuş.

 

Bir hacı arkadaşı kulağını amcanın ağzına yanaştırmış. Allah’ım benim canımı burda al, bu topraklara gömüleyim, diye dualar ediyormuş.

 

Kafileden cep numarasını bilen bir hacı arkadaşı şaka olsun diye, amcanın cebini aramış. Duayı kesip hemen telefonu cevaplamış. Tamam hacı, duan kabul oldu, diyen sesi duyunca hacı amcamız :

 

Dönüş biletimi de almıştım, daha inşaat bitmedi, şu var, bu var, diye bahaneler sıralamış... :)

 

İhlas ve samimiyet, sadece inanç ve ibadetlerimizde değil, insanlarla ilişkilerimizde de son derece önemlidir. Müslüman’ın Müslüman’a karşı samimi, içten ve gönülden davranması da dinin önemli bir ilkesidir.

 


Zira müminin en önemli vasfı olan güvenilirlik ancak içten ve samimi davranışlarla sağlanabilir. Aile ve akraba ortamında, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerinde, iş ve ticaret hayatında, kısacası hayatın her alanında insanlara karşı içten ve samimi davranmak en büyük ahlaki erdemlerdendir.

 

Bu erdemi kazanmanın en kısa yolu da her işimizde Allah rızasını ön planda tutmak ve O’nun her an bizi görüp gözettiğini aklımızdan çıkarmamaktır.

 

Halis ameller, riya ile, gösteriş arzusu ile, “desinler diye” yapılarak kirletildiğinde anlamını kaybeder. Samimiyet olmadan değerler, değerini yitirir. “Cömert” desinler diye infakta bulunan, “âlim” desinler diye ilim tahsil eden, “kahraman” desinler diye savaşan kimsenin çabasının Allah nezdinde hiçbir kıymeti yoktur.

 

Ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi, Allah’ın azabından sadece O’nun ihlaslı kulları kurtulacaktır. (Sâffât, 38-40)

 

Hz. Peygamber bir hadislerinde SAV, “Ey yücelik ve ikram sahibi! Beni ve ailemi dünya ve ahirette her an sana ihlas ve samimiyetle bağlı kıl.” şeklinde dua etmiştir.

 


Netice olarak Hz. Peygamber’in SAV din tanımı şöyledir:

“Din samimiyettir; içten ve gönülden bağlılıktır. Din samimiyettir; içten ve gönülden bağlılıktır. Din samimiyettir; içten ve gönülden bağlılıktır.”

 

 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder