17 Mayıs 2015 Pazar

Kavanoz Hikayesine Yorum


Kavanoz Hikayesine Yorum


 

İnternette dolaşan meşhur Kavanoz hikayesini duymuşsunuzdur. Zamanı iyi ve üretken kullanmanın yönteminin ipucunu veriyor hani... Önce hikayeyi okuyalım.

 

Hikayenin sonunda ise naçizane yorumumuzu okursanız seviniriz.

 

Hikaye: KAVANOZ

 

Zamanın iyi ve üretken olarak kullanıma konusunda zaman zaman kurslar düzenleniyormuş.

 

İşte bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmanı öğretmen, çoğu hızlı mesleklerde çalışan öğrencilerine: “Hadi, küçük bir sınav yapalım” demiş.

 


Ve masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş.

 

Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş: “Kavanoz doldu mu” Sınıftaki herkes, “Evet, doldu” yanıtını vermiş.

 

“Demek doldu ha” demiş hoca. Hemen eğilip bir koca küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler.

 

Yeniden sormuş öğrencilerine: “Kavanoz doldu mu?” İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler, “Hayır, tam da dolmuş sayılmaz” demişler.

 

“Aferin” demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir koca dolusu kum çıkartmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş.

 

Ve sormuş yeniden: “Kavanoz doldu mu?” “Hayır dolmadı!” diye bağırmış öğrenciler. Yine “Aferin” demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış.

 

Sormuş: “Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?” Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış:

 

“Şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz.”

 

“Hayır” demiş öğretmen. “Çıkartılması gereken asıl ders şu:

 

Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.

 

******

 

O kavanoz, hergün bize verilen yirmidört saattir. Kavanoza öncelikle konacak büyük kaya parçalarının eş, çocuklar gibi ailemiz olması gerektiğini belirtiyorlar bazı sitelerdeki yorumlarda...

 

Doğrudur fakat Naçizane bu fakirin de büyük kaya parçaları beş vakit namazdır. Önce namazımı kılarım, diğer işlerimi ona göre ayarlarım. Önce namaz, sonra internet, maç, yazı, ...

 


Dışarıya gideceksem namaz saatlerine göre plan yaparım. Cumayı şu camide, ikindiyi AVM’nin mescidinde kılarım, akşam ezanı okunmadan eve dönelim gibi...

 

Namaza öncelik vermeyenlere bakıyorum. Facebook, maç, AVM, dizi gibi çakıl taşlarıyla kavanozlarını dolduruyorlar. Sonra da namaz gibi kaya parçalarına yer kalmıyor.

 

Ve tabii, herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu şu:

 

“Hayatımızdaki büyük taş parçaları hangileri?

 

Onları ilk iş olarak kavanozumuza koyuyor muyuz?

 

Yoksa kavanozumuzu çakıllarla, kumlarla ve suyla doldurup büyük parçalarını dışarıda mı bırakıyoruz?”

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder