Anladım Ahirete İnanmıyoruz
Türkiye’mizin % 99’u müslümandır. Buna rağmen 2016 yılı yapılan bir
istatistikte beş vakit namaz kılan % 26
ve ramazan orucunu tutan % 42 imiş.
Peki neden % 99’u müslüman ülkemizin ibadet oranı düşük?
İbadetlerimizi engelleyen şey, bize dünyada imtihan olarak verilen kötülüğü
ve tembelliği emreden Nefs-i Emmare’yi dinlememiz ve nefsin arzularını yerine
getirmemizdir.
Fakat anlamadığım dindarlardaki ahlaki bozukluklar. Namaz kılan
biri, nasıl olur, iftira, yalan, dedikodu, kul hakkı, dekolte giyim… vs.
gerçekten anlamıyordum.
İslam güzel ahlaktır. Bir insanın ibadeti az olsada, güzel ahlakı
sayesinde affedilebilir.
Düşündüm buldum, inancımızda problem var. Namaz, ezan, Kuran Türkçe
olsa bile bu bilgiyi gönüle indirip içselleştirmedikten sonra ne faydası olur.
Ayetleri okumasa bile içki, yalan, domuz eti, zinanın haram
olduğunu herkes biliyor.
Bizler ahirete, mahşerde yeniden dirilip bu dünyanın zerre miktarı
hesabını vereceğimize inanmıyoruz. Yoksa
milletteki bu boşvermişliğe başka ad koyamıyorum, inanmıyoruz.
Ahiret hayatı sonsuz… Biz bu kısacık dünyada yaptığımız salih amel
ve ibadetlerden kazandığımız sevaplarla sonsuz cennet hayatındaki derecemiz
belirleniyor.
Üniversite sınavı gibi düşünün. Üç saatlik sınavın sonucuna göre
koca bir ömür şekilleniyor; 70-80 yıllık bir ömür ile ise sonsuz cennet veya
cehennem hayatı…
Yalan söyleyerek malını satan esnaflar, ramazanda mazeretsiz
orucunu yiyenler, haram olduğu bilerek içki içenler vs. günahlar, evet anladım
ki, inanç problemimiz var.
Keşke ramazanlarda TV kanallarında fıkıh konusunu bıraksalarda,
itikadi konularda program yapsalar. Orucu, namazı, abdesti nelerin bozduğu
zaten ilmihal kitaplarında var.
Şimdiki gençliğin kafasında imani konularda sorular var:
Allah var mıdır, neden göremiyoruz, Hz Muhammed SAV’in
peygamberliğinin delili nedir? Öldükten sonra çürümüş kemikler yeniden nasıl
dirilsin, ahiret neden var, vs…
Hayatımı anlattığım kitapta böyle imani konulara nasıl cevap
buldum, okuyun:
Ayrıca geçtiğimiz yıllarda önce iman gerekir başlıklı bir yazı
yazmıştık, tekrar okuyalım:
ÖNCE İMAN
Geçen
Facebook'taki dini bir sayfada bir yazı gördüm. Diyordu ki:
Ben ve
eşim namaz kılıyoruz fakat bizim oğlanı,
otuz yaşına geldi, hala namaza başlatamadık. Yıllardır namaza başla artık,
bak ölüm ansızın gelir, diye diye dilimde tüy bitti, bir dövmediğim kaldı.
Ama hâlâ namazını kılmıyor, nolur bana yol gösterin, bir fikir
verin, ne yapmalıyım? Oğlumun ahireti adına çok endişeliyim... diye haklı bir
sızlanışta bulunuyordu.
Aslında
bence bu genel bir sorundur. Ve sorun
gençlerimizde değil, bizdedir.
Ahirzamandaki bu gençler, imani problemleri çözemediler ki, namaz
kılmayı düşünsünler. Çünkü, kafalarında pekçok şüphe ve soru var.
Bence, cami vaazlarında ve televizyon
programlarında gençlerin imani şüphelerini giderici sohbetler yapılmalıdır. Mesela
gençlerin çoğunun aklında şöyle şüpheler var:
Acaba Allah var mı, meleklerin varlığı, kader nedir, ölümden ve
kıyametten sonra yeniden dirilmenin aklen izahı mümkün mü, Kuran’ı gerçekten
Allah mı indirdi, Hz Muhammed’in SAV peygamberliğine delil nedir, gibi
konularda....
Mesela,
çok fazla yorum yazıldığı için o yazıya yorum yapmadım fakat Facebooktaki o
abinin oğluyla yüzyüze görüşşek şöyle derdim:
VERDİĞİM ÖRNEKLER
Öncelikle
Allah’ın varlığını ve birliğini anlatırdım...
"Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz
olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede
muntazam şu memleket hâkimsiz olur?”
Allah’ın
varlığına inandıktan sonra, 1400 sene
önce inen, bugünkü teknoloji ile ancak anlaşılabilen bazı Kuran ayetleri,
Kuran’ın bir insan sözü olmadığına delildir, derdim.
Yüzlerce
örnek verilebilir, yazı uzamasın sadece bir adet örnek vereyim:
Mesela;
Öldükten sonra yeniden dirilişle ilgili 1400 sene önce yaşayanların ne demek
istenmiş olabileceğini tam olarak anlayamadıkları ve ancak günümüzde anlaşılan
o ayet:
"Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün
incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz." (Kıyame suresi, 4. ayet)
Günümüzde anlaşılmıştır ki, gelmiş geçmiş milyarlarca insanın
parmak izi farklı olup, parmak izi yani parmak ucu adeta bir kimlik kartıdır.
Bu
misalleri anlattıktan sonra, O, ancak
gökleri ve yeri yaratan, herşeye hükmeden bir ZAT-ı ZülCelal’in sözü olduğu
anlaşılır.
Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu kabul ederek, Hz Muhammed’in SAV
peygamberliği ve Cebrail’in ve meleklerin varlığı otomatik anlaşılmış olur.
Ve artık Allah’ın
varlığına ve Kuran’a inanan bir kişi Allah’ın Peygamberimiz SAV elçiliğiyle ile
bildirdiği yasak ve emirlerine de uyar.
Allah içme! dediği için
içki içmez,
ve tamamen faydamıza olan
emrettiği NAMAZı kılar.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder