Dua etmenin Adabı
Ben emekli
olmadan önce işyerinde çok stresler yaşamıştım. 2002 yılında işyerinde
çalışırken okuduğum bir mail ile hayatımda yeni kararlar aldım.
Allah bu
dünyayı neden yarattı, ölenler nereye gidiyor, ölümden sonra başımıza neler
gelecek, yaşamımızın gayesi ne olmalı gibi soruların cevabına ait birkaç ayet
meali vardı. Geniş bilgi için Kuran’ın türkçe mealini okumamızı tavsiye ediyordu.
Sevdiğimizden
gelen bir mektubu merakla açıp defalarca okurken, bizi yaratan Allah’ın
gönderdiği mektup olan Kuran’da neler yazdığını merak etmiyoruz, HAYRET !
2003 yılında
bir karar verdim ve Kuran’ın Türkçe mealini okudum. Hamdolsun Allah kalbimde
iman nurunu yaktı. 2005 yılında ise beş vakit namaza başladım. Herneyse konu bu
değil, isteyenler ayrıntıları kitabımdan okuyabilirler:
Önceden namazlarımdan sonra beş dakika
dua eder, amin derdim. Ama rastgele duaya başlar, bitirirdim. Şunu ver, bunu
ver, amin derdim.
Aslında duanın belli bir kalıbı yoktur.
Hangi tarzda dua edilirse, Allah’ın izniyle kabul olur. Ama duanın bir edebi
muhakkak vardır. O edep de daha samimi olmamıza, kabule daha yakın olmamıza
yardım eder.
Çünkü bir bakan veya patronla bile bir
adap çerçevesinde konuşuruz. Sanırım altı yıl önceydi(2007), radyoda dinlediğim
dini sohbette, bir hoca dua etmenin adabını
anlattı. Ben de o tarihten beri dua şeklimi değiştirdim.
Duaya önce besmele ve hamd ile başlarız. Sonra bir salavat
okur ve ardından istediğimiz duayı ederiz. En sonunda tekrar salavat okur ve amin der, bitiririz.
İşte size hocanın verdiği bu dua formülüyle ettiğim bir minik dua örneği :
(Ellerimizi kaldırıp) < Bismillahirrahmanirrahim, Elhamdülillahi Rabbil Alemin, Esselatü
vesselamu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain,
Allah’ım Sen affedicisin, affetmeyi
seversin, beni anamı, babamı ve tüm müminleri bağışla. Bize dünyada iyilik ver,
ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru. Bizi cennetinle, cemalinle
müşerref eyle, ...
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedinin nebiyyil ümmiyyi
ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.
AMİN >
Tabi ben duanın başında ve sonunda çok salavat okuyorum. Bazen gözyaşıyla
uzun uzun dua ediyorum. Duayı bitirince bir de fatiha okuyorum.
Şimdi duada neden salavat okuduğumuzu merak etmişsinizdir.
Hz. Ömer (R.A) diyor ki:
"Öğrendiğime
göre dua, yerle gök arasında bir yerde asılı kalır, Peygamber Efendimiz
(S.A.V)'e salat-ü selam getirmedikçe onun hiçbir cümlesi göğe yükselmez." (Tirmizi)
“Sizden
biriniz Allah’tan bir dilekte bulunduğu zaman evvela O’na, şanına lâyık tarzda
hamd-ü sena etsin. Sonra Peygamberimize SAV salâvat getirsin. Çünkü, bu sûretle
arzusuna daha kolay kavuşur.” (Taberânî,
İbn. Mes’ud’dan)
Hz. Adem, cennette yasak meyveyi yiyip dünyaya gönderildi biliyorsunuz.
Allah’a affı için yıllarca dua ve tövbe etti. Sonra cennetin kapısındaki « La ilahe illAllah Muhammeden Resulullah » sözü hatırına geldi.
Yarabbi, ismi senin isminin yanında yazılan zat, belli ki senin yanında
çok değerli. Allah’ım beni Muhammed SAV
hatırına affet deyince duası kabul oldu ve Hz Havva ile buluştu.
Bu, dini kitaplardaki yazan rivayettir.
Allah hepimize kabul edeceği duaları etmemizi nasip etsin.
Celal Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder