6 Nisan 2017 Perşembe

Mesnevi Okumaları - 11


Mesnevi Okumaları - 11

 

Hz. Mevlana Mesnevi’de yüzlerce hikaye anlatır. Hikayelerde anlatılan herşeyin bir manası vardır. Bu yazıda aslan, kurt, tilki hikayesinden bazı manalar aktaracağız.

 

Yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’den TV’de dinlemiştim:

 


“Efendim Mesnevi’ye masal kitabı, papağan, kurt, tilki hikaye kitabı, diyorlar. Zaten yüce kitabımız Kuran’a da eskilerin masalları, şu an Firavun mu var, Musa mı, demişlerdi.

 

Kuran’a bunu diyen Mesnevi’ye demez mi? Elbette der. Efendim bunlar kendi halimizdir, semboldür. Firavunda sensin Musa da; kurtta sensin tilkide.” Der.

 

Yine rahmetli Şefik Can dedemizin kıymetli Mesnevi tercümesinden bir bölüm paylaşıyoruz, hikayedeki manaların hepsini Hz. Mevlana hikaye içinde açıklamıştır.

 

Aşağıda çok kısa bir bölüm ve mana paylaştık. Özellikle Hz. Mevlana’nın, akıllı kişinin özelliğini belirtmesini, hikayedeki vermek istediği ana mesajın olduğunu düşünüyoruz:

 

Kurt İle tİlkİnİn arslan’ın maİyyetİnde ava gİtmelerİ

 

Arslan, kurt, bir de tilki avlanmak için dağa, ormanlığa gitmişlerdi.

 

Avlanmak için, birbirlerine yardım etmeyi, yollan, belleri iyice tutmayı düşünüyorlardı.

 

O engin ovada, üçü de beraberce, bir çok av tutacaklardı.

 

Erkek arslan, onlarla beraber olmaktan, onlarla beraber avlanmaktan utanıyordu ama, yine de, ikram olsun diye, onlara yoldaş olmuştu.

 


***    

 

Kurtla tilki, heybetli arslanın peşinde dağa doğru gittiler.

 

İşleri yolunda gitti, bir dağ sığırı, bir keçi, bir de semiz tavşan yakaladılar.

 

Savaşçı bir arslanın peşine takılan kişinin kebabı, gece gündüz, eksik olmaz.

 

Avları, ölü ve yaralı olarak kanlar içinde sürükleye sürükleye dağdan ormana getirdiler.

 

Kurt ile tilki, doymazlık içinde idiler. Ağızlarının suyu akıyordu. Pâdişâhlar pâdişâhının bu avları adaletle pay etmesini bekliyorlardı.

 

 

Arslanın kurdu imtihan etmesi; "Ey kurt! Avları aramızda pay et." demesi.

 

Arslan; "Ey tecrübeli, ihtiyar kurt, bu avları aramızda pay et de yeni bir adalet göster." dedi.

 

"Pay etme işinde benim vekilim ol da, senin tabiatının nasıl bir yaratılışta olduğu meydana çıksın."

 


Kurt dedi ki: "Pâdişâhım, yaban öküzü senin payın olsun, o da büyük, sen de büyüksün, semizsin çeviksin.

 

Orta boyda, orta irilikte olan keçi de benim olsun; tilki, sen de, yanılmadan, hiç ses çıkarmadan tavşanı al, tavşan tam sana göre."

 

Arslan; "Ey kurt!" diye kükredi. "Bu sözü nasıl söyledin? Bir daha söyle bakayım. Ben burada iken sen nasıl olur da ben ve sen diye konuşabilirsin?

 

Kurt, ne köpek oluyor ki, benim gibi eşsiz, benzersiz bir arslanın yanında kendini var gibi görebiliyor?

 

Ey kendisine varlık veren eşek, beri gel." dedi; kurt yanına gelince, arslan bir pençe vurdu, onu parçaladı.

 

Arslan, kurtta akıl olmadığını, doğru bir karara varamadığını görünce, cezasını vererek onun derisini başından sıyırdı.

 

Dedi ki: "Mademki beni görmek, seni senden almadı. Böyle bir cana, inleyerek ölmek gerektir.

 

Huzurumda yok olmadığın için senin boynunu vurmak lâzım geldi."

 

Arslan, iki ayrı üstünlük, iki ayrı baş olmasın diye kurdun kafasını kopardı.

 

Ey koca kurt, madem hayvanlar pâdişâhının önünde, kendini ölü saymadın. Cezanı gör, işte; "Biz onların intikamını aldık." âyet-i kerimesinin hükmü budur.

 

Ondan sonra arslan, yüzünü tilkiye çevirdi de; "Haydi." dedi. "Bunları yemek için sen pay et."

 

Tilki secde etti, sonra dedi ki: "Ey yüce padişah, şu semiz öküz, senin kuşluk yemeğin olsun.

 

Şu keçiden de, aziz pâdişâhımızın öğle yemeği için bir yahni yapılır.

 

Tavşan ise, lütuf ve kerem sahibi pâdişâha, akşamleyin bir çerez olur."

 

Arslan; "Ey tilki!" dedi. "Adalet meş'alesini sen yaktın, böyle hakça pay edişi sen kimden öğrendin?

 

Ey ulu kişi, bu akıllıca işi nereden öğrendin?" Tilki dedi ki: "Ey cihan pâdişâhı, bunları ben kurdun başına gelenlerden öğrendim."

 

Bunun üzerine arslan tilkiye; "Mademki kendini bizim aşkımıza tamamiyle bağladın. Avların üçü de senin olsun, üçünü de al götür." dedi.

 

"Ey tilki sen tamamiyle biz oldun, bizim oldun. Artık seni nasıl incitebiliriz?

 

Biz de seniniz, bütün avlar da senin. Artık, yedinci kat göğün üstüne ayak bas, yüksel.

 

Alçak kurdun başına gelenden ibret aldığın için artık sen tilki değilsin, benim arslanımsın." dedi.

 


Akıllı o kişidir ki, dostlarının kaçınılması mümkün olan belâlara düşüp ölüşlerinden ibret alır.

 

O zaman tilki; "Arslan, bana bunu kurttan sonra teklif etti." diye yüzlerce şükürde bulundu.

 

Eğer önce bana; "Bunları sen pay et." diye emretseydi, onun pençesinden canımı kim kurtarırdı?

 

Şu halde Allah'a şükürler olsun ki, bizi bizden önce gelip helak olanlardan sonra dünyaya getirdi.

 

Getirdi de, Cenâb-ı Hakk'ın, geçmiş zamanlarda gelip geçenlere ne cezalar verdiğini, duyduk öğrendik.

 

AKILLI İNSANLAR DÜŞÜNÜP İBRET ALANLARDIR

 

Önce gelip geçen kurtların, başlarına gelenlerden ibret alır da, tilki gibi kendimizi koruruz.

 

O Hakk Peygamberi, o gerçek peygamber, bu yüzden hadisinde bize; "Ümmet-i merhume." (=Allah'ın merhametine, acımasına lâyık olmuş ümmet) diye buyurdu.

 

Ey büyük adamlar, o kurtların kemiklerini,.kıllarını, ortaya koydukları eserleri görün de ibret alın.

 

Akıllı insanlar Firavunların, Âd kavminin başına gelenleri duyunca, şu varlıktan da geçer, hırs ve gururu da bırakır.

 

Varlıktan, kendini büyük görmekten, hırstan vazgeçmezse, bu sefer onun halinden, onun sapıklığından başkaları ibret alır.

 


***

 

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.

Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.

 

5 Nisan 2017 Dostum Aydın Kaynarca beyle mahallemizde (Ankara Sincan-Fatih) turladık sonrasında site bahçesinde babacığımla sohbet ettik

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder