5 Mart 2014 Çarşamba

Allah bu nimeti pekçok zengine vermiyor


Allah bu nimeti pekçok zengine vermiyor

 

Allah, dünyada bütün kullarına sayısız nimet veriyor. Türkiye’deki çok fakir dediğimiz insanlar bile sadece maddi değil, türlü türlü nimetlere sahiptir.

 

Mesela çoğu sağlıklıdır. Öte yandan, acılı bir kuru fasulyeyi veya şekerli bir un helvasını, mide problemi, şeker hastalığı vs. olan ama parası çok olan pekçok zengin yiyemiyor. 

 
Batman'da fakir aile iftarda...

Aslında başlıktaki bahsettiğim nimet, sağlık değildir. Evet sağlık çok önemlidir. Dünyada sağlık en büyük nimettir. Fakat Allah’ın verdiği bir nimet var ki, herşeyin üzerindedir.

 

O nimet ise İMAN’dır. İmansız bir insan, ister dünya güzeli, ister en büyük futbolcu, isterse dolar milyarderi olsun. Eğer Allah’a hakkıyla iman etmediyse ahirette cezadan kurtulamaz.

 

***

 


 

İman, lügatte, bir şey'e tereddütsüz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten bağlanmak demektir.

 

Dinî mânâsı ise, Allah'ın varlığına, birliğine, tereddütsüz inanmak ve Hz. Muhammed'in (asm) peygamber olduğunu ve bize bildirdiği şeylerin hepsinin hak ve doğru bulunduğunu, hiçbir şübhe duymadan kabûl ve tasdik etmektir.

 

İman iki kısma ayrılır:

1. İcmalî îman,

2. Tafsilî îman.


İcmâli İman Ne Demektir?

 

Peygamberimizin Allah'tan alıp haber verdiği şeylerin hepsine birden, topluca inanmak demektir.

 

Bir kimse, mânâsını bilerek ve kabûl ederek:

 

"Lâ ilâhe illâllah Muhammedün Resûlüllah" dese icmalî olarak îman etmiş olur.

 

Bu cümleye, Kelime-i Tevhid denir. Mânâsı şudur:

 

Lâ ilâhe illâllah: Allah'dan başka hiçbir ilâh ve hakikî ma'bud yoktur.

 

Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah'ın Resûlü ve Peygamberidir.


Tafsilî İman Neye Denir?

 

Peygamberimizin SAV Allah'tan haber verdiği şeylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktır. Diğer bir ifadeyle, dinin zaruriyatını bütün tafsilât ve teferruâtıyla öğrenip tasdik etmek demektir.


Dînin Zaruriyâtı Nedir?

 

Dînin zaruriyâtı, Âmentü'de yer alan 6 îman esası ile dînin namaz, oruç, hac, zekât gibi farz kıldığı ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi haram saydığı fiillerdir.

 

Bunları, her Müslümanın teferruâtı ile bilmesi ve inanması şarttır.


Âmentü Nedir, Âmentü'de Yer Alan İman Esasları Nelerdir?

 

Âmentü, her Müslümanın inanması, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarından ibarettir.

 

Âmentü'de yer alan îman esasları 6'dır ve şunlardır:

 

1. Allah'a inanmak,

2. Meleklerine inanmak,

3. Kitablarına inanmak,

4. Peygamberlerine inanmak,

5. Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak,

6. Kadere, hayır ve şerrin Allah'dan olduğuna inanmak.


İman Nasıl Bir Şeydir?

 

İman, kalbi ve vicdanı ilgilendiren bir haldir. İman esaslarına kalbden inanıp bağlanan bir kimse, mü'min, yani, îmanlı sayılır. İmanda asıl olan, kalbin tasdikıdır.

 

***

 

Ben, 2003 yılında ramazanında anlayarak ve uygulayarak Kuran-ı Kerim Türkçe Mealini okumaya başlamam neticesinde Allah bana hidayet verdi, doğru yolu gösterdi.

 


Sağlığınız, paranız olabilir ama kalbinizde iman yoksa kaybedersiniz. Benim imanım böyle başladı ama imanımı korumak ve Allah emrettiği için NAMAZı kılıyorum hamdolsun.

 

Cenab-ı Hak, Bakara Suresinin ilk beş ayetinde gerçekten iman etmiş olanları şöyle açıklıyor:

 

2. O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.

 

3. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.

 

4. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.

 

5. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

 

İmanımın artması için sürekli sohbet dinleyip kitap okuyorum. Ve hamdolsun, Allah bana, öğrendiklerimden süzerek kalbime bu yazıları ilham ediyor ki, hepberaber imanımızı arttıralım.

 

 




 

KISSADAN HİSSE: Hz.İsa Ve Kötürüm Adam

 

 

Isa aleyhisselam bir agacin altinda kendinden geçmis bir halde dua eden birini görür. Dikkatlice baktiginda adamin ayaklari tutmayan bir kötürüm olduğunu anlar. Sonra iki gözünün de görmedigini fark eder. Vücuduna dikkatlice baktığında ise cildinde baras hastalığı olduğunu görür. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua etmektedir:

 

Bu şükreden engelli kardeşimin resmini internetten aldım
 
“Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!..”


Hazret-i İsa kötürüm adama yaklaşır:
-Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?

 

Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam şöyle der:


-Efendi! Allahü teala bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple Onu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükrediyorum. Halbuki, dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde Onu tanıma sevinci, dilinde de Ona şükretme mutluluğu yoktur.
 

Ama gel gör ki, ayakları topal, gözleri kör, bedeninde hastalıklar bulunan bu kötürüm adama Rabbim, bu sevgiyi ihsan eylemiş, bu nimetin farkına varma tefekkürünü nasip eylemiş. İşte bunu düşününce kendimi tutamıyor ve: “Nice zenginlere vermediği nimeti bana veren Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!” diye teşekkür etmekten kendimi alamıyorum.

 

Baş gözü kapalı da olsa kalp gözü açık olan bu adama yaklaşan İsa aleyhisselam:
-Ver şu elini öyle ise! diyerek elinden tutar, eğilerek görmeyen gözlerinden öper.

 

Peygamberin dudaklarının değdiği gözler anında açılır. Karşısındakinin İsa aleyhisselam olduğunu görünce heyecanlanan adam:


-Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar bahşeden mucizelerin sahibi Peygamber değil misin? der. İsa Peygamber:
 

-Belli olmuyor mu? deyince:


-Gözlerimden belli oluyor da ayaklarımdan henüz belli değil, der. Tebessüm eden İsa aleyhisselam:


-Sen hele bir ayağa kalkmayı dene! Deyince, silkinen kötürüm adam dimdik ayağa kalkar. Ayakları üzerine dikilebildiğini anlayınca söylediği ilk sözü şu olur:
 

-Ey Allahın Nebisi, sendeki bu mucizeler de O’ndan değil mi? Öyle ise izin ver de geç kalmayayım, O’na şükredeyim, diyerek hemen yere iner, başını secdeye koyar ve der ki:


-Rabbim! Seni tanıyan bir kalple, şükreden bir dil nimetinin şükrünü yapmaktan acizken, şimdi gören bir çift gözle, yürüyen iki de ayak lütfettin. Artık bilemiyorum nasıl şükretmem gerekiyor bu eşsiz nimetler karşısında?
 

Bu sırada çevreden toplanan halk, gösterdiği bu mucizelerden dolayı İsa aleyhisselamın elini öpmek isterler. Ama Allahın Peygamberi işaret eder:

 

“Benim değil secdedeki şu kötürüm adamın elini öpün!..”

 

Derler ki: “Onu secdeye indiren nimetlere biz baştan beri sahibiz. Ama hiçbirimiz onun duyduğu gibi bir mutluluk duymadık."


Hazreti İsa bunlara şu cevabı verir:


"Öyle ise tefekkür edin, siz de düşünün. Düşünen sahip olduğu nimetin farkına varır. Düşünmeyen ise kendisini mahrumiyette sanır!”


***

 

 

Dünyadaki milyonlarca zengine vermediğin İMAN nimetini, ben Celal kuluna verdiğin için sana sonsuz hamdolsun ALLAH’ım...

 

Allah’ım her nefis ölümü tadacaktır. Bize hüsn-ü hatime nasip et. (Güzel son) Kabire de bu imanla girmeyi nasip et Allah’ım...

 

 

Celalcelik@gmail.com    Ankara  ( Konya-Ereğli )

 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder