8 Mayıs 2013 Çarşamba

Gençlerle engelliler hakkında söyleşi


Gençlerle engelliler hakkında söyleşi

 

Aşağıdaki bu yazı, 10 – 16 Mayıs Engelliler haftası dolayısıyla Ankara Sincan’da lisede edebiyat öğretmeni Bülent Yolcu hocamın okulunda öğrencilerine yapmamı istediği sunuyla ilgili hazırladığım yazıdır.

 


Merhaba arkadaşlar ben Celal Çelik. Friedreich Ataksisi hastası bir engelliyim. Evet söylemesi bile zor. Biraz bozuk konuşuyorum. Bu benim suçum değil :)



·        Engelli olmak veya sağlıklı olmak elimizde değildir. Aramızda engelli olan veya engelli yakını veya arkadaşı olanlar mutlaka vardır. Engelli olmayı kimse istemez. Ancak, Allah hastalıkları imtihan etmek için verir.

 

·        Engelli olmak elimizde değildir. Sakın alay etmeyin. Ben yıllar önce hastalığımın ilk dönemlerinde –hasta olduğumu bile bilmezken- sarhoş gibi yürürdüm. Sarhoş musun, ne biçim yürüyon, dik dur biraz, içtin mi, daha ayakta duramıyosun, ... diye alay edilirdim. Mesela konuşmasında S, R seslerini düzgün çıkaramayan arkadaşlarınız ile onları taklit ederek alay etmeyin. Çünkü o insan böyle konuşmayı kendisi seçmez. Bu, Allah’ın doğuştan insanlara verdiği imtihan aracıdır. Derimizin, gözümüzün rengini seçemediğimiz gibi...

 


·        Engelli olan gençlere tavsiyem, kendileriyle barışık olsunlar. Hayat üzülmeyle vakit kaybedecek kadar uzun değildir. Ben, sallanarak yürüdüğüm zamanlar; Üniversitede yurttayken ve de çalışırken işyerinde, yani iki defa dengemi kaybettim, merdivenden yuvarlanarak düştüm. Yerdeyken ‘Dikkat etmeseydim az daha düşecektim’ diye espri yaptım.

 

·        Otelden, şirketin yılbaşı gecesinden iki kişinin kolunda çıkarken resepsiyon görevlileri aralarında konuşuyordu, duydum. ‘Adama bak amma içmiş, iki kişinin kolunda gidiyor :)‘

 

·        Ben engelli olarak yolda biriyle karşılaştığımda, karşımdakinden beklediğim selam vermesidir. Ama en önemlisi gülümseyerek... İnanın bu biz engellileri, aslında tüm insanları mutlu eder. Ve siz gençler, lütfen engelli gördüğünüzde selam verin ve ‘abi yardım edelim mi?’, diye sorun. (sandalyeden itmek, koluna girmek gibi)

 


·        Gençler, karşı cinsi gördüğünüzde içinizde kıpırdanan her duygu aşk değildir. Aşk zannedirsiniz, nefsani bir dürtüde olabilir. İnsan bir kere aşık olur. Onunla da evlenir. Engelli olsa da, olmasa da bu böyledir.

 

·        Bazen olmaz yapamazsın, dense bile siz elinizden geleni yapın, çalışın. Yıllar önce, hastalığımın teşhisini koyan ve bir ay tahlillerle inceleyen doktor, babama: ‘Götür bu çocuğu evine yatsın, hastalığı ilerleyip yatalak olacak, asla çalışamaz’ dedi. Rabbime hamdolsun onaltı sene çalıştım, 2010 yılında emekli oldum. Umutsuzluk haramdır gençler, asla pes etmeyin. Size düşen çok çalışmak ve hayırlı netice için Allah’a dua edip, Allah’a dayanıp güvenmektir.

 

·        Dostlarınıza değer verin. Onları haftada bir arayın. Ben Efkan Vural hocamı, Aydın beyi, Ali beyi, Mustafa dostumu her Cuma ararım, hayırlı cumalar dilerim.

 

·        Allah’ın bana verdiği imandan sonra en büyük nimetim, sabır kahramanı babacığım ve anneciğimdir. Onlar olmasa ben nasıl dayanırdım?

 


·        Engelliye moral desteği çok önemlidir... Sevgili kardeşler, arkadaşlar, akrabalar! Engelli yakınınızı sık sık arayın. Hediye alın. Hediyeleşmek sünnettir. Dostum Aydın bey, komşum Efkan Vural hocam her hafta ziyaret ederler. Hoş sohbetleriyle yalnız olmadığımı hissettirirler. Efkan hocam ben onlara çıkamadığım için eşine hazırlattığı yemekleri bize indirir ve beraber yeriz.

 


·        Engelliye moral vermeye kendimden bir kaç minik örnek vereyim: Dostum Ali Kırmızıgül bey, Fenerbahçe maçlarını izlemem için bana internet Ligtv şifresini verdi. Aydın Kaynarca bey, gittiği İstanbul’dan bana Fenerbahçe forması aldı. Kızkardeşimin eşi eniştem Oğuz, bana giymesi-çıkartması kolay ve rahat, kaliteli bir spor ayakkabı aldı.

 

·        Hayatta hep hedefiniz olsun ve umudunuzu asla kaybetmeyin. Önce iyi bir anadolu lisesi, iyi bir üniversite ama mutlaka sevdiğiniz işi tercih edin. Hayatınızın birinci maksadı para kazanmak olmamalıdır. İnsani ve dini değerlerinizden taviz vermeyin. Dürüst ve helal kazancınız olsun.

 

Ben aslında engelli olduğuma bir bakıma seviniyorum. Çünkü çocukluğumdan beri alay edilirdim, çok kırıcı sözler işitirdim. Oysa ben hasta olduğumu bile bilmiyordum. Dengesiz yürümem benim hatam değildi. O kırıcı sözler ok gibi kalbimi yaralıyordu. Allah onları da öyle imtihan ediyordu.

 


Şimdi tekerlekli sandalyedeyim ama mutluyum. Herkes ben de hata olmadığını gördü. Artık toplumda engelli de olsam bir yer edindim. Hiç kimse bana artık, sarhoş musun, yamuk, daha ayakta duramıyosun, dik dur biraz, sen ne biçim yürüyon, dengesiz, içtin mi vs. demiyor.

 

Hastalığıma hiç isyan etmedim fakat önceleri “Acaba neden Allah bana hastalık verdi?” diye çok düşünmüştüm. Ailede, hatta sülalede engelli biri yoktu. Hidayete ermemle bu soru cevabını buldu. Çünkü Allah beni seviyor inşallah.

 


Burası geçici bir imtihan yeri olduğu için dünyaya dalıp ahireti unutmamı istemiyor inşallah.

 

Engelli olmak bana ilahi bir hediyedir.  Hamdolsun bugünüme...

 

Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder