12 Mayıs 2013 Pazar

Anne başa taç imiş


Anne başa taç imiş

 
 
Annem her zaman çok duygusaldı, hemen ağlardı. Hala da öyledir. Küçükken anlamazdım ama büyüdükçe anladım. Annemin annesi, doğumdan bir ay sonra ölmüş. Annem abisinin yanında büyümüş. Annemin babası olan dedem de yeni eşiyle on yıl evli kaldıktan sonra, annem ilkokuldayken ölmüş.

 

Canım anneciğim küçükken annesine, babasına sarılan arkadaşlarını gördükçe geceleri yorganın altında çok ağlamış.

 

Yani anneciğim, Peygamber Efendimiz SAV gibi hem öksüz hem yetim büyümüş. Annemi yirmi yaşındayken, onu büyüten abisi (Rahmetli Nevzat Kasapçopur dayım) evlendirmiş.

 

Evlendiğinde babamın işi bile yokmuş. Ben doğduğumda altıma bağlayacak bezi çarşafları keserek yapmış. Babacığım yıllarca gurbette çalıştı. Anadoluda şeker fabrikalarına su kuyusu açtı. Ayda sadece birkaç gün izine Ankara’ya eve gelebilirdi.

 

Anneciğim Ankara Etimesguttaki gecekondu evimizde üç çocuğuyla kalırdı. Geceleri en küçük çocuğu Berrin’ine sarılır yatardı. Babam gurbette çalıştığı için evin her türlü işlerini ve çocuklarıyla ilgili her şeyi kendisi yapardı.

 

Ben annemin ilk çocuğuyum. 1993 te ilk rahatsızlandığım zamanlar annem çok üzüldü, çok ağladı. Ama ben hastalığımı/engelli oluşumu annemin açısından şöyle değerlendiriyorum:

 

Ben Allah’ın anneme bir hediyesiyim. İnşallah annem sabrederek (anneciğim zaten bebekliğinden beri hep sabrediyor) ve bana bakarak cennette makamı çok yükselecek. Allah, annemi ve babamı dünyada da ahirette de ayırmasın, uzun ömürler versin.

 

Ben şu an kırk yaşındayım. Kırk yıldır annem hala bana bakıyor. Hele son altı aydır ameliyattan dolayı oturamıyorum. Annem yine bana bebeklikteki gibi yattığım yerde yemek yediriyor. ALLAH ebeden razı olsun.

 


Biliyorsunuz Kuran’da Rabbimiz ana-babaya Öf! bile demeyin, buyuruyor. Biz üç kardeş anne ve babamızı hep sevindirmeye çalışıyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz SAV (Ana-babasının rızasını alan mümine Cennetten iki kapı, üzene de Cehennemden iki kapı açılır.) [Beyheki] buyuruyor.

 

Ben engelli olduğum için annem babamla beraber yaşıyoruz. Bizi en çok sevindiren şey aranıp sorulmaktır. Kızkardeşim Çorum’da, erkek kardeşim Şanlıurfa’da evli ve çalışıyorlar. Sağolsunlar bizleri hergün arar ve hal-hatır sorarlar. Anne babasına saygı ve sevgide kusur etmezler.

 

Özellikle kızkardeşim, annemi ve babamı belki günde üç-dört kez arar. Yakın olduğu için bazen sürpriz yaparak Cuma akşamı okuldan çıkınca Çorum’dan Ankara’ya gelirler. Annem ve babam torunlarıyla hasret giderirler.

 

Ben küçükken babamdan bir şey gördüm. Ereğli’deki dedeme ölene kadar saygı ve sevgisinden, her ay maaşını alınca harçlık gönderirdi.

 

Ben de çalışırken, babam bankadan maaşımı çekince, tümünü O’na verirdim. Babam da borçlarımıza ve evin giderlerine harcardı. Sadece maaşımın çok az bir kısmını kendime alırdım.

 

Her ay o kısımdan mutlaka anneme para verirdim.

 

“Anne kendine bir kazak, ayakkabı, başörtü al” derdim. Ama annem çoğu zaman pazarda meyve sebzeye, günlük ekmek masraflarına harcardı.

 

Bazen bazı şeyleri düşünemiyoruz. Bunu anlatmazdım ama inşallah yazıyı okuyanlara acizane bir örnek olurum diye bahsettim.

 

Kardeşlerim de hala anne ve babama sık sık maddi ve manevi desteklerini esirgemezler sağolsunlar...

 

Anneciğim, küçükken benim için çok geceler uykusuz kaldı. Allah’ın beni yaratıp, dünya hayatına göndermesine vesilelik yaptı. Beni dokuz ay karnında taşıdı. Beni en güçsüz olduğum bebekken, göğsündeki sütle besledi.

 

Engelli olduğumda anneciğim, babamla beraber beni rahat yaşatmak için herşeyi yaptılar. Öyle ki çoğu zaman engelli olduğumu bile unuturdum. Allah onlardan razı olsun.

 

Anneciğim sana hakkını asla ödeyemem, ne olur hakkını helal et. Seni çok seviyorum.

 

Allah’ım binlerce kez dünyaya gelsem, yine Türkiye’de Nuriye-İsa Çelik’in oğlu olmayı isterdim. Sana sonsuz hamdolsun.

 

 
Allah’ım anne ve babama sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür ver. Ben Celal kulunu anne ve babamdan başka bir sebebe muhtaç etme.

Amin

Annem başa taç imiş, her derde ilaç imiş,
Bir evlat pir olsa da, anneye muhtaç imiş.


Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder