14 Aralık 2014 Pazar

İyiliklerimiz Nasıl Değer Kazanır?


İyiliklerimiz Nasıl Değer Kazanır?


 

1982 yılı… Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda 2. sınıf öğrencileri Türkiye ekonomisi dersinin hocasını bekliyorlar.

 

Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken hoca tam bir ciddiyetle kapıda beliriyor. Sınıfa vakarlı bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Ardından tebeşirle tahtaya kocaman bir “1” yazıyor.



 

- Bakın, diyor, bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey…

Sonra 1’in yanına bir 0 koyuyor.

- Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik 1’i 10 yapar.

Bir 0 daha…

- Bu da tecrübedir. Ona sahip oldunuz mu, 10’ken 100 olursunuz.

Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor; yetenek, disiplin, sevgi…

Eklenen her yeni 0’ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca.

 

Sonra eline silgiyi alıp en baştaki 1’i siliyor. Geriye bir sürü 0 kalıyor. Ve hoca diyor ki:

- Kişiliğiniz yoksa gerisi bir hiçtir! 

Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülüyor.

 

Bu anlattığım internette çok dolaşan bir hikayedir. Yaşanmış mı bilemiyorum, fakat fakire bazı Kuran ayetlerinin ışığında bir gerçeği hatırlattı. Bahsedeceğim ama önce işte o ayetler:

 

"Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Ahirette o işlerin hiç faydası olmaz. " (İbrahim suresi, 18. ayet)

 

" De ki: Size en çok ziyana uğrayanları haber verelim mi? Onlar dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, kıyamet günü, hiç bir terazi tutmayız. (İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.) "  (Kehf suresi, 103-104-105. ayetler)

 

" Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır; ama yanına varınca, umduğunu bulamaz. " (Nur suresi, 39.ayet)

 

Evet, Cenab-ı Hak bu ayetlerde kafir olarak ölenlerin hayırlı işlerinin boşa gittiğini söylüyor. Kafir demek, kefere kökünden bir kelime olup örtmek manasına gelir.  

 

Yani, kafir gerçeğin üstünü örtüyor, inkar ediyor. Derler ya, gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar diye... Kafirler, Allah’ın varlığına ve birliğine, ölüm sonrası ahiret hayatına inanmasalar da, birgün mutlaka gerçekle yüzleşecekler... 

 

Baştaki hikayede dendiği gibi bütün amellerimizin değeri sıfırdır. Yani okul yaptırmak, fakir giydirmek, sadaka vermek, vs. gibi iyiliklerimiz birer sıfır’dır. Yani belki yüzlerce sıfır...

 

Bu sıfırlara değer kazandıracak şey sola konacak bir’dir.  O bir ise, İman’dır. İman, şu altı şeye şeksiz şüphesiz kalben samimiyetle inanmaktır.

 

Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere iman...

 


Peki insanın inanmadığı halde yaptığı güzel işler hep mi boşa  gider, yani ölmeden?

 

Hz. Hatice'nin (r.anha) amcası olan Hakim bin Hizam yüz yirmi senelik ömrünün altmış senesini cahiliyede, altmış senesini de İslâm üzere yaşadı. Sahih-i Müslim'de Hakim bin Hazam'dan rivayet edilen bir hadiste Hakim, Rasulullah'a SAV şunu sormuştur:

 

"Ey Allah'ın Rasulü! Benim cahiliyede yapmış olduğum sadaka, köle azad etme ve sıla-ı rahimler için bir sevap var mıdır? " Bunun üzerine Allah Rasulü SAV:

 

"- (Cahiliyede) yapmış olduğun hayırlar üzere müslüman oldun" buyurur.

 

Evet müslüman olarak ruhumuzu teslim etmek kurtuşumuzun adına çok önemlidir.

 

Son bir hadis-i şerif ile yazıyı sonlandırmadan şunu belirtmek istiyorum. Efendim, bendeniz hoca veya alim değilim. Sadece dinlediğim, okuduklarımdan önemli şeyleri özetleyerek paylaşıyorum ki, hepberaber bilgilerimizi yenileyelim...  

 

Canım dostum Efkan Vural hocamın fakire söylediği şu söz gibiyimdir inşallah:

 

“Celal, Efendimiz SAV şöyle der; Ahir zamanda ümmetimden öyle kimseler vardır ki, onlar alim değillerdir fakat ilim taşırlar. Celal, sen çok iyi bir İLİM TAŞIYICISISIN.”

 


Yine Ebu Sa'îd (radıyallau anh) hazretleri der ki:

"Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:

 

" Bir kul İslâm'a girer ve bunda samimi olursa, daha önce yaptığı bütün hayırları Allah, lehine yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder...

 

  Müslüman olduktan sonra yaptıkları da şu şekilde muâmele görür: Yaptığı her hayır için en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar sevap yazılır. İşlediği her bir şer için de, -Allah affetmediği takdirde- bir günah yazılır. "

 

(Buharî hadisi tâlik olarak kaydeder (İman: 31), Nesâî, İman: 10, (8, 105)

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder