20 Nisan 2017 Perşembe

Mesnevi Okumaları - 13


Mesnevi Okumaları - 13

 

Biz bu Mesnevi yazılarında o manevi Mesnevi denizinden birkaç damla serpiyoruz.

 
 


Sözü kısa kesmek gerek vesselam. Buyrun birkaç katre (damla) :

 

HZ ALİ DÜŞMANI NEDEN AFFETTİ?

 

Düşmanın Hz. Ali'nin yüzüne tükürmesi üzerine Hz. Ali'nin onu affetmesi.

 

İbâdetteki ihlâsı, gönül temizliğini, Hakk'a bağlanışı Hz. Ali'den öğren. O Allah arslanını, hileden temizlenmiş bil.

 

Savaşta bir yiğidi alt etti. Hemen kılıcını çekti. Onu öldürmek istedi.

 

O yiğit, her peygamberin, her velînin övündüğü Hz. Ali'nin yüzüne tükürdü.

 

Öyle bir yüze tükürdü ki, "Ay" bile onun huzurunda yüzünü, yerlere sürer, secdeye varırdı.

 

O anda Hz. Ali kılıcını yere attı, onu öldürmekten vaz geçti.

 

O savaşçı düşman, bu işe, bu beklenmedik acımaya, bu yersiz bağışlanmaya şaşırdı kaldı.

 

Dedi ki: "Bana keskin kılıcını çekmiştin, beni öldürecektin; sonra neden kılıcı yere attın, beni bıraktın?

 

Benimle savaşmaktan daha iyi ne gördün de beni avlamaktan vaz geçtin?  

 

Ne gördün de böyle öfken yatıştı? Öyle bir şimşek çaktı da hemen sönüverdi.

 


Hz. Mevlana uzun uzun anlatır. Yazı uzamasın. Birkaç beyiti versem nedeni anlaşılır.

 

Hz. Ali buyurdu ki: "Ben kılıcı, Allah rızası için vururum. Ben Allah'ın kuluyum. Nefsimin, bedenimin kulu'değilim.

 

Emîrü'l-müminîn Ali, o gence dedi ki: "Ey yiğit, savaşırken sen yüzüme tükürünce, nefsime ağır geldi. Benim huyum değişti.

 

Yapacağım savaşın yarısı Allah rızası için, yarısı da öfkem zoru ile nefsim için, intikam almak için olacaktı. Halbuki, Allah'a ait işlerde ortaklık uygun değildir.

 

HİLİM KILICI, ÇELİK KILIÇTAN KESKİNDİR

 

Hz. Ali'nin düşmanı, bu sözleri işitince, gönlünde Hakk nuru parladı, imana geldi.

 

Dedi ki: "Ya Ali, meğer ben seni fena huylu kişilerle kıyas ederek, hata etmişim, cefalara düşmüşüm ve seni başka türlü insan sanmışım.

 

Halbuki sen, adalette, bir Hakk terazisi imişsin; hatta doğru tartar her terazinin ibresi imişsin.

 

Meğer sen benim soyum, sopummuşsun, yakınımmışsın. Meğer, sen benim dinimin, imanımın ışığı imişsin.

 

Ben gerçekleri gören göz arayan, o Hakk çerağının, Hz. Muhammed'in kulu, kölesiyim. Zâten senin çerağm da, ondan nûrlanmış, aydınlanmıştır.

 

Ben o nûr deryasına, yâni Hz. Muhammed'e kul, kurban olayım ki, senin gibi bir inciyi meydana getirmiştir.

 

Ya Ali, bana kelime-i şehâdeti öğret ki, seni zamanın en üstün, eri yücesi olarak gördüm."

 

O yiğidin kabilesinden, en yakınlarından elli kadar kişi, bu vak'a üzerine şevkle, aşkla dine yöneldiler, müslüman oldular.

 

Hz. Ali böylece, hilim kılıcı ile bunca halkı, bunca insanı kılıçtan kurtardı.

 

Hilim kılıcı, çelik kılıçtan daha keskindir. Belki, yüzlerce ordudan daha fazla üstünlükler elde ettirir.

 
Rabbimizin hilim sahibi yani Halim'dir

(Rabbimiz hilim sahibidir, kullarına son derece yumuşak davranır, kullarının hatâ ve kusurlarına karşı hemen gazaplanmak yerine büyük bir sabır ve tahammül gösterir. Yine Rabbimiz bu ahlâkının, kulları tarafından sergilenmesinden de râzı olur.)

 

KATİLLİK YAZILMIŞSA BİLE İRADEYLE KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?

 

Hz. Peygamber Efendimizin, Hz. Ali'nin seyisinin kulağına; "Ali'nin şehid edilmesi senin elinle olacak Bunu sana haber veriyorum." diye buyurması.

 

Resûl-i Ekrem Efendimiz, ilâhî vahiy ile ölümümün onun elinden olacağını haber vermişti.

 

O (İbn-i Mülcem) da; 'Ya Ali, önce beni öldür de, bu kötü iş, bu çirkin hareket benden meydana gelmesin.' der, dururdu.

 

Ben de diyordum ki: Mademki ölümüm senin elinden olacaktır. Kaza ve kaderden nasıl kaçabilirim?

 

O benim önüme düşerek diyordu ki: 'Ey kerim olan Ali, Allah rızası için beni iki parça et ki...

 

Bu kötü takdir başıma gelmesin. Canım, senin yüzünden yanıp yakılmasın.'

 

Ben de daima; 'Kader kalemi bunu yazdı. Yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar aşağı düşmüş, nice ordular bozulmuş, nice devletler yıkılmıştır.

 

İçimde sana karşı hiç bir nefret, hiç bir kötü niyet yoktur. Çünkü ben bunu senden bilmiyorum ki..

 

Sen Hakk'ın âletisin, işi yapan da Hakk'ın eli. Hakk'ın âletini nasıl kınayabilirim? Ona nasıl karşı gelebilirim?'

 

İbn-i Mülcem; "Öyle ise, kısas niçin gerekiyor?" diye sordu. Hz. Ali de; "O da Hakk'tandır, o da Hakk'ın gizli bir sırrıdır." diye cevap verdi.

 

Eğer Hakk, kendi yaptığı işi beğenmezse, itiraz ederse, kendi takdirine karşı gelirse, bunda da bizim aklımızın ermediği hikmetler vardır. Bu itiraz yüzünden nice sır bağları ve bahçeleri yeşerir.

 

Kendi işine itiraz etmesi, kendi takdirine karşı gelmesi, ancak O'na yakışır, kendi takdirine vasıta olan katili kısasla öldürmek de O'nun takdiridir. Kahır da, lütuf da birdir.

 

Bu hadiseler şehri olan dünyada, hâkim olan, ülkelerde düzenler kuran, işler başaran mülk sahibi O'dur.

 

Kendi âletini kırarsa, kırdığım yine onarır, sağlam bir hale getirir.

 


ŞEFİK CAN DEDE DİPNOTTA DER Kİ:

 

(Hakk'ın kendi takdirine itiraz etmesi yanlış anlaşılmamalıdır: Allah bir kimsenin alın yazısını katil olarak yazmışsa, hâşâ onu muhakkak katil olmaya zorlamamıştır. Katil namzedinin aklını, cüz'î iradesini kullanarak kendini kurtarması, kaderin önünden kaçması imkânını da muhabbeti icabı kuluna lütfetmiştir.

 

Kul isterse, ilâhî takdirden, yine ilâhî takdire sığınarak kendini kurtarır. "Ya ilâhî, takdir ettiğin kötülükleri bizden gider" diye yalvarır. Bu sebepledir ki katilin cezalandırılmasında, ilâhî adalet gizlidir. Çünkü kul, cüz'î iradesini kullanarak kendini kurtarmamıştır, cezayı hak etmiştir.

 

Aslında kulun kendini kurtarma gayreti Hakk'tan gelmektedir. Her şey Hakkın yed-i kudretindedir. Şunu da hatırlamalıyız ki: İlâhî takdirin de değişen bazı yönleri var. Sadaka vermenin ezelde takdir buyurulan ömrü uzattığını Resûl-i Ekrem Efendimiz müjdelemiştir.

 

Bu sebeple: "Ezelî takdir, gayrete âşıktır" demişlerdir. Ayrıca ilâhî takdirin yerine gelmesinde de ne hikmetler gizlidir, bilemeyiz ki. Bir katilin öldürmesinde, o katil için yarar bulunduğuna aklımız erer mi?)

 

***

 

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.

Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder