Gençlerle engelliler
hakkında söyleşi
Aşağıdaki bu
yazı, 10 – 16 Mayıs Engelliler haftası dolayısıyla Ankara Sincan’da lisede edebiyat
öğretmeni Bülent Yolcu hocamın okulunda öğrencilerine yapmamı istediği sunuyla
ilgili hazırladığım yazıdır.
Merhaba arkadaşlar
ben Celal Çelik. Friedreich Ataksisi hastası bir engelliyim. Evet söylemesi bile
zor. Biraz bozuk konuşuyorum. Bu benim suçum değil :)
·
Engelli olmak veya sağlıklı olmak elimizde değildir.
Aramızda engelli olan veya engelli yakını veya arkadaşı olanlar mutlaka vardır.
Engelli olmayı kimse istemez. Ancak, Allah hastalıkları
imtihan etmek için verir.
·
Engelli olmak elimizde değildir. Sakın alay
etmeyin. Ben
yıllar önce hastalığımın ilk dönemlerinde –hasta
olduğumu bile bilmezken- sarhoş gibi yürürdüm. Sarhoş musun, ne biçim
yürüyon, dik dur biraz, içtin mi, daha ayakta duramıyosun, ... diye alay
edilirdim. Mesela konuşmasında S, R seslerini düzgün çıkaramayan arkadaşlarınız ile onları
taklit ederek alay etmeyin. Çünkü o insan böyle konuşmayı
kendisi seçmez. Bu, Allah’ın doğuştan insanlara verdiği imtihan aracıdır.
Derimizin, gözümüzün rengini seçemediğimiz gibi...
·
Engelli olan gençlere
tavsiyem, kendileriyle barışık olsunlar. Hayat
üzülmeyle vakit kaybedecek kadar uzun değildir. Ben, sallanarak yürüdüğüm zamanlar; Üniversitede
yurttayken ve de çalışırken işyerinde, yani iki defa dengemi kaybettim,
merdivenden yuvarlanarak düştüm. Yerdeyken ‘Dikkat
etmeseydim az daha düşecektim’ diye espri yaptım.
·
Otelden, şirketin yılbaşı gecesinden iki kişinin
kolunda çıkarken resepsiyon görevlileri aralarında konuşuyordu, duydum. ‘Adama bak
amma içmiş, iki kişinin kolunda gidiyor :)‘
·
Ben engelli olarak yolda biriyle karşılaştığımda,
karşımdakinden beklediğim selam vermesidir. Ama en önemlisi gülümseyerek... İnanın bu biz
engellileri, aslında tüm insanları mutlu eder. Ve siz gençler, lütfen engelli gördüğünüzde
selam verin ve ‘abi yardım edelim mi?’, diye sorun. (sandalyeden itmek, koluna girmek gibi)
·
Gençler, karşı cinsi gördüğünüzde içinizde
kıpırdanan her duygu aşk değildir. Aşk zannedirsiniz, nefsani bir
dürtüde olabilir. İnsan bir kere aşık olur. Onunla da
evlenir. Engelli
olsa da, olmasa da bu böyledir.
·
Bazen olmaz yapamazsın, dense bile siz elinizden
geleni yapın, çalışın. Yıllar önce, hastalığımın teşhisini koyan ve bir ay
tahlillerle inceleyen doktor, babama: ‘Götür bu
çocuğu evine yatsın, hastalığı ilerleyip yatalak olacak, asla çalışamaz’ dedi. Rabbime hamdolsun onaltı sene
çalıştım, 2010 yılında emekli oldum. Umutsuzluk
haramdır gençler, asla pes etmeyin. Size düşen çok çalışmak ve hayırlı
netice için Allah’a dua edip, Allah’a dayanıp güvenmektir.
·
Dostlarınıza değer verin. Onları haftada bir arayın.
Ben Efkan Vural hocamı, Aydın beyi, Ali beyi, Mustafa dostumu her Cuma ararım, hayırlı
cumalar
dilerim.
·
Allah’ın bana verdiği imandan sonra en büyük
nimetim, sabır kahramanı babacığım ve
anneciğimdir. Onlar
olmasa ben nasıl dayanırdım?
·
Engelliye moral desteği çok önemlidir... Sevgili kardeşler,
arkadaşlar, akrabalar! Engelli yakınınızı sık sık arayın. Hediye alın. Hediyeleşmek
sünnettir.
Dostum Aydın bey, komşum Efkan Vural hocam her hafta ziyaret ederler. Hoş sohbetleriyle
yalnız olmadığımı hissettirirler. Efkan hocam ben onlara çıkamadığım için eşine
hazırlattığı yemekleri bize indirir ve beraber yeriz.
·
Engelliye moral vermeye kendimden bir kaç minik
örnek
vereyim: Dostum Ali Kırmızıgül bey, Fenerbahçe maçlarını izlemem için bana
internet Ligtv şifresini verdi. Aydın Kaynarca bey, gittiği İstanbul’dan bana
Fenerbahçe forması aldı. Kızkardeşimin eşi eniştem Oğuz, bana giymesi-çıkartması
kolay ve rahat, kaliteli bir spor ayakkabı aldı.
·
Hayatta hep hedefiniz olsun ve umudunuzu asla
kaybetmeyin. Önce iyi bir anadolu lisesi, iyi bir üniversite ama mutlaka sevdiğiniz
işi tercih edin. Hayatınızın
birinci maksadı para kazanmak olmamalıdır. İnsani ve dini değerlerinizden taviz
vermeyin. Dürüst ve helal kazancınız olsun.
Ben aslında
engelli olduğuma bir bakıma seviniyorum. Çünkü çocukluğumdan beri alay
edilirdim, çok kırıcı sözler işitirdim. Oysa ben hasta olduğumu bile
bilmiyordum. Dengesiz yürümem benim hatam değildi. O kırıcı sözler ok gibi
kalbimi yaralıyordu. Allah onları da
öyle imtihan ediyordu.
Şimdi
tekerlekli sandalyedeyim ama mutluyum. Herkes ben de hata olmadığını gördü.
Artık toplumda engelli de olsam bir yer edindim. Hiç kimse bana artık, sarhoş
musun, yamuk, daha ayakta duramıyosun, dik dur biraz, sen ne biçim yürüyon,
dengesiz, içtin mi vs. demiyor.
Hastalığıma
hiç isyan etmedim fakat önceleri “Acaba
neden Allah bana hastalık verdi?” diye çok düşünmüştüm. Ailede, hatta
sülalede engelli biri yoktu. Hidayete
ermemle bu soru cevabını buldu. Çünkü Allah beni seviyor inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder