21 Aralık 2014 Pazar

Neye Güveniyoruz?


Neye Güveniyoruz?


 

Bu yazıda inşallah samimi bir şekilde sizlere bazı düşüncelerimi yazmak istiyorum.

 

Ben alışveriş merkezlerinde, sokaklarda, televizyonlarda olsun yurdumuzun insanlarının, özellikle gençlerin bu laubaliklerine şaşırıyorum. Laubali sözünü bilerek kullandım.

 


Hani bilirsiniz ki bir öğretmen, derste konuyla ilgisi olmayan söz ve tavırlar yapan öğrencisine, laubalilik yapma, diye kızar ya. Ben de dine, cehenneme karşı ilgisiz, duyarsız insanlara laubali diyorum.

 

O insanların acaba güvendiği birşey mi var? Oysa müslüman, hayatını hep korku ve ümit arasında dengede tutmalıdır... Onları, o şiddetli ateş azabından kurtaracak neleri var?

 

Fakire bazen diyorlar; Celal, sen hayatın boyunca hep sabrettin, şükrettin, namazını kılıyorsun? Cennetliksin. Ama yemin ediyorum ben bu imanımı kaybetmekten çok korkuyorum.

 

Çünkü o kovulmuş kibirli şeytan bu imanımızı kaybetmemiz için çok hücum ediyor. Dün dua listeme ağlayarak içten dular ettim. Amin dedim, gözyaşımı daha silerken hemen fısıldadı:

 

Aferin bana, keşke herkes ben gibi birbirine dua etse, gibi bir kibir geldi. Hemen Allah’a sığındım. Radyoda bir alim, minnacık bir kibir, dağ gibi sevabı yıkar, dedi...

 

Evet ben ibadetlerimin kabul edildiğini bilmiyorum. Zaten Efendimiz SAV bazılarının namazlarının ahirette yüzlerine fırlatılacağını söylüyor. Allah korusun, bilemiyorum...

 

Dünyada güvendiğimiz zengin veya makam sahibi bir tanıdığımız olur, torpil yapar. Ama ahirette cehennemden kurtulmak için, takva içinde yaşamamız gerekmez mi? 

 


Evet ben imanımı kaybedip imansız ölmekten çok korkuyorum. Çevremizde bazı tanıdıklarımız var. Bir zamanlar beş vakit namazlı, sakallı iken şimdi ateistler... Nasıl korkmayayım?    

 

Çünkü Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

 

İbrahim, bunu oğullarına da tavsiye etti. Yakup da öyle yaptı (ve onun da oğullarından son dileği şuydu:) -Ey oğullarım, Allah sizin için bu dini seçti. Öyleyse, siz de ancak müslüman olarak can verin! (Bakara suresi, 132. ayet)

 

Evet imanımı kaybetmekten korkuyorum. İmanla ölsem bile namazlarımın yüzüme çarpılmasından korkuyorum. Fakat bu imanımla ruhumu teslim edebilirsem, birşey var ki, kurtuluşum adına ümitliyim. 

 

Ben, Allah’ı (C.C.), Habibi Edibi Muhammed Mustafa’sını SAV, ve Habibi’nin SAV Ebubekir’ini, Ömer’i, Osman’ı, Ali’si, Hasan’ı, Hüseyin’i, Fatıma’sı, Aişe’sini, (R.Anhum) ... Hepsini çok seviyorum.

 

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek:

 

Ey Allah’ın Rasûlü kıyamet ne zaman kopacaktır? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktı ve namazını bitirince; “Kıyametin kopmasını soran kimse nerededir? Buyurdu. Adam: Benim Ey Allah’ın Rasûlü dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.):

 

“Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. Adam: “Kıyamet için fazla namaz ve oruç hazırlayamadım fakat ben Allah’ı ve Rasûlünü seviyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

 

“Kişi sevdiğiyle beraberdir, sende sevdiğinle beraber olacaksın buyurdu. Müslümanların Müslüman olmaları dışında bu söze sevindikleri kadar başka bir şeye sevindiklerini görmedim.”  (Ebû Dâvûd, Edeb: 113; Müslim, Birr: 50, Tirmizî: Bu hadis sahihtir.)

 

Evet hayatımızı hep takva içerisinde geçirmeliyiz. Takva, Allah’a duyulan derin saygı ve korkudur. Takva, günah ve haramlara düşmemek için hep tedbirli yaşamaktır.  

 

Hz. Ömer takvayı soran birine şöyle der:

 

“Takva, dikenli bir tarlada elbisesi yırtılmasın, ayağına diken batıp ayağını kanatmasın diye dikkatli yürümektir. ”

 

Acizane bendeniz de, günah ve haramlara bulaşmamak için yemek, içmek ve ağzımdan çıkan her söze dikkat ederek takvalı olmaya çalışıyorum ki, Allah’ın sevgisini kaybetmeyeyim.

 


Bunu şöyle açıklayabiliyorum; Allah kısmet etti hamdolsun, kıymetli Mevlevi Yazar Hayat Nur Artıran hocamla telefonla sohbet ederek tanıştık.

 

Bendeniz onunla telefonla konuşmalarımızda ve gönderdiğim SMS’lerdeki kelimelere çok dikkatli oluyorum ki, onu kırıp dostluğunu kaybetmeyeyim...

 

İnsanlar, dostunu kırmamak için bu kadar dikkat ederken, onsekiz bin alemin Rabbi Allah’ı kırmış olmaktan hiç çekinmiyorlar ne yazık ki...

 

Allah’ın yap dediği ibadetleri yapmıyorlar. Mesela namaz kılmıyorlar.

Allah’ın yapma dediği haramları işliyorlar. Mesela içki içiyorlar.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

1 yorum:

  1. Yazınızı okuyunca akla şu ayet geliyor:
    "Ve onlar gibi olmayın ki Allah'ı unutmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur, onlardır ki hep fasıklardır." (Haşir, 59/19)

    Allah bizi nefsimizin eline bırakmasın.

    Yazınız için çok teşekkürler.

    Zafer



    YanıtlaSil