13 Mart 2013 Çarşamba

Patron böyle olmalı


Patron böyle olmalı

 

Üniversiteyi bitirdiğim ay hastalığımın ilerlemesiyle hastaneye yatmıştım. Tedavisi olmayan bu hastalığım ile ne iş yapabilirim düşüncesi içerisindeydim. Bir gün babamın koluna girmiş yürürken Ankara Sıhhıye’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun önünden geçiyorduk. Binadan içeriye girdiğimizde duyduğum o cümle hayatımı değiştiren cümleydi:

 

Karel diye bir firma var, biz oraya 5-6 özürlü işçi gönderdik, bir kaç hafta içinde beğenmeyip çıkardılar. Bir de siz gider misiniz?”

 

Karel’de müdürle görüşürken babam ‘Benim oğlumun ingilizcesi de iyidir’, dedi. Müdür bey ”Öyle mi?” deyip, beni patrona götüreceğini söyledi. Benim, patron denince yaşlı, göbekli, kibirli biri gözümde canlandı. İçeri girince, otuzlu yaşlarda, zayıf, uzun boylu, gri pantolon mavi gömlekli talebe gibi sade giyimli birini görünce şaşırdım.

 

Müdür bey, Yaman Tunaoğlu bey deyip tanıştırdı. Elimi sıkıp oturttu. İngilizce ve elektronik bilgimi test etti. Çünkü sonradan öğrendim. Boğaziçi mezunu ve ABD’de masterını yapmış bir elektronik mühendisiymiş. Bana teknik bir ingilizce kitaptan bir sayfa okutup, tercüme etmemi istedi. Ettim ve sonuçta beni beğendiler ki yarın sabah gel başla, dediler.

 

Karel’de 1994 te çalışmaya başladım. İlk defa orada elektronik baskı devre kartlarının tasarımı işini öğrenmeye başladım. Yaman bey, yeni mezun tecrübesiz teknisyen ve mühendisleri işe alıp yetiştirirdi. Emekli olana kadar yüzlerce mühendisle tanıştım. Bir çoğu Karel’i referans gösterip yurdumuzun büyük şirketlerinde, hatta üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalışmaya devam etmekteler.

 

Bence bu ülkemizin tecrübeli kalifiye insan yetişmesine büyük bir katkıdır. Nasıl TRT bir sunucu okuluysa, Karel’de bir mühendis okuludur.

 

Yaptığım tasarım işinde direk Yaman beyle beraber çalışıyorduk. Çünkü Yaman bey mühendis olarak bana kağıtta işi anlatıyordu, ben de bilgisayarda tasarlayıp onayına sunuyordum. O zamanlar Karel’de işçi ve mühendisler dahil elli kişi idik. Yıllar içinde Karel çok büyüdü ve sadece çalıştığım Ar-Ge kısmında bile yüz mühendis çalışıyordu.

 

Malesef 2000’li yıllarda emekli olana kadar Yaman bey’le birebir çalışamadım. Çünkü aramızda pek çok müdür vardı. Ama her gördüğünde bana selam verir, halimi sorardı.

 

1998 de bir depresyon yaşadım. (Ayrıntıları bu link’e tıklayarak kitabımdan okuyabilirsiniz: http://celal1973kimdir.blogspot.com/2012/10/hastalgm-ilerleten-stres.html ) Yirmi gün kadar babamla hastanede yattık. O süreçte Yaman bey çok destek verdi. Hastaneden çıktıktan sonrada bir ay işe gitmedim. Sanki hiç hasta olmamışım gibi maaşımı yatırdılar. Allah razı olsun.

 

Kitabımda anlattığım gibi -sanırım on yıl önce- dinimizi öğrenmeye ve Hz Muhammed SAV’in hayatını okumaya başladım. Okurken Yaman beyi düşündüm durdum. Çünkü okuduğum pek çok ahlaki davranış Yaman beyde mevcuttu.

 

Bu yüzden Peygamberimize ait sayısız ahlaki özelliklerinden, okuyunca evet tıpkı Yaman bey, dediğim birkaç özellikten bahsetmek istiyorum.

 

Hz Muhammed SAV kimseye fena söylemez, kimsenin sözünü kesmezdi. Sert değildi, yumuşak idi. Ben, Yaman beyin sinirli haline hiç şahit olmadım.

 

Peygamberimiz, Edep ve hayâ âbidesiydi. Yaman beyin işyerinde ahlaksızlığa asla tahammülü yoktu.

Peygamberimiz, İnsan severdi, Dosttu. Yaman bey arada işçileriyle öğlen tatilinde basket maçı yapardı.

 

Peygamberimiz, Çok mütevâzi idi. Vâkurdu. Yazının başında dediğim gibi Yaman bey yıllarca mavi gömlek ve gri pantolonla mütevazi giyinirdi.

 

Peygamberimiz, Boş ve lüzumsuz konuşmazdı. Karşısındakini candan dinlerdi. Fazilet sahiplerine saygı gösterirdi. Yaman bey beni dikkate alır ve bazen önerdiğim fikri desteklerdi.

 

Peygamberimiz, Cömertti, şefkatliydi, israfı asla sevmezdi. Şirketten en son Yaman bey çıkıyormuş ve açık kalan lambaları kapatıyormuş. Bana yazıcıdan çıktı alırken basılmış kağıtların temiz yüzlerine bastırmamı rica ederdi. Cimrilikten sanmayın, israfı sevmezdi. Deprem olduğunda Sakarya’ya bir kamyon erzak göndermişti.

 

Peygamberimiz, Sözünde mutlaka dururdu. Yaman beyin geleceğim deyip de gelmediğini hiç görmedim.

Peygamberimiz, Vefa abidesiydi. Yaman bey kazada ölen bir çalışanının ailesine ve çocuklarına yıllarca maddi destek verdi.

 

Peygamberimiz, Dinlemesini, söylemekten fazla severdi. Nefsine hâkimdi. Gülmesi tebessümdü. Yaman beyin kahkaha ile güldüğüne hiç şahit olmadım.

 

Peygamberimiz, Çalışmaya, ilim ve irfana, icad ve keşiflere teşvik etmiştir. İlim, hikmet çağlayanı, sabır timsaliydi. Yaman bey teknolojiyi gün gün takip eder, yenilikleri uygulardı. Şirkette bir kütüphane kurdurdu. Üstelik sadece teknik değil, roman, şiir, dünya klasikleri hertür kitap vardı.

 

Peygamberimiz, Ne yer, ne içerse hizmetçisine de aynısını verirdi, Vefat ederken son anlarında dahi "Elinizin altındakilere (hizmetçi ve işçilere) iyi davranmamızı, onların haklarını gözetmemizi ve namaza dikkat etmemizi" tavsiye buyurmuştu. Sofradan daima doymadan, yarı aç kalkardı. Yaman bey yemek sırasına geçip işçileri ve mühendisleri ile aynı yemeği yerdi. Yemek bitince boş tepsiyi kendisi mutfağa götürürdü.  

 

Peygamberimiz, Temizliğe son derece ehemmiyet verir ve riâyet ederdi. Özel işlerini kendisi yapardı. Yaman bey dışardan gelen yemeğin birgün işçilerin midesini bozması üzerine yeni bir yemek şirketi ile anlaşma talimatını verdi. Ama şartı şuydu ki, malzemeleri Karel’in aldırması, yemekleri Karel’in yemekhanesinde pişirmeleriydi. Şirketi öyle temizletirdi ki, adeta şirkette çıplak ayakla yürüseniz ayağınız kirlenmezdi. Bazen çayını, kahvesini kendi alırdı.

 

Peygamberimiz, Dünya malına asla rağbet göstermezdi, Buyurdu ki : "İşitmiyor musunuz? Sâde hayat imandandır" Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Yaman bey yapılan hatada kasıt olmadığı sürece hoş görürdü. Yalana asla tahammülü yoktu. Yaman beyi kalabalıkta gören patron olduğunu anlayamazdı.

 

Peygamberimiz, Çok adildi. Sosyal adaleti ve kardeşlik hukukunu en güzel o uyguladı. İnsanlara madde ve mevkisine göre değil, takvâ ve ahlâkına göre değer verirdi. Yaman bey patron olmasına rağmen uzun yıllar sıradan bir arabaya bindi. Çok sadeydi, kolunda saati bile yoktu. Vefalıydı, emekli olurken bana pahalı bir saat hediye etti.


 

Bu vasıflar daha çok yazılabilir ama ben yine yazıyı kısa tutmak adına bu kadarla yetineyim. Çünkü bilirsiniz uzun yazıları pek okumuyoruz.

 

Şirketimizin Ar-Ge kısmı, 2005 te Sincan’dan Bilkent’e taşınınca Yaman bey “Celal için her kolaylığı yapın” talimatını vermiş olmalı ki, tekerlekli sandalyede muhtaç bir engelli, emekli olana kadar altı sene Bilkent’te çalışabildi. Şirket aracımızın akaryakıt masrafını karşıladı.

 

İşyerinde ise patronumuz Yaman beyin ricasıyla, -fabrikada olduğu gibi Bilkent’te de- temizlik görevlisi benimle ilgilenirdi. Yemekhaneye götürür ve yemeğimi alırdı. Günde iki kez tuvalete götürürdü. Ayrıca işyerinde çayımı mutfak görevlisi verirdi.


 

Tekerlekli sandalyede çalışmak için, bana işyerinde her tür kolaylığı sağlayan değerli patronumuz Yaman Tunaoğlu Bey’e çok teşekkür ederim. İkimizin kaderde, dünya hayatımızda yollarını kesiştiren Allah’a binlerce hamdolsun.

 

Önce herşey için Allah’a sonsuz şükürler olsun. Bana 40 yıldır öf bile demeden bakan anne-babamdan ve hoşgörülü desteği için Yaman bey’den Allah razı olsun.

 

Hz. Muhammed SAV der ki: “Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.”

 

Allah, affı, lütfu, rahmetiyle bizleri sarmalayıp cennetine alırsa eğer, o sonsuz hayatta inşallah Yaman beyle ebedi dost oluruz.

 

Allah’ın izniyle cennette sinema gibi Karel günlerini seyredip nostalji yaşayacağız inşallah...

 

Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

1 yorum: