Hastalar Risalesi – İkinci Deva 2/25
Efendim iki hafta önce başladığımız Hastalar Risalesi yazılarının
ikincisi ile devam ediyoruz. Önce buyrun orjinal yazıyı okuyunuz, sonrasında
kısa açıklamamızı okuyalım:
İKİNCİ DEVÂ
İKİNCİ DEVA :Ey sabırsız hasta! Sabret ve şükret.
Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne (geçerli ibadet haline) getirebilir.
Çünkü ibadet iki kısımdır. Biri müsbet (olumlu)
yani Allah’ın emrettiği ibadettir ki, namaz, niyaz gibi malum ibadetlerdir.
Diğeri menfi (olumsuz) ibadetlerdir ki, hastalıklar,
musibetler vasıtasıyla musibetzede (belâ, sıkıntıya uğrayan)
aczini, zaafını (güçsüzlüğünü, zayıflığını) hisseder,
Hâlik-ı Rahîmine (çok şefkat ve merhamet sahibi olan yaratıcıya,
Allah’a) iltica (sığınır) eder,
yalvarır.
Hâlis, (saf, temiz)
riyasız, (olduğu gibi, gösterişsiz) manevî bir
ibadete mazhar (ulaşmış) olur.
Evet, hastalıkla
geçen bir ömür, Allah’tan şekva (şikâyet) etmemek
şartıyla mü’min için ibadet sayıldığına rivayat-ı sahiha (doğru
rivayetler) vardır. 1
Hatta bazı sabir (sabreden) ve şakir (şükreden) hastaların bir dakikalık hastalığı,
bir saat ibadet hükmüne (geçerli ibadet haline) geçtiği
ve bazı kâmillerin bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçtiği, rivayat-ı
sahiha (doğru rivayetler) ve keşfiyat-ı sadıka
(doğru çıkan manevi keşifler, sırlar) ile
sabittir.
Senin bir dakika ömrünü bin dakika hükmüne getirip, sana uzun ömrü
kazandıran hastalıktan teşekkî (şikâyet etme, sızlanma) değil,
teşekkür et.
KISA BİR YORUM
Kıymetli dostlarımız, yazılarımızda bahsedilen bilgiler, yıllardır dinlediğimiz
sohbetler ve okuduğumuz yazı ve kitaplardan özetlediklerimizdir.
Dini hakikatleri anlattığım biri, bana sen alim misin nerden
biliyorsun, demişti.
Ben de bu durumu üzülerek dostum ve komşum ilahiyatçı Efkan Vural
hocama anlatmış, ve artık kimseye anlatmak istemiyorum hocam, demiştim.
Efkan hocam, Hayır Celȃl anlatacaksın. Geçen akşam bir hadis-i
şerif okuyunca sen aklıma geldin, dedi. Efendimiz SAV buyuruyor ki:
“Ahir zamanda ümmetimden bir kısım kimseler vardır, onlar alim
değillerdir, fakat ilim taşırlar.” Celȃl, sen çok iyi bir ilim taşıyıcısısın,
anlatmaya ve yazı yazmaya devam et.
Aslında gayet rahat anlaşılıyor ama yinede biraz daha açmak istiyoruz, bu
Devada büyük islam alimi Bediüzzaman Said Nursi (1876-1960) hazretleri
diyor ki:
Ey sabırsız hasta sabret ve şükret! Diyor. Çünkü bu hastalık senin ömrünün
her bir dakikasını, sanki bir saat ibadet yapmış gibi sevap kazandırır, diyor.
Adeta bir önceki devadaki hastalığın ömrü neden uzattığını açıklıyor.
Her bir dakikanın nasıl olurda bir saat ibadet sayıldığını, yani geçmeyen
ağrı olursa sabrediyorsun, ve her sorana çok şükür bugünüme, diyen hastanın bu
halini izah ediyor.
İbadet iki kısımdır diyor. Birincisi bilinen malum namaz, oruç, dua gibi
ibadetlerdir.
İkincisi hastalık ve musibetler vasıtasıyla Allah’a çok içten sığınıp
yalvarmakmış. Bediüzzaman, bu Allah’a sığınıp içten dua etmek, riyasız halis
bir ibadettir, diyor.
Ömrü hastalıkla geçen bir müslüman, neden ben Allah’ım gibi isyan etmeyip
Allah’a şikayet etmezse, o zaman sabrettiği her dakika birer saat ibadet hükmündedir,
bununla ilgili doğru rivayetler çoktur, diyor. Devamında da şöyle yazmış:
“Hatta bazı sabir (sabreden) ve
şakir (şükreden) hastaların bir dakikalık
hastalığı, bir saat ibadet hükmüne (geçerli ibadet haline) geçtiği
ve bazı kâmillerin bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçtiği, rivayat-ı
sahiha (doğru rivayetler) ve keşfiyat-ı sadıka
(doğru çıkan manevi keşifler, sırlar) ile
sabittir. ”
Burada Bediüzzaman, Allah’ın kendisine hastalık verdiği insanlardan
sabreden ve şükredenlerin ömrünün her bir dakikasının, bir saat ibadet sevabı
kazandıracağını ifade etmiş,
anlatmıştık.
Bu hastalar risalesindeki Deva’ların hepsi, imanın altı şartına inanan,
yani imanı olan müslümanlar içindir. Allah’ı inkar edenlerin zaten sevap
kazanması düşünülemez.
Ve Bediüzzaman devam ediyor. Bazı kamillerin bir dakikası ise, bir gün
ibadet olur, diyor. Burada kamillerden maksat, ömrü hastalıkla geçmesine rağmen,
namaz, dua gibi ibadetlerini de aksatmayan Hakk aşıklarıdır.
Ve son cümlede benim şu sözümü neden söylediğim anlaşılıyor:
“Milyonlarca sağlıklı insanlar içinden seçip, bana bu canım FA hastalığını
veren Allah’a binlerce hamdolsun.”
“Senin bir dakika ömrünü bin dakika hükmüne getirip, sana uzun
ömrü kazandıran hastalıktan teşekkî (şikâyet
etme, sızlanma) değil, teşekkür et. ”
***
Bu yorumla birlikte Hastalar Risalesi İkinci Deva’yı bu linkten istediğiniz
zaman okuyabilir ve bu linki çevrenizdeki engelli veya hasta dostlara
iletebilirsiniz:
Evet bunun için, Bu hastalık bana Allah’ın hediyesidir. Çünkü Hz. Mevlana,
Allah sevdiği kuluna dert verir, Firavun’un birkez bile başı ağrımadı, der.
Bugünüme binlerce elhamdülillah ! …
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder