Mesnevi Okumaları - 10
Hz. Mevlana Mesnevi’de yüzlerce hikaye anlatır. Hikayeleri
anlatırken konudan konuya geçerek etkili mesajlar verir. Ama sonunda hikayeye
döner ve tamamlar.
BEDEVİ ADAM VE KARISI HİKAYESİNDEN
Çok yoksul çölde yaşayan bir Bedevi (çölde yaşayan Arap köylüsü) ile karısı vardır. Karısı sürekli yoksulluktan şikayet etmekte ve
adeta kocasının başının etini yemektedir.
Uzun tartışmalar sonunda karısı kanaat etmeye razı olur ve eşi ile
barışır. Hanımı adamı Bağdat’taki çok zengin ve cömert halifeye ihtiyaçlarını
istemek için, bir testi yağmur suyu hediyesiyle gönderir.
Şefik Can dedemiz dipnotunda özetlemiş, diyor ki:
Mesnevî'nin
I. cildinde 2252. beyt ile başlayıp, 2869. beyt ile sona eren bu uzun hikâyede,
görüldüğü gibi, yeri geldikçe de Hz. Mevlâna çeşitli konulara değinmiştir.
Sarihler
bu hikâyeyi kendi anlayışlarına, sezişlerine göre yorumlamışlardır.
Dinleyenler, okuyanlar yanlış anlamasınlar diye Hz. Mevlâna da bu hikâyeyi, ve
hikâyede geçen kişilerin neyi gösterdiğini açıklamıştır.
Şimdi
o beyitlerin tercemelerini aynen arz ederek okuyucularımın hikâyeyi doğru
anlamalarına yardımcı olmak istiyorum: Mevlâna Hazretleri buyuruyor ki:
"-
Aslında, bedevî ile karısının hikâyesi, bir masaldan ibarettir. Bu hikâyedeki
bedeviyi aklın, karısını da nefsin sembolü olarak bil.
-
Gerçekten de nefis ile akıldan ibaret olan bu kadınla kocası, iyiyi kötüyü
ayırd etmek için çok gereklidir.
-
Bunlardan her ikisi de şu topraktan yaratılmış beden evinde otururlar, gece
gündüz birbirleri ile savaşır dururlar.
- Kadın
durmadan, beden evinin ihtiyaçlarını diler, durur. Yâni şeref ister, mevki
ister, giyecek ister, ekmek ister, sofra ister.
- Nefis
de kadın gibi, her ihtiyaca çare bulmak için, bazen tevazu gösterir, yüzünü
toprağa sürer, bazen de büyüklük taslar, yücelik arar.
- Aklın
ise bedene ait düşüncelerden haberi bile yoktur. Onun gönlünde ancak Allah
sevgisi vardır, o sevgiyi kaybetmenin üzüntüsü, korkusu vardır."
Mesnevi,
c. I, 26172622. "
-
Bedevînin hikâyesinde geçen su testisi, bizim bilgilerimizdir. Halife ise, Allah
bilgisinin Dicle nehridir.
- Biz
testilerimizi boş olarak değil de, dolu olarak Dicle'ye götürüyoruz. Böyle
yaptığımız için kendimizi eşek bilmezsek, gerçekten de eşeklik, ahmaklık etmiş
oluruz.
- Dicle
nehrine bir testi yağmur suyu götüren bedevî, bu işte ma'zurdu. Çünkü o
Dicle'yi bilmiyordu. Çölde, Dicle'den çok uzaklarda yaşıyordu.
- Bizim
gibi onun da Dicle'den haberi olsaydı, o testiyi çöllerde taşıyıp durur mu idi?
- Dicleyi
bilseydi, belki de, o testiyi taşa çarpar kırardı." Mesnevi , c. I,
2848-2852
GÖZÜNÜ HARAMDAN KORU
Hz. Mevlana, Bedevi’nin götürdüğü küpün içindeki kirli yağmur suyu hediyesini,
Halife’nin kabul ettiğini ve karşılıksız bırakmayarak o testiyi altınla doldurttuğunu
anlatır.
Hz Mevlana, hikayenin devamında şu enfes beyitleri ile çarpıcı
mesajını verir, defalarca okuduk:
“Ey hakkı
arayan kişi, sen vakit geçirmeden duygu musluklarını kapa, ve testiyi aşk
küpünün suyu ile doldur. Cenabı Hak; "Nefsin isteklerine karşı gözlerinizi
kapayın." diye buyurdu.”
(Bu beyitte Nur Sûresinin şu mealdeki 30. âyetine işaret var:
"Habibim, müminlere söyle ki, haram olan şeylere karşı gözlerini
kapasınlar.)
“Çünkü
insanların çoğu, his musluklarını kapamadıkları için, beden testileri acı ve
tuzlu olan, günah suları ile dolmuştur da hastalanmışlar, yarı kör olmuşlar,
gerçeği görememişlerdir.”
“Ey yeri,
yurdu tuzlu su çeşmesinin başı olan kişi, sen Ceyhun'u, Şatt'ı, Fırat'ı ne
bilirsin? Ey bu fânî dünyadan ve onun zevklerinden kurtulamayan zavallı, sen
yokluğu, mânâ sarhoşluğunu, rûh neşesini ne bilirsin.”
Hayatımızı anlattığımızda naçiz kitabımızda bu konuda şöyle
yazmıştık:
Kuran-ı Kerim'i yedi ayda bitirdim. Evet Türkçe
mealini.. Akşamları işten gelince 10-15 ayet okuyordum ama defalarca okuyup,
konu üzerinde düşüncelere dalıyordum.
Ve hayatımda tatbik etmeye başladım.
Mesela, “Mü’min erkekler ve kadınlar gözlerini
haramdan korurlar” (Nur suresi 30. 31. ayetler)
Bu ayeti okuyunca sokakta veya televizyonda
olsun, çıplaklık içeren hiç bir şeye bakmama, yönümü çevirme, televizyonda
kanal çevirme kararı aldım.
O zamanlar aksiyon filmleri izlemeyi seviyordum.
Genelde bütün filmlerde bir müstehcen sahne oluyordu. Mesela birileriyle
birlikte aynı filme bakarken kanalı değiştirmiyordum.
Ama gözlerimi kapatıyordum. Ve o sahneye
bakmadığım için filmin konusunda kaçırdığım bir nokta olmuyordu. Şimdilerde
2003 öncesi hayatım için “Cahiliye dönemim” diyorum.
Şimdi bilgisayardan arapça Kur’an okumayı da
öğrendim. Ama o zamanlar manasını çok merak ediyordum acaba Allah Kur’an’da ne
anlatmış diye…
Belki, siz de benim gibi merak ediyorsunuz, ama
nefis ve şeytan türlü bahaneler fısıldıyor, bir türlü bu vesveseleri aşıp Kuran
Meali kitabını açmadınız.
İnşallah benim dönüm noktam “Türkçe Kuran Meali”
ni düşünerek ve uygulayarak okumanıza vesile olur.
Her büyük marketin kitap reyonunda Kuran Meali
vardır.
Evet elhamdülillah Allah harama gözlerimi kapadığım için imanımızı
ve aşkımızı artırdı.
Peygamber Efendimiz SAV buyumuşlarki:
“Harama bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Kim ALLAH
Teâlâ’dan korktuğu için onu terkederse, ALLAH Teâlâ, bu hareketine karşılık ona
bir iman verir ki, o kimse, imanın tadını ta kalbinin derinlikliklerinde
hisseder.”
***
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.
Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip
etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder