Baba ve On Evladı
Bu yazıda,
geçen yaz yeğenimle yaptığım sohbetten bahsetmek istiyorum.
Hergün
yattığım yerde uzunca gözyaşıyla dua ederek namaz kıldığımı gören oniki
yaşındaki yeğenim İrem bana sordu;
İREM: Amca, neden sürekli ağlayarak namaz
kılıyorsun?
BEN: Verdiği nimetlere teşekkür edip,
Allah’ın rızasını kazanmak için İrem.
İREM: Amca Allah’ın rızası ne demek?
BEN: Yani Allah’ın sevgisini kazanmak
için İrem.
İREM: Namaz kılanlar Allah’ın sevgisini
kazanırlar yani, amca.
BEN: Evet ama Allah’ın sevgisini,
ihlas ve samimiyetle kılanlar gerçekten kazanırlar.
İREM: Amca kafam karıştı.
BEN: İrem, sana bunu bir örnekle
anlatayım bak, daha iyi anlarsın.
İREM: Tamam amca dinliyorum.
BEN: Bir baba düşün, on tane oğlu var,
tamam mı?
İREM: Evet.
BEN: On çocuğunun hepsini büyütüyor,
okutuyor, iş sahibi yapıyor ve hepsi çeşitli vilayetlere gidip çalışıyorlar,
çocukları oluyor ve kendilerine bir düzen kuruyorlar.
İREM: Hani biz de ŞanlıUrfa’dayız ya,
onun gibi amca dimi?
BEN: Evet, Şimdi en önemli kısımdayız.
Bu on evladın dört tanesi hayırsız çıkıyor. Ana babalarını ne arıyor, ne
soruyor, ne ilgileniyor, adeta yok kabul ediyorlar.
İREM: Ben asla anne, babamı
bırakmayacağım, Evlensem de beraber otururuz amca.
Gülümsedim
ve devam ettim.
BEN: Diğer altı evlat aralarında
sözleşiyorlar, ihtiyacı olmasa da babalarını memnun etmek için, her ay
babalarının hesabına bir miktar para yatırıyorlar.
BEN: Bu altı oğlundan üç tanesi,
hergün defalarca babasını telefonla arayıp hal hatır soruyorlar. Fakat diğer üç
oğlu ise sadece haftada bir arayıp kısa bir hal hatır soruyorlar.
BEN: İrem şimdi esas kritik noktaya
geldik. Babasını hergün defalarca arayan üç oğlundan sadece birtanesi samimiyetle
sohbet ediyor.
BEN: Diğer ikisi; Nasılsın baba,
inşallah iyisindir, kendine iyi bak, gibi sözlerle sohbet ederken,
O, babacığım
nasılsın, ilaçlarını içtin mi, üstünü sıkı giyin, üşütürsün, anneciğime selam
söyle, haydi ellerinden öperim babacığım, Allah’a emanet olun, gibi içten
konuşuyor.
İREM: Amca örneği anladım şimdi, hergün
defalarca babasını arayanlar, beş vakit namazını kılanlar dimi?
BEN: Doğru İrem, babasıyla içten
konuşan ise, ihlasla namazını kılanlara örnektir.
İREM: Yani amca, namaz Allah’la
konuşmak mı oluyor?
BEN: Bir bakıma İrem öyledir. Tâbiûndan
bir zat diyor ki: 'Kur'an okuyan bir kimse, ben Allah ile konuştum derse yalan
söylemiş olmaz.'
BEN: İstersen konu fazla
dağılmadan örneğin manasını ben sana özetleyeyim:
BEN: On oğlundan dört tanesi
babasıyla ilgiyi kesti ya, onlar Allah’a inanmayan ateist ve kafirlere
örnektir.
BEN: Altısı babayı memnun etmek
için çabalıyor, yani bunlar Allah’a iman eden kullardır.
BEN: O altının üç tanesi
babasını haftada bir arıyor, bunlar imanlı olmasına rağmen sadece Cuma namazına
gitmeyi yeterli görüyorlar.
BEN: Diğer üçü söylediğin gibi
beş vakit namaz kılanlardır.
En sonuncusu ise samimiyetle, ihlasla namazını
kılanlardır.
BEN: Şimdi o baba bu on evladın
altısını da sever, dimi? Bu altının üçünü ise hergün aradığı için daha çok
sever.
BEN: Fakat İrem, Allah en çok
kimi sever?
İREM: Tabi ki hergün tatlı
diliyle arayanı sever. Yani ihlasla namazını kılanları, değil mi, amcacım?
BEN: Tamam işte İrem, anladın mı
şimdi, benim neden gözyaşıyla namaz kıldığımı?
İREM: Anladım amcacım, daha
samimi olmak için ve sonuçta Allah’ın seni sevmesi için…
Yazıya
yorum yapmaya sanırım gerek yok. Bu yazıyı sevgili ilahiyatçı Din Kültürü
öğretmeni dostum Efkan Vural hocama okuttum ve onay aldım:
Celal,
teşbihte hata olmazmış derler, güzel bir benzetme olmuş. Yayınlayabilirsin, etkileyici
güzel bir yazı olmuş, dedi.
Celalin
Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder