6 Mayıs 2015 Çarşamba

Dostluk Mesafe Tanımaz


Dostluk Mesafe Tanımaz


 

Bugün sizlere Facebook’ta kurduğum bir dostluktan bahsedeceğim.

 

Geçtiğimiz yıl, nisan 2014’te bir akşam Facebook’tan bir mesaj geldi. O sırada babam yatağa oturtmuştu, çay içiyordum, önümdeki bilgisayardan yazıştık.

 

Yirmi yaşındaki genç, bu sayfadaki yazıların çoğunu babasıyla beraber okuduğunu ve etkilendiğini, babası gibi namaz kılmak istediğini belirtti ve Abi, bir sorum olacak, dedi.

 

Abi ben kas hastasıyım, yürüyemiyorum. Abdest alamam, namazı nasıl kılayım, dedi. Ben, ilahiyatçı komşum sevgili Efkan Vural hocamın bana öğrettikleriyle dedim ki:

 

Abicim, Efkan hocam bana teyemmüm abdestiyle namaz kılabileceğimi söyledi, deyip Youtube’a yüklediğimiz teyemmüm videosunu gönderdim. İzledi ve tekrar şunu sordu:

 

Abi, Teyemmüm videonu izledim fakat ben, tam senin kadar iyi kullanamıyorum ellerimi ve kollarımı; babam yardımcı olsa Teyemmümde olur dimi?

 


Tabi ki olur aslan parçası, sen yeter ki huzuru iste, dedim. Gencin adı Hüseyin Demir. Çanakkale merkezde oturuyorlarmış. Onaltı yaşındaki kardeşi Hakan’da onun gibi kas hastasıymış.

 

Beraber Playstation’da oyunlar oynayıp günboyu sohbet ediyorlarmış.

 

Birkaç ay sohbet ettik, çok kibar, saygılı akıllı bir gençtir. Bir sabah, abi nolur dua et, kardeşim Hakan’ı hastaneye yatırdılar, babam hastanede refekatçi, annem de bana bakıyor, çok üzülüyorum abi, dedi.

 

Günlerce namazlarımda ağlayarak dua ettim. Bir akşam Hüseyin, abi kardeşim hastaneden çıktı, eve döndü çok şükür, abi duaların için teşekkürler, dedi.

 

Hüseyinim, sadece ben değil, annen,baban ve sen dua ettiniz. Hem babanın evladına duası, peygamberin ümmetine duası gibidir, dedim. Allah senden razı olsun abi, dedi.

 

Biz Ereğli’den Ankara’ya döndükten birkaç hafta sonra bir sabah namazına uyanmıştım. Namazdan sonra yattığım yerde akıllı telefonuma baktım. Facebook’tan bir mesaj gelmişti.

 

Listemde olmayan kişi, Ben Hüseyin Demir’in kuzeniyim. Hüseyin yoğun bakıma kaldırıldı, size mesaj gönderdi. Celal abi nolur bana çok dua etsin, diyor dedi.

 

Hüseyin’in babası Reşat abinin telefonunu aldım, sık sık durumunu sordum. Haftalarca her namazımda baklava yiyerek dua ettim. (Ağlamak bana baklavadan lezzetli geliyor) Reşat abiye moral verdim. Ama çok zor bir durum...

 

Yazımız çok uzun olmasın diye detaylara girmiyorum.

 

Haftalar sonra Facebook’tan paylaşımını gördüm. Artık çok şükür evimdeyim. Bana dua eden herkesten Allah razı olsun. Herşeye rağmen yaşamak çok güzel...

 

Hüseyin’le yazıştık. Geçmiş olsun abicim, durumun nasıl, dedim. Abi nefes alabilmem için boğazımı deldiler. Bir boru ile oksijen cihazına bağlandım, onunla nefes alıyorum.

 

Nefes alabilmek, verebilmek çok güzel, halime çok şükür abi, dedi. Büyükler der ya bir nefeste Allah’a iki şükür borcumuz var. Hüseyin’in anlattığı tam da bu işte...

 

Geçtiğimiz mart ayı içinde (2015) kas hastaları sağlık bakanlığı önünde bir protesto yaptılar. Kas hastalarının ilaçını SGK listesinden çıkarmışlar. Pahalı olan ilaçları alamayan onlarca kas hastası genç hayatını kaybetti.

 

Hüseyin babasından Ankara’ya gitmesini rica etmiş. Dönüşte mutlaka Celal abiye uğra baba demiş. Reşat abi ve patronu Sezai abi geldiler, Allah razı olsun.

 

Sezai abinin akıllı telefonuna evin konumunu gönderdim, evimize geldiler. Reşat abi uzun yolda araç kullamadığı için Sezai abi, Reşat abiyi Ankara’ya getirmiş, sağolsun.

 
Reşat abi (Gözlüklü) , Sezai abi ve ben

Reşat abigil Ankara’ya arabayla gelmiş. Çünkü biran önce eve döneceklermiş. Çünkü evde eşi ve baldızı sırayla oksijen cihazının başında nöbet tutuyorlarmış.

 

Elektrikler kesilirse otomatik akü devreye giriyormuş. Fakat satıcı % yüz garanti edememiş. Bu yüzden Reşat abi işten gelince yemeği yiyip, namazı kılıp hemen yatıyormuş.

 

Gece ikide kalkıp nöbeti sabaha kadar eşinden devralıyormuş. Hem Reşat abi, hem eşi için zor bir hayat, Allah yardımcıları olsun, onları ahirette Firdevs cenneti ile sevindirsin...

 

Reşat abi, Sezai abinin yanında çalışan inşaat ustasıymış. Hüseyin, Sezai amca bize hertür maddi ve manevi desteği verdi, Allah razı olsun ondan, dedi.

 

Hüseyin koyu Beşiktaşlıdır... Allah bizi lütfu ve keremi ile cennetine alırsa, orada diğer kas hastası GS’li dostum İbrahim Oğuz’la birlikte FB’li Celal olarak stadyumda maç yapacağız inşallah...

 

Hiçbir zaman ümidimizi kesmedik. Kas hastalığı için Karabük Üniversitesinde arı iğnesinden ilaç üretmeye çalışıyorlar. İtalya’da benim FA hastalığı için araştırma merkezi var...

 

 

Yazımızı uzunca bir şiir olan ‘Tefviznâme’ şiirinin beş kıtasını paylaşarak bitiriyoruz:

 

Hak şerleri hayr eyler

Zannetme ki gayr eyler

Ârif anı seyreyler...

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Sen Hakka tevekkül kıl

Tefviz et ve rahat bul

Sabreyle ve râzı ol

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Deme şu niçin şöyle

Yerincedir o öyle

Bak sonuna sabreyle

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Hiç kimseye hor bakma

İncitme gönül yıkma

Sen nefsine yan çıkma

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Vallâhi güzel etmiş

Billâhi güzel etmiş

Tallâhi güzel etmiş

Allah görelim n'etmiş

N'etmişse güzel etmiş

 

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.  (1703 - 1780)

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder