İlahi aşkla
yananların zirvesinde Efendimiz SAV bulunuyor. Başta Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz
Osman, Hz Ali ve tüm sahabeler, sonrasında Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus
Emre gibi eyliyalarımız bu zirveye en yakın basamakta durmaktadırlar. Günümüzde
de pek çok Allah dostu yananlar vardır.
Peki bunlar
kimlerdir?
Bir Allah dostunun :
“Sen
Mevlayı sevende, Mevla seni sevmez mi?
Rızasına erende, rızasını vermez mi?
Sen Hakkın kapısında canlar feda eylesen
Emrince hizmet kılsan Allah ecrin vermez mi?“
Rızasına erende, rızasını vermez mi?
Sen Hakkın kapısında canlar feda eylesen
Emrince hizmet kılsan Allah ecrin vermez mi?“
dediği gibi ben kalbimi Allah sevgisiyle doldurdum. Sevdiklerimi Allah için
seviyorum. Rabbimin de beni sevdiğini hissediyorum.
Yanlış anlamayın Haşa! ben kim oluyorum. Ben kendimi naçizane ilahi aşkla yananlardan değil ama ilahi aşk denizinin kıyısına ulaşmış bahtiyar olanlardan sayıyorum. Ve artık çabalarım, Hem Allah’ın rızasını kazanabilmek, hem de O’nun sevgisini kaybetmemek için...
Yanlış anlamayın Haşa! ben kim oluyorum. Ben kendimi naçizane ilahi aşkla yananlardan değil ama ilahi aşk denizinin kıyısına ulaşmış bahtiyar olanlardan sayıyorum. Ve artık çabalarım, Hem Allah’ın rızasını kazanabilmek, hem de O’nun sevgisini kaybetmemek için...
Bu
konu sayfalarca anlatılabilir ama yazıyı kısa tutmak için, ilahi aşka nasıl
ulaştığımı anlatsam daha iyi olur sanırım. Ben kendimi bildim bileli bu
dengesiz yürüme (Friedreich ataksisi) hastalığım hep vardı.
Dengesiz yürürken hep alay edilirdim. Bu yüzden hep içime kapanıktım. Sanki böyle yürümeyi ben istiyordum. Ama neden böyleyim Allah’ım, diye hiç isyan etmedim. Her gece yastığa başımı koyunca, sadece düz yürümenin hayallerini kurardım.
Dengesiz yürürken hep alay edilirdim. Bu yüzden hep içime kapanıktım. Sanki böyle yürümeyi ben istiyordum. Ama neden böyleyim Allah’ım, diye hiç isyan etmedim. Her gece yastığa başımı koyunca, sadece düz yürümenin hayallerini kurardım.
Onbeş yaşımda bir kızla karşılaştık. Onu ilk gördüğüm anda gözlerimi ondan
ayıramadım. Hele o güzel gözleriyle bana ilk bakışında heyecandan kalbim
duracaktı.
Bundan sonra hayallerim sadece, normal bir insan gibi dümdüz yürümek ve dökmeden çay taşımak değildi. Sevdiğim kızın benim gücüme güvenip koluma girip yürümesi, bir toplulukta göz göze gelip bana hayranlıkla bakmasının hayaliydi de artık.
Bundan sonra hayallerim sadece, normal bir insan gibi dümdüz yürümek ve dökmeden çay taşımak değildi. Sevdiğim kızın benim gücüme güvenip koluma girip yürümesi, bir toplulukta göz göze gelip bana hayranlıkla bakmasının hayaliydi de artık.
Artık
O, kalbimin zirvesine oturdu. Her zaman onu düşünürdüm. Bilmediğim hastalığımı
ve onun düz yürüyüşünü kafama takar, bu aşkın imkansızlığını düşünür,
uyuyamazdım.
Arabesk
aşk şarkıları dinler, sigara içer ağlardım. Arkadaşlarıma hep onunla anılarımı
anlatırdım. Onu tanıyan birini görünce sabaha kadar ondan bahsetmesini
isterdim.
Annem,
babam, kardeşlerim bile neler yaşıyorlar, bu ev nasıl geçinir düşünmezdim. Neyse
uzatmayayım isterseniz, O beni terk ettiğinde ondokuz yaşındaydım. Moral bozukluğuyla
bu hastalık ilerledi ve yirmi yaşında hastaneye yattım.
Efendim
hayatımı anlatıp sıkmayacağım. Yirmili yaşlarım engelli kadrosuyla tekerlekli
sandalyede çalışmakla, arabesk aşk şarkılarıyla ağlamakla ve hayatı
sorgulamakla geçti.
Düşün,
düşün, düşün… Yeni kararlar almalıydım. 2002 de sigarayı bıraktım. Kuran’ın
Türkçe mealini merak ettim ve Allah’ın nelerden bahsettiğini okudum. Altı yedi ayda
bitirdim. Ama defalarca okudum ve ayetlerdeki emirleri yapamaz mıyım diye
nefsimle savaşa girdim.
Bir
söz vardır: “Oku, düşün, uygula, neticelendir” Uygulamaya tam olarak başlamam
iki sene sürdü. 2005 te teyemmümle namaza başladım. Namaz hayatımda pek çok şey
değiştirdi.
Arabeskten zevk almaz oldum ve sanat müziğine meylettim. Artık Türk Sanat Müziği dinliyorum. Yine ağlıyorum ama bu kez merhametten… anlatacağım.
Arabeskten zevk almaz oldum ve sanat müziğine meylettim. Artık Türk Sanat Müziği dinliyorum. Yine ağlıyorum ama bu kez merhametten… anlatacağım.
İmanın
kalbe yerleşmesi için önce kalpteki putları kırmak ve temizlemek gerekir. Para,
kadın, şehvet, masiva, malayani gibi…
Ben öncelikle kalbimi gözyaşlarıyla yıkadım, sevgiyle boyadım ve artık kalbimin zirvesinin zümrüt tepelerine Allah’ı yerleştirdim.
Ben öncelikle kalbimi gözyaşlarıyla yıkadım, sevgiyle boyadım ve artık kalbimin zirvesinin zümrüt tepelerine Allah’ı yerleştirdim.
Kuran’ın
Türkçe mealini bitirdikten sonra, Peygamber Efendimizin SAV hayatını merak
ettim. Allah’ın en sevdiği kulu O’ydu ama ne çok çileler çekmiş.
Efendimizin SAV ve arkadaşlarının hayatını empati yaparak okudum ve gözlerim yaşlarla doldu.
Efendimizin SAV ve arkadaşlarının hayatını empati yaparak okudum ve gözlerim yaşlarla doldu.
Kainata
iman gözlüğüyle bakınca her şey farklı görünüyor. Bu hastalığımda benim kusurum
yokmuş. Bu hastalık bana Rabbimin bir hediyesiymiş.
Mesela Gazze’de bir engelli çocuğun yerine kendimi koyarak (empati) onun duygu ve düşüncelerini hissetmeyi öğrendim.
Mesela Gazze’de bir engelli çocuğun yerine kendimi koyarak (empati) onun duygu ve düşüncelerini hissetmeyi öğrendim.
Rabbim
istediği için namaz kılıyorum, ibadet ediyorum. Allah sevdiği için Efendimizi
SAV ve sahabeleri çok seviyorum.
Anne, baba, akraba, eş, dost, komşu sevgisini Allah istediği için daha bir içten seviyorum. Hatta bilirsiniz ki Allah, ana babaya öf! bile demeyin, diyor.
Anne, baba, akraba, eş, dost, komşu sevgisini Allah istediği için daha bir içten seviyorum. Hatta bilirsiniz ki Allah, ana babaya öf! bile demeyin, diyor.
Namazla,
iman kalbimde gitgide pekişiyor. Allah’ın yarattığı tüm kullarına sevgi, şefkat
ve merhamet besliyorum.
Namazlarımda sadece ailem değil 250 kişiye ismen –bazen- ağlayarak dua ediyorum. Allah affedip bizi cennetine alırsa hiç ayrılmayalım istiyorum.
Namazlarımda sadece ailem değil 250 kişiye ismen –bazen- ağlayarak dua ediyorum. Allah affedip bizi cennetine alırsa hiç ayrılmayalım istiyorum.
Dinden,
oruç, namazdan uzak yaşayan sevdiklerime fırsatını bulunca yumuşak dille
bildiklerimi anlatıyorum. Ama cehennemle korkutmadan sevdirerek…
Ha
diyeceksiniz ki sen cennetlik misin ki herkesi kurtarmaya çalışıyorsun?
İşte
ilahi aşk buna diyorlar. İçimde herkese öyle SEVGİM var ki inşallah hep beraber
direk cennete girelim, o alevli ateşe hiç uğramayalım istiyorum. Bunun için
çabalıyorum.
Evet
ilahi aşk, dine hizmet etmek, Efendimizin SAV tebliğ yolunu takip etmektir. Dünyanın
geçici olduğunu herkes bilir ama dünyaya dalar.
İlahi aşkla yananlar küsmek, kızmak, yorulmak, nefret nedir bilmezler. Tüm insanları severler, öyle severler ki, ateşe doğru uçuşan kelebekleri kurtarmaya çalışanlar gibi durmadan sevgiyle koştururlar.
İlahi aşkla yananlar küsmek, kızmak, yorulmak, nefret nedir bilmezler. Tüm insanları severler, öyle severler ki, ateşe doğru uçuşan kelebekleri kurtarmaya çalışanlar gibi durmadan sevgiyle koştururlar.
Derseniz
ki onu unuttun mu? Hayır unutmadım ama ben onun o özlediğim genç haliyle
kavuşmayı Allah’ın lütfuyla mahşere bıraktım.
Namazlarımda sağlığı ve huzuru için hep dua ediyorum. Aşkı onunla tattım. Bağrımda yanan o aşk, imanımla ilahi aşka yükseldi.
Namazlarımda sağlığı ve huzuru için hep dua ediyorum. Aşkı onunla tattım. Bağrımda yanan o aşk, imanımla ilahi aşka yükseldi.
Gerçek
aşk ilahi aşktır. Ben şimdi iyileşsem evlenirim ama onunla değil. Beni Allah
için sevecek, unuttuğum zaman “haydi namazını kıl, cennette de ebediyen
ayrılmayalım sevgilim” diyecek; beraberce kelebekleri kurtarmaya koşturacak
imanlı bir eş seçerim.
Benim
şimdi bütün ibadetlerim, yazılarım, maillerim, facebookta paylaştıklarım,
sohbetlerim, dualarım hep Allah aşkımdandır. Anladınız şimdi değil mi?
Celal Çelik / Ankara ( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder