Allah bu nimeti pekçok
zengine vermiyor
Allah, dünyada bütün
kullarına sayısız nimet veriyor. Türkiye’deki çok fakir dediğimiz insanlar bile
sadece maddi değil, türlü türlü nimetlere sahiptir.
Mesela
çoğu sağlıklıdır. Öte yandan, acılı bir kuru fasulyeyi veya şekerli bir un
helvasını, mide problemi, şeker hastalığı vs. olan ama parası çok olan pekçok zengin yiyemiyor.
Aslında başlıktaki bahsettiğim nimet, sağlık
değildir. Evet sağlık çok önemlidir. Dünyada sağlık en büyük nimettir. Fakat Allah’ın verdiği bir nimet var ki, herşeyin
üzerindedir.
O nimet ise İMAN’dır. İmansız bir insan,
ister dünya güzeli, ister en büyük futbolcu, isterse dolar milyarderi olsun.
Eğer Allah’a hakkıyla iman etmediyse ahirette cezadan kurtulamaz.
***
İman,
lügatte, bir şey'e tereddütsüz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten
bağlanmak demektir.
Dinî
mânâsı ise, Allah'ın varlığına, birliğine, tereddütsüz inanmak ve Hz.
Muhammed'in (asm) peygamber olduğunu ve bize bildirdiği şeylerin hepsinin hak
ve doğru bulunduğunu, hiçbir şübhe duymadan kabûl ve tasdik etmektir.
İman iki
kısma ayrılır:
1. İcmalî
îman,
2.
Tafsilî îman.
İcmâli İman Ne Demektir?
Peygamberimizin
Allah'tan alıp haber verdiği şeylerin hepsine birden, topluca inanmak demektir.
Bir
kimse, mânâsını bilerek ve kabûl ederek:
"Lâ
ilâhe illâllah Muhammedün Resûlüllah" dese icmalî olarak îman etmiş olur.
Bu
cümleye, Kelime-i Tevhid denir. Mânâsı şudur:
Lâ ilâhe illâllah: Allah'dan başka hiçbir ilâh ve hakikî ma'bud yoktur.
Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah'ın Resûlü ve Peygamberidir.
Tafsilî İman Neye Denir?
Peygamberimizin SAV Allah'tan haber verdiği
şeylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktır. Diğer bir ifadeyle, dinin zaruriyatını bütün tafsilât ve
teferruâtıyla öğrenip tasdik etmek demektir.
Dînin Zaruriyâtı Nedir?
Dînin
zaruriyâtı, Âmentü'de yer alan 6 îman esası ile dînin namaz, oruç, hac, zekât
gibi farz kıldığı ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi
haram saydığı fiillerdir.
Bunları,
her Müslümanın teferruâtı ile bilmesi ve inanması şarttır.
Âmentü Nedir, Âmentü'de
Yer Alan İman Esasları Nelerdir?
Âmentü,
her Müslümanın inanması, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarından
ibarettir.
Âmentü'de
yer alan îman esasları 6'dır ve şunlardır:
1. Allah'a inanmak,
2. Meleklerine inanmak,
3. Kitablarına inanmak,
4. Peygamberlerine inanmak,
5. Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye
inanmak,
6. Kadere, hayır ve şerrin Allah'dan olduğuna
inanmak.
İman Nasıl Bir Şeydir?
İman,
kalbi ve vicdanı ilgilendiren bir haldir. İman esaslarına kalbden inanıp
bağlanan bir kimse, mü'min, yani, îmanlı sayılır. İmanda asıl olan, kalbin
tasdikıdır.
***
Ben,
2003 yılında ramazanında anlayarak ve uygulayarak Kuran-ı Kerim Türkçe Mealini
okumaya başlamam neticesinde Allah bana
hidayet verdi, doğru yolu gösterdi.
Sağlığınız, paranız olabilir ama kalbinizde iman yoksa
kaybedersiniz. Benim imanım böyle
başladı ama imanımı korumak ve Allah emrettiği için NAMAZı kılıyorum hamdolsun.
Cenab-ı Hak, Bakara Suresinin
ilk beş ayetinde gerçekten iman etmiş olanları şöyle
açıklıyor:
2. O kitap
(Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak
isteyenler) için bir yol göstericidir.
3. Onlar
gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda
harcarlar.
4. Yine
onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de
kesinkes inanırlar.
5. İşte
onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak
onlardır.
İmanımın artması için
sürekli sohbet dinleyip kitap okuyorum. Ve hamdolsun, Allah bana,
öğrendiklerimden süzerek kalbime bu yazıları ilham ediyor ki, hepberaber
imanımızı arttıralım.
KISSADAN
HİSSE: Hz.İsa Ve Kötürüm Adam
Isa aleyhisselam bir
agacin altinda kendinden geçmis bir halde dua eden birini görür. Dikkatlice
baktiginda adamin ayaklari tutmayan bir kötürüm olduğunu anlar. Sonra iki
gözünün de görmedigini fark eder. Vücuduna dikkatlice baktığında ise cildinde
baras hastalığı olduğunu görür. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini
kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua etmektedir:
“Ey nice zenginlere
vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca
şükürler olsun!..”
Hazret-i İsa kötürüm adama yaklaşır:
Hazret-i İsa kötürüm adama yaklaşır:
-Ayağın yürümüyor,
gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere
verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir
mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde
sana verilen?
Kapalı gözleriyle
sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam şöyle der:
-Efendi! Allahü teala bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple Onu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükrediyorum. Halbuki, dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde Onu tanıma sevinci, dilinde de Ona şükretme mutluluğu yoktur.
-Efendi! Allahü teala bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple Onu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükrediyorum. Halbuki, dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde Onu tanıma sevinci, dilinde de Ona şükretme mutluluğu yoktur.
Ama gel gör ki,
ayakları topal, gözleri kör, bedeninde hastalıklar bulunan bu kötürüm adama
Rabbim, bu sevgiyi ihsan eylemiş, bu nimetin farkına varma tefekkürünü nasip
eylemiş. İşte bunu düşününce kendimi tutamıyor ve: “Nice zenginlere vermediği
nimeti bana veren Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!”
diye teşekkür etmekten kendimi alamıyorum.
Baş gözü kapalı da
olsa kalp gözü açık olan bu adama yaklaşan İsa aleyhisselam:
-Ver şu elini öyle ise! diyerek elinden tutar, eğilerek görmeyen gözlerinden öper.
-Ver şu elini öyle ise! diyerek elinden tutar, eğilerek görmeyen gözlerinden öper.
Peygamberin
dudaklarının değdiği gözler anında açılır. Karşısındakinin İsa aleyhisselam
olduğunu görünce heyecanlanan adam:
-Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar bahşeden mucizelerin sahibi Peygamber değil misin? der. İsa Peygamber:
-Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar bahşeden mucizelerin sahibi Peygamber değil misin? der. İsa Peygamber:
-Belli olmuyor mu?
deyince:
-Gözlerimden belli oluyor da ayaklarımdan henüz belli değil, der. Tebessüm eden İsa aleyhisselam:
-Gözlerimden belli oluyor da ayaklarımdan henüz belli değil, der. Tebessüm eden İsa aleyhisselam:
-Sen hele bir ayağa kalkmayı dene! Deyince, silkinen kötürüm adam dimdik ayağa kalkar. Ayakları üzerine dikilebildiğini anlayınca söylediği ilk sözü şu olur:
-Ey Allahın Nebisi,
sendeki bu mucizeler de O’ndan değil mi? Öyle ise izin ver de geç kalmayayım,
O’na şükredeyim, diyerek hemen yere iner, başını secdeye koyar ve der ki:
-Rabbim! Seni tanıyan bir kalple, şükreden bir dil nimetinin şükrünü yapmaktan acizken, şimdi gören bir çift gözle, yürüyen iki de ayak lütfettin. Artık bilemiyorum nasıl şükretmem gerekiyor bu eşsiz nimetler karşısında?
-Rabbim! Seni tanıyan bir kalple, şükreden bir dil nimetinin şükrünü yapmaktan acizken, şimdi gören bir çift gözle, yürüyen iki de ayak lütfettin. Artık bilemiyorum nasıl şükretmem gerekiyor bu eşsiz nimetler karşısında?
Bu sırada çevreden
toplanan halk, gösterdiği bu mucizelerden dolayı İsa aleyhisselamın elini öpmek
isterler. Ama Allahın Peygamberi işaret eder:
“Benim değil
secdedeki şu kötürüm adamın elini öpün!..”
Derler ki: “Onu secdeye indiren nimetlere biz baştan
beri sahibiz. Ama hiçbirimiz onun duyduğu gibi bir mutluluk duymadık."
Hazreti İsa bunlara şu cevabı verir:
"Öyle ise tefekkür edin, siz de düşünün. Düşünen sahip olduğu nimetin farkına varır. Düşünmeyen ise kendisini mahrumiyette sanır!”
Hazreti İsa bunlara şu cevabı verir:
"Öyle ise tefekkür edin, siz de düşünün. Düşünen sahip olduğu nimetin farkına varır. Düşünmeyen ise kendisini mahrumiyette sanır!”
***
Dünyadaki milyonlarca zengine
vermediğin İMAN nimetini, ben Celal kuluna verdiğin için sana sonsuz hamdolsun
ALLAH’ım...
Allah’ım
her nefis ölümü tadacaktır. Bize hüsn-ü hatime nasip et. (Güzel son) Kabire de
bu imanla girmeyi nasip et Allah’ım...
Celalcelik@gmail.com Ankara (
Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder