Mesnevi Okumaları - 11
Hz. Mevlana Mesnevi’de yüzlerce hikaye anlatır. Hikayelerde
anlatılan herşeyin bir manası vardır. Bu yazıda aslan, kurt, tilki hikayesinden
bazı manalar aktaracağız.
Yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’den
TV’de dinlemiştim:
“Efendim Mesnevi’ye masal
kitabı, papağan, kurt, tilki hikaye kitabı, diyorlar. Zaten yüce kitabımız
Kuran’a da eskilerin masalları, şu an Firavun mu var, Musa mı, demişlerdi.
Kuran’a bunu diyen
Mesnevi’ye demez mi? Elbette der. Efendim bunlar kendi halimizdir, semboldür.
Firavunda sensin Musa da; kurtta sensin tilkide.” Der.
Yine rahmetli Şefik Can dedemizin kıymetli Mesnevi tercümesinden
bir bölüm paylaşıyoruz, hikayedeki manaların hepsini Hz. Mevlana hikaye içinde açıklamıştır.
Aşağıda çok kısa bir bölüm ve mana paylaştık. Özellikle Hz. Mevlana’nın,
akıllı kişinin özelliğini belirtmesini, hikayedeki vermek istediği ana mesajın
olduğunu düşünüyoruz:
Kurt İle tİlkİnİn arslan’ın maİyyetİnde ava
gİtmelerİ
Arslan,
kurt, bir de tilki avlanmak için dağa, ormanlığa gitmişlerdi.
Avlanmak
için, birbirlerine yardım etmeyi, yollan, belleri iyice tutmayı düşünüyorlardı.
O engin
ovada, üçü de beraberce, bir çok av tutacaklardı.
Erkek
arslan, onlarla beraber olmaktan, onlarla beraber avlanmaktan utanıyordu ama,
yine de, ikram olsun diye, onlara yoldaş olmuştu.
***
Kurtla
tilki, heybetli arslanın peşinde dağa doğru gittiler.
İşleri
yolunda gitti, bir dağ sığırı, bir keçi, bir de semiz tavşan yakaladılar.
Savaşçı
bir arslanın peşine takılan kişinin kebabı, gece gündüz, eksik olmaz.
Avları,
ölü ve yaralı olarak kanlar içinde sürükleye sürükleye dağdan ormana
getirdiler.
Kurt ile
tilki, doymazlık içinde idiler. Ağızlarının suyu akıyordu. Pâdişâhlar
pâdişâhının bu avları adaletle pay etmesini bekliyorlardı.
Arslanın kurdu imtihan etmesi; "Ey
kurt! Avları aramızda pay et." demesi.
Arslan;
"Ey tecrübeli, ihtiyar kurt, bu avları aramızda pay et de yeni bir adalet
göster." dedi.
"Pay
etme işinde benim vekilim ol da, senin tabiatının nasıl bir yaratılışta olduğu
meydana çıksın."
Kurt dedi
ki: "Pâdişâhım, yaban öküzü senin payın olsun, o da büyük, sen de
büyüksün, semizsin çeviksin.
Orta
boyda, orta irilikte olan keçi de benim olsun; tilki, sen de, yanılmadan, hiç
ses çıkarmadan tavşanı al, tavşan tam sana göre."
Arslan;
"Ey kurt!" diye kükredi. "Bu sözü nasıl söyledin? Bir daha söyle
bakayım. Ben burada iken sen nasıl olur da ben ve sen diye konuşabilirsin?
Kurt, ne
köpek oluyor ki, benim gibi eşsiz, benzersiz bir arslanın yanında kendini var
gibi görebiliyor?
Ey
kendisine varlık veren eşek, beri gel." dedi; kurt yanına gelince, arslan
bir pençe vurdu, onu parçaladı.
Arslan,
kurtta akıl olmadığını, doğru bir karara varamadığını görünce, cezasını vererek
onun derisini başından sıyırdı.
Dedi ki:
"Mademki beni görmek, seni senden almadı. Böyle bir cana, inleyerek ölmek
gerektir.
Huzurumda
yok olmadığın için senin boynunu vurmak lâzım geldi."
Arslan,
iki ayrı üstünlük, iki ayrı baş olmasın diye kurdun kafasını kopardı.
Ey koca
kurt, madem hayvanlar pâdişâhının önünde, kendini ölü saymadın. Cezanı gör,
işte; "Biz onların intikamını aldık." âyet-i kerimesinin hükmü budur.
Ondan
sonra arslan, yüzünü tilkiye çevirdi de; "Haydi." dedi. "Bunları
yemek için sen pay et."
Tilki
secde etti, sonra dedi ki: "Ey yüce padişah, şu semiz öküz, senin kuşluk
yemeğin olsun.
Şu
keçiden de, aziz pâdişâhımızın öğle yemeği için bir yahni yapılır.
Tavşan
ise, lütuf ve kerem sahibi pâdişâha, akşamleyin bir çerez olur."
Arslan;
"Ey tilki!" dedi. "Adalet meş'alesini sen yaktın, böyle hakça pay
edişi sen kimden öğrendin?
Ey ulu
kişi, bu akıllıca işi nereden öğrendin?" Tilki dedi ki: "Ey cihan
pâdişâhı, bunları ben kurdun başına gelenlerden öğrendim."
Bunun
üzerine arslan tilkiye; "Mademki kendini bizim aşkımıza tamamiyle
bağladın. Avların üçü de senin olsun, üçünü de al götür." dedi.
"Ey
tilki sen tamamiyle biz oldun, bizim oldun. Artık seni nasıl incitebiliriz?
Biz de
seniniz, bütün avlar da senin. Artık, yedinci kat göğün üstüne ayak bas,
yüksel.
Alçak
kurdun başına gelenden ibret aldığın için artık sen tilki değilsin, benim
arslanımsın." dedi.
Akıllı o kişidir ki,
dostlarının kaçınılması mümkün olan belâlara düşüp ölüşlerinden ibret alır.
O zaman tilki; "Arslan,
bana bunu kurttan sonra teklif etti." diye yüzlerce şükürde bulundu.
Eğer önce bana;
"Bunları sen pay et." diye emretseydi, onun pençesinden canımı kim
kurtarırdı?
Şu halde Allah'a şükürler
olsun ki, bizi bizden önce gelip helak olanlardan sonra dünyaya getirdi.
Getirdi de, Cenâb-ı Hakk'ın,
geçmiş zamanlarda gelip geçenlere ne cezalar verdiğini, duyduk öğrendik.
AKILLI İNSANLAR DÜŞÜNÜP İBRET ALANLARDIR
Önce gelip geçen kurtların, başlarına gelenlerden ibret alır da,
tilki gibi kendimizi koruruz.
O Hakk Peygamberi, o gerçek peygamber, bu yüzden hadisinde bize;
"Ümmet-i merhume." (=Allah'ın merhametine, acımasına lâyık olmuş ümmet)
diye buyurdu.
Ey büyük adamlar, o kurtların kemiklerini,.kıllarını, ortaya
koydukları eserleri görün de ibret alın.
Akıllı insanlar Firavunların, Âd kavminin başına gelenleri
duyunca, şu varlıktan da geçer, hırs ve gururu da bırakır.
Varlıktan, kendini büyük görmekten, hırstan vazgeçmezse, bu sefer
onun halinden, onun sapıklığından başkaları ibret alır.
***
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.
Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip
etsin.
5 Nisan 2017 Dostum Aydın Kaynarca beyle mahallemizde (Ankara Sincan-Fatih) turladık sonrasında site bahçesinde babacığımla sohbet ettik |
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder