Korku
ve ümit arasında olmalıyız
Mümin
daima havf (korku) ve reca (ümit) arasında bulunmalıdır. Çünkü fazla korkudan
ümitsizlik, korkusuz ümitten ise gaflet doğar.
Mümin,
Rabbinin büyüklüğünü ve azabının çetinliğini bilerek O’ndan korkar. Yani
Allah’tan en çok korkan, O’nu en çok bilendir.
Reca
ümit; havf da korku kelimesinin karşılığıdır. Reca, bir şeyde son derece
istekli ve ümitli olmaktır. Bunun karşısında olan havf ise bir şeyden son
derece çekinmektir.
Ümit ve
korku hali, mümin için vazgeçilmez iki güzel denge ahlâkıdır. Bu sayede Hak
yolunda yol alınır, amel yapılır, ameller korunur. Hak Tealâ şöyle buyurmuştur:
“Onlar,
korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler.” (Secde16)
“Onlar
ahiretten çekinir ve Rabbinin rahmetini umarlar.” (Zümer, 9)
Görülüyor ki, ilahî bilgi arttıkça kalbe düşen
korku da çoğalıyor. Fakat ümitle dengelenen Allah korkusu insanı bunalımlara
değil, isyandan uzak durmaya, geçmişi telafi için taat ve ibadete, geleceğe
hazırlanmaya sevk ve teşvik eder.
Rasulullah
Efendimiz SAV, ölüm halinde bulunan bir gencin yanına gitti. Gence:
- Kendini
nasıl buluyorsun, diye sordu. Genç:
- Allah
Tealâ’nın rahmetini umuyorum. Günahlarımdan da korkuyorum, dedi. Bunun üzerine
Efendimiz
s.a.v.:
- Bir kulun kalbinde bu ikisi bir araya gelirse,
Allah Tealâ o kula umduğunu verir, korktuğundan emin kılar, buyurdu. (Tirmizî; İbn Mace)
***
Yukarıda, çok beğenerek
okuduğum bir yazının özetini
paylaştım. Ben de bu hadisteki genç gibi
düşünüp yaşamaya çalışıyorum.
Yani, ölünce
karşılaşacaklarımdan hem korkuyorum, hem de ümitliyim. Mesela diyorum ki,
günahlarım çok, Allah’ım şimdi beni
yerde sürükleyerek götürtüp cehenneme atsan, haklısın.
Ama senin rahmetin
azabını geçmiştir Allah’ım, tövbelerimi ve kırık dökük ibadetlerimi kabul et. beni
ateş azabından koru, diye dua ederken
gözyaşına boğuluyorum.
Hayatında
hiç Türkçe Kuran meali okumayan birçok gencimiz televizyonlardaki hocalardan dinimizi
yanlış tanıyor. Hocalarımız sürekli cennetten bahsediyorlar ki haklılar,
insan öncelikle sevdirilmelidir.
Fakat Allah Kuran’da bir
denge kurmuş. Cennetin güzellikleri ile
müjdelediği ayetler kadar, cehennemle korkuttuğu ayetler vardır.
Bu
korkuda lazımdır. Yoksa insan gaflete dalarak ibadetten uzaklaşabilir.
Kuran’da cehennem tabloları öyle dehşetli
anlatılıyor ki, ben bazen namazda dünyadan acı sahneleri düşünürüm. Ve bunlar cehenneme göre çok hafiftir,
derim.
Mesela, patates kızarmakta olan bir tavaya avucunuzu basabilir misiniz?
Veya kıyma çekme makinesine elinizi uzatsanız, kemikleriniz çıtır çıtır,
etleriniz liğme liğme olur. Cehennemde
de bunların belki bin katı olacak.
“Şüphesiz
ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri
piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü, Allah
gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (NİSA
suresi, 56.ayet)
“Bir de
bunlara demirden kamçılar vardır.” (HAC suresi, 21.ayet)
“Onlar
için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.
O da ne besler, ne de açlığı giderir.” (ĞAŞİYE
suresi, 6-7.ayet)
“Şu ikisi
Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O'nu inkar edenler için
ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür.” (HAC suresi, 19.ayet)
“Üstüne de
kaynar su içeceksiniz. Susuzluk illetine
tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.” (VAKİ'A
suresi, 54-55.ayet)
“Orada ne
bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.
Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).” (NEBE
suresi, 24-25.ayet)
“Biz sizi
yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve
kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım." (NEBE suresi, 40.ayet)
Yukarıda Kuran’daki yüzlerce cehennem ayetlerinden
sadece birkaçını kopyaladım.
Bizler hayatımız boyunca, sürekli şeytan ve
nefsimizin tuzaklarına karşı uyanık olmalıyız. Bu ise konuşmadan önce ve
yapacağımız işten önce sonucunu düşünmekle mümkün olur.
Yani cehennemden korku içinde olmakla
beraber, Cennete girme ümidini hiçbir zaman yitirmemeliyiz. Bunun içinde
sürekli ibadet etmeli, iyilik etmeli, imanımızı korumalıyız.
Allah’ın rahmetinden ümit kesmemeliyiz.
Allah’ım
her nefis ölümü tadacaktır. Bize hüsn-ü hatime nasip et. (Güzel son)
Celalcelik@gmail.com Ankara (
Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder